Esra Aygın

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, iki lider arasında henüz anlaşmaya varılmamış konuların sayısının tek haneli sayılarda olduğunu ifade etti.

Eide, bazı stratejik siyasi konularda anlaşmazlık olduğunu kaydederek Güvenlik-Garantiler ve Toprak konusunun bu konular arasında olduğunu söyledi.

Eide, 3’lü görüşmede herhangi bir tarih konmamasına rağmen yakın zamanda Genel Sekreter Ban ve liderlerin yeniden bir araya geleceğini açıkladı.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide Havadis’e konuştu.

Bugünkü toplantıda neler oldu?

Eide: Liderler Genel Sekretere neredeyse birebir aynı kelimelerle nerede olduklarını ve nelerin yapılması gerektiğini aktardılar. Her ikisi de çok büyük bir ilerleme olduğunu, daha önce hiç bu kadar ileri bir noktaya gelinmediğini, ve önlerinde tarihi bir fırsat olduğunu – ki bunu Genel Sekreter de ifade etti – bunu başarmaları gerektiğini bildiklerini ve 2016 yılı içinde başarmak iddiasında olduklarını aktardılar.

İki lider üzerinde henüz anlaşmaya varılmamış konuların çok büyük sayıda olmadığı konusunda hemfikir. Aslında geriye kalan, stratejik önemdeki birkaç siyasi konu. Bunların sayısının tek haneli olduğunu söyleyebilirim – ki bu da azami 9 demek! Güvenlik-Garantiler ve Toprak bunlardan ikisi.

Toplantıdan çıkan bir diğer sonuç şu: Yönetim ve Güç Paylaşımı, Mülkiyet, AB ve Ekonomi başlıklarının – tek bir konu dışında – kısa bir süre içerisinde çözülebileceğine inanıyoruz. O tek konu da dönüşümlü başkanlık. Tabii ki, onu da çözmeleri beni mutlu eder ama, sona da kalabilir. Dört başlıktaki diğer hiçbir konunun daha sonraya kalması için bir sebep görmüyorum.

Önümüzdeki haftalar için çok hazırlıklıyız. Ekim başından itibaren son hızda ileriye gideceğiz.

BM’nin kendine ait bir takvimi yok. Sadece liderlerin ortaya koymuş olduğu bir amaç var. Ancak insanlara zamanın hayati öneme sahip olduğunu hatırlatıyoruz – ki bunu bugün Genel Sekreter de ifade etti – çünkü fırsatı görüyoruz ve fırsat penceresinin çok uzun süre açık kalmasını bekleyemeyeceğimizi de biliyoruz.

Bugün zirveden bundan sonraki yol haritasına dair daha somut bir plan bekleniyordu. Ters giden ne?

Eide: Şu anda biraz problematik olan şey şu: nerede durduğumuz ve nereye gitmek istediğimiz konusunda hemfikiriz. Ama bu yolu nasıl yürüyeceğimiz, nasıl planlayacağımız konusunda biraz zorlanıyoruz. İki taraf arasında büyük bir siyasi kültür farkı var. Bir taraf daha fazla şey söylemek isterken diğer taraf daha az şey söylemek istiyor. Aslında prensipte tamamıyla aynı şeyi düşünüyorlar. Kıbrıs Rum tarafı bu işi birkaç haftada bitirip buraya dönmek gerektiğini bilse de ‘BM baskı yaptı veya yapay takvim var’ izlenimi vermemek için bunun ifade edilmesini istemiyor. Kıbrıs Türk tarafı siyasi kültürü açısından ise format ve tarihler çok önemli. Ben onların sorunu aşmasına yardım etmeliyim. Eğer format ve tarihlerde ısrar sorunun aşılmasını zorlaştıracaksa bunu iletişimin odak noktası haline getirmem. Diğer taraftan – ki, bunu söyleyen ilk kişi bendim ve son zamanlarda da çok açık şekilde ortaya koyuyorum – açık uçlu süreçler bizi hiç bir yere götürmez. Bu nedenle iki taraf arasındaki fark – önümüzdeki aylarda ne olacağına dair bir anlaşmazlık değil, bununla ilgili ne söylenebileceği ile ilgili bir farktır. Yani söylemdeki nüans farkıdır.

