Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil, Başsavcılığın Cumhurbaşkanlığı’nın talebiyle Yüksek Öğrenim Denetleme Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) Başkanı’nın görevini kötüye kullanmasıyla ilgili verdiği görüşü ve Cumhurbaşkanlığı’nın bu konudaki açıklamasını eleştirdi.

Elcil, talep ettikleri soruşturma sonucunun dört ayda kamuoyu baskısı ile “ısmarlama” olduğunu ve Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin bu konuda yaptıkları açıklamayla kamuoyu önünde aklanmadıklarını iddia etti.

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil yaptığı yazılı açıklamada, “kendine sunulan birkaç sayfayı geçmeyen raporları bile dört ayda değerlendiren bir Başsavcılığın, gerek basın açıklamaları ve gerekse yargı süreçlerinde taraf olan sendikayla görüşme yapmadığını” iddia etti.

Elcil, Cumhurbaşkanlığı’ndan basına yapılan açıklamada, ilgili taraflarla görüşüldüğü konusundaki açıklamanın tamamının gerçek dışı olduğunu öne sürdü.

Açıklamasında “Savcılık bu süreç içerisinde kimlerle görüşmüştür? İlgili kişi ve kurumlar kimlerdir? Bu konuda kamuoyunun ve bizlerin de gerçekleri öğrenmeye hakkımız vardır. Bu konuda Cumhurbaşkanlığı’nın ilgili taraflara savcılığın yazılı görüşünü iletmesi de gereklidir” ifadelerini kullanan Elcil, konu ile ilgili basına yapılan açıklamada Yakın Doğu Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı ve şimdiki YÖDAK Başkanı Hüseyin Gökçekuş’un hukuken görevden alınması ile ilgili Cumhurbaşkanlığı’nın adım atamayacağını Mustafa Akıncı’nın aylar öncesinden kendilerine bildirildiğini iddia etti.

Elcil, “Önemli olan savcılığın kendine verilen belgeleri de sabit olan bu usulsüzlükle ilgili yaptığı soruşturma sonunda dava açıp açmamasıdır. Savcılık dava açılıp açılmayacağı ile ilgili görüş ortaya koymamıştır” dedi.

Kendileri ve kamuoyunun konuyla ilgili sorularına yanıt beklendiğini ve olayın şeffaf bir şekilde herkese duyurulmasını talep ettiklerini dile getiren Elcil, “Yakın Doğu Üniversitesi mahareti ile yaşanan bu süreçte yargı ve siyasetçi ilişkileri bir kez daha gözler önüne serilirken, savcılığın verdiği usulsüzlük yapmanın bir hak olduğu kararı ve yapanın yanına kalır anlayışı bu sürecin sonunda yeniden tescillenmiştir” iddiasında bulundu.