Özlem Çimendal

Ülke siyasetinin deneyimli ismi YKP Yürütme Kurulu Üyesi Durduran, ülkedeki siyasi yapının sürdürebilir olmadığını vurguladı. Durduran, açıklamalarında ekonomik protokolden elektrik ve suya, Türkiye-KKTC ilişkilerine kadar önemli saptamalarda bulundu.

“Türkiye kendisini idare edemezken, KKTC’yi nasıl idare edecek”

Alyap Durduran açıklamalarına kesintili ödenen Mart ayı maaşlarını değerlendirerek başladı. Durduran, “Organize çalışmayı öğrenememiş, sanayi toplumuna geçememiş bizim gibi ilkel toplumlarda bu gelişmeler, olumsuz yorumlanarak tek bir noktaya odaklanılır. Bu yanlıştır. Burada aslında temel sorun uzaktan kumandalı yönetimin KKTC’de demokrasi oyunu oynamasına izin verilmesidir. Türkiye yönetimi kendi ülkesini idare edemezken, uzaktan kumandayla burayı nasıl idare edecek bunun düşünülmesi gerekir” şeklinde konuştu.

“Kendi ürettiği gömleği bize giydirmeye çalışıyor”

Türkiye’nin kendi ürettiği gömleği KKTC’ye giydirmeye çalıştığını ancak bu gömleğin ülkeye uymadığını örnekleyerek anlatan Durduran, “Bu ülkede hiçbir üretimin rekabet edebilir üretilmesine olanak yok, hepsi devletten yardım isteyecek durumdadır. Onun için bir cepten alınanın diğer cebe konuluyor” diyerek, ülkede yaşanan kargaşanın bu düzenle sürdüğünü ve ekonomik protokolün de bu düzlemde değerlendirilmesini söyledi.  

“Artık üniversiteler, kumarhaneler ve gece kulüplerinden kazanılan da yetmiyor”

KKTC’ye verilen paranın yardım boyutunu aştığını, dışarıdan gelen kazanılmamış kaynağın tüketime gittiğini ifade eden Durduran, “Zaman geçtikçe şikayetler ayyuka çıktı. Bu defa nasıl bunları besleyelim diye düşünürken yardım vazgeçip üretimi teşvik etme kararı aldılar. Üniversiteleri icat ettiler, kumarhaneleri icat ettiler, gece kulüplerini icat ettiler. Böylelikle para akışını sağladılar. Ortada bu paralar dolaşıyor ama yine yetmiyor” şeklinde konuştu.

“KKTC’ye verilen katkı yüzde 5’e kadar düştü”

KKTC’nin önceleri tüketime değil, üretime de dayalı bir sistemi olduğuna da değinen Durduran, “Turgut Özal zamanında hizmetler sektörüne önem verin dedi. Ülkedeki eğitim sektörünü de kendisi önerdi” diye konuştu. Türkiye’den dayatılan paketlerin hiçbir zaman tam anlamıyla uygulanamadığını söyleyen Durduran, 1980’lerin başında KDV önerildi ancak CTP hükümete gelene kadar bu geçmedi, yine birleşik faiz uygulaması da önerildi o da hayata geçmedi. CTP ‘Birleşik’ kazığını bu topluma attı o da havada kaldı. Paketlere herkes yıkım paketi diyor ama Türkiye de bunları uygulatmak için her yıl farklı uygulamalar yapıyor. Türkiye ısrarla bunları uygulamaya çalıştı ve kendi vadettiği yardımları da vermedi. Yüzde 5’e kadar düştü verilen katkı. Ancak KKTC’de hiçbir önlem alınmadı” dedi.

“Parayı verip, düdüğü çalmak istiyor”

Türkiye’nin parayı vereceği düdüğü de çalacağı bir yapı istediğini ifade eden Durduran, “Bizim hep yavru kalmamız isteniyor ve hep elimizden tutmak isteniyor. Bunun da sorumlusu başta Türkiye’dir. Biz de buna çanak tutanları dönüp dönüp seçtik. Ülkemizi anarşik, kaotik hale getirenleri seçtik. Seçimlerde kimin Ankara’ya daha yakın olduğunun kampanyaları yapıldı” şeklinde konuştu.

"Yardım Heyeti parayı denetleme misyonuna soyundu"

TC Yardım Heyeti’nin KKTC siyasetini rahatsız eden bir yapısı olduğu söylemlerine de değinen Durduran, “TC Yardım Heyeti aktarılan paranın idare eden, yakından takip ve uygulama kısmında icraat yapıyor. Böyle bir yapı oluştu. Bu yapı 3 yıllık bir değerlendirme raporu hazırladı. Raporda Elçi’nin açıklamaların hayretle okudum. Kamu yönetimi de yine aynı şekilde. Ama daha sonra bu ağır ifadeler kaldırıldı” şeklinde konuştu.

"KKTC’nin daha geriye gitmesi için işbirlikleri yapılıyor"

Dünyada herkes daha ileri giderken ve daha sürdürülebilir bir ekonomiye doğru ilerlerken KKTC’nin daha geriye gitmesine değinen Durduran, “İşbirliği var. Birisi buradaki durumun düzelmemesini sağlamaya çalışmaktadır. 3’lü kararnamelerdeki tayinlerde bile Türkiye’nin desteği vardır” diyerek, Türkiye’nin KKTC’nin muhtaciyetinin ve bağımlığını kaybetmek istemediğine işaret etti. Ülke yönetim birimlerinin de yaptırım ve söz sahibi olamadığına da değinen Durduran, bu düzenin artık değişmesi gerektiğini ifade etti.

“Polis tüzüğündeki değişikliklerde dost kazığı da var”

Türkiye’yle imzalanması beklenen Ekonomik İşbirliği Protokolü ve içerisinde henüz daha açıklanmamış maddelerin neler olduğu konusuna da değinen Durduran, “KKTC’de bambaşka bir hukuk var. Son polis tüzüğündeki düzenlemeleri de kimse haberimiz yoktu diyor ama İngiliz hukukundan da ifadeler olduğu görülüyor. Demek ki bizimkiler de bunu gördü ve usta kazığı atıldı” dedi.

“İktidar partisinin yönetemiyorum deme lüksü yoktur”

Su, özelleştirme ve Türkiye ile yürütülen müzakerelere de değinen Alpay Durduran, “KKTC özelleştirmeye karşıdır. Ülkeyi yönetmeye talip bir partinin çalıştıramadığı bir kurumu ben yapamam başka özel şirket yapsın derse. Ben de sorarım, peki sen neyi yöneteceksin? İktidara talip olan bir parti olarak. Bunu yapamıyorlarsa seçimlerde ne işleri var, gidip evlerinde otursunlar” diyerek iktidar partilerinin yönetemiyorum deme lüksü olmadığını söyledi. Durduran,   özel şirketlere de birçok alanda muhafiyet sağlanmasına da kızgınlığını dile getirdi.

"Kıb-Tek’in adı bile yalan"

Elektrik konusunda, AKSA ile Kıb-Tek’in yarıştığına değinen Durduran, “Kıb-Tek diye bir şey yoktur. Elektrik Dairesi vardır. Adı bile yalan ama buna rağmen Kıb-Tek, AKSA’dan daha rantabıl üretim yapıyor. AKSA’nın müşterisi de hazır. Müşterisi hazır serbest Pazar mı olur? Ülkede her şey yanlıştır. Özelleştirmelerimiz bile yanlış” ifadelerini kullandı.

"İcraatlar hep günü kurtarmak için yapıldı"

 Alpay Durduran, KKTC’de hükümetlerin oturup geniş çaplı değerlendirmeler yerine günü birlik değerlendirmelerle sen beni destekle ben seni mantığıyla hareket ettiğini düzenin de bu düzlem üzerine kurulu yürüdüğünü söyledi.

“Kıbrıs’ta çözüm olmayacak”

Kıbrıs sorunu konusunda açıklamalarda bulunan Durduran şu şekilde konuştu: “Dünyanın tavrına bakarsak, bütün aklı başında devletler küçük görünen sorunların yangına sebep olduğunun farkına vardı. Bizim ülkemizde de bunların giderilmesi gerek ki dünya liderleri de artık bunların giderilmesinin önemine işaret ediyor. Dünya liderleri gelip destek vadediyor ama çoğu kişi bunları eleştiriyor. Sorunda hep aynı konuların etrafında dönüyoruz ama sorunların çözümü konusunda hala bir çözüm üretilemiyor. Hiçbir esaslı konuda uzlaşmaya varamadılar. Sorunları çözmeme ve Kıbrıs’ın birleşmesini kabul etmeme de ısrarla sürdürülüyor. Çözüm olmayacak. Güney’deki seçimlerde de uzlaşı noktalarının savunulmadığı propagandalarının yapılmaması da bunu destekliyor.”