Özet olarak, iyi bir toplantıydı. ‘Şu tarihte yeniden bir araya gelinecek’ dense iyi olurdu. Ancak herhangi bir tarih ortaya konmamış olsa bile, yakın zamanda yeniden bir araya gelineceğine dair bir fikir birliği var.

Kıbrıs’a dönünce liderlerin müzakerelere aynı formatta devam etmesi ne kadar verimli olur?

Eide: Metodolojimizi değiştirmemiz gerekiyor. İki liderin kişisel olarak siyasi konuları takip edebileceği ve konuları ayrıştırabileceği bir metodoloji gerekiyor. Onlar stratejiyi belirlemeliler ve teknik ayrıntılar başkaları tarafından ele alınmalı. Şu anda, büyük ile küçük, önemli ile önemsizi bir birbirine karıştırma eğilimi içinde olunduğunu görüyorum. Şu andan itibaren işimiz bu stratejinin ortaya konmasına yardımcı olmak. Yani liderlerin, bir önem sıralaması yapmasına, ‘bunlar hayati stratejik konulardır, bunlara odaklanmalıyız’ demelerine ve daha az önemli şeyleri başkalarının ele almasına izin vermelerine yardımcı olmak.

Yeni süreçte ne önemli olacak?

Eide: Liderlik. Uluslararası destek ve yardım teklifi orada, oybirliği ile Kıbrıs’ta çözümü destekleyen BM Güvenlik konseyi desteği orada, Kıbrıs sorununun artık bitmesini isteyen ve bunu açıkça dile getiren garantör güçler orada. Artık bu iş her zamankinden daha fazla Kıbrıslıların elinde. Önümüzdeki ayların belirleyici özelliği liderlik olacak.

Üzerinde henüz anlaşmaya varılmamış konular Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasını meşru kılacak konular mı?

Eide:  Bu aslında evlilik gibi. Kavga etmek isterseniz her konu yeterince büyüktür. Ama kavga etmek istemezseniz her şeyi aşabilirsiniz. Yani, iş aslında, konuların büyüklüğü değil iradenin büyüklüğünde. Ancak şunu da ilave etmeliyim ki, ‘evet şu konu yüzünden Kıbrıs sorunu çözümsüz kalabilir’ diyeceğim bir konu bulmakta zorlanıyorum. Ve şunu görüyorum: Arkadaşlarım Mustafa ve Nikos her iki toplumda da çözümden kaçınmak için adeta üzerine titrenen ebedi engelleri ortadan kaldırmak için gerçekten ellerinden geleni yapıyorlar. Ve bu da oldukça büyük bir yük. Bunu görüyorum. Yükselen sesleri, her iki taraftan çözüm karşıtlarının nasıl bir araya gelip birbirlerinin en büyük destekçisi haline geldiklerini görüyorum. Şu anda Nikos Anastasiadis veya Mustafa Akıncı olmak kolay değil. Ancak durgun sularda kürek çekerek lider olunmaz. Halkınızı zorluklardan çıkarıp güzel günlere ulaştırdığınızda büyük bir lider olursunuz. Eğer böyle bir liderlik güdünüz varsa – ki ben onlarda bunu görüyorum – bu mümkün. Yani kendi stratejik bakış açımdan çözümün tamamıyla mümkün olduğunu düşünüyorum. Daha önce de dediğim gibi, çok az sayıda önemli konu kaldı. Ve ‘şu konu yüzünden çözülemez’ diyebileceğim bir konu yok. Halihazırda elimizde her iki toplum açısından da Annan Planı’ndan çok daha ileri, çok daha iyi, çok daha modern bir belge var. Çok daha sağlam bir siyasi gelecek, daha iyi ekonomik fırsatlar ve tüm vatandaşlar için çok daha iyi bir yaşam içeren bir belge. Bu nedenle herhangi beklenmeyen bir gelişme veya insanların vazgeçmesine neden olacak bir bıkkınlık nedeniyle bu sürecin çöktüğünü görmek beni çok mutsuz eder. Şu anda bir düzlükteyiz demiştim. Birkaç aylık sıkı bir çaba ile başarıya da ulaşabiliriz, aşağıya doğru düşüşe de geçebiliriz. Bunu söylediğimde insanlar bunu bir tehdit olarak algılıyor. Tehdit değil. Ben bunun böyle olmasını istemiyorum. Ama olabiliyor.