Kamu-İş Başkanı Sami Dilek, çalışanların tercihlerinin ve geçişlerinin, çalışanın takdirine bağlı olduğunu ifade etti. Her iki sendika başkanı da “emeğin sömürülmemesi için tedbir alınması” konusunda hemfikir.

 Melin DOBRAN

Ülkemize çalışmak için gelen yabancı uyruklu kişilerin, başka bir iş yerine yatay geçiş yapacağı zaman, kişinin yürüteceği mesleğin her durumda aynı olmasına dikkat edileceği Çalışma Dairesi tarafından belirtilmişti. Aynı zamanda işyerlerinin faaliyet sahalarının farklı olduğu durumlarda, öncelikle sektörel değerlendirme yapılarak, aynı sektör olması halinde yatay geçiş yapacak çalışanın, aynı mesleği yürütecek olmasına dikkat edileceği ifade edildi. Bu uygulamaya göre örneğin, lokanta ve otel gibi işletmelerde garson olarak çalışan kişi, başka bir işyerine garson olarak geçiş yapabilecek. Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı, bu ülkede çalışacak olan yabancı işçilerin çalışma usullerine ve çalışma yasalarına uygun olarak çalıştırılması gerektiğini söyledi. Kamu-İş Başkanı Sami Dilek, yabancı uyruklu çalışanın başka meslekle ilgili işletmelere geçiş yapamamasını, tamamen kısıtlama ve engelleme olarak gördüğünü söyledi.

Konuyla ilgili olarak gazetemize konuşan sendika başkanları uygulamayı şöyle değerlendirdi:

 Tük-Sen Genel Başkanı Arslan Bıçaklı:

“İşgücü anlaşmalarına uyulmalı”

“Bütün dünyadaki hükümetler iş gücü anlaşması yapabilir. Birçok ülkede devletler arasında ve hükümetler arasında iş gücü anlaşmaları vardır. Dolayısıyla bizim ülkemiz ile Türkiye Cumhuriyeti devleti arasında da hükümetler arasında imzalanan iş gücü anlaşmaları vardır. Buradaki amaç, bir ülkenin vatandaşı diğer ülkeye gidip çalışacağı zaman, iş anlaşmalarına uyulmasıdır. O ülkedeki ihtiyaç oranına göre ülkeler arasında ve çalışma daireleri arasında ihtiyaç olan işçi sayısını belirterek, talep ederek ve o ülkenin yasalarına uygun bir biçimde işçi çalıştırmayı öngören TC-KKTC arasında imzalanan iş gücü anlaşmaları vardır. Bu çerçevede ülkede hangi iş kolunda işçi açığı varsa, bunun tespit edilmesi lazım. İşgücü anlaşmalarına uygun olarak buraya işçi getirilmesi gerekir.

 “Yabancı işçiler sömürülmemeli”

Bu ülkede çalışacak olan yabancı işçiler de bu ülkenin çalışma usullerine, çalışma yasalarına uygun olarak çalıştırılmalıdır. İhtiyaçtan fazla işçi getirilmemelidir. Getirilen işçiler de sömürülmemelidir. Sermaye tarafından maalesef ülkemizde şu an emek sömürülmektedir. Maalesef emeğe yeterli değer verilmemektedir. Doğru düzgün çalışma saatleri yok. Doğru düzgün ücretler de ödenmiyor. Birçok işveren, iş kurallarına uymuyor.

 “İş kazaları doruk noktaya çıkıyor”

Önceki gün maalesef yine bir iş kazası yaşandı ve bir arkadaşımız hayatını kaybetti. Özellikle son dönemlerde denetimlerin de yetersiz olması sebebiyle işçi sağlığı ve iş güvenliği bakımından tedbirler yetersizdir. İş kazaları doruk noktaya çıkıyor. Ülkede yasaların verdiği imkânlar çerçevesinde, bir iş koluna dayalı olarak ülkeye yabancı işçi getiriliyor. Yatay geçiş yapacaksa bir işverenden, başka bir işverene ihtiyaç oranında, elbette ki kendi iş kolundaki işletmeye aktarılması lazımdır. Örneğin tarımda 50 kişiye ihtiyaç var diye, bu kişiler ülkeye getirilirse, yapı iş kolunda çalışırsa bu doğru değil. Bunun kontrol altına alınması lazımdır.

