Özlem Şahin Şakar

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Adada çözüm için bir referandumun bu yıl içinde yapılabileceğini, şu an yakalanan tarihi fırsatın kaçırılmasının çok yazık olacağını söyledi.

Adada çözümsüzlüğün maliyeti olduğunu söyleyen Eide, birleşik bir Kıbrıs’a pek çok uluslararası yatırımcının geleceğinden emin olduğunu ifade etti.

Eide kendinden önceki Kıbrıs Özel Danışmalarına göre meselenin ekonomik boyutuna daha çok odaklandığını da belirterek ‘’Amacım Kıbrıslılar için çözümün sadece siyasi bir başarı değil aynı zamanda ekonomik bir başarı olmasını da sağlamak’’ diye konuştu.

Eide, New York’ta BM Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs müzakerelerine ilişkin bilgi vermesinin ardından Halkın Sesi Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

REFERANDUM BU YIL OLABİLİR

Kıbrıs müzakerelerinde mülkiyet başlığında gerçekten ilerleme sağlanıp bu yıl Adada bir referandum yapılıp yapılamayacağına ilişkin soru üzerine, Eide “Evet bu yıl bu olabilir” dedi. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lider Nikos Anastasiadis’in Aralık sonunda birlikte verdikleri yeni yıl mesajında, 2016 yılında bir çözümün mümkün olacağı yönünde hem umutlu olduklarını hem de bu yönde bir güven duyduklarını açıkladıklarını hatırlattı. Eide şöyle dedi:

“Tabii çözümün biran önce olmasını istiyoruz ama takvimler üzerinde durmak istemiyoruz. Şu ay olur, bu ay olur, önemli olan hangi ayda olacağı değil o noktaya gelebilmek. Ama tabii değerli olan zamanı kaybetmek istemiyoruz. Açıkçası 8 aydan beri elde edilen ivme halen orada, bu son derece önemli, bu ivme gelecek ay da burada olacak, ama sonsuza kadar bu ivme burada durmaz.  Şu anda hem tarafların bu iki lidere sahip olması açısından hem de Kıbrıs sorununa uluslararası toplumun gösterdiği büyük ilgi ve destek bakımından tarihi bir fırsat var.’’

BU TARİHİ FIRSAT YAKALANMAZSA ÇOK YAZIK OLUR

BM Güvenlik Konseyi’nin büyük güçleri arasında genelde uluslararası meselelerde uzlaşmazlıklar olduğunu, ancak Kıbrıs konusunda tüm ülkelerin uzlaştığını , bölgedeki ülkelerin de amaca giden yollarla ilgili tam uzlaşamasalar da amaçta uzlaştıklarını , yaniKıbrıs sorununun çözülmesini istediklerini vurguladı. Eide,  “Bu tarihi fırsat yakalanmazsa çok yazık olur” dedi.

Eide, “Sorunun bu yıl içerisinde çözülebileceği konusunda bugüne dek ne kadar eminsem şimdi de o kadar eminim, ama tabii bu konuda bir tarih veremem. Tarih verince o, gündemi kontrol etmeye başlıyor, bu da istediğimiz birşey değil” dedi.

KIBRISLILIK HALEN ADADA SON DERECE GÜÇLÜ

Uzun zamandır ayrı yaşayan iki toplumun bugün bir arada yaşayıp yaşayamayacağına ve Adada daha önce yaşanan üzücü olayların yeniden tekrar edip etmeyeceğine yönelik düşüncelerinin sorulması üzerine ise Eide, Adada çok yeri gezdiğini, küçük köylere bile gittiğini anlattı.

Kıbrıslılar’ın ortak çok yönü olduğunu ve paylaştıkları bu “Kıbrıslılığının” farklılıklarından daha büyük olduğunun altını çizen Eide, din ve dil ayrılığına farklılığına rağmen kültürel olarak Kıbrıslılığının Adada halen son derece güçlü olduğunu söyledi.

