Taşkent Kayıp Yakınları Komitesi adına Erdinç Erdağlı tarafından, ziyaretten sonra TAK’a yapılan açıklamada, ailelerin bir an önce kayıplarının kimliklendirme çalışmasının tamamlanmasını ve şehitlerini toprağa vermeyi istedikleri vurgulandı.

Kayıpların tespitinde kullanılmak üzere kan örneğini 12 yıl önce verdiklerini, kazıların ise 8 yıl önce başladığını ifade eden Erdağlı, “Oldukça acı verici ve yıpratıcı bir süreç geçirdik. Kayıplarla ilgili sürecin bu kadar uzamasının en büyük nedeni Rum Yönetimi’nin samimiyetsizliği ve uzun yıllar toplu mezarların yerini tespit etmelerine rağmen açmaya yanaşmamalarıdır” dedi.

Laboratuvarda, 1974 yılında Taşkent katliamında öldürülen ve kalıntılarına 2014 yılı Ocak ayında Güney Kıbrıs’taki Pareklişa bölgesinde ulaşılan şehitlerin kalıntılarının bulunduğunu belirten Erdağlı, ziyarette, Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Gülden P. Küçük ve diğer görevliler tarafından kayıpların kalıntılarının kendilerine gösterildiğini ve bilgilendirildiklerini anlattı.

Erdağlı, kendilerine, kazı çalışmaları ve şehitlerle ilgili yürütülen diğer çalışmalar hakkında da bilgiler sunulduğunu, soru sorduklarını ve yanıt aldıklarını ifade etti. Erdağlı, şöyle devam etti:

“Taşkentli kayıp yakınları olarak en çok merak ettiğimiz, kayıplarımızın tümüne ulaşıldı mı? Kimliklendirme çalışmaları ne zaman sonuçlandırılacak? Defin işlemlerini ne zaman yapabileceğiz? 2007 yılındaki kazılarda Yerasa bölgesinde kalıntılara ulaşılan DNA analizleri sonucunda kimlikleri belli olan birinci grup şehitlerimizi geçen yıl 15 Ağustos 2014’te toprağa vermiştik. Çok istememize rağmen 83 şehidimizin tümünü de aynı gün toprağa vermemiz maalesef mümkün olmamıştır. Nedeni ise ikinci grup kayıplarımızın bulunduğu Pareklişa bölgesindeki toplu mezarın açılmasının gecikmesiydi.”

Erdağlı, sınır kapılarının daha yeni açıldığı Temmuz 2003 tarihinde, Rum Yönetimi’nin Türk kayıp yakınlarına yönelik yaptığı çağrılara uyarak; Taşkentli kayıp yakınları olarak ara bölgede bu amaç için iki toplumlu olarak faaliyet göstermesi planlanan C.I.N.G. hastanesine giderek DNA tespitleri için kan örnekleri verdiklerini ifade etti.

“RUM HÜKÜMETİ TAAHHÜTLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ... İSTEKSİZ DAVRANDI”

Erdağlı, Rum hükümet yetkililerinin taahhütlerine rağmen kan örneklerini uzun zaman ellerinde tutup, kazı çalışmalarına başlamak için oldukça isteksiz davrandıklarını ve taahhütlerini yerine getirmediklerini kaydetti.

Erdağlı şöyle devam etti:

“Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi ve Rum Yönetimi’ne defalarca başvurulması neticesinde nihayet 29 Mayıs 2007 tarihinde birinci grup kayıpların gömülü olduğu Yerasa bölgesinde kazılara başladılar.

Buradaki kazılar yaklaşık 18 ay sürdü. Devlet hastanesinde DNA için yeniden kan örnekleri vermemizin ve uzun süren kimliklendirme çalışmalarının ardından yaklaşık 34 şehidimiz Taşkent Şehitliği’nde 15 Ağustos 2014 tarihinde toprağa verildi. Ancak belirttiğimiz gibi tüm kayıplarımızı aynı gün defnetmek mümkün olmamıştı. Nedense Pareklişa bölgesinde gömülü olduklarını bildikleri halde, Rum Yönetimi ve CMP’deki Rum üyeler buranın da kazılması konusunda oldukça direnç gösterdiler. Türlü türlü bahaneler göstererek olumsuz tutumlarını sürdürdüler. Oysa her iki toplu mezarın da eş zamanlı olarak aynı tarihte açılması gerekiyordu. Gerek Taşkentli kayıp yakınlarının, gerekse komitedeki Türk üyelerinin ısrarları neticesinde 13 Ocak 2014 tarihinde Pareklisia bölgesinde kazılara başladılar. 22 Temmuz 2014 tarihinde ise Taşkent kayıplarını arama çalışmalarında sona gelindi. Türk üye tarafından ikinci grup kayıplarımıza da ulaşıldığı konusunda bilgilendirildik. Kimliklendirilmeleri ise DNA örneklerinin ABD’deki laboratuvara gönderilmesinin ardından mümkün olacak.

Taşkentli kayıp yakınlarının, Rum Yönetimine kayıplarla ilgili kan örneklerini vermelerinin üzerinden 12 yıl, kazıların başladığı 2007 yılından bu güne 8 yılı aşkın bir zaman geçti. Oldukça acı verici ve yıpratıcı bir süreç olduğunu tahmin edersiniz. Kuşkusuz sürecin bu kadar çok uzamasının en büyük nedeni Rum Yönetimi'nin samimiyetsizliği ve uzun yıllar toplu mezarın yerini tespit etmelerine rağmen açmaya yanaşmamalarıdır. Taşkentli aileler, bir an önce kimliklendirme çalışmalarının tamamlanmasını ve şehitlerini toprağa vermelerini istiyorlar. Bunun da bir an önce gerçekleşmesini bekliyorlar.”