Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Eğer Dolmabahçe mutabakatında söz konusu ilkelere ve daha önce söz konusu olan 2013'te gündeme gelen hususlara, yani silah bırakma konusunda açık ve net tavır sergilenmiş olsaydı, durum farklı cereyan edebilirdi. Son şans verildi, kullanmadılar" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Show Tv televizyonunun canlı yayını "Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Türkiye Sandık Yolunda" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Terörle mücadele konusundaki kararlılığa değinen Davutoğlu, "Güvenlik birimlerimizi tebrik ediyorum. 23 Temmuz'dan bu yana sivil kayıp verilmemesi için olağanüstü bir özen gösterildi ve Cizre'de Filistin'deki resimlerle üretilen birtakım hikayeler dışında hiçbir sivil kayıp güvenlik güçlerinin üzerinden olmadı. Talimatımız çok açık, teröriste en etkin mücadeleyi vereceksiniz. Kendi güvenliğinizi de gözeteceksiniz ve sivil halka kesinlikle zarar verilmeyecek. Şu ana kadar başarılı bir yöntem burada uygulandı" ifadelerini kullandı.

Cizre'deki sokağa çıkma yasağında sivil halkın korunmasının gözetildiğine işaret eden Davutoğlu, "Nihayetinde birisi ben burada bir kanton ilan ediyorum diyorsa, onun olmayacağını göstermek gerekiyor. Cizre halkı eminim bunu anlaşmıştır, buradaki iyi niyeti ve kararlılığı. Benzer olaylar, Muş Varto'da. Diyorlar ki cenazeler kaldı. Cenazeleri almak belediyelerin görevi, bunun için ambulans gönderdiğimizde ambulansları taşa tutan onlar. Hendek kazıp ambulansların mahallelere girmesini engelleyenler onlar. Niçin yapılıyor bu? Bir isyan" diye konuştu.

Davutoğlu, "O savunma mevzileri güvenlik birimleri ve asker tarafından yapılır, başka kimsenin böyle bir gücü yok, olmayacak. Muş Varto'da olaylar oluyor. Bir bakıyorsunuz dağdaki terörist sivil kıyafetler içinde oraya geliyor terör olayını üretmeye başlıyor. Varto civarındaki bütün yaptıkları yığınaklarını yıktık, yıktırdık, yıkılacak. Bütün bu yapılar yıkılacak. Devletin kamu düzenine alternatif teşkil eden ne varsa hepsi tasfiye edilecek. Her biri tek tek tasfiye edilecek" dedi.

"TÜRKİYE'Yİ ZAAFA DÜŞÜRMEK İSTEYEN BAZI ODAKLARIN VERDİĞİ SİNYALLER VAR"

"Türkiye'de yerel yönetimlere daha fazla yetki devri mi istiyorsun?" diyen Davutoğlu, "Meclis'te tartışacaksan tartış. İşte Mecliste'sin, kanaatini beyan et ama defakto olarak, emrivaki olarak bir şey kurayım, sonra da bunu hukukileştireyim diyorsan fiili durumun karşısında fiili durum ortaya çıkar ama bu sefer meşru fiili durum. Bunun arkasında da komplo gibi söyledim zannetmeyin. Türkiye'yi zaafa düşürmek isteyen bazı odakların verdiği sinyaller var bu örgüte. Şimdi vaktidir diye, biz o odakları da biliyoruz. Onlara da gerektiğinde o dersi vermeye, onları da Türkiye'nin geleceği söz konusu olduğunda hiç kimseyle pazarlık ya da bir şekilde onların oyunlarına tepkisiz kalacak bir yöntem uygulamayacağımızı herkesin bilmesi lazım" ifadelerini kullandı.