Eide bu yüzden iki toplumun sorunsuz birarada yaşamasının mümkün olduğunu ifade etti. Avrupa’da kuşaklar boyu birbirleriyle kavga eden ama bugün barış içinde birarada yaşayan ülkeler olduğunu, bunun mümkün olduğunu söyledi. Bu kapsamda  Fransa-Almanya örneğini veren Eide, kendisinin Norveçli,  yardımcısının Finlandiyalı olduğunu ve bu iki toplumun geçmişte savaştıklarını,  çok insan öldüğünü, ama bugün dünyanın en barışçıl ülkeleri arasında sayıldıklarını, ama her zaman bunun böyle olmadığını anlattı.

Eide, “Kıbrıslılar’ı genetik olarak ortak bir gelecek bulmaktan alıkoyacak bir durum yok, çünkü bunu başkaları başardı. Ama tabii bu kendi başına olmuyor, çözüme ulaşmak için irade gerekli. Böyle bir irade Adada mevcut” dedi.

 İki liderin, Eğitim Teknik Komitesi’ni kurma kararı alırken, Adada iki taraftaki eğitim sisteminin iki toplum arasındaki hoşgörüyü ve anlayışı beslemediğini, son derece milliyetçi olmayan, ayrımcı olduğunu söylediklerini anımsatan Eide, ama böyle önemli bir teknik komite kurulsa da bu eğitim sistemin bir gecede değişmeyeceğini söyledi. Eide bu kapsamda örneğin Avrupa’da tarih derslerinin nasıl daha objektif işleneceğine dair önemli gelişmeler yaşandığını, bunun Kıbrıs için de mümkün olduğunu söyledi.

“KIBRISLI TÜRKLER’İN ÇÖZÜMÜ İSTEDİKLERİNİ BEN DE HİSSEDİYORUM”

Kıbrıslı Türklerin çözümü istediklerini ve aynı iradenin Güney’de de olduğunu inanmak istediklerini, ama bu iradenin Güney’de gerçekten olup olmadığına dair  soru üzerine Eide, “Evet Kıbrıslı Türkler’in çözümü istediklerini ben de hissediyorum. Evet Adada bu ayrımın sona ermesini isteyen çok insan var” demekle yetindi.

Adada insanların müzakerelerin detaylarını ve derinliğini fazla bilmediklerini çünkü “her şey üzerinde anlaşılmadan hiçbir şey üzerinde anlaşmaya varılmamış sayılacağı “ilkesi bulunduğunu, müzakerelerde giderek daha fazla “ortak dil” bulunduğunu, ancak her konu birbirleriyle bağlantılı olduğu için bağımsız olarak o konuyla ilgili tek başına konuşulamadığını söyledi. Bu kapsamda Eide, Adada tarafların ortak gelecekle ilgili daha çok mesaj vermeleri gerektiğinin altını çizdi.

“KIBRIS’IN BÖLÜNMÜŞ OLMASININ MALİYETİ VAR”

Halkın Sesi muhabirinin,  bugüne dek ilk kez bir BM Kıbrıs Özel Danışmanının çözümün maliyeti ve ekonomik yönleri üzerinde bu kadar durduğunu söyleyerek çözümün maliyetine para bulunmasının çözümü de kolaylaştırmasının mümkün olup olmayacağını sorması üzerine,  Eide gülümseyerek “Evet bu doğru, çünkü bugünKıbrıs’ta yaşayan bir genç olsam birleşik bir Kıbrıs’ta Senatonun nasıl oluşturulacağından çok, iş bulup bulamayacağımla ilgilenirim. Bundan önce bence müzakereler daha çok politikaya ya da geçmişe odaklanmış (kim ne kadar mal mülk ve toprak kaybetti gibi) , ama istikrarlı bir ekonominin nasıl yaratılacağı üzerinde pek durulmamış” dedi.

Kıbrıs’ın bölünmüş olmasının ekonomik olarak bir maliyeti olduğunu söyleyen Eide, iki tarafın Ticaret Odaları Birliklerinin son derece güzel bir işbirliğinde bulunduklarını ve Adadaki ayrım yüzünden çok para kaybettiklerini kendisine ifade ettiklerini belirtti. Eide bu kapsamda Kıbrıs Türk toplumunun AB pazarına erişiminin son derece kısıtlı olduğunu, Rumlar’ın da Türkiye pazarına erişemediklerini anlattı.

