Çiğdem AYDIN 

Dayanışma Sendikası Başkanı, Kamu Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi olan ve birçok maliye bakanına danışmanlık yapan Mustafa Baturalp, devletin bütçesinden ödenen ek mesai ücretleriyle kamuya yeni istihdamlar yaparak bu kamburun ortadan kaldırılabileceğini söyledi. 

Baturalp, Kuzey Kıbrıs’ta devlet bütçesinden geçen yıl ödenen ek mesai ücretleriyle en az bin 500 kişinin kamuya istihdamının yapılabileceğini savunan Baturalp, “Yeter ki istek olsun. Yöneticiler popülizmi bir tarafa bırakarak gerçekleri görsün” dedi.

KKTC bütçesindeki cari açıkların yıllar itibariyle nasıl meydana geldiğini anlatan dış ticaret uzmanı Mustafa Baturalp sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Elimizde çok güzel bir materyalimiz var, bunlar da üniversiteler ve turizmden oluşuyor. Turizm belki ambargolar nedeniyle tam potansiyel olamıyor ama bugün 100 bine yakın öğrenci Türkiye ve dış ülkelerden KKTC’yi tercih ediyor. Doğru bir strateji ile bu durumu ekonominin lehine kullanabiliriz. Ülkenin ekonomik yapısına sağlıklı bakmak adına tarihsel sürecine bakıldığı zaman, 1963-1974 dönemi henüz devletleşmemiş bir yapı olmasından dolayı tam olarak bir çalışma hayatı yoktu. Çünkü o dönemde herkes de mücahitti. Türkiye’den gıda yardımı oluyordu ve memurlara 30’ar lira maaş ödeneği veriliyordu.”

“Erken emeklilik ilk hataydı”

Gerçek ekonomi 1974’ten sonra başladı. Devlet olmanın sevinci ve herkesin de işsiz oluşu nedeniyle halkta ve devlette maddi açıdan bir birikim yoktu. O dönem Türkiye’den 40 milyon dolar yardımla bir kamulaşma devlet yapısı oluştu. 1976 Haziran’ın da çok partili seçim sistemine geçildi. Tüm organlarıyla devlet olunması gerekiyordu ve haliyle personel istihdamı, kitler, polis, hastane derken istihdamlar yapıldı. Tabi devlet gelirleri kısıtlı ufak tefek vergiler var, popülizm de araya girince bu gelirler de personele gitmeye başladı. Erken emeklilik de popülizmin ürünü olarak ilk hata yapıldı ardından emeklilik yasası çıktı. 

“Birkaç yıl sonra kafalarını duvara vuracaklar…”

2009 yılından sonra turizmin artışı, öğrencinin artışı ve Türkiye’nin ısrarlı baskıları tam olarak yetmese de devlet gelirlerini artırdı. Şimdi de ek mesai meselesi var. Ek mesai bir işi mesai saatleri içerisinde bitiremediğiniz takdirde ekstradan o işi bitirmek için harcadığınız zaman ve emektir. Devlet hizmetlerinde 24 saat çalışma esası olan yerler var. Örneğin, cezaevleri, hastaneler, polis ve kısmen gümrük. Buralarda ek mesai şarttır. Ama ek mesailer de bugün itibariyle istismar ediliyor. Hem çalışanlar hem de amirleri tarafından istismar ediliyor. Ben bir kooperatifçi olarak borçlanmaların artarak devam ettiğini görüyorum. Birkaç yıl sonra bütün memurlar kafalarını duvara vuracaklar. Çünkü maaşlar borçlara gider mecbur ek mesai yapacaklar ki eve ekmek götürsünler. Yüzde 80’i bu şekilde yapıyor. 

“Bu yıl bütçesinde ek mesai yok”

2016 bütçesine ise ek mesai ödeneği koymadılar çünkü ek mesai yaptırmayacağız dediler. Ama yine resmi rakamlara göre Ocak ayında çalıştırdılar ödemediler borçlu kaldılar. 

Bu hükümete 7 aylık dönemde Türkiye 187 milyon 929 bin 128 TL katkı yaptı. Devlet gelirleri (yerel gelirler) ise ilk kez geçen ay (Temmuz) bir ayda toplam 323 milyon 589 bin 213 TL vergi topladı. Eğer her ay bu şekilde gidilirse cari bütçe açıkları için Türkiye’den para istenmesine gerek kalmaz. 

Geçen yıl (2015) ilk yedi ayda 1 milyar 619 milyon 0,75 bin TL toplandı. Bu yıl ise aynı süreç içerisinde 1 milyar 955 milyon 420 bin 355 TL toplandı. 

Tüm bütçeye harcanan para toplam 1 milyar 992 milyon 212 bin 394 TL.  İkisi arasında 36 milyonluk bir dış kaynak aktarımı vardır. 

“Vardiya sistemine geçilmeli”

Bu rakamlar KKTC bütçesi için kötü değil fakat ek mesailere çözüm bulunmalıdır, vardiya sistemine geçilmeli, Hastaneler ve sivil havacılık ekipleri çoğaltılarak vardiyalar 5’e çıkarılmalıdır böylece yeni istihdamlar ve vardiya sisteminin değişikliği ile ek mesai de ortadan kalkar.”