Tunç Özden

Demokrat Parti Ulusal Güçler Genel Başkanı Serdar Denktaş, Türkiye’nin KKTC ile imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşması’nı hayata geçirmek gerektiğini ifade etti. “Bu ülkede Anadolu ile olan o güçlü bağları yeniden oluşturmak zorundayız. 300 bin kişilik ekonomik pazarımızın, 75 milyon 300 bine çıkarılması lazım. Türkiye’nin bizimle serbest ticareti başlatması gerekmektedir” diyen Denktaş, ekonomik olarak güçlenecek Kıbrıs Türkünün masada da güçlü olacağını vurguladı.

Erbakan Vakfı’nca düzenlenen Kıbrıs Sempozyumunda önemli açıklamalarda bulunan Serdar Denktaş,  Erbakan’ın talimatı üzerine Mehmetçik ve mücahidin kol kola ve omuz omuza, -yıllarca verilen bir mücadelenin sonucunu getirmek için kan döktüğünü vurguladı. 

“Kırmızıçizgilerimiz pembe çizgi oldu”

Müzakerelerin iyi gitmediğini savunan Serdar Denktaş sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Bir zamanlar kırmızıçizgilerimiz vardı, şimdi pembe çizgi oldular. Soruyoruz Sayın Akıncı’ya ‘siyasi eşitlikteki durumumuz ne?’ Cevabı şu; ‘Artık bir Türk insanı da cumhurbaşkanı olabilecek Kıbrıs’ta!’ Diyoruz ki ‘Bu, azınlık olduğumuzu kabul ettiğimizin en önemli göstergesidir. Eğer siyasi eşit iseniz, nüfus mesele değildir. Siyasi eşit olduğunuzda, bir dönem o yaparsa, bir dönem sen yaparsın başkanlığı… Bunun peşinde koşmanız gerek…’. Biz burada çoğunluktaydık. Zaman içerisinde yurtdışına gitmiş, buradan kaçış Türkiye tarafından çoğalmış olsa bile... Kıbrıslı Türklerin nüfusu iki yüz yirmi bin kişiymiş yurtdışındakileri de sayarsak. Bu sayı, nüfus için kabul edilemeyecek bir sayıdır. 

“Rauf Denktaş ve Eroğlu asla garantileri konuşturmazdı”

Başka neyimiz var kırmızıçizgimiz? Asla bu konuda konuşturmazdı Rauf Denktaş. Eroğlu da konuşturmazdı. Şimdi garantiler konuşuluyor. 

“Türkiye garantörlükten vazgeçse Kıbrıs elden gider”

Türkiye’de sorduğumuz, uyardığımız dostlarımız bize diyor ki ‘merak etmeyin garantörlük devam edecektir’. Soruyoruz ‘peki ittifak ne olacak?’ ‘Ona bakarız’ diyorlar. Garanti ve İttifak Anlaşması’nın ittifak kısmını çıkarırsan asker buradan gider. İkincisi ve en önemlisi; burada bu müzakere süreci içerisinde Akıncı ve görüşmeci heyetinin diğer bütün konularda uzlaştığını söylüyor. ‘Kıbrıslı Türk, Rumlarla anlaştı’. İş geldi şimdi Yunanistan, İngiltere ve Türkiye’nin taraf olduğu Garanti ve İttifak Anlaşması’na! İngiltere ve Yunanistan diyor ki, ‘biz garantörlükten vazgeçmeye hazırız, sen de vazgeç!’ Türkiye garantörlükten vazgeçmese Kıbrıs’ta çözümü engelleyen ülke olarak kalır. ‘Vazgeçtim’ dese Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın söylediği gibi, Kıbrıs Girit olur, Kıbrıs elden gider. ‘Kimse artık silahlarla saldırmaz’ deniyor etrafımızda olanları görmeksizin... ‘Türk askeri giderse merak etmeyin Birleşmiş Milletlerin Barış Gücü askeri gelir’ deniyor. Demek ki Barış Gücü bekleniyorsa, böyle bir olay da bekleniyor! 

“Boşnakları Sırplara teslim eden aynı Barış Gücü değil miydi?”

Barış Gücü 1963’ten 1974’e kadar vardı bu ülkede. Çok güzel rapor tuttu. ‘Şu kadar Kıbrıslı Türk öldü…!’ Gözünün önünde öldürüldü. Aynı Barış Gücü değil miydi Boşnakların elinden silahları alıp, Sırplara ‘merak etmeyin 100 metre sonra yollayacağız’ diyen! Sonra Boşnakları Sırplara teslim eden aynı Barış Gücü değil miydi?  Şayet Türkiye’nin garantörlüğü olmazsa, Kıbrıs çok kısa bir süre sonra Kıbrıs Elen adası haline gelir. 

“Kıbrıs Türkü, Kıbrıs Cumhuriyeti içinde azınlık olacaktır”

Sayın Akıncı’ya ve görüşmecilere varılacak sonucu sorduğumuzda yeni bir Kıbrıs olacak diyorlar. Bu yeni Kıbrıs’ın içinde KKTC olacak mı? Hayır, olmayacak. Peki, Kıbrıs Cumhuriyeti olacak mı? ‘Kıbrıs cumhuriyeti federal bir yapıya bürünecektir…’ Hayır, Kıbrıs Türkü Kıbrıs Cumhuriyeti içinde azınlık olacaktır. 

“300 bin kişi üretsin, 75 milyon kişiye satsın”

Türkiye’nin KKTC ile imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşması’nı hayata geçirmek gerektiğini ifade eden Denktaş sözlerini şöyle tamamladı: 

“Bu ülkede Anadolu ile olan o güçlü bağları yeniden oluşturmak zorundayız. 300 bin kişilik ekonomik pazarımızın 75 milyon 300 bine çıkarılması lazım. Bunun için tek bir şey yapılabilir. Türkiye’nin bizimle serbest ticareti başlatması gerekmektedir. 300 bin kişi üretsin, 75 milyonluk pazarda satsın. Zaten onu başaramaz, ürünümüzü satamazsak bir şey başaramayız. ‘Nedir söylediğin, bu kapılar zaten açık’ diyorlar. Hayır, bu kapılar kapalıdır. Bu anlaşma 2003 yılından bu yana askıya alınmıştır. Şayet ben ekonomik olarak güçlenirsem, Rum çözüm için benim peşimde koşacaktır. Şunu da belirteyim ki, bu bölgedeki doğalgazda en çok söz hakkına sahip olan Türkiye’dir. Çünkü sınırları en uzun olan ülke odur. Tüm komşu ülkeler bilir ki, münhasır bölge anlaşması yapılacak ki, ondan sonra paylaşılsın. ”