Özge Kizir

Ekonomist ve Ekonomi eski Bakanı Derviş Kemal Deniz, Kıbrıslı Türklerin müzakerelerden vazgeçme gibi bir lükslerinin olmadığını belirterek, “Rum tarafını masaya oturtacak veya kaçırtmayacak bir anlaşma durumunu yaratmamız gerekiyor” dedi. Deniz ayrıca,  Kıbrıs konusunda oyun oynayan dünyaya rest çekemeyeceklerini, çünkü bu oyunun içinde Rumların olduğunu, Türk tarafının oyuna girme yolunu bulması gerektiğini ifade etti.

Güney Kıbrıs’ın AB üyesi olma rahatlığı içerisinde olduğunu ifade eden Ekonomist Derviş Kemal Deniz, Rum tarafını masaya oturtacak bir durum yaratılması gerektiğine dikkat çekti. Deniz, “’Rumlar anlaşma istemez, biz de vazgeçelim, kendi yolumuza bakalım’ görüşünü ben yanlış olarak görüyorum. Çünkü bizim Rum tarafını masaya oturtacak veya kaçırtmayacak bir anlaşma durumunu yaratmamız gerekiyor. Dünyaya rest çekerek ‘biz de kendi yolumuza gidelim’ ile bu işler olmuyor. Çünkü dünyanın oynadığı bir oyun ve bu oyunun içinde Rumlar var. Biz yokuz. Biz bu oyunun içerisine nasıl gireceğimizin hesabını yapmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Her şey elimizde, biz AB ülkesiyiz, biz tanınan ülkeyiz veya o taraf hiç tanınmaz görüşü devam ediyor”

Deniz, sözlerine şöyle devam etti: 

“Bunun sebebini çok iyi biliyoruz ki, bölgesel durumun değişmesini biraz daha takip ederek kendi lehlerine bir durum oluşturması beklentisi içindedirler. Bu nasıl olur o başka bir mesele, ama biz biraz daha beklersek belki durumlar biraz daha farklı olabilir. Rumların ‘her şey elimizde, biz Avrupa Birliği (AB) ülkesiyiz, biz tanınan ülkeyiz veya o taraf hiç tanınmaz, onların ihtiyacı var’ gibi görüşü devam ediyor. AB’de olmalarının rahatlığı vardır.”

“Önemli bir yol haritası çizilebilirdi”

Kesin çözüme varılacağı ile ilgili bir şey söylemenin zor olduğunu ifade eden Deniz, “Hem Kıbrıs Türk, hem Rum tarafı, hem de Birleşmiş Milletler ’in 3 tarafın da (BM) toplanması açısından New York görüşmeleri önemli bir adımdı. Önemli bir yol haritası çizilebilirdi. Yaşanan gelişmeler gösteriyor ki, Kıbrıslı Rumlar eski politikalarından çok fazla bir şey değiştirmeyecekler. Yine topu dışarı atma taktikleri devam ediyor” şeklinde konuştu.

“Rumlar hiçbir zaman takvimlendirmeye taraftar olmadılar”

Rumların hiçbir zaman takvimlendirme taraftarı olmayacağının bilindiğini ifade eden Deniz, “Rumların hiçbir zaman takvimlendirmeye taraftar olmayacağını biliyoruz. Bunu ilk konuşmalardan bugüne kadar gelen sürece baktığımız zaman çıkmaza girmesinin büyük oranda sebebiyeti Rumların tutumudur. Bizim taraftan da ara sıra bazı yanlışlar olmuştur, ama geneline bakıldığı zaman Rum tarafı bu konuda suçlu olmuştur. Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in konuşmalarına bakıldığı zaman takvim taraftarı olmadığını belirtiyor. BM’den çıkan hava takvim olmaması üzerineydi” ifadesini kullandı. 

