Nupelda KARABUĞDAY 

Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs ziyareti haricinde Azerbaycan’ı da ziyaret etmesinin, dünyaya bir mesaj olduğunu söyledi. Kıbrıs ve Azerbaycan’la kültürel ve manevi önemli ilişkilerin olduğunu dünyaya göstermek amaçlı yapılan ziyaretler olduğunu belirten Soyer, Güney Kıbrıs Rum liderliğinin görüşme süreçlerinde Türkiye ile görüşme arzusununAnastasiadis ile doruğa ulaştığını aktardı. Talat’ın federal Kıbrıs açıklamalarının bazı kesimlerce farklı şekilde esnetildiğini belirten Soyer, görüşme sürecinde Anastasiadis’in samimiyetsiz, Eroğlu’nun da ciddi olmadığını ifade etti. 

“KÜLTÜREL MANEVİ BİR BAĞIMIZ VAR” 
ADA TV’de Mert Özdeş’in sorularını yanıtlayan CTP-BG Milletvekili Ferdi Sabit Soyer’in sözlerinden öne çıkan detaylar şu şekilde; “Erdoğan’ın Kıbrıs’ı hem manevi bakımdan hem de geleneksel Türk siyaseti bakımından seçildikten sonra ilk ziyaret ettiği ülke önemlidir. Bu ziyarette diğer bir unsur daha var, aynı zamanda Azerbaycan ziyaret edildi. Türkiye KKTC ve Azerbaycan’a ilk manevi ziyareti yapmış olması dünyaya bir mesajdır. Biz manevi kültürel önemli bağlar içerisindeyiz ve kardeşlik ilişkimiz var demektir bu. Ancak burada biz olayın tek bu boyutu ile değerlendiremeyiz. Yani ulusal manevi değerler ve buna dayalı yalnızca bir hamaset duygularıyla bunu ele alamayız. Çünkü bu bölge Türkiye, Azerbaycan ve Kıbrıs’ın bulunduğu bölge aynı zamanda çok önemli ve çok yönlü sorunlar yaşanan, siyasi gelişmelerin olduğu ortam vardır. Türkiye’nin, Kıbrıs Türk halkının ve Azerbaycan’ın çıkarları, birlikte bir devinimi içerir. Hamasetin dışına çıkarak olayları yorumlamakta fayda var. 

“DAĞLIK KARABAĞ SORUNU” 
KKTC’ye Erdoğan ziyaretini yaptı, ardından da Azerbaycan’a. Azerbaycan’ın da sorunu var, bizimle aynı dili paylaşmamıza ve toplumsal değerler bakımından önemli bağlarımızın olmasına rağmen KKTC ile ilişkiler hiçbir zaman istenen düzeyde değildir. Kimse Azerbaycan halkını kınayamaz. Çünkü Azeri toprağı olan Dağlık Karabağ’ı Ermenistan ordusu zaptederek orada ayrı bir devlet kurdu. Bu devletin tanınmasını istedi. BM bunu reddetti. Azerbaycan bunu hiçbir zaman kabul edemiyor. Dolayısıyla KKTC’yi siz istediğiniz kadar haklı gerekçelere bağlayın, varlığınızı bunun üstünden 1983’te KKTC’nin ilanıyla BM Güvenlik Konseyi ile bu ilanı reddeden kararıyla Azeri topraklarında Ermenilerin silah zoruyla oluşturdukları Dağlık Karabağ’ı reddeden kararı aynıdır.” 

“TÜRKİYE İLE GÖRÜŞME ARZUSU” 
Görüşme süreçlerinde Türkiye ile görüşme arzusu Güney Kıbrıs Rum liderliğinin çok eskiden beri ifade ettiği konudur ancak Anastasiadis ile doruğa ulaşmıştır. Bu konu son derece tehlikeli bir konudur. Kıbrıs Türk halkı olarak dominant olmaz, ikide bir Türkiye’nin emrindeyiz, Türkiye’nin manevi vurgusundan ayrı Türkiye’yi sorunun doğrudan tarafı olarak büyük bir milliyetçi duygu ile Türkiye’ye yağ çekerek yaparsanız Rum tarafının yaratmak istediği konuya siz kendi elinizle yardımcı olursunuz. Biz bunu kendimizin dinamiği ile çözmeliyiz. Elbette Türkiye ile diyalog halinde mekanizmalar halinde olmalıyız. Ancak dominantın biz olduğumuzu da hissettirmeliyiz. 

“ORTAK BELGE” 
Bir kavramı kullandığınız zaman isteyen istediği gibi bunu esnetme hakkına sahip görüyor kendisini. Anlaşmanın içerisinde olan unsurlardan bir tanesi federal devlettir. Anastasiadis bu konuda samimi değildir, maalesef Eroğlu da ciddi değildir. Neden diye sorarsak. Anastasiadis ortak belgeyi imzaladığında Hristofyas, Talat’a görüşürken yaptığı iki anlaşmada bulunan unsurlar yani iki kurucu devlet, iki kurucu devletin üstünde siyasi eşitliğe dayalı federal yapı bu anlaşmalarda vardır. Buna Rum tarafında kilise ve milliyetçiler şiddetle eleştiri yaptılar. Neden dediler Hristofyas’a sen iki kurucu devleti kabul ettin diye ikinci anlaşmada bulunan nokta da neydi, tek egemenlik tek uluslararası kimlik. Kuzey’de de 2008’den sonra Eroğlu, DP, diğer milliyetçi çevreler Talat’a saldırdılar. Şimdi bu ortak belge bir şeyi getiriyor, her iki tarafta da milliyetçilerin, iç siyaset adına unsurları birlikte bulunduruyor. İki kurucu devlet olacak, tek egemenlik ve tek temsiliyet olacak bu da Kuzey’de bu işi milliyetçi şamatalarla iç siyaseti kullanmak isteyenlere cevaptır.”