"PKK'NIN KUZEY IRAK'TAKİ BİLİNMEDİĞİNİ ZANNETTİĞİ KAMPLARI DA VURULDU, 452 HEDEF YERLE BİR EDİLDİ"

Çözüm sürecinde yapılan irade beyanına değinen Davutoğlu, toplumsal hayatta birçok temel unsurun kaydedildiğini ve terör örgütünün probleminin burada olduğunu söyledi. Davutoğlu, doğru talepler olan hususların birçoğunun yerine getirildiğini belirterek, "Beklentimiz, terör örgütü tarihe karışsın. Biz bir karar almıştık bu konuda silahlı gruplar çekilecek, biz yasal düzenleme yapacağız, karşılıklı adımlarla bir yere gelinecek. Geçen sene Kobani bahane edilerek yapılan olaylar sonrasında da elimizdeki bütün kartları, imkanları açarak çözüm sürecine ivme katmaya çalıştık ama bir taraftan da neler yapıldığını takip ettik. Eğer, bu tedbirler alınmamış olsaydı, sahiyane bir şekilde çözüm sürecine inanılıp alternatifte bunlar ayaklanırsa, silahlanırsa ne yapılır diye düşünmemiş olsaydık, hazırlık yapmamış olsaydık 23 Temmuz günü şu karşı odada önce Genelkurmay Başkanımızla başbaşa önce, sonra karşı odaya geçtik çok açık bir talimat verdim. Artık günü gelmiştir, bunların iyi niyeti de yok, bunların tek hedefi insan hakları, demokratik haklar, özgürlükler falan değil, bunların tek hedefi Türkiye'yi kardeş kavgasına götürmek. Dedim ki hazırlıklarınız tamam mı? Tamam. Herkes ne yapacağını biliyor mu? Biliyor. Hepsinin hazırlıklarını dinledim, yazılı olarak da talimatı verdim. O gece saat 23.00'de PKK'nın Kuzey Irak'taki bilinmediğini zannettiği kampları da vuruldu. 452 hedef yerle bir edildi. Biz, bir iradeyle çözüm sürecine yönelmiştik ama karşı tarafta başka bir irade Türkiye'yi bölme ve kaosa sürükleme tavrını ısrarla devam ettirmesi üzerine alternatif olan planı devreye soktuk" diye konuştu.

"DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DAKİ VATANDAŞLARIMIZA SESLENİYORUM"

"Eğer Dolmabahçe mutabakatında söz konusu ilkelere ve daha önce söz konusu olan 2013'te gündeme gelen hususlara, yani silah bırakma konusunda açık ve net tavır sergilenmiş olsaydı durum farklı cereyan edebilirdi" diyen Davutoğlu, "Son şans onlara verildi, onu kullanmadılar. Seçim dönemini bir baskı dönemi olarak kullandılar, seçim döneminden sonra da biz buraları farklı bir yapıya dönüştüreceğiz havasına girmiş, serhildan tabiriyle ayaklanmaya kalktıklarında da hakettikleri cevabı aldılar. Devletin burada bir hazırlık ihmali yok. Bir iradenin son noktaya kadar takibi söz konusuydu. Şimdi de bu irade karşılığını görmediği için başka bir iradeyle bu mücadeleyi sürdürüyoruz ama bizim demokratikleşme ve sivil halkı bu mücadeleden etkilenmemesi konusunda kararlılığımız açıktır. Bütün Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımıza sesleniyorum, hiçbir tereddütleri olmasın" ifadelerini kullandı.

"AK Parti'nin 4 Ekim'de açıklayacağı seçim beyannamesinde çözüm sürecine değinilecek mi?" sorusunu cevaplayan Başbakan Davutoğlu, "Bugün buradan çıkıp beyanname ekibimle çalışacağız, açıkladığımda göreceksiniz, hepsi olacak" dedi.