“Yaşanan belirsizlik çözüm olmayacak anlamına gelmemeli”

Takvim olmamasının çözüm süreci konusunda belirsizlik ortaya koyduğunu belirten Deniz şunları söyledi: 

“Bu durum Rumların tam istediği gibidir. Yaşanan belirsizliğin ‘çözüm olmayacak’ şeklinde yorumlanmaması lazımdır. Çünkü o zaman Rum tarafının oyalama taktiğinin içerisine düşmüş oluruz. Biz masadan kaçmamalıyız. Masada Rum tarafını çözüme zorlamalıyız. Bütün yollarını denemeliyiz. Takvim olursa çözümün hangi tarihte sonuçlanmaya gideceğini daha iyi bilmiş oluruz. Ben bu konuda Rum tarafının oyununa gelmeyelim diyorum.” 

“Hem Kıbrıslı Türkler, hem de Rum tarafı empati yapmalı”

Türkiye’nin garantörlüğü konusunda açıklamada bulunan Deniz, sözlerine şöyle devam etti: 

“Hem Kıbrıs Türk, hem de Rum tarafının birbirine empati yapması gerekiyor. Kıbrıslı Rum neden Türkiye’nin garantisini istemiyor? Çünkü Türkiye’nin garantörlüğünü bir korku olarak kabul ediyor. Ben bunu anlayışla karşılarım; ama Kıbrıs Türk’ünün neden Türkiye’nin garantisini istediğini de Rum tarafının anlaması gerekiyor. Bizim de geçmişte yapılanlardan ötürü bir korkumuz vardır. 

“Tarihi de örnek alarak, bazı yanlışların tekrar yapılmaması için bazı tedbirler alınabilir”

Empati yaparak Kıbrıslı Türklerin tedirginliğini görmeleri gerekir. 1963 yılında yaşananları unutmamak lazım. ‘Geçmişte yaşamamak lazım’ denir, ama tarihi de örnek alarak bazı yanlışların tekrar yapılmaması için bazı tedbirler alınabilir. Kıbrıs Türk toplumu için bu tedbirlerin en başında geleni de Garantilerdir. Her gün değişen politikalar ve yarın bir çözüm olduğu takdirde bunu tekrar kendi lehine çeviren bir çoğunluk mantalitesi olduğu müddetçe Kıbrıslı Türklerin bir garantisi olması gerekiyor.”

“Türkiye’nin de kısıtlama zorunluluğu ile karşı karşıya geldiğimiz için yapamadığımız şeyler var”

KKTC’nin ekonomik olarak istenilen atılımı yapamamasının başında gelen nedenin, kapıların yüzlerine kapalı olması olduğunu belirten Deniz, “Her ne kadar biz Türkiye üzerinden ticaret yapıyor olsak dahi devlet olarak sizin her imkânı kullanmanız nerede, bütün ticari ve finans kapıları açabilmeniz nerede… Türkiye üzerinden yapabilmelisiniz ki, Türkiye’nin de bizimle olan ilişkilerinde gerek ticaret, gerekse tanınmışlık vardır. Ancak bizimle yapamadığı -yani bir futbol takımının futbol oynayamadığı bir ortamdaki gibi- bazı şeyler de vardır. Onun için Türkiye’nin de kısıtlama zorunluluğu ile karşı karşıya geldiğimiz veya yapamadığımız şeyler vardır” şeklinde konuştu.

“Maraş açılsın ama…”

Kapıların açılması konusunda değerlendirmede bulunan Deniz sözlerini şöyle tamamladı:

“Maraş’ın açılması belirli olarak Mağusa bölgesinde ticari aktivite getirecektir. Bu durumda onun nasıl açılacağına veya nasıl paylaşılacağına bağlıdır. Çünkü tamamen açılarak Güney Kıbrıs’ın yönetimine verilecekse bugünkü durumundan bir farkı olmayacaktır. Fakat farklı bir statüde açılacaksa ve Kıbrıs Türk toplumu da bundan faydalanacaksa olur. Ben de bunun faydası olacağına inanıyorum. Onun için ‘kapılar ve Kapalı Maraş açılsın’ durumunu irdelerken, her açılımın bizim ülke ekonomisine fayda sağlayacağını düşünmemiz gerekir. Onun için bize fayda sağlayacak pozitif her adımın tarafında olmamız gerekir.”