Sosyal Sigortalar’ın İhtiyat Sandığı’ndan aldığı borca karşılık Maliye Bakanlığı’nın İhtiyat Sandığı’na borç-kefalet senedi vermemesi KKTC tarihinde bir ilke yol açtı. Bakanlar Kurulu kararına rağmen Maliye’nin borç senedini vermemekte direnmesi üzerine sabrı taşan İhtiyat Sandığı, Maliye Bakanlığı’nı yargıya havale etti

Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı, gündemi ve ülkenin içinde bulunduğu yönetimsel zafiyeti değerlendirdi. Bıçaklı,  hükmetmekle yükümlü hükümetin ve yürütmeden sorumlu Bakanlar Kurulu’nun gerçek anlamda varlığından söz edilemeyeceğini belirterek,  bunun en bariz örneğinin Bakanlar Kurulu kararına uymayan Maliye Bakanlığı olduğunu söyledi.

Bıçaklı, Sosyal Sigortalar’ın İhtiyat Sandığı’ndan aldığı borca karşılık Maliye Bakanlığı’nın İhtiyat Sandığı’na borç-kefalet senedi vermediğini söyledi ve Bakanlar Kurulu kararına rağmen Maliye’nin senet vermemesini yargıya taşıdıklarını açıkladı.

Ülkeyi yöneten Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararlara kendi bakan ve müsteşarlarının uymadığının altını çizen Arslan Bıçaklı, “Maliye Bakanı ve müsteşarları Bakanlar Kurulu kararlarını yürürlüğe koymuyor. Maliye Bakanı İhtiyat Sandığı’ndan borç aldığı işçinin parasını kaynak yok diye vermiyor. Ama bu konunun kaynakla alakalı bir konu değildir" dedi.

Bıçaklı:  "Sosyal Sigortalar, İhtiyat Sandığı’ndan borç aldı. Burada Bakanlar Kurulu Kararı da diyor ki; Sosyal Sigortalar’ın borçlandığı bu paraya karşılık Maliye borç, kefalet senedi verecek. Bu karar Bakanlar Kurulu’nda durmasına rağmen son 3 bakan ve değişmeyen müsteşar bu kararı tanımadığını söylüyor. Tüm bu yaşananlardan sonra İhtiyat Sandığı olarak Maliye Bakanlığı’na Bakanlar Kurulu kararlarına uymaz diye dava açtık. İhtiyat Sandığı’ndan alınan para işçinin alın teri parasıdır” şeklinde konuştu.

Eniz ORAKCIOĞLU

Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı, ülke gündemini değerlendirerek, hükümetin halkı içine düşürdüğü  yönetimsel zaafiyete yönelik eleştirilerde bulundu. Bıçaklı, sağlıktan, ekonomiye, eğitimden sendikal mücadeleye kadar birçok konuda sıkıntı yaşandığını söyledi. Bıçaklı, devletin kendi hükmetmekle yükümlü hükümetin ve yürütmeden sorumlu Bakanlar Kurulu’nun gerçek anlamda varlığından söz edilemeyeceğini belirterek,  bunun en bariz örneğinin Bakanlar Kurulu kararına uymayan Maliye Bakanlığı olduğunu söyledi. Bıçaklı, , Sosyal Sigortalar’ın İhtiyat Sandığı’ndan aldığı borca karşılık Maliye Bakanlığı’nın İhtiyat Sandığı’na borç-kefalet senedi vermediğini söyledi ve Bakanlar Kurulu kararına rağmen Maliye’nin senet vermemesini yargıya taşıdıklarını açıkladı.

