Eniz Orakcıoğlu

İskele Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu’nun  Boğaz Hotel’e ait sahildeki kaçak yapıları mühürlemesinin ardından sular durulmuyor. Yeni Bakış’a konuşan Sadıkoğlu, İskele Boğazı’ndaki kaçak yapıların bugüne gelmesindeki en büyük nedenin siyasi otoritelerin yaratmış olduğu boşluklar ve vermiş olduğu fırsatlardan kaynaklandığını kaydetti.

“Sonuç itibarı ile siyasilerimiz istememiş olsalardı bu kaçak yapılar bu kadar ilerlemezdi ve bu yapıların hiç biri bir günde veya bir gecede tamamlanmamıştır” diyen Sadıkoğlu,

“Konuşulan süreç belki de 20 yıllık bir süreçtir. Sonuç olarak bu insanlar bunlara göz yummamış olsalardı oradaki kaçak yapıların hiç biri gerçekleşmezdi. Şunu da belirtmek isterim ki burada benim hedefim ne Mehmet Erülkü’dür, ne de başkasıdır, ben görevimi yerine getirerek vakti zamanında alınan kararını gerçekleştirdim” şeklinde konuştu.                                                                                 

“Belediyeden inşaat ruhsatı yoktur”

Geçmişte alınan yıkım kararını mukayyitlikten onaylayarak, güncelledikten sonra mühürlediklerini belirten Sadıkoğlu, “Ama burada esas konu yıkım kararının güncel olmamasından ziyade, sizin koçanlı, tapulu malınız dahi olsa bile projesi olmadan belediyeden inşaat ruhsatı alınmadan bu yapılar yapılamaz zaten burada başlıca problem budur. Kısacası bu durumda ben mahkeme kararını geçtim bu karar olsa veya olmasa dahi siz oraya bu kaçak yapıları yapamazsınız ki bizim mührümüz de bu yöndeydi” dedi.

“Eski belediye başkanı izin verdi iddiaları var”

Karşı tarafın avukatından kendisine gelen resmi yazılardan da bahsede Sadıkoğlu, “Bu yazının bir paragrafında; ‘Sözünü ettiğimiz mahkeme kararının yıllar önce ve emirde belirtilen süre içerisinde yerine getirildiğini’ yazmaktadır. Yazı şu şekilde devam eder; ‘yani konu emrinin sürecinde yapıldığını ve kaçak olarak tanımladığınız bölgenin zamanın belediye başkanının işarı ile görüşleri doğrultusunda şimdiki haline dönüştürüldüğünü bir kez daha vurgular.’ Bu yazıya göre karşı taraf ‘o dönemin belediye başkanı ile istişare ederek ve onun söylediği şekilde bu yapıları yaptık’ iddiasındadır. 3247/2003 dava numaralı ve 2004 yılında verilen yıkım emri olmasına rağmen, karşı taraf bu kararın hükümsüz olduğunu ve uygulandığını iddia etmektedir. Ama öyle bir durum yoktur bu kararda uygulanmamıştır, eğer uygulanmışsa yıkılan yeri bize göstermelerini talep ediyoruz” diye konuştu.

“Hiçbir başkan kaçak yapının nasıl yapılacağını tarif etmeye cesaret edemez”

Sadıkoğlu, Mehmet Erülkü’nün otelin karşı tarafındaki denize sıfır olan parselde sürekli kaçak yapılar yaptığı iddiasında bulunarak, “Burada ilginç olan ise bu yapıları yaparken o dönemin Belediye Başkanı Halil İbrahim Orun, Erülkü’ye 2 kez dava açmıştı. Davaları biri benim bahsettiğim dava bir diğeri ise de tekrardan açılan bir davaydı ve Eski Belediye Başkanı Halil Bey bu davayı da geri çekmişti. Kısacası haklı olduğu, kazandığı kazanacağı, yıkım emri olan davayı da geri çekti. Bu noktada da karşı taraf zamanında bu mahkeme kararının uygulanarak, parselde söz konusu yerin eski başkan tarafından yıktırıldığı ve daha sonra da yapının nasıl yapılacağını başkanın tarif ettiği iddiası var. Ama hiçbir başkan kaçak yapının nasıl yapılacağını tarif etmeye cesaret edemez. Buda onların iddiasıdır ki yazılı önümde duruyor” şeklinde konuştu.

“Sosyal medya üzerinden hoş olmayan sözler edildi”

Çıkan taciz haberlerini de Yeni Bakış’a değerlendiren Sadıkoğlu, “Bire bir şahsıma yapılan bir tehdit yoktur. Sosyal medya üzerinden ismi geçen kişinin ve oğlunun şahsıma karşı yaptığı açıklamalarda hoş olmayan üslup, aşağılayıcı ve rencide edici konuşmalar, bir de taciz kabul edile bilecek sözleri vardır. Bu yazılarda benim ailemi rahatsız etmiştir.”

“Özgürgün’ün hiçbir şekilde bana baskısı olmadı”

Sadıkoğlu, “Basında çıkan ‘Bazı siyasiler tarafından baskı unsuru oluşturulmaya çalışıldı’ haberleri ile ilgilide Yeni Bakış’a değerlendirmelerde bulundu.

Sadıkoğlu,  “Şunu özellikle belirtmek isterim ki benim üzerimde Sayın Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün hiçbir şekilde bir baskısı veya eylemi olmamıştır. Kısacası o zirvede olan 2 siyasetçiden biri kesinlikle başbakan değildir. Beni arayan 2 kişinin de telefonlarına neden aradıklarını bildiğim için bakmadım, kaldı ki belki de hatırımı soracaklardı ama özellikle 1 tanesi beni hayatı boyunca hiç aramadı ve o arayan kişinin de hatırımı sormak için aramadığını, hatta o kişinin de geçtiğimiz günlerde Çatalköy’de halk plajını kimlere verdiği ortadadır” dedi.

“Erülkü’nün arkasında Denktaş var”

Telefonda arayan siyasilerden birinin Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş olduğunu kabul eden Sadıkoğlu, Telefonlara bakmadığının altını çizerek, Denktaş’ın arama sebebinin ne olduğunu bildiğini çünkü Mehmet Erülkü’nün arkasında en büyük dayanağın ve gücün Sayın Serdar Denktaş olduğunu sağır sultanın bile artık bildiğini belirtti.

“Erülkü ve Turizm Bakanı yeme içmedeydi”

Sadıkoğlu, arayan ikinci isimle ilgili ise şunları söyledi; “Beni arayan diğer bir siyasi Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’ydu ki onunda telefonuna bakmadım. Çünkü, Geçen akşam Mağusa’nın Maraş bölgesinde Sayın Mehmet Erülkü, Avukatları Menteş Aziz ve Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu oturup yeme içme muhabbetinde olduklarını bilmekteydim ve beni arama sebebinde konuşulacak konuyu tahmin ettim.”