“KIBRIS BİRLEŞSE PEKÇOK ULUSLARARASI YATIRIMCI GELECEK”

Eide şöyle konuştu:

“Kıbrıs birleşmiş olsa ben pekçok uluslararası yatırımcının yatırım için Kıbrıs’a geleceklerinden eminim, ama şu anda tutuk davranıyorlar. Jeopolitik belirsizliğin ekonomik olarak maliyeti var. O yüzden biz IMF, Dünya Bankası, AB, AB Merkez Bankası’nın süreçte taraflara ekonomik açıdan yardımcı olmalarını sağlamak için çalışıyoruz.  Evet çözümün bir maliyeti olduğunu söyleyebiliriz, ama bundan daha önemlisi çözümün yaratacağı fırsatlar, yani birleşik bir Kıbrıs olarak  ekonomik olarak elde edilebilecekler. Evet bu konuya benden önceki döneme göre daha çok önem verdik. Tabii bunda benim kişisel olarak bu konularla ilgilenmem de rol oynuyor. Ben Norveçli’yim,  Norveç eskiden yoksul bir ülkeydi. Avrupa standartlarına göre Norveç fakir bir ülkeydi, sert bir iklimimiz var. Ama örgütlenme (organize olma) yönündeki güçlü irademiz ve kurduğumuz  güçlü  kurumlarla (bu dediğim petrol bulmadan önce) dünyanın zengin ülkelerinden biri olduk. Siyasetle ekonomi arasındaki ilişki çok önemli, ama tabii ayrılık olunca insanlar daha çok sembolik değerlere yöneliyor. Bunun da maliyeti ekonomik oluyor. Amacım Kıbrıslılar için çözümün sadece siyasi bir başarı değil aynı zamanda ekonomik bir başarı olmasını da sağlamak.”

DAVOS’TAKİ ÜÇLÜ TOPLANTI İLK KEZ OLACAK, KIBRIS MESELESİNE ÇOK İLGİ VAR”

Davos’taki toplantının Genel Sekreter Ban Ki-mun ve iki lider arasındaki ilk üçlü toplantı olacağını anımsatan Eide, “Garantör Ülkelerle de bir görüşme olması düşünülmemiş miydi” sorusu üzerine, bu konuda söylentiler çıkarıldığını, bunun doğru olmadığını söyledi.

Eide şöyle konuştu:

“Böyle bir görüşme planımız hiç yoktu. Çünkü böyle bir toplantı ancak doğru zamanda yapılır. Bu tür bir toplantı için zamanın uygun olduğunu düşünmedik. Bunun için Davos’a gitmeye de zaten gerek yoktu ki, zamanı uygun olsa nerede olsa yapılırdı. Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında siyasi liderler, işadamları, sivil toplum liderleri ve akademik çevreler pekçok global mesele hakkında konuşuyorlar. Bu global meselelerden biri de bugünlerde Kıbrıs meselesi. Bu meseleye çok ilgi var, üstelik sadece devletlerden  değil, iş çevrelerinden de ilgi var.”

“Yani Kıbrıs’ı umut verici olarak görüyorlar” sorusu üzerine Eide, “Evet çok, bu çevrelerin çok beklentileri var. New York’ta, Londra’da Kıbrıs’taki durumu izleyen büyük yatırımcılar var. Çünkü bugünün dünyasında para sıkıntısı yok, bu paranın değerlendirileceği proje sıkıntısı var. Yani bu özel yatırımcılar dünyada her yere bakıyorlar. Kıbrıs’ın da şu an elindeki kartları doğru oynarsa bu paranın bir miktarını alma konusunda şansı var.”

İki liderin garantör ülkelerle görüşmesinde ne gibi bir sakınca olacağının sorulması üzerine ise, “Bakın ben kimseyi kimseyle görüşmeden alıkoyamam. Görüşmek isteyen varsa görüşür. Ama ben böyle bir görüşme düzenlemiyorum, bunu söylüyorum.  Davos’taki toplantı özel bir toplantı, bu BM Genel Kurul toplantısı değil ki, Davos’a katılanlar kimle görüşmek istiyorlarsa onlarla görüşürler, ya da görüşmezler” dedi.