Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York'taki Birleşmiş Milletler Mülteciler Zirvesi’nde konuştu. Erdoğan, "Suriye'de 6 yıla yakın zamandır devam eden iç savaşta bugüne kadar 600 bin kişi öldürülmüş durumda. yaşadığı yerler terk edenlerin sayısı 12 milyon, ülkeyi terk edenlerin sayısı 5 milyonu bulmuş durumda. Yaklaşık 3 milyonunu ülkemizde misafir ediyoruz. Burada ifade ettiğim rakamların insan olduğunu unutmayalım. Bunca insanın yaşadığı dramı anlamaya çalışmazsak sorunun çözümünü hızlandıramayız" diye konuştu.

'Tarihe izah edemeyiz'

Erdoğan şöyle devam etti:

"Cansız bedeni kıyılarımıza vuran Aylan bebeğin acı görüntüleri hafızalarımızdan silinmemiş olmalı. Halep'teki bombalanan evinin yıkıntılarından çıkartılan bindiği ambulansa tüm masumiyetiyle oturan mran bebeğin görüntüsünü de herhalde unutmadık.

Avrupa ülkelerine gitmek için ölümü göze alan, kucağında bebeğiyle umuda koşan bir mültecinin ayağına takılan çelmeyi de hatırlıyor olmalıyız. Bunlar az önce ifade ettiğim yüz binli, milyonlu rakamların sadece birer örneğidir.

Kadınların, bebeklerin öldürüldüğü bir dünyada kimse masum kalamaz. Zaten çok geç kaldığımız bu krizlerin sona ermesi için derhal ve kararlı bir şekilde harekete geçmeliyiz. Aksi takdirde imkanımız olduğu halde zulümleri önleme için neden geç kaldığımızı tarihe izah edemeyiz.

En fazla sığınmacıyı barındıran ülke olarak insan merkezli bir anlayışla en başından itibaren sınırlarımızı zulümden kaçan herkese açtık ve açmaya devam edeceğiz. Etnik kökenine, inancına, mezhebine bakmadan herkese aynı duyarlılıkla yaklaştık."

Vatandaşlığa yeniden değindi

Erdoğan, “Sığınmacılar için 12 milyar dolardan fazla harcadık. Bir o kadar da STK’larımız harcadı. Tüm dünyadan sadece 512 milyon dolar yardım aldık. Sığınmacıları kamp hayatına mahkum etmek istemiyoruz, 3 milyonun içerisinden 300 bini konteynır kentlerde misafir edilirken diğerleri değişik şehirlerde evlerde kalmaktadır" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyelilere vatandaşlık verilmesi sürecini de anımsatarak, "Şehirlerde yaşayıp çalışmalarına izin veriyoruz. Vatandaşlık süreçlerini de başlattık. Sosyal risk problemini de getiriyor. Biz bu riski aldık, pişman değiliz. 15 bin Suriyeliye mesleki eğitim verip çalışma hayatına aldık" diye konuştu.

AB'ye sitem

Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile imzaladığı Geri Kabul Anlaşması'na göre yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek, "18 Mart 2016’da varılan mutabakatta ülkemize verilen sözler tutulmadı. Suriye krizinin başından beri yalnız bırakılan Türkiye bir kez daha yalnız bırakıldı. Biz üstesinden öyle veya böyle geleceğiz ama Avrupa ve uluslararası toplum, ortaya koyduğu tutarsızlığın hesabını veremez" dedi.

"Adil paylaşım olmadan bu krizin üstesinden gelemeyiz" diyen Cumhurbaşkanı, "Bu zirvenin yeni farkındalık oluşturarak yeni taahhütlere vesile olmasını diliyorum" diyerek sözlerini sonlandırdı.

Obama: İslam karşıtlığı çirkin bir yalan

Mülteciler zirvesine ev sahipliği yapan ABD Başkanı Barack Obama de, Genel Kurul’a hitabında kısaca değindiği Suriye kriziyle ilgili daha kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Sekiz gün önce uzlaşılan ancak defalarca ihlâl edilen, son olarak BM yardım konvoylarının da vurulduğu ateşkes sürecinde konuşan Obama, mülteci krizinin uluslararası toplum için bir sınav olduğunu söyledi. Mültecileri dinine göre ayırt etmenin terörist propagandayı güçlendireceği konusunda uyardı:

“Bu zirveyi topladım çünkü bu kriz, zamanımızın ortak adım atmayı gerektiren en acil sınavlarından biri. Bu kriz çatışmaların durdurulması konusundaki kabiliyetimiz için bir sınavdır çünkü dünyadaki mültecilerin büyük çoğunluğu savaşın kasıp kavurduğu üç ülkeden geliyor: Suriye, Afganistan ve Somali.

Eğer mültecileri basitçe nereden geldikleri, dinleri için, örneğin Müslüman oldukları için geri çevirirsek o zaman bazı ulusların İslam karşıtı olduğuna yönelik terörist propagandayı kuvvetlendirmiş oluruz. Bