Deniz Abidin

Yazar Çiğdem Dürüst, trafikte çok ciddi anlamda bir bencillik olduğunu belirterek, kimsenin kimseye tahammülü olmadığını söyledi. Ana yoldan tali yola çıkarken çok süratli çıkış yapan araçlar olduğuna dikkat çeken Dürüst, "sanki sürat yapınca gidecekleri yere daha erken varacaklarını sanıyorlar" diye konuştu. Dürüst, sürücülerin yolda seyrederken camdan çıkarak birbirine küfretmesine şahit olduğunu anlatarak, başka ülkede olanların ve güldüğümüz şeylerin bugün kendi ülkemizde meydana gelmekte olduğuınu söyledi. Dürüst, üniversitelerin servislerinin uygunsuz yerlerde öğrencileri indirdiğine vurgu yaparak, öğrencilerin yollara dağıldığını kaydetti. Dürüst şunları söyledi, "Daha dün şahit oldum. Büyük Gönyeli çemberine varmadan önce  bir okul otobüsü yolda öğrencileri bırtaktı. Öğrenciler yığın halde yola daldılar. Ortadaki bariyerlerin üzerinden atlayarak karşıya geçiyorlar. Ve bu yolda da trafik akışı devam ediyor. Bu çocuklar umursuz olabilir, dalgın olabilir ve ergen olmalarının verdiği isyancı yapıda olmaları nedeniyle çok rahatlar"

"Her yere inşaat izni verilmemeli"

Dürüst, servislerin öğrencileri bu şekilde yolda bırakması konusunda neden önlem alınmadığını sorarak, geçtiğimiz akşam Girne Lefkoşa yolunda meydana gelen kazada 17 yaşındaki gencin ölümüyle ilgili olarak, "eskiden orada yaya olmazdı. Olmasını gerektirecek bir durum da yoktu. Her yere inşaat izni verilirse, alt yapı olmadan yapılırsa tüm bunlar böyle olur" diyerek tepkisini dile getirdi. Dürüst, "Bu ülkede bir türlü trafiği düzenleyemedik" dedi.

"Ürkütülerek,  korkutularak sistemin içine alındık"

Dürüst, paket servis yapan gençlerin de trafikte çok tehlikeli sürüşler yaptığını anlatarak, "sağdan ve soldan aniden çıkıyorlar. Belki de motosikletle ilk defa tanışıyorlar. Polis bunları görmüyor, ceza  verilmiyor. Üniversitelerin servisiyle ilgili bir uyarı yapılmıyor. Parasal cezalarla bütçeyi kurtarmak yerine insanların canını düşünerek önlem almak daha mantıklı"şeklinde konuştu. Dürüst, "Hep ürkütülerek, hep korkutularak sistemin içine alındık" dedi.

"Hepsinin özü aynı"

Dürüst, yeni oluşan hükümetle ilgili geçtiğimiz gün Meclis oturumunda Milletvekillerinin saatlerce eleştirilerde bulunduklarını belirterek, hükümet programını okuduğunu, ancak yeni bir şey göremediğini söyledi. "Yıllardır aynı laflar gevelenip hükümet programı yazılıyor" diyen Dürüst, hepsinin özünün aynı olduğunu kaydetti. Dürüst, seneleridir konuşulanların hala daha hükümet programlarında yer aldığını ifade ederek, milletvekillerinin de usanmadan senelerdir aynı konularda eleştirilerde bulunduklarını anlattı.

"Kendi çemberimizde sıkışıp kaldık"

Dürüst şöyle devam etti, "Kıbrıs'ın Kuzeyinde 'açılımlara' gitmeyi o kadar çok tüketmişiz ki, kendi çemberimizde sıkışıp kaldık. Günlük hayatı ne kurtarabilir, onu düşünmek durumundayız. Biz 1974 yılından sonra kısa ve orta vadeli programlar yapmadık. Uzun vadeli programlar yapıldı, ancak biz onları bilmedik. Bildik de söylemedik.  Söyleyenler hainlikle suçlandı. Korkutuldular ve dışlandılar. Topluma ve ülkeye hiçbir faydası olmayan günü birlik çözümlerle bu güne kadar geldik"

Yazar Dürüst, "Toplumda biraz olsun sivrilmişseniz, mutlaka birinin adamı olduğunuz ima ediliyor"diyerek, "birinin yanında olmamanız durumunda sivrilme şansınız olmuyor"dedi. Dürüst, toplumun kendini özgürce ifade etme özelliği olmadığını belirterek, bencillikte yeni bir boyut olarak, "çocuklar bu ülkede kalmamaları için yetiştiriliyorlar "şeklinde konuştu.

