Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği üyeleri Genel Kurul salonundan tarım bütçesi üzerindeki görüşmeleri izliyor.

DİNÇYÜREK

Tarım bütçesinde ilk sözü DP UG Milletvekili Hakan Dinçyürek aldı.

Devletin enerjiyi Tarım Bakanlığı altında tutmasını hala anlayamadığını ifade eden Dinçyürek, “Enerji konusunda dairenin adı var kendisi ortada yok” dedi.

Hükümetin enerji yönetmedeki hiyerarşik yapılanmasında yanlışlık olduğunu kaydeden Hakan Dinçyürek, “Bizde enerji konusu o kadar kontrol dışıdır ki, kimin ne yaptığından haberleri yok, hükümetin bunu denetleyecek mekanizması yok” dedi.

Kıb-Tek’ten kimin sorumlu olduğunu soran Hakan Dinçyürek, “Bu kurumun başındakiler hükümeti, hükümete verdikleri taaddütleri tanımayacak kadar sorumsuzdur. Bu yönetimden hesabı kim soracak?” dedi.

Dinçyürek, Tarım Bakanı Erkut Şahali’yi enerji konusunda “yetkisiz yetkili” diye tanımladı.

Hakan Dinçyürek, “Kıb-Tek enerji başlığında bir kalemdir, bu ülkede hem belirleyici, hem karar üretici, hem uygulayıcı, hem denetleyici olamaz. Bu kurum elbette önemli bir kurumdur ama gereğinden fazla görev üstlenirseniz doğruya değil, yanlışa gidersiniz” şeklinde konuştu.

Bütçeyi de değerlendiren Dinçyürek, enerji konusunda düzenlemelere olanak sağlayacak bir Tarım Bakanlığı bütçesi olmadığını da söyledi.

Hakan Dinçyürek, “Sayın bakan bu konuda cesur adımlar atmalı. Enerji dairesini ve enerji piyasasını deneyleyecek kurulu bir an önce oluşturmalı. Bu ülkede enerji piyasalarını denetleyecek bir kurula ihtiyaç var” dedi.

“Enerji maliyetlerini KIB-TEK beliriyor ve bu belirleme var olanın çok üzerinde …” diyen Dinçyürek, “Kıb-Tek yönetimi kendi saadet zincirlerini devam ettirmek içinbunun bedelini garip vatandaşa ödetiyor. Bu kabul edilemez” şeklinde konuştu.

Enerjinin Tarım Bakanlığı’nda olduğunu, KIB-TEK’in de enerji başlığında yer aldığını ama Maliye Bakanlığı çatısı altında bulunduğunu ifade eden Hakan Dinçyürek şöyle devam etti:

“Bakanlık ya enerjiyi iade edecek ya da bu konuda ‘sorumluluk bende değil savunması yerine koşulsuz olarak gereğini yapacak” ifadesine yer verdi.

Bakanlar Kurulu’nda yer aldığı dönemde kükürdü yüzde 1’in altında yakıt kullanılması konusunda karar üretebilmek için çok mücadeleler verildiğini kaydeden Dinçyürek, Kıb-Tek yönetiminin bu konuda art niyetli davrandığını, bu uygulamadan vazgeçilmesi için kırk dereden su getirdiklerini söyledi.

Dinçyürek, Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akim’in hükümetten gitmelerinin hemen ardından bir gazeteye verdiği demeci kürsünden okudu.

Dinçyürek, “Bilerek ve isteyerek toplumla alay ediliyor. Her doğru giden iş bitiriliyor” dedi.

Yüzde 1’in altında kükürt bulunan yakıtla ilgili elden teklif alınması gibi bir uygulama olduğunu söyleyen ve bunu eleştiren Dinçyürek “1 Ocaktan itibaren bu ülkeye yüzde 1’in üzerinde kükürdü bulunan yakıt girecek mi? Bakanlar Kurulu’na göre girmeyecekmiş. Peki, girerse hesabı kime soracağız? Başbakana mı, Tarım Bakanına mı, Maliye Bakanı’na mı?” diye sordu.

Konuşmasının devamında  “Enerjiden sorumlu bakanlık, arz güvenliğini sağlama konusunda ne düşünüyor, ülkeye kabloyla elektrik getirilmesini gündeminde tutuyor mu? Türkiye ile bir türlü imzalanamayan 2016-2018 Ekonomik İşbirliği Protokolü’nde elektrik konusundaki başlık ne durumda?” sorularına yer veren Hakan Dinçyürek, “Enerji, bakanlığının birçok problemi konusunda ötelenen ve icraat yapılmayan bir konu olarak kalmasın” dedi.

Öte yandan Kıbrıs konusuna, Güven Yaratıcı Önemler’e değinen Dinçyürek, Güney Kıbrıs’ın enterkonnekte sisteme geçilmesi konusunda ortaya bir irade koyamadığını söyledi, “Bu konuda bile karar üretemeyen Rumlar, bizimle nasıl ortak devlet kuracak?” diye de sordu.

Su konusunda da değerlendirmede bulunan Dinçyürek, “Hükümet hangi konuda reform yapacağını belirledi, ne kamuoyuyla paylaştı, ne de Türkiye ile istişarede dik bir duruş sergiledi” dedi.