“Bizim ülkemizde hükümet yoktur”

Türk- Sen Başkanı Arslan Bıçaklı, ülkede hiçbir sektörde çalışanların huzuru olmadığını belirterek, “Emeklilerin, hayvancıların, çiftçilerin, üreticilerini, öğretmenin, memurun ve doktorun huzuru yoktur. Devlet, inşaların sağlığını, düzenini, eğitimini, hava, su ve enerji almasını, yolunu toprağını düşünen ve bunların doğru işlemesi sağlamakla görevlidir. Dünyada en değerli canlı ve varlık insandır. O zaman her şeyin en güzeli insanlar için yapılmalıdır ve devletler onun için vardır. Devleti yöneten hükümet diye bir mekanizma var. Ama bizim ülkemizde öyle bir irade yoktur” şeklinde konuştu.

“Bana biri sağlıktan bahsetmesin”

Sağlık ele aldığında devletin insanların sağlıktaki ihtiyacına cevap veremediğini vurgulayan Bıçaklı, “Bu ülkede yaşayan insanlar, 70-80 yaşındaki kişiler sabahın 5’inden kalkıp hastaneye gidip sıra bekleyecekse bana biri sağlıktan bahsetmesin. Hastaya doktoru MR yazdığı zaman, bir MR için 3-4 ay sonraya tarih veriliyorsa, ilaç almaya giden hastalar ilaç bulamadan geri dönüyorsa, bakınmak için gidildiğinde doktor yok deniliyorsa kimse bu ülkede sağlık sisteminin olduğundan bahsetmesin. Bunlar yetmezmiş gibi devlet kendi vatandaşlarını sağlığına kavuşabilmesi için yurtdışına göndermektedir, bu nasıl sağlık” dedi.

“Bu ülkenin insanı olmaktan utanıyorum”

Eğitim de durumun sağlıktan farklı olmadığını söyleyen Bıçaklı, “Okullarda kırık olan camları onarabilmek için okul aile birlikleri piyango bileti satıyor. Okullar açılır çocukların gidebileceği tuvalet yok. Aynı şekilde tarım, hayvancı, çiftçi hepsi battı. Öğretmenler sokakta. Ben bu ülkenin insanı olmaktan bu yöneticiler yüzünden utanmaya başladım. Bunun yanında bu ülkenin başka bir ayıbı yollarımız, birçok yolumuz mandıralara gidilen yollara benzer, resmi törenlerimizi yaptığımız yollar bile perişan” diye konuştu.

“Maliye Bakanlığını dava ettik”

Bıçaklı, ülkeyi yöneten Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararlara kendi bakan ve müsteşarlarının uymadığının altını çizerek, “Maliye Bakanı ve müsteşarları Bakanlar Kurulu kararlarını yürürlüğe koymuyor. Maliye Bakanı İhtiyat Sandığı’ndan borç aldığı işçinin parasını kaynak yok diye vermiyor. Ama bu konunun kaynakla alakalı bir konu değildir. Sosyal Sigortalar, İhtiyat Sandığı’ndan borç aldı. Burada Bakanlar Kurulu Kararı da diyor ki; Sosyal Sigortalar’ın borçlandığı bu paraya karşılık Maliye borç, kefalet senedi verecek. Bu karar Bakanlar Kurulu’nda durmasına rağmen son 3 bakan ve değişmeyen müsteşar bu kararı tanımadığını söylüyor. Tüm bu yaşananlardan sonra İhtiyat Sandığı olarak Maliye Bakanlığı’na Bakanlar Kurulu kararlarına uymaz diye dava açtık. İhtiyat Sandığı’ndan alınan para işçinin alın teri parasıdır” şeklinde konuştu.

 

“Bütçede ekonomik sıkıntı yoktur”

