Özge Kizir

Çözüm süreci ve sürecin Güzelyurt’a etkilerini değerlendiren Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Güzelyurt Milletvekili Hüseyin Erçal, bir çözüm planında Güzelyurtluların alternatifinin göç olmaması gerektiğini, Güzelyurt’u her iki toplumun da kullanacağı bir formül bulunması gerektiğini belirtti. Güzelyurt’un yapılan yatırımlar nedeniyle 2004’teki Güzelyurt olmadığını kaydeden Erçal, 2004’te Güzelyurt’un iadesini de içeren Annan Planı’na bölgeden “evet” denilmesinin, o dönemde kentte yaşanan belirsizlik olduğuna işaret etti. 

Evet’in nedeni belirsizlikti

Annan Planı referandumunda Güzelyurt bölgesinde yüzde 65 üzerinde “evet” oyu çıktığını hatırlatan Erçal, “Güzelyurtlulara o dönemdeki konuşma ve tartışmalarda ‘bu bölgeyi boşaltıp vereceksiniz’ gibi ifadeler de söylendiği halde öne çıkmasının en büyük sebebi 1974’ten sonra bugüne kadar Güzelyurt’un yaşamış olduğu belirsizliktir. İnsanlar bu belirsizlikten artık bıktı usandı. Çocuklarına da aynı ortamı bırakmak istemiyor. Buna ben de dâhilim. Bu nedenle ‘evet’ dedik” şeklinde konuştu.

“Çok ciddi yatırımlar oldu… Her iki toplum da kullanabilmeli”

Güzelyurt’un artık 2004’ün Güzelyurt’u olmadığını vurgulayan Erçal, “Güzelyurt artık 2004’ün Güzelyurt’u değildir. Güzelyurt’ta çok ciddi şekilde devlet ve kişisel yatırımlar oldu. Bu yatırımlardan dolayı olası bir çözümde Güzelyurt’tan da bu çözüm planına ‘evet’ çıkabilmesi için bu insanların incitilmemesi ve canlarının yanmaması gerekir. Alternatiflerinin göç olmaması gerekir. Bu nedenle olası bir çözüm planında Güzelyurt’un, her iki toplumun da birlikte kullanabileceği bir yapısının olması gerekir. Vatandaşlar yerlerinden edilmesin ki, huzursuzluk kaynağı olup da olası bir çözüm planına ‘hayır’ deme noktasına gelmesinler” ifadesini kullandı.

“Federal Kıbrıs’ın nüvesini oluşturacak yapıda olmalı”

Güzelyurt’un en büyük sorununun belirsizlik olduğunu ifade eden Erçal, “Özellikle kişilerin yatırımlarını çok etkiliyor. Kaldı ki, devlet yatırımları da arzuladığımız noktada maalesef olmamıştır. Onun gayretlerindeyiz. Son dönemde bazı özel yatırımlar var. Bunlar önemli yatırımlardır. Bugüne kadar bu statü belirsizliği bunları büyük ölçüde engellemiştir. Fakat 2004’ten sonra giderek artan bir ivmeyle bu yatırımlar yapılıyor. Güzelyurt’un artık eskisi gibi ‘verildi-alındı’ tartışmaları içerisinde değerlendirilmemesi gerektiğini ve ortak kullanım alanı veyahut geleceğin Federal Kıbrıs’ın nüvesini oluşturacak bir yapı olması gerektiğini düşünenlerdenim” dedi. 

“Bölgenin turizme açılması ve turizmden nasibini alması gerektiği inancındayım”

Erçal, sözlerine şöyle devam etti: 

“Ülkemiz, havasıyla veya konumuyla bir turizm ülkesidir. Bizim bölgemiz tarımla uğraşan bir bölgedir. Bu tarım uğraşları tabii ki önemlidir. Fakat diğer bölgelere de yetişmek istiyorsak bizim bölgemizin de turizm yönünden ciddi yatırım ve teşviklere ihtiyacı vardır. Bu yatırım ve teşvikler devletimizi ve ülkemizi yönetenlerin öncelikle yapması gereken işlerdir. Bölgenin de turizme açılması ve turizmden nasibini alması gerektiği inancındayım.”

“Çözüm olmaza önceden olduğu gibi beklememeliyiz”

İstihdam yapacak yatırımın sağlanması gerektiğine dikkat çeken Erçal, “Eğitim ve ulaşım ve devlet kurumlarının hastane, kaymakamlık ve belediye gibi kurumların o bölge insanının güvenini artıracak şekilde düzenlemesinin yapılması gerekir inancındayım. Çözüm süreci bölgeyi etkiliyor, ama şunu da bileceğiz ki çözüm sürecinin hangi noktaya varacağını şu anda kestirmek mümkün değildir. Çözüm olursa ve o belirsizlik ortadan kalkarsa çok daha farklı bir aşamaya gelmiş olacağız. Fakat çözüm olmazsa da 2004’ten bugüne kadar beklediğimiz gibi bundan sonra beklemememiz gerektiğini ve ciddi devlet yatırımlarının bölgeye yapılması gerektiğini savunanlardanım” şeklinde konuştu.

“Bizim de gönül rahatlığı ile ‘evet’ diyebileceğimiz bir paket olacağına inanıyorum”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya destek olduğunu ifade eden Erçal, “Görüşmelerdeki performansına ve kendisine güveniyorum. Destek olmaya da devam edeceğim. Eğer ortaya çözüm paketi çıkarsa mutlaka Kıbrıs Türk halkının da çıkarlarını koruyacak bir paket olacak diye düşünüyorum. Bizim de gönül rahatlığı ile ‘evet’ diyebileceğimiz bir paket olacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

“Çözüme Rum tarafı henüz hazır değil”

2004’te büyük bir hayal kırıklığı yaşandığını belirten Erçal, “O dönemde çok da ayrıntılı değerlendirmediğimiz halde Annan Plan’ına ‘çözüm olsun barış gelsin’ diye ‘evet’ dedik. Aradan 10 yıl geçtikten sonra gördük ki, çözüme Rum tarafı henüz hazır değil. Benim inancıma göre çok ciddi bir hazırlık dönemi oldu, ama iki toplum da Kıbrıs’taki çözümü bir tarafın alması bir tarafın vermesi şeklinde değerlendiriyor.  ‘Al-ver’ laflarını hiç sevmiyorum. Sonuçta ortaya çıkacak olan çözümde kazanacak olan bu ülkede yaşayacak olan insanlardır” ifadesini kullandı.  

“2004’tekinden daha dikkatliyiz”

Olumlu bir atmosferin doğacağını ifade eden Erçal, “Bir takım ciddi anlaşmazlık sorunları ortadan kalkacak. Süreç daha süratli bir şekilde bu ülkede barışa gidecek. Umutlu olmak istiyorum. Bu temkinli bir umuttur. 2004’tekinden daha dikkatliyiz. Yıllardır ortaya konan bir takım tezler vardır. Bunlardan bir tanesi de 11 Şubat belgesidir. 11 Şubat belgesine eğer iki taraf da sadıksa ve o belgeyi çözümün temeli olarak görüyorsa, çözüm olmaması için bir neden yok diye düşünüyorum. Yeter ki kafaların arkasında başka niyetler olmasın” dedi.