‘Suyu biz yöneteceğiz’ şekilde gereksiz sloganlar atıldığını kaydeden Hakan Dinçyürek, “Hükümet kendi sloganlarında boğuldu” ifadesine yer verdi.

Dinçyürek, su kullanımının çok önemli olduğunu ve gelecek olan suyun tarımda da kullanılmasının sağlanması gerektiğini belirterek, bunun sağlanması halinde tarıma olan bakışın ve sulu tarımın güçlendirileceğini kaydetti.

Dinçyürek, bunu yapmak için paraya ihtiyaç olduğunu belirterek devletin ve yerel yönetimlerin bu yatırımları yapmak için 600 milyon TL’si olup olmadığını sordu.

Su yönetiminde uygun finansman modellerinin belirlenebileceğini ifade eden Dinçyürek, “Duygusal sol söylemlerle devletin önü tıkıyorlar. Sol kesim ben yapamazsam kime yapamazdiyor. Bunu söyleyen sol kesim yaşlıyı da fakiri de düşünmeli” dedi.

Su yönetimi konusunda bir yasa tasarısı hazırlandığını ancak bunun meclise gelmediğini belirten Hakan Dinçyürek, bunu “talihsizlik” olarak nitelendirdi.

Dinçyürek, yeraltı kaynaklarının değerli olduğunu ve korunması gereken rezervler bulunduğunu kaydederek, bunları iyi şekilde yönetecek çağdaş düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirtti.

DP UG Milletvekili Hakan Dinçyürek, su konusunda yasal altyapının hazırlanmadığını ancak insan kaynaklar konusunda bir açığı kapatacak adımlar atıldığını ifade ederek, “Suyu nasıl yöneteceğimize dair yol haritasını oluşturduk mu? Partiler kendi içinde anlaştı mı? Peki, koalisyon arasında bu konuda bir anlaşma var mı? Dışarıdan bakılınca öyle görünmüyor” şeklinde konuştu.

Dörtyol’da asbestli su boruları olduğunu da kaydeden Dinçyürek, “O köyde kanser oranı yüksek. Belediyenin bunu değiştirecek gücü olsa niye yapmasın? Elinde imkanı yok. Peki, olmayan imkanla bu yatırımları borç içinde olan belediyelerin üzerinde yıkmak doğru değil” dedi.

Su konusunda hükümeti göreve ve durumu netleştirmeye çağıran Dinçyürek, “Ortak akıl bellidir, ya kendin yap, yapamıyorsan alternatif finansman yöntemiyle hizmetin halkın ayağına gitmesine vesile ol, engel olma. Gereksiz ideolojik çıkışlar faturayı hepimize ödetecek” ifadesine yer verdi.

Genel Kurul’da Bakanlar Kurulu’nu temsilen kimsenin olmadığını ifade eden Dinçyürek, “Salonda 39 tabanlı geniş tabanlı hükümetten tek bir milletvekili var” diyerek, bununla ilgili eleştirilerde bulundu.

“Suyun 7 TL’lik maliyeti olduğunu söyleyerek insanları galeyana getirmek nasıl bir anlayıştır?” diye de soran Hakan Dinçyürek’e CTP milletvekili Fazilet Özdenefe yerinden cevap verdi.

Özdenefe, “Biz bu şekilde partizanca ve empoze edici açıklamalar yapan bir parti değiliz” dedi.

Bütçe üzerindeki konuşmasında taşocakları konusuna da değinen Dinçyürek, “Taşocakları konusunda bir belirsizlik var. Bu konuda iyiye gidiş yok. Herkes şikayetçi, Rumlar bizi Avrupa Birliği’ne şikayet etti” dedi.

Taş ocaklarının kimsenin malı olmadığını da vurgulayan Dinçyürek, taş ocaklarıyla ilgili tüzüğün Bakanlar Kurulu’ndan yanlışlarla geçirildiğini savunan, “Geçmiş uygulamalara bir bakın” diyerek tüzük konusunda eleştirilerde bulundu.

Kendilerinin hazırladıkları tüzüğün beğenilmeyerek değiştirildiğini de söyleyen Hakan Dinçyürek, “Bizim objektif dediğimiz tüzük birilerinin siyasi çıkarlarına dokunduğu için mi değiştirildi, kritik konular bu nedenle mi muallakta bırakıldı?” diye de sordu.

Dinçyürek, “Hükümet taş ocakları konusunda büyük bir yanlışta. Bu ülke birkaç kişinin insafına bırakılıyor” ifadesine yer verdi.

Hükümetin daha önce de taş ocakları konusunda yanlış kararlar aldığını söyleyen Dinçyürek, işlenmemiş doğal kaynakların yurtdışına ihraç edilmesiyle ile ilgili iznin tamamen hatalı olduğunu söyledi.

Dinçyürek, Çed Raporu’na uygunluğun başka bir şey olduğunu, işlenmemiş doğal kaynakların yurtdışına ihracının başka bir şey olduğunu vurgulayarak, “Hükümet, bu konudaki duruşunu net şekilde ortaya koymalı.  Bu karar, ülkeye ciddi zararlar veriyor?” diye sordu.

Hakan Dinçyürek’in Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı bütçesi üzerindeki konuşması yaklaşık 3 saattir sürüyor.