Terör örgütünün dış irtibatlarını koruduğunu belirten Davutoğlu, bu 2013'te çözüm süreci bağlamında atılan adımlardan "silah baron ve tüccarlarının" rahatsız olduğunu ifade etti. Bunların hedeflerinin ne olduğunun bilindiğini anlatan Davutoğlu, kimsenin Türkiye'de demokrasi söylemi içinde vakalarını örtmeye kalkmaması gerektiğini ifade etti.

"Çözüm süreci barışa yol açmış olsaydı, silahlı gruplar Türkiye'yi terk etmiş olsaydı Ortadoğu bölgesine güzel bir örnek göstermiş olacaktık. Birileri bundan rahatsız oldu" diyen Davutoğlu, "Bölücü terör örgütü ve onun bileşenleri böyle bir yola girmek yerine, demokratik yöntemlerle meseleyi çözmek yerine Suriye'deki meseleyi tercih ettiler. Sanki Türkiye'de, Ankara'da Esad, Baas benzeri bir yapılanma varmış da demokrasi yokmuş gibi Türkiye'de bir etki alanı kurmaya yöneldiler" dedi.

"KANDİL'LE KİMSE GÖRÜŞMEDİ"

Suriye'deki krizi Türkiye'ye ihtas etmek isteyen uluslararası çevrelerin olduğunu anlatan Davutoğlu, "HDP'nin burada misyonu açık söylüyorum, biz onları muhatap aldık. İmralı ile istihbarat görüştü ve Kandil'le kimse görüşmedi ve HDP'liler görüştü. Doğru yöntemle bu vizyon içinde yürüselerdi başarılı hareket olarak bugün başka yerlerde olurlardı. HDP'nin yaptığı her açıklamaya Kandil tarafından tepki verildi" diye konuştu.

MÜLTECİ SORUNU

Mültecilerin durumunu değerlendiren Davutoğlu, şu anda Türkiye'nin dünyada en çok mülteci barındıran ülke olduğuna dikkati çekti. Uluslararası camianın mülteci sorununa kayıtsız kaldığına işaret eden Davutoğlu, "Mülteciler konusunda ölmeyip de Türkiye'ye gelenler de Türkiye bakıyor zaten bırakalım baksınlar, olayın kartopu gibi büyümekte olduğunu göremediler. Vicdanları da bunu okumadı. Son dönemde bir çözüm arayışı başladı, bu olumlu. Üç şeyi çözmek lazım, birincisi mülteci akınını önlemek lazım. İkincisi var olan mültecileri beraber nasıl yöneteceğimizi düşünmemiz lazım. Üçüncüsü inşallah Suriye'de çözüm sürecine girilecekse bu mültecilerin nasıl gönderileceğine ilişkin bir çalışma yapmak lazım" açıklamasında bulundu.

BM Genel Kurul Toplantısı'ndaki konuşmasının ana odağının mülteci sorunu olacağını anlatan Davutoğlu, Ekim ayında Türkiye'de yapılacak uluslararası zirvede mültecilerle ilgili özel bir oturumun yapılacağını ifade etti. Davutoğlu, Edirne Valisini arayarak gerekli ihtiyaçların karşılanması konusunda gerekli talimatları verdiğini de söyledi.

Rusya'nın Suriye'ye desteğinin eskiden bu yana sürdürdüğüne işaret eden Davutoğlu, "Çok tehlikeli bir durum. İnşallah, Rusya bu anlamda gerilimi tırmandırıcı rol ve yöntem üzerinde ısrar etmez. Bu tehlikeli tırmanışın en önemli sorumlusu sorunun derinleşmesine sebep olan Esad'dır, hem de karşılıklı güç dengelerinin oyunu haline Suriye'yi getiren uluslararası toplumdur" dedi.

Çevre ve gürültü kirliliğinin önüne geçilmesi için tüm partilere çağrıda bulunmasına ilişkin Davutoğlu, "Ana muhalefet partisinin bunu kabul etmesi önemli. CHP'ye bu çağrımıza karşılık verdiği için teşekkür ediyorum" diye konuştu.