Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ekonomi barış için en iyi yöntemdir. Ancak ekonomik düşüş, siyasi ve insani kriz için de en önemli sebeptir" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, B20 Türkiye Konferansı'nda dünya liderlerine hitaben ATO Congresium'da bir konuşma yaptı.

Tüm dünya liderlerine, tüm dünya aydınlarına, iş dünyasına ve tatil yerlerinde çok rahat tatil yapanlara "mültecileri düşünün" çağrısında bulunan Davutoğlu, "Sadece Suriyelileri değil, Afrika'dan diğer ülkelerden gelen mültecileri düşünün. Entegre bir stratejimiz olması gerekir. İnsanlığın haklarını nereden geliyorlarsa gelsinler, savunmalıyız. Aynı zamanda omuz omuza hareket etmeliyiz. Hepimiz için bu tarihi dönüm noktası sınav olacak. Bu cansız çocuk bedeni uluslararası toplum tarafından da görüldü. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Suriyelileri Suriye'de nasıl koruyacağına dair karar almalı. Son 4 yıldır dünya liderlerini Suriye içerisinde güvenli bölgeye ihtiyaç olduğu konusunda ikna etmeye çalışıyoruz. Mültecileri kendi evlerinde kalabilecekleri, bu kadar çok sayıda göçmenin olmayacağı bir çözüm bulmaya çalışıyoruz ama kimse bizim sesimizi duymadı. Belki kendi ulusal güvenliğimizi düşündüğümüzü zannettiler. Hayır, Türkiye kendini ve sınırlarını koruyabilir. Gerek olması durumunda DEAŞ, PKK ve tüm terör örgütlerini cezalandırıyoruz. Ama Suriyelileri kim koruyacak. 4 yıldır uyarıyoruz. Srebrenits'daki gibi olacak eğer Suriye'de güvenli bölge olmazsa diyoruz. Geçen yıl Bresbine'daki konuşmamda şöyle demiştim; "Barışa ulaşmanın en iyi yolu birbirine bağlı ekonomilerdir." Ekonomi, barış için en iyi yöntemdir. Ancak ekonomik düşüş, siyasi ve insani kriz için de en önemli sebeptir. Dolayısıyla hepimiz için beraber hareket etme zamanıdır" dedi.

"BİR KÜLTÜRÜ İZOLE EDECEK OLURSANIZ, O KÜLTÜRLER TERÖR ÖRGÜTLERİNİN HEDEFİ OLACAKTIR"

Türkiye'nin dönem başkanlığıyla ilgili3 temel hedef ve prensipten bahseden Davutoğlu, "Bunlardan bir tanesi kapsayıcılık. Eğer böyle bir kriz olursa, çözümü, çaresi kapsayıcılıktır. Kapsayıcı bir şekilde hareket etmeliyiz. Herhangi bir kesimi, ideolojiyi temsil etmemeliyiz. Kapsayıcılık hem operasyonal hem de mental bir kavramdır. Kapsayıcı G-20 ve kapsayıcı Birleşmiş Milletler kapsayıcı bir global kültürel bir düzen anlamına gelir. Eğer bir kültürü izole, tecrit edecek olursanız, o kültürler terör örgütlerinin hedefi olacaktır. Kapsayıcılık bizim için temel bir kavramdır. Tüm insanları ekonomik kalkınmanın parçası haline getirmeliyiz ki, güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme sağlayabilelim. Büyümenin kalitesine de odaklanmalıyız. Bu yüzden iş gücünün gelir payına bakmamız lazım" diye konuştu.

"KOBİ'LERİN DESTEKLENMESİ GLOBAL EKONOMİ AÇISINDAN FAYDA SAĞLAYACAKTIR"

Davutoğlu, KOBİ'lerin ekonomik büyümenin faydasını toplumla paylaşma açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Çünkü KOBİ'ler özellikle de gelişmekte olan ülkelerde büyük şirketlerin olmaması sebebiyle önemlidir. Türkiye'de çeşitli Anadolu şehirlerinde son 20 yılda bir değişim olduğunu görüyoruz. İşsizlik sorunu varsa bir ülkede KOBİ'lerin işlevsel olmadığını görürsünüz. Dünya KOBİ Forumu'nu İstanbul'da Milletlerarası Ticaret Odası ile birlikte açmış olmaktan çok mutluluk ve gurur duyuyorum. Burada iş dünyasına KOBİ'leri destekleme çağrısında bulunmak istiyorum. KOBİ'lerin desteklenmesi global ekonomi açısından fayda sağlayacaktır" ifadelerini kullandı.

"G-20 VE EN AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERİ ARASINDA BİR İLİŞKİNİN KURULMASI HEM ETİK BİR SORUMLULUKTUR HEM DE KÜRESEL EKONOMİ İÇİN ÖNEMLİDİR"

Kapsayıcılık kavramının çok önemli olduğu bir diğer alanın, G-20 ile en az gelişmiş ülkeler arasındaki ilişki olduğunun altını çizen Başbakan Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Türkiye en az gelişmiş ülkeler için 2020'ye kadar koordinatör ülke olarak görev yapacak. G-20 ve en az gelişmiş ülkeleri arasında bir ilişkinin kurulması hem etik bir sorumluluktur hem de küresel ekonomi için önemlidir. Ticareti ancak en az gelişmiş ülkelerdeki kişi başına geliri artırarak arttırabiliriz. Tüketimin belli bir sınırı var. Ama Afrika'da Güney Amerika'nın bazı ülkelerinde Pasifik Adaları'nda başka bazı ülkelerde az gelişmiş ülkelerin bulunduğu yerlerde ekonomik patlama yeni talep oluşturacak. Bu da gelişmekte olan ekonomilere ve gelişmiş ekonomilere büyük fayda sağlayacaktır. Ekonomik alanın merkezi olan yere her yerden akın olacaktır. Avrupa merkezli bir ekonomiden bahsediyorsak o zaman diğer ülkelerdeki insanlar Avrupa'ya gelmeye çalışacaklardır. Bunun çaresi diğer ülkelere yardımcı olmaktır. Böylece insanlar kendi ülkelerinde mutlu olsunlar ve orada kalsınlar. Aksi takdirde yine insani dram yaşanacak böyle kapsayıcı yaklaşım benimsemezsek. Biz dönme başkanlığımız süresince G-20 ve az gelişmiş ülkeler arasındaki ilişkilere önem vereceğiz."