Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, 523 milyon 313 bin 200 TL olarak öngörülen Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini görüşmeye devam ediyor.

TATAR

UBP Milletvekili Ersin Tatar, eğitim üzerindeki konuşmasında, eğitimin toplumun geleceği bakımından oldukça önemli olduğunu ifade etti. KKTC’nin eğitim adası olma potansiyeline sahip olduğunu kaydeden Tatar, rakamlara bakıldığında bu noktada başarılı adımlar atıldığının görülebileceğini söyledi.

Nüfusa göre öğrenci sayısının oldukça yüksek olduğunu ifade eden Tatar, bunun bir başarı öyküsü olduğunu dile getirdi.

GSMH’nin önemli bir bölümünün eğitim sektöründen kaynaklandığını dile getiren Tatar, bu sektörün daha da gelişebilmesi için ciddi politikalara ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

Tatar eğitimle ilgili bazı istatistikleri aktararak, atılacak doğru adımlarla sektörün çok daha ileriye taşınabileceğini sözlerine ekledi.

DERYA

CTP Milletvekili Doğuş Derya ise konuşmasında bakanlık faaliyet raporunun kendilerine bu sabah verildiğini, bunun raporu incelemek için yeterli olmadığını kaydetti.

Derya, her yeni iktidarla yeni bir eğitim vizyonu tanımlandığını ancak, “milli şuur” aşılamak üzerine kurulu eğitim anlayışının değişmediğini ifade etti.

Dünyanın bu militarist ve milliyetçi eğitim anlayışını artık terk ettiğini anlatan Derya, eğitimdeki bu durumun Türkiye’den KKTC’ye aktarılan “Türkleştirme” politikalarının sonucu olduğunu kaydetti.

“Bir ülkenin yeni nesilleri elbette ki ülkenin tarihini öğrenmeli. Fakat bu bilgileri objektif bilimsel ve çocukların kendi muhakemesini yapacağı bir eğitim anlayışıyla olur” diyen Derya, din kültürü ve ahlak dersinin zorunlu olmasını 2015’te artık manalı bulmadığını kaydetti.

Bunun yerine medeniyetler tarihi, insan hakları gibi dersler konulabileceğini anlatan Derya, çocukların Atatürk’ü öğrenirken Gandi’yi, Nelson Mandela’yı ve benzerlerini de öğrenebileceğini ifade etti.

Okullarda okutulan andın geri kalmış bir uygulama olduğunu söyleyen Derya, bunun bir an önce bakanlık tarafından ele alınması gerektiğini savundu.

Kamu eğitimine yeterince para ayrılmadığı için devlet okullarında pek çok sorun yaşandığını ve maddi durumu daha iyi olan ailelerin çocuklarını özel okullara yönlendirdiğini anlatan Derya, bunun “Önce batır sonra özelleştir” yaklaşımıyla ilişkili olduğunu söyledi.

Vatandaş eğitim için vergi verirken bir de okula, temizlik vs gibi hizmetler için ekstra para vermek durumunda bırakıldığını söyleyen Derya, bazı bölgelerdeki ailelerin bu parayı ödeyemediği için bazı okullarda temizlik gibi hizmetlerin verilemediğini anlattı.

Bakanlığın bazı uygulamalarla TC kökenli öğrencilerle KKTC kökenli öğrenciler arasında ayrımcılık yaptığını örnekleriyle anlatan Derya, “bunu devlet eliyle yapılan ırkçılık” olarak tanımladı. Türkiye’den adaya gelen bazı çocukların ciddi şekilde istismar edildiğini anlatan Derya, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda gereğini yapması gerektiğini anlattı.

Üniversitelere ve yeni bölüm açılmasına izin verilirken ülke şartlarının ve işgücü ihtiyaçlarının göz önüne alınması gerektiğini vurgulayan Derya, aksi halde, “üniversite sektörü bizim motor gücümüzdür” denilemeyeceğini dile getirdi.

DİNÇYÜREK

DP-UG Milletvekili Hakan Dinçyürek ise yaptığı konuşmada bütçenin “çıplak” bir bütçe olduğunu, bazı kalemlerin boş olduğunu söyledi.
Öncelikle, “biz gelecekte nasıl bir toplum yaratmayı hedefliyoruz” sorusunun cevaplanması gerektiğini söyleyen Dinçyürek aksi halde eğitim sistemine yapılan eleştirilerin havada kalacağını söyledi.

Dinçyürek, eğitime yapılan yatırımın en geç meyve veren yatırım olduğunu anlattı.

Uyuşturucu ile mücadelede çalışmalar yapıldığını ancak eğitim kültüründe her şeye biat eden bir sistemin yer aldığını ifade eden Dinçyürek, “Çocuklara küçük yaştan hayır demeyi öğretmeniyiz. Ama Kuzey Kıbrıs’taki eğitim kültüründe çocuklara her zaman evet demeyi öğretiyor” dedi.

Kıbrıs müzakerelerinin devam ettiği bu dönemde çatışma çözümleme kültürünü öğretmenin önemine değinen Dinçyürek, eğitim sistemiyle ilgili kararlar alınırken nasıl bir toplum hedefliyoruz sorusunun sorulması gerektiğini dile getirdi.

Dinçyürek, yapılan eğitim şuralarından çıkan sonuçların iyi değerlendirilmesi gerektiğinin de altını çizerek, çalıştayların eğitime yeni bir ivme kazandıracağı görüşünü dile getirdi.

İlkokullarda ve okul öncesi okullarda psikolojik danışman rehber öğretmenlerinin yer almasının şart olduğuna dikkati çeken Dinçyürek, öğretmenlerin yol gösterici koruyucu ve sadece dersi değil hayatı öğreten kişiler olması gerektiğini söyledi.

KKTC’deki bugünkü zihniyetin sosyal devlet anlayışından uzak olduğunu dile getiren Dinçyürek, sosyal devlet anlayışından uzaklaşmadan da mali disiplin uygulanabileceğini Türkiye’den örneklerle anlattı.

Okullardaki bağışlardan bahseden Dinçyürek “bağış yapmazsan kayıt yapmayız” denildiğinde bunun bağış değil haraç anlamına geldiğini söyledi.

Devlet okullarına devam eden çocuklarla özel okullara giden çocuklar arasındaki eğitim açısından fırsat eşitliği farkının kabul edilemez olduğunu söyleyen Dinçyürek, bunun sosyal devlet anlayışıyla hiçbir şekilde bağdaşmadığını dile getirdi.

“Eğitim ve sağlıkta tasarruf olmaz” diyen Dinçyürek, bu alanlardaki tasarruf arayışının fırsat eşitsizliği yarattığını anlattı.

Özel gereksinimli bireylerin eğitimi konusunda titiz davranılması gerektiğini de kaydederek Özel Eğitim Yasa Tasarısı’nın bir an önce hayata geçmesi gerektiğini dile getirdi.

Üniversite sayısının artması konusuna bazı kesimlerin ihtiyatlı baktığını ancak bunun endişe verici bir durum olmadığını söyleyen Dinçyürek tehlikenin üniversite sayısının artması değil, denetimsizlik olduğunu anlattı.

YÖDAK’ın işleyişini eleştiren Dinçyürek,  YÖDAK’ın gerekli denetimi yapabileceği bir sistem kurulması gerektiğini söyledi.

Dinçyürek nakiller tüzüğüyle ilgili gerekli adımların atılmasını da istedi.