“Zamanında Türkiye karşısında dirençli durulmalıydı"

Dürüst, Türkiye, İngiltere ve Yunanistan'ın Kıbrıs adası için ne düşündüğünün ortada olduğunu belirterek, burası için plan yapılması durumunda bu ülkeleri suçlayamadığını söyledi.  "Sana yolunu, insanını, suyunu gönderiyor ve sen buna dur diyemiyorsun diye neden ben onu suçlayayım" diyen Dürüst, "eşeğini dövemeyen semerini dövermiş" dedi. Dürüst, "zamanında Türkiye karşısında dirençli durulmalıydı" diye konuştu. Dürüst, "hükümet kurulurken çıkıp oradan eleştirenleri eleştiresim var" diyerek, eleştiri yapanların çoğunun geçmişte hükümetlerde bulunduklarını belirtti.

"Nasıl oluyor da hükümette bir tek kadın olmuyor?"

Dürüst, seçim ve halk oylaması ve siyasal partiler yasasıyla  ilgili yapılan düzenlemede toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadının siyasetteki varlığına dayalı birçok şey söylendiğini belirterek, yasaya kotalar konduğunu kaydetti. Dürüst, birçok siyasal partinin, DP hariç tüzüğüne kadın kotası koydu. Dürüst, bunun toplumsal cinsiyet eşitliğini önemsemek ve kadınların siyasal alanda aktif olmaları için öncü olmayı kabul ediyoruz anlamı taşıdığını söyledi. Dürüst, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi açıldığını da anlatarak, UBP'nin bu kararı veren hükümetin ortağı olduğunu söyledi. "Nasıl oluyor da hükümette bir tek kadın olmuyor?" diyen Dürüst, bozulan hükümette kadın bakan olduğunu, ancak ülkede en etkisiz bakanlıkta olduğunu söyledi. Dürüst, "Dış işi olmayan bir ülkenin bakanı oldu" diyerek, Meclis'te kadın sayının 4 olduğunu, bunun da yeterli olmadığını, yasaya göre bunun yüzde 30 olması gerektiğini kaydetti.

"Eleştirmeyi bile hak etmiyorlar"

Dürüst, yeni hükümetten beklentisinin her hükümetten beklentisi gibi olduğunu söyleyerek, siyasilerin eleştirmeyi bile hak etmediğini belirtti. Sol bakış açısıyla daha evrensel olduğunu iddia eden hükümetlerden umut edilenin bulunmadığını söyleyerek, bugünkü hükümete ciddi şekilde yüklenmenin haksızlık olacağını kaydetti.

"Kadınlara hem cinsi bile güvenmiyor"

Dürüst, şunları söyledi, "Yasaları yapıyoruz, ancak eski model halleriyle iyi ellerde daha iyi noktalara gidecekken, çağdaş yasalar bu zihniyetle bizi daha kötü noktalara taşıyabilir. Erkekler doğdukları andan itibaren sosyal alanda daha aktif yetiştirilmeleri nedeniyle otoriteyi kendi egemenliklerinde sayıyor olmaları nedeniyle siyaset alanını daha çok tercih ediyorlar. İktidarda çok daha fazla olan siyasi partilerde kadınları çok daha az görüyorsunuz. Yeni kurulan siyasi partilerde veya iktidara yakın olan siyasi partilerde kadınlar çok daha fazla değer görüyorlar. Siyasal anlamda kadınlara hem cinsi bile güvenmiyor, bu işi yapabileceğine inanmıyor. Çünkü, ev işi var, ilgilenmesi gereken bir çocuk var"