 “Yabancı işçilere ırkçılık yapılmamalı”

Kendi içinde yatay geçiş olabilir. Ancak burada temel sorun, bu gibi sorunlar yerine hükümet edenlerin bu ülkede emeğin sömürülmemesi için gerekli tedbirler almasıdır. Birçok işverenin yasalara uyması için gerekli teftişlerin yapılması gerekir. 1 Ocak 2009 tarihinden beridir bu ülkede çalışan yabancı işçilere ihtiyat sandığı yatırımı yapılmaz. Aynı iş kolunda çalışan emekçi biri, yabancı statüde çalışır diye ona ihtiyat sandığı yatırımı yapılmıyor. İşçiye yatırılmayan para, yerli istihdam projesine yatırılır. Bu fondaki parayı yine işverenler kullanır. Peki, işçiye yatırılmayan %5 ve toplamda %10 pay nereye gider? İşverenin cebine girer. Aynı emeği satan 2 emekçi biri yerlidir, diğeri yabancıdır diye farklı ücret alamaz. Bunun adı ırkçılık olur. Bu ülkede çalışma hayatıyla ilgili mevcut yasalara bile uymayan işverenlerin ve birçok belediyenin, önce bu ülkedeki mevcut yasalara uyması için, başta çalışma bakanının ve hükümetin bunları sağlaması lazımdır.”

 Kamu-İş Başkanı Sami Dilek:

“Yatay geçişin kaldırılması doğru değil”

“Sayın Çalışma Bakanı’nı bu konuda takip ediyorum girişimleri ve bu konuyla ilgili hassasiyetleri güzel bir noktadadır. Çalışmalar güzel bir seviyede gidiyor. Yatay geçişle ilgili konuların ortadan kaldırılması, doğru bir yaklaşım değildir. Burada çalışanların, tercihlerini çalışma ortamıyla ilgili yapacakları geçişlerde veya tercihler, çalışanın takdirine bağlıdır. Bu çerçevede yabancı uyruklu çalışanların, çalışma ortamını beğenmedikleri ve başka iş buldukları noktada, insanların yurt dışına götürülüp tekrar getirilmesi ve bu mali yükün insanların üzerine yüklenmesi doğru değildir diye düşünüyorum.

 “Rahat çalışabilecekleri ortamlar yaratılmalı”

Bu insanların daha kolay daha rahat çalışabilecekleri, işverenin daha kolay işlerini yürütebileceği insanların, rahat bir şekilde işlev görmesini sağlayacak ortamların yaratılması gerekmektedir. Bildiğim kadarıyla yatay geçişlerde kategorileri tek yönlü yapmışlardır. Burada tamamen kısıtlama ve engelleme ortamı doğuyor.

 “Yerli istihdamın desteklenmesi doğru adım”

Biz Kamu-İş olarak geçmişte de çok büyük girişimler yaptık. Yerli istihdamın desteklenmesi ve yerli olan çocuklarımızın, vatandaşlarımızın, iş potansiyeli varsa, başka ülkede iş aramama ve kendi ülkemizdeki işlere sahip çıkıp, buralarda istihdamlar yaratılıp kendi vatandaşlarında yaşaması ve ekmek kazanması açısından doğru bir adımdır. Sayın bakanın ve işverenlerin yapması gereken girişimler bu noktada olmalıdır. Bunları yaparken de insan gibi, ülkenin şartlarına uygun maaşlar ve haklar verilmesi lazım. İnsanlarımızın da ülkemiz şartlarına göre çalışabilmesi için, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın da gördüğüm kadarıyla girişimleri ve çalışmaları bu noktadadır.”