Özlem Çimendal

Derinya Kapısı’nın Mağusa Suriçi esnafı için önemine işaret eden Mağusa Suriçi Esnafı temsilcisi Yılmaz Parlan olaya birincisi ekonomik ikincisi de siyasi olarak bakılması gerektiğini ifade etti.

Parlan,“Mağusa Lefkoşa’dan sonra bölünmüş ikinci kent. Birçok şeye kapalı olduğu için inanılmaz sıkıntı yaşanıyor. Zaten ticarette sorun var. Ekonomi istikrarsızlığa, güvensizliğe, çözümsüzlüğe sıcak bakmıyor” ifadelerini kullandı.

Kapının açılmama nedeninin statükonun baskısı ve ona bağlı partilerin kapının açılmasını istememesi olduğunu da ifade eden Parlan, Ayia Napa ve Paralim’de yıl içerisinde konaklayan 2 milyon turistin kapının açılması durumunda birçok tarihi eserlerin yer aldığı Kuzey'e geçmesine olanak tanınacağı ve Kıbrıs’a adeta hayat öpücüğü anlamına geleceğini ancak bunu bazı seçilmiş ayrıcalıklı güç odaklı çevrelerin benimsemediğine işaret etti.

“Derinya Kapısı’nda istimlak sorunu olduğu doğru değil”

Mağusa Suriçi Esnafı temsilcisi Yılmaz Parlan Derinya Kapısı hakkında, “Yalanın bini bin para diye bir söz vardır. Yalan söylediğiniz zaman nerede duracağınız belli olmaz, elinizde yüzünüzde patlar. Bir hafta önce ihaleye çıkılıyordu, bir hafta sonra mı istimlak sorunu olduğu fark edildi? Orada bir istimlak sorunu yoktur. Güney'de de bir sorun olmadığını biliyoruz. 70 yıldır kullanılan tescilli bir yolda istimlak sorunu olamaz. Bizde bu olay bir oyalama sanatına dönüşmüş durumda ve bizim de artık sabrımız kalmadı” dedi.

“Güney, Derinya’nın açılmasını 13 yıldır istiyor”

Çözüm ve barış için emeklerin en üst seviyeye çıktığı bir dönemde hızlı hareket edilmesi ve bunun tüm çevrelere ve dünyaya gösterilmesi gerektiğini savunan Parlan, “Rumlar Derinya Kapısı için 13 yıl öncesinden hazır. Onlar 13 yıldır istiyor. Güney kısmında kapının açılması için sorun yok” diye konuştu.

“Mağusa inanılmaz sıkıntı yaşıyor”

Derinya Kapısı’nın Mağusa Suriçi esnafı için önemine de işaret eden Parlan, olaya birincisi ekonomik ikincisi de siyasi olarak bakılması gerektiğini ifade etti. Parlan,“Mağusa Lefkoşa’dan sonra bölünmüş ikinci kent. Birçok şeye kapalı olduğu için inanılmaz sıkıntı yaşanıyor. Zaten ticarette sorun var. Ekonomi istikrarsızlığa, güvensizliğe, çözümsüzlüğe sıcak bakmıyor” ifadelerini kullandı.

“Siyasileri ‘samimi’ olmadıkları için çağırmadık”

Açın şu kapıyı sloganlarıyla geçtiğimiz haftalarda Derinya Kapısı önünde gerçekleştirilen eyleme tüm Mağusa Suriçi esnafının kepenk indirerek destek verdiğini söyleyen Parlan, siyasilere davet gönderilmemesinin nedenini ise “Samimi değiller” kelimeleriyle açıkladı. Parlan, “Siyaset biraz samimiyet isteyen bir şey bunu tüm partililere söylüyorum” dedi. Parlan bu hızla gidildiği sürece kapının beş bin yılda da açılamayacağına dikkat çekti.

“Bazı partiler açılmasını istemiyor”

Kapının açılmama nedeninin statükonun baskısı ve ona bağlı partilerin kapının açılmasını istemediğini de söyleyen Parlan, “Çünkü statüko dediğimiz şey, sizin üreterek kendi ayaklarınızın üzerinde durmanızı ve para kazanmanızı istemez” ifadelerini kullandı.

“2 milyon turistin sinerjisi bile muazzam olur”

Ayia Napa ve Paralimni’de yıl içerisinde konaklayan 2 milyon turistin kapının açılması durumunda birçok tarihi eserin bulunduğu Kuzey'e geçmesine olanak tanınacağı ve Kıbrıs’a adeta hayat öpücüğü anlamına geleceğini söyleyen Parlan, “Bu turistlerin küçük bir kısmının bile alınması bütün çarkları çalıştırarak, Karpaz yarım adasına hayat verecektir. Ama sistem bunu istemiyor. Bu kapıların açılmaması için statükoyla birlikte hareket ediyorlar” dedi.

“Kapının açılmasına ilk itiraz Talat’tan geldi”

İktidar ve muhalefet partilerinin katılımıyla gerçekleşen Derinya eylemine bakanlarıyla birlikte katılan CTP’nin olduğuna değinen ancak iş pratiğe geldiğinde ise ilk itiraz edenin Mehmet Ali Talat’ın olduğunu söyleyen Parlan, “Güzelyurt’taki bir basın toplantısında çıktı ve ‘Ben yeni kapıların açılmasına karşıyım, bunu yapacağımıza Rumca öğrenelim’ dedi” şeklinde konuşarak, bütün siyasi partileri kapının açılması konusunda samimiyet göstermemekle eleştirdi.

“Mesafe 5 dk’ya düşecek ama bu bütünleşme istenmiyor”

Derinya Kapısının ulaşım açısından yaşanacak rahatlığa da değinen Parlan, “Derinya Kapısı’yla yüzlerce insana 5-10 dk. mesafede olunacak. Bunun sinerjisi bile muazzam bir şey. Fakat siyasiler bunu istemiyor çünkü şehrin bütünleşmesini istemiyor. Şehir bütünleşirse Maraş gündeme gelecek, Maraş gündem olunca da Kıbrıs sorunu diye bir şey kalmayacak” şeklinde konuştu.

“Siyasiler Mağusa’ya gelemezken, bölge vekilleri kaçıyor”

Derinya Kapısı’nın açılmamasının bir devlet politikası olduğunu savunan Parlan, “Bize açıkça yalan söylüyor ve açmak istemiyorlar. En azından çıkıp denilsin açılmayacak diye. Zamana oynanıyor. Siyasetçiler Mağusa’ya gelemiyorlar ve bölge vekilleri de bu konunun konuşulmasından kaçıyor. Ben artık hiçbirine sıcak bakmıyorum. Sadece esnafın değil, hiçbir sorunu çözmüyorlar” dedi.

“Lefkoşa-Arasta 42 milyon ticaret hacmine ulaştı”

Ticaretin bir ülkenin can damarı olduğuna işaret eden Parlan, Arasta örneğini vererek şöyle konuştu: “Lefkoşa-Arasta’da kapı açılmadan önce ticaret sıfırdı. Açıldıktan sonra 42 milyon Euro’luk ticaret hacmi diğer kapıların açılmasına kötü bir örnek oldu, statükoculuktan nemalananlar için” ifadelerini kullandı.

“Ankara’nın Kıbrıs’ta elleri var”

Ülke statükosunun siyasiler tarafından da benimsendiğini iddia eden Parlan, “Siyasiler de buna ayak uydurup, bu sistemi kabullenmiş, para kazanıp gelişmemizi istemiyorlar. Bu nedenle bu göç yasalarını geçirdiler. Ankara’nın Kıbrıs’ta elleri olduğunu biliyoruz” dedi.

“Köprüden mesaj verdik”

“Açın şu kapıyı” eylemini neden köprüde yaptıklarını da anlatan Parlan orada bir mesaj olduğuna işret etti ve “Köprü insanları kavuşturan bütünleştiren bir anlam taşır bu yüzden köprüde yaptık. Mecliste var olan hiçbir siyasiyi de davet etmedik isteseydiler de kabul etmeyecektik. AB’nin bütün paralarının üzerinde köprü vardır bu insanlar arasındaki sevginin mesajıdır. Derinya Kapısı için Mağusa İnisiyatifi ve Suriçi esnafı olarak iki ayaklı mücadele var” dedi.

Güney’deki dükkanlar gece yarısına kadar cıvıl cıvıl

Güney’de gece yarısına kadar dükkanların cıvıl cıvıl olduğunu ve çalıştığını söyleyen Parlan, “Ayia Napa’da sadece yılda 600 milyon TL’lik bir kar var. Bunun enerji ve sinerjisi bize mutlaka yansıyacak. 2 milyon turistin bir kısmı bile Kuzeye geçse bu Karpaz’ı canlandıracak, bütün bölge ihya olacak” ifadelerini kullandı.

Akansoy, 2 milyon Euro’yu az buldu, kapının açılması engellendi

Derinya Kapısı için çok maliyetli bir işlem olmayacağı ve hala kullanılabilir bir yolun mevcut olduğuna da işaret eden Parlan, “2003’te sabahtan akşama açılan kapılardaki iradeyi istiyoruz. Kapı için önce para yok dendi, biz de bir proje başlattık ve akabinde proje için AB 2 milyon Euro’yu anında gönderildi. İçişleri eski Bakanı Asım Akansoy parayı yeterli bulmadı. Kapıyı açalım dedik, duvara tosladık. 2,5 milyon Euro’ya daha paraya ihtiyaç var dendi. AB böyle bir proje için para vermek zorunda değil, daha çok para istemek açılmamasını istemekle eşdeğerdir” şeklinde konuştu.

Siyasi istikrarsızlık olumsuzluklara neden oldu

Siyasi partilerin sorunların çözümleri için vaatlerde bulunduğuna ve bu sorunların olduğu ortamlarda bu çevrelerin de bulunduğuna ve her gün içerisinde olduğuna dikkat çeken Parlan, bu sorunlara neden göz kulak tıkandığını merak ettiğini ve isyan ettiğini ifade etti. Son 10 yıllık dönemde hiçbir bakanın 1 yıldan fazla kalamadığını ifade eden Parlan, siyasi istikrarsızlığa dikkat çekti. İçişleri eski Bakanı Asım Akansoy’un kapıyı 8 aydan önce açamayacağı açıklamasının o dönemde barış olduğunda dahi kapının açılamayacağı anlamına geldiği için kabul edilemeyecek olduğu için hızlandırılmış girişimlerle 4-5 ayda açılacak açıklamasını da soran Parlan, siyasi istikrarsızlığın dezavantajlarına işaret etti.

“Turistlere ‘Sakın çarşıdan alışveriş yapmayın’ deniyor”

Lokomotif turizmin de ülkeye katkısının olmamasından da yakınan Parlan, “Turlarla getirilen turistleri Pazar günü dükkanların kapalı olduğu günler çarşıya getiriyorlardı. Sakın çarşıdan alışveriş yapmayın ya da yaparsanız pazarlık yapın deniliyordu. Bu kadar insanın esnafın morali bozuluyor. Gelen turistin profili de düşük. Güney’e gelenler ise ekonomiye katkı sağlayan turisttir” şeklinde konuştu.