Gürsel Karagözlü

İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Rum anne ve Yunanistanlı babanın kızı Melissa Zanga ve Alman arkadaşı Eva Heinrich ile birlikte yaya olarak Limasol’dan başladıkları yolculuklarını, Kuzey’i de gezerek yine Limasol’da tamamlamak istiyor.

Sırası ile Baf, Poli, Pirgo, Lefke, Güzelyurt, Girne, Karpaz, Mağusa, Larnaka güzergahını takip edecek ikili, Limasol’da yürüyüşlerini tamamlamayı hedefliyor.

İngiltere’de eğitimlerine devam eden Sinema, Radyo TV öğrencisi olan Melissa Zanga ve arkadaşı Eva Heinrich İngiltere’den Larnaka hava alanına geldi.

Melissa Zanga’nın Limasol’daki ailesini ziyaret ettikten sonra Kıbrıs turuna çıkan gençler sırası ile Baf, Poli, Pirgo ve Lefke’yi ziyaret etti.

Lefke’de Havadis Gazetesi’ne amaçlarını anlatan iki genç, Kıbrıs’ın Güneyini ve Kuzeyini görmekten çok memnun olduklarını söyledi.

15 gündür yolda

15 gün önce yaya olarak Kıbrıs turuna çıkan gençler, toplam bir ayda yeniden Limasol’a varma hedefinde.

Melissa Zanga Havadis’e şu açıklamayı yaptı:

“İngiltere’de arkadaşım Eva Heinrich ile film çekmekteyiz. Arkadaşıma Kıbrıs’a giderek Kıbrıs’ın tümünü yaya olarak yavaş bir şekilde dolaşmayı, film çekmeyi önerdim.

Amacımız Kıbrıs Rum ve Türk kültürünü ve adanın doğal güzelliklerini filme almak. Aldığım bu kararı anneme söylediğim zaman, annem bana ‘siz deli misiniz iki kız bir adayı mı gezeceksiniz. Hele de Kuzeye mi geçeceksiniz başınıza bir şey gelecek ölmek mi istersiniz?’ dedi.

Tabii biz bu kararı aldığımız için yolculuğumuza başladık. Limasol’dan başladığımız yolculukta Kuzeye geçmek için şu anda sınır kapısından geçtik.

Yürüyüşümüzün sonunda bir kapı daha geçerek Larnaka’ya ulaşacağız. Benim düşüncem bu kapıların hiç olmaması ve Rumlarla Türklerin birlikte yaşadığı bu adada isteyen istediği zaman kapılar olmadan istediği yere gidebilmesidir.”

“Tüm kapılar kalkmalı”

Zanga, kapıların Kıbrılı Türklere ve Kıbrıslı Rumlara fayda sağlamadığını belirterek adada tüm kapıların kaldırılmasını istedi.

“Tüm kapıların kaldırılması gerektiğine inanıyorum” diyen Zanga, “Arkadaşımla bu yolculuğu başladıktan sonra herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmadık” dedi.

Zanga devamla şunları söyledi:

“Yürüyüşümüzü uygun zamanlarda devam ettiriyoruz. Herhangi bir otel gibi yerde kalmıyoruz. Birlikte, yanımızda getirdiğimiz çadırlarımızda konaklamaktayız.

Limasol’dan başladığımız yolculuğumuzda ve sınır kapısını geçerek geldiğimiz Lefke’ye kadar olan kısımda herhangi olumsuz bir durumla karşılaşmadık.

“Evimizde hissettik”

Yolculuk sırasında, herhangi bir olumsuzlukla karşılaşıp- karşılaşmadıklarını sorusuna da yanıt veren Zanga, “Kuzeyde çok sıcak karşılandık. Hatta kendimizi evimizde hissettik” dedi.

Zanga, “Güney’den Kuzey’e geçtikten sonra karşılaştığımız insanlar bizlere daha sıcak davrandılar. Kendimizi evimizde gibi hissettik. Adanın kuzey tarafına geçince insanların sıcak davranması, misafir severliklerini gördükten sonra annemin bana söyledikleri aklıma geldi ve annemin söylediklerinin tam tersi olduğunu buraya gelince gördüm. Annemin söylediklerinin on katı tersi oldu. Geriye döndükten sonra, anneme, aileme, arkadaşlarıma ve tüm gördüklerime bunları anlatacağım” dedi.

“Adanın kuzeyi anlatıldığı gibi değil”

Kuzeye geçmek istediğini söylediği bir çok ismin kendisine “yapma” dediğini anımsatan Zanga, “Adanın Kuzeyinin hiç de söylendiği gibi olmadığını ve güvenli bir yer olduğunu söyleyeceğim” dedi.

Zanga, 15 gün içerisinde, yürüyüşe başladıkları Limasol’a varmayı hedeflediklerini söyledi.

“İlk kez geldim ve harika…”

Melissa Zanga’nın Alman arkadaşı Eva Heinrich, ilk kez Kıbrıs’a geldiğini belirterek, gördüğü yerlerin “mükemmel” olduğunu, yaya olarak adanın iki tarafını gezme kararının ise doğru olduğunu söyledi.

Heinrich, şöyle devam etti:

“Melissa’nın söylediği gibi, Melissa bu kararı alınca ve bana söyledi. Ben de Kıbrıs’ı merak ettim ve Kıbrıs’ı yaya olarak dolaşmaya karar verdik. Melissa’nın annesi bu yolculuğumuza karşı çıktı ve bizlere özellikle Kuzey tarafına geçeceğimizde ‘çok dikkatli olun canınızdan olmayın’ dedi.

Tabii biz Kıbrıs’a geldikten ve Kuzey’e geçtiğimiz zaman bize söylenenlerin doğru olmadığını ve beklentimizin on katında ilgi, sıcaklık ve misafir severlikle karşılaştık.

Bizim amacımız arkadaşımın söylediği gibi adanın tümünü dolaşarak filime almak. Arkadaşım ile birlikte mola verdiğimiz yerlerde genellikle doğada bulduğumuz yiyeceklerle beslenmekteyiz. Tabii mola verdiğimiz yerlerde beslenmemiz için gerekli alış verişi de yapıyoruz.

Ama doğa ağırlıklı beslenmek ve doğanın bu güzelliklerinden yararlanmak isteriz. Ben Alman olarak ilk kez buraya geldim. Melissa’nın annesi Rum olmasına rağmen kendisini sanki de ayrı bir ülkeye gelmiş gibi hissetti. Gördüğüm kadarı ile Kıbrıs bir ada ve ada ikiye bölünmüş ve ada da iki ayrı devlet kurulmuş.

Ada bir bütün olmalı ve herkes özgürce istediği yere gidebilmeli. Memleketime dönünce tüm bu olumlu durumları arkadaşlarıma, aileme ve tanıdıklarıma anlatarak onların da adayı ziyaret etmelerini söyleyeceğim.”