Gözde BEKİR 

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek, bakanlığının çalışmalarını Gözde Bekir’in sunduğu Günaydın Ada programının da anlattı. Mayıs ayının ortalarında bir çevre çalıştayı yapılacağını müjdeleyen Dinçyürek, su projesi, Türkiye ile imzalanan çevre protokolü ve Dipkarpaz’daki çevre katliamıyla ilgili de konuştu. 

“MAYIS ORTASINDA BİRİNCİ ÇEVRE ÇALIŞTAYI’NI YAPACAĞIZ” 

Mayıs ayının ortalarında “1. Çevre Çalıştayı” gerçekleştirileceğini ilk kez Ada TV ekranlarından duyuran Dinçyürek, çalıştayla neleri hedeflediklerini ise şu sözlerle aktardı; “Buradan ilk kez açıklamak istiyorum. Mayıs ortasında Birinci Çevre Çalıştayı’nı yapacağız. Üç ana başlık olacak. AB, Türkiye ve buradaki üniversitelerimizin çevre ile ilgili akademik kadrolarının yer alacağı, yerel yönetimlerinde katılımını sağlayacağımız çok geniş bir çevre çalıştayı yapacağız. Yurt dışından çevre bakanları ile de görüştüm. Onları da bu vesile ile burada görmekten büyük bir mutluluk duyacağız.” 

“ORTADA ÇOK NET BİR SUÇ VAR” 

Söz konusu mutabakatla bakanlık personelinin bir çok önemli eğitim almasına fırsat yaratılacağını da ifade eden Dinçyürek, bu işbirliğinin faydalı olacağına vurgu yaptı. Yine gündemde olan bir diğer konu Dipkarpaz’da özel koruma bölgesine dozerlerle gidilerek çevre katliamı yapılmasıyla ilgili iddiaları değerlendiren Dinçyürek, iddiaları doğruladı. Karpaz’ın özel çevre koruma bölgelerinden biri olduğunu hatırlatan Dinçyürek, bazı kesimlerin yasa tanımaz bir tavırla böyle bir girişimde bulunmasına tepki gösterdi. Dinçyürek; “İlgili bölge özel çevre koruma bölgesidir. Özel çevre koruma bölgelerinde çevre koruma dairesinin izni olmaksızın hiçbir işlem yapılamaz. Bana gelen bir bilgidir bu. Ortada çok net bir suç var” dedi. 

“ELİMİZDE RESMİ RAPORLAR VAR” 

AKSA’ya takılan filtre ile ilgili gündeme gelen ve filtrenin yetersiz olduğu yönündeki iddiaları da yanıtlayan Dinçyürek, filtrenin dünya standartlarına uygun olduğu şeklinde ellerinde uzmanlardan alınmış yazılar olduğunu söyledi. Diçyürek; “Ön raporları bana geldi. ‘AKSA’da kullanılan filtreleme sistemi dünyada bilinen ve kabul gören bir sistemdir’ diye elimizde resmi raporlar var. Bunlar bizim söylediğimiz raporlar değil, Türkiye’den getirdiğimiz konusunda uzman yetkili resmi kişilerin verdiği raporlardır. Tabi ki Kıb-Tek’in de neler yapmadığını yazan raporlardır” dedi. 

“YASA ÇED RAPORUNU ALMADAN KAPASİTE ARTIRIMINA GİDEMEYECEĞİNİ SÖYLER” 

Dinçyürek, AKSA’nın üzerine düşeni yaptığını şimdi sıranın Teknecik’e geldiğini belirtti. Elektrik Kurumu tarafından iki yeni ünite getirilmesinde de yasaları es geçen bir durum olduğunu ifade eden Dinçyürek, bu usulsüzlüğün ne olduğunu şu sözlerle anlattı; “Kamuoyu ile paylaşılan iki tane yeni jeneratör var. Bu eşittir kapasite artırımı bu da eşittir ÇED raporu. ÇED raporu yine yasa ile zorunluluktur. 
AKSA mecburdur yapacak, neden AKSA ÇED raporu hazırlar? Çünkü AKSA kapasite artırımına gitti. Onun yapması mecbur ise biz devlet olarak bunun yaptırılmasını ısrarla takip ettiysek Kıb- Tek konusunda pasif kalmamız mümkün değildir. 

Israrla biz onları davet ettik ve ÇED raporu hazırlamaları yönünde bir yazı ve ÇED formlarını hazırlama yönünde ÇED formlarını verdik. Yasa ÇED raporunu almadan kapasite artırımına gidemeyeceğini söyler ama diğer taraftan 1 Mayıs’ta yeni jeneratörler devreye girecek diye bir açıklama vardır. Bunu yapan Kıb- Tek’in Yönetim Kurulu Başkanı’dır, bir dönemin Sayıştay başkanıdır. ÇED raporu hazırlamadan bunu almaz yine mi yasa tanımaz bir devlete ait bir kurum.” 

“DOĞAYA KAZANDIRILMIŞ BİR TAŞ OCAĞIMIZ YOK” 

Ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan taş ocakları konusuyla ilgili son durumu da aktaran Dinçyürek, Erenköy’deki bir taş ocağının rehabilitesi için çalışmaların sürdüğünü vurguladı. İhtiyacımızdan çok daha fazla taş ocağı olduğuna vurgu yapan Dinçyürek, bu konuda taş ocağı yöneticilerine bir öneri sunduğunu ancak önerisinin kabul görmediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bana göre ihtiyacımızdan çok fazla taş ocağı var ve hiçbiri sonlandırılmaya yönelik adım atmadığı için doğaya kazandırılmış ve rehabilite edilmiş bir taş ocağımız yok. Bazı taş ocakları yıllardır hiçbir üretim yapmamış ama taş ocağını elinde tutuyor. Bir diğer bakış açısı da Annan Planı bizler için kritik bir referans alınacak bir dönemdir. İnşaatların ve yatırımların patladığı dönemdir. O dönemde bile yeni bir taş ocağına ihtiyaç duyulmadı. Taş ocakları yüzde yüz kapasiteye erişmedi şu anda da çok düşük bir kapasite de çalışıyorlar ve birbirleri ile rekabet etmekten zaman zaman neredeyse zararına olan fiyatlar ortaya çıkmıştır. Kendileri le yaptığım toplantıda gelin yatırımlarınızı işletmelerinizi birleştirin sayıyı azaltalım azalttıklarımızı da doğaya kazandıralım. Ciddi birçok toplantı yaptıkları yönünde bana bilgi geldi ama uzlaşı çıkmadı.” 

“SUYU BİZ YÖNETECEĞİZ” 

Dinçyürek, su projesi konusunda kısa bir zaman kaldığını, çalışmaların sürdüğünü belirterek, “suyu yönetme konusundaki durum netleşti mi” sorusuna da yanıt verdi. Dinçyürek sözlerini şöyle tamamladı; “Bakanlığa geldiğim günden itibaren tavır nettir bunu artık daha da sorulup sorgulanacak kısmı yoktur. Tabi ki suyu biz yöneteceğiz. Suyun nasıl yönetileceği, kimler tarafından yönetileceği yasa taslağı olarak hazırlandı. Son bir iki rötuş için bakanlar kurulunun iradesi bekleniyor onun dışında bir nokta yoktur.”