Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP-UG) Genel Başkanı Serdar Denktaş, vatandaşlara; Kıbrıs müzakereleri kapsamında ortaya çıkacak olası bir plana “Evet” veya “Hayır” demeden önce anlaşma metnini iyice okuması çağrısında bulundu.

Serdar Denktaş, Annan Planı döneminde Rumların “Hayır” kararına saygı gösteren dünyanın, yeni yapılacak referandumda Kıbrıs Türk halkının vereceği karara da saygı göstermesinin şimdiden talep edilmesi gerekliliğini de vurguladı.

DPUG Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, Denktaş ve beraberindeki heyet Lefke bölgesinde temaslarda bulundu, Yeşilırmak ve Yedidalga köylerini ziyaret ederek, bölge halkıyla bir araya geldi.

Ziyaretler kapsamında vatandaşların sorunlarını ve taleplerini dinleyen Serdar Denktaş, vatandaşların iç konularla ilgili sorularını cevapladı, ardından müzakere süreci ile ilgili bilgi verdi.

Denktaş, KKTC vatandaşlarının Türkiye’nin halen var olan etkin ve fiili garantörlüğünün olmadığı bir anlaşmaya “Evet” demeyeceğini ve garantörlük içermeyen bir anlaşma modelini kabul etmeyeceğini belirterek, bunu gittikleri her köyde gördüklerini ifade etti.

Denktaş, müzakerelerle ilgili görüşlerini şöyle aktardı:

“Müzakere masasında siyasi eşitlik iyi korunmuyor. Müzakereci heyetimiz üç veya dört yılda bir Kıbrıslı Türk’ün de Cumhurbaşkanı olmasını, siyasi eşitliğin en önemli göstergesi olarak lanse etmektedir. Oysa böyle bir durum ayrıcalıklı azınlık statüsünü kabul ettiğimizin bir göstergesidir. Egemenlikte eşitlik yok. Yeni Kıbrıs’ı oluşturan iki halkın ancak birlikte hareket ettikleri takdirde egemenlik iddiasında bulunacağı çok net ifade edilmelidir. Referandumdan çıkacak sonuç bildiriminin iki tarafın ‘Cumhurbaşkanları’ tarafından imzalanacak bir bildirgeyle BM’ye duyurulması ‘eşit egemenlik’ olgusunun varlığının ispatı olacaktır.

Özel bölgeler gelecek için inanılmaz bir tehdit. Mülkiyet konusunda kaybedecek olan fakir fukaradır. Toprak konusunda Kıbrıslı Türklerin yeniden göç etmesini engelleyecek bir yaklaşım ortaya konmalıdır. Bunlar halkımızın hassasiyet gösterdiği bazı konular.

Halkımızın hassasiyetlerinin dikkate alınmadığı bir antlaşma ile bir kez daha Kıbrıs sorununun çözüme ulaşması sağlanamazsa Kıbrıslı Türklerden yeni bir çözüm süreci bekleme talebi ile kimse karşımıza çıkmamalıdır.”

DPUG Genel Başkanı Denktaş, Kıbrıs’ta yaşayabilir bir çözüme ulaşmak için; “Bir an evvel ne olacaksa olsun da çözüm olsun” yaklaşımını doğru bulmadığını belirterek, KKTC’ye en az Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip çıktığı kadar sahip çıkılarak, görüşmelerin yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

Serdar Denktaş, “Kalıcı bir çözüm devletimize sahip çıkmakla mümkündür” görüşünü belirterek, ülkede sorunların çok olduğunu, ancak el ele vermeleri durumunda ülkenin sorunlarından kurtulabileceğine ve halkın refaha kavuşabileceğine dikkat çekti.

O zaman Kıbrıs sorununun çözümünün de tam anlamıyla mümkün olabileceğini, aksi takdirde “çözüme muhtacız” yaklaşımı ile Kıbrıs Türkünün eriyip, bitmeye ve yok olmaya mahkum olacağını öne süren Denktaş, “Silkinip kendimize gelmemiz gerekir. Vatandaş olarak da kendi üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Evimizi tertipleyeceğiz, kavga etmekten de vazgeçeceğiz. Başka yolumuz yok” dedi.

Denktaş, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilmesi ve Kıbrıslı Türklerin müzakere masasında elini güçlendirmesi için; tüm dünyayla eşit ve rekabet edebilir bir düzeye ulaşmasının şart olduğunu belirterek, bunun için de Türkiye’nin KKTC’ye pazarını açması gerektiğine dikkati çekti.

Denktaş bu konuda şunları söyledi:

“Türkiye bize pazarını açsın. Buraya yatırım yapacak özel sektör de bu pazarı 300 bin kişi olarak düşünmesin, 85 milyon diye düşünmeye başlasın. Teknolojisini de yükseltecek, yatırımını da yapacak. Pazarda da pay bulabilirse bulacak. 300 bin kişi ancak şimdi ki durumu yaşayabilir. Bu kadar ilerleyebiliriz. Eğer Pazar açılırsa Kıbrıs Türkü yeniden üretmeye başlayabilecek.

Şu anda vatandaşın da suçu var, sadece siyasetçiyi suçlamayın. Güzelyurt’ta narenciye üreticileri birliklerine gidiyorum, bana Türkiye’den gelen meyve suyunu ikram ederler. Git bahçeden portakal kes, sık, koy önüme. Yani önce üretelim. Ondan sonra gidip Türkiye’den pazarını açmasını isteyelim.”

Gençlerin işsizlik sorununa da dikkati çeken Denktaş, kamuya yapılan yüklemeler yüzünden bir sürü gencin işsiz olduğuna işaret etti.

Demokrat Parti Ulusal Güçler olarak gençlerin önünü açacak yeni politikalar ortaya koymak için uğraş verdiklerini, ancak atmaya çalıştıkları adımların çeşitli yöntemlerle engellendiğini söyleyen Serdar Denktaş, bu karışıklığın düzeltilmesi gerektiğini ve bunu gidermek için de sistemin kendisinin düzelmesi gerektiğini belirtti.

Vatandaşın da artık bazı gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini ifade eden Denktaş, “Anne ve baba benim karşıma gelip ‘oğluma iş vermezsen sana oy yok’ dememeli. Bir partinin icraat değerlendirmesi kamuya kaç kişi istihdam edebildiğine bağlı olmamalı. AB’ye girdiğimizde her şeyin düzeleceğini, herkesin Devlette istihdam edileceğini düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Anlayalım ki Türkiye’nin bize yaşatmakta olduğu hayali dünya çok iyi bir dünyadır. Bulamayacağız. Bu ortamdayken ayaklarımız yere basmıyor” ifadelerini kullandı.

Güzelyurt ve Lefke bölgesinin en fazla varlık içinde yokluk çeken, gittikçe sessizleşen ve nüfusu azalan bölge olduğuna da işaret ederek, bir özeleştiride bulunan DPUG Genel Başkanı Denktaş, “DP olarak en büyük suçumuz Lefkoşa ile Güzelyurt’u seçim bölgesi olarak ayırmak oldu. Bunlar demokrasimizdeki yanlışlarımızdır. Ama aslında demokrasimiz daha çok gençtir. Düzelecek” dedi.

Denktaş, iç siyasete yönelik eleştiri ve değerlendirmelerde de bulunduğu konuşmasının ardından tamamladığı köy ziyaretlerinden sonra CMC’yi de ziyaret ederek, incelemelerde bulundu.

Serdar Denktaş’a ziyaretler sırasında Danışmanı Çelebi Ilık, DPUG Lefke İlçe Başkanı Özkan Mavioğlu, Güzelyurt İlçe Başkanı Ahmet Alasya ve bazı partililer eşlik etti.