Devletin bütçesinde ekonomik sıkıntının olduğunu söyleyen siyasilerin aksine ekonomik sıkıntı olmadığına dikkat çeken Bıçaklı, “Ekonomik sıkıntısı olan bir devlet 1 yıl içerisinde yalnızca sermayeye toplamda 232 milyon TL vergi bağışında bulunur mu? Ekonomik sıkıntısı olan bir devlet mecliste bulunan 4 siyasi partiye 6 buçuk milyon devlet yardımı verir mi? Bunun yanında ekonomik sıkıntısı olan bir devlette her 3-5 ayda bir bakan, müdür ve müsteşar değiştirilir mi? Eğer bir ülkede ekonomik sıkıntı varsa o ülkenin insanları fedakârlık yapmak zorundadır.  Ama sıra henüz çalışana emekliye ve insanımıza gelmemiştir, geldiği zaman biz bu fedakârlığı yapacağız. Ama bundan önce, ahbap-çavuşlara vergi başında bulunmayacak ve siyasi partiler aldıkları bu yardımdan fedakârlık yapacak. Bunun yanında Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri, müsteşarlar ve müdürler de gereken fedakârlığı yapacak. Sonra sıra çalışana, emekliye ve insanımıza gelecek. Kıbrıs Türküne kimse nasıl fedakârlık yapacağını söylemesin, çünkü babalarımız, dedelerimizden bizim nesille kadar yarım dilim ekmek ve 3 tane zeytinle günümüzü çok geçirdik” dedi.

 

“Arkadaşlar sadece seyrediyor”

Sendikal Platform’un toplantılarına birkaç aydır devam ettiklerini vurgulayarak, “Bir noktada da yazılı olarak biz çalışanların, emeklilerin, özellikle özel sektörde sermaye tarafından sömürülen sendikasız işçilerin sorunlarını ve asgari ücret sorununu eski başbakan döneminde ve yeni başbakan döneminde de hükümet edenlere sunduk. Tüm bu sorunları ve bunlara ek olarak Göç Yasası’nı, Özerkleştirme ve Özelleştirme Yasalarını gündeme 50 defa getirmemize rağmen, arkadaşlar sadece seyrediyor” şeklinde konuştu.

“Adalet bunun neresinde”

Bıçaklı, ülkede temel sorunlar olduğunu belirterek, “Ülkemizde yüzde 35- 40 civarında çalışanların, emeklilerin ve halkın genelinin alım gücü düşmüştür. DPÖ’nün açıkladığı rakamlar beni ilgilendirmez, ben gerçeklere bakarım. Burada yapılması gereken 6 ayda bir uygulanan Hayat Pahalılığı yeniden 2 ayda bire düşürülmeli ve bu hem çalışana hem de asgari ücretliye 4 kişilik bir ailenin bu ülkede insanca yaşayabileceği en az ücret ne ise o belirlenmelidir. Bir milletvekili 13-14 bin TL, bir asgari ücretli de bin 500 TL alırken adalet bunun neresindedir” diye konuştu.

 “Müsteşarlar ek külfet”

Müsteşar meselesini dile getiren Bıçaklı, sözlerine şu şekilde devam etti; “Müsteşar yapılan müdürlerin maaşları, ikramiyeleri ve emeklilik ikramiyeleri değiştiği için bütçeye ek külfet getirir. Daha önce aynı partinin adadığı müsteşarlar her gün değişmekte ve ben bunun nedenini anlamakta zorlanıyorum. Başbakanın yaptığı açıklamada ki gibi dıştan müsteşar yaratılmadığı belki doğrudur ama devlet kurumları içinden müdürleri siz bir üst bareme atayarak müsteşar yaptığınızda bu devlete ciddi ek külfet getirir. Bunun yanında hani bu ülkede 3’lü kararnameler kalkacaktı ve bu hükümet reform hükümetiydi” dedi.

 

“Yasal haklarımı kullanacağım”

Bıcaklı, sözlerine şu şekilde son verdi; “Biz isteklerimizi yazılı olarak hükümet ettiklerini iddia edenlere verdik. Buna rağmen bizi tınlamadılar. Bu yüzden de bizim kitabımızda yalvarma yazmadığı için, üyelerimin ve halkımın hak ettiği bir şeyi adam gidi yazar veririm. Buna da yapılabilecek makul bir süre veririm, yapmazsa bende anayasal ve yasal haklarımı kullanacağım. Biz sattığımız emeğin karşılığını isteriz.”

 


Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi