Eniz Orakcıoğlu

Yeni Güzelyurt Devlet Hastanesi inşaatı için açıla ihalenin 14 müteahhidi dışarıda bırakan şartnamesinde yapılan düzenlemeden sonra,  ihalenin tamamlanmasına  24 saat kala yeniden değişikliğe gidilmesi Müteahhitler Birliği’nin boykot kararı almasına neden olmuştu. Müteahhitler Birliği’nin boykot kararına uymayan Ali Kofalı İnşaat ve Hasan Tosunoğlu İnşaat’ın ihalede teklifte bulunması üzerine Müteahhitler Birliği eylem kararı alırken, her iki müteahhit  için disiplin süreci başlatılmıştı. Ardından Sağlık Bakanlığı  Merkezi İhale Komisyonundan ihalenin iptalini istemişti. Konuyla ilgili Yeni Bakış’a konuşan Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer ,  Merkezi İhale Komisyonu Başkanının ilgili müteahhitten  dava açmasını istediğini ve  davadan sonra da başkanın ihalenin iptalini istediğini söyledi. Gürcafer bu durumun tam bir sakandal olduğunu söyledi.

“2 müteahhitle ilgili disiplin soruşturulması başlatıldı”

Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Güzelyurt Hastanesi İhalesiyle ile ilgili olarak arzularının  ihaleye daha fazla katılım sağlamak  ve tüm müteahhitlere eşit koşullar yaratılması olduğu söyleyerek, “Bu isteğimizle bağlantılı olarak İhale Yasasına ters ihaleye 24 saat kala şartname değiştirilmiş olması nedeniyle boykot kararı almıştık. Çünkü ihale yalnızca belli insanları işaret etmekteydi. Müteahhitlerimizin de bu duruma itiraz etmiş olmasından dolayı da boykot kararı almıştık ve 2 müteahhit (Kofalı ve Tosunoğlu) de buna teklif verdiği için bu müteahhitlerle ilgili disiplin süreci başlattık. Daha sonra Ali Kofalı  yargıya başvurarak  Merkezi İhale Komisyonun iptal kararının iptal edilip  ihalenin kendisine verilmesini istedi” dedi.

“Komisyonu Başkanı birçok bilgiyi savcılıktan gizledi”

İhalenin İTA amirinin Sağlık Bakanlığı olduğunu belirten Gürcafer,“Bakanlık yeteri kadar rekabet koşulları oluşmadığından dolayı Merkezi İhale Komisyonuna yazı yazarak ihalenin iptalini istemişti. Dolayısıyla Sağlık Bakanlı iptal yazısını göndermesi üzerine Merkezi İhale Komisyonu Başkanı ilgili müteahhitte gidip devleti ve Merkezi İhale Komisyonunu dava açmasını söyledi. Kısacası git bizi dava et dedi. Ali Kofalı’da bunun üzerine Komisyonu dava etti. Merkezi İhale Komisyonu Başkanı birçok bilgiyi savcılıktan gizleyerek, neredeyse devletin aleyhine karar çıkması için çaba sarf etti” şeklinde konuştu.

“Bu durum tam bir skandal”

Ellerine ulaşan bir belge olduğunu anlatan ve bu belgenin tam bir Skandal olduğunu  savunan Gürcafer söz konusu belgenin şöyle olduğunu belirtti; bu belgeye göre savcı bu emri ve kararı verir; “Her ne kadar bugün ara emrinin günü ise de ben yasal durumu tetkik ettikten sonra davalı No.1’in (Yani İhale Komisyonu Başkanının) MLB 0.00-138/71-17/29 sayılı yazısını ve bu yazıya konu Merkezi İhale Komisyonunu dava konusu ihaleyi iptal eden 3 Ocak 2017 tarihli iptal kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve sonuç doğuramayacağına dair hüküm çıkmasını kabul ve teklif ederiz. Mahkemede yukarıda yapılan beyanı dikkate alarak yukarıda mezkur ihaleyi iptal eden kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair hüküm ve emir veririz.”

“Yapılanlar usulsüzlüğü yasal zemine oturtmadır”

Gürcafer; sözlerine şu şekilde devam etti; “Bu belge bize, mahkeme Merkezi İhale Komisyonu aleyhine hüküm versin diye teklifte bulunduğunu anlamı taşıdığını gösteriyor. Bu durum kabul edilemez ve tam bir rezalettir. Bunun üzerine de mahkeme; “mademki siz taraflar anlaştınız ve biriniz haksız olduğunu kabul eder ve diğerinin haklı olduğunu söylersiniz karar bellidir” diyerek kararı yazıyor. Fakat Merkezi İhale Komisyonu kendilerinin gidip de aleyhlerine hüküm yazılmasını istediklerini kamuoyu ile paylaşmadan, sanki mahkeme oturdu ve tarafları dinledi, taraflar da kendilerini sonuna kadar savundu ve bu savunmalarının neticesinde mahkeme karar verdi gibi bir yalanı yutturmaya çalıştılar. Bu usulsüzlüğü yasal zemine oturtmadan başka bir şey değildir.”

“Her an sokağa dökülebiliriz”

Müteahhitler Birliği olarak bu işin peşini bırakmayacaklarını ve sonuna kadar gideceklerini vurgulayan Gürcafer; “Bu konu ile alakalı her an sokağa dökülebiliriz. Biz sulh ile bu işi çözmeye çalışıyoruz ama bu memleket kimseye babasından kalma miras değildir. Bu ülke hepimizindir ve bu ülkenin temizlenmesi tertiplenmesi, toparlanması ve düzelmesi için Sivil toplum örgütü olarak üstümüze düşeni yapmaktan hiç çekinmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

“Anlımıza bir kara leke olarak yapışabilir”

“Gelinen noktada Merkezi İhale Komisyonu ihale açmadan ihaleyi Ali Kofalı’ya verse de, Sağlık Bakanlığı mukaveleyi imzalamamaktadır” diyen Gürcafer, “Sağlık Bakanı bu işin hala tamam olmadığına inandığı için mukaveleye imza atmıyor. Biz bütün bilgileri Sağlık Bakanlığı ile paylaşarak, mahkeme sürecinin de mercek altına alınması ve incelenmesi gerektiğini söyledik. Bu noktada Savcılığı’nda olaya müdahale etmesi, aynı zamanda Sayıştay’lığın ve Ombudsmanın devreye girmesi gerekmektedir. Bu  anlımıza bir kara leke olarak yapışabilecek bir durumdur ve bunun temizlenmesi lazımdır. Yaşanan bu olay devletin kurumları için bir sınavdır ve bu sınavdan çıkacak olan neticeye göre bu ülke seyir alacaktır” dedi.

“2 Milyonluk zarar”

Gürcafer, Devletin bu ihale sonucunda zarara uğrayacağını da belirterek, “İhaleler genelde yüzde 15 ve 20 arasında bir indirimle verilir, bu ihalede ise iş yüzde 0,2 indirimle verilmiştir. Buda devlet kasasından çıkacak olan ekstra 2 milyon TL demektir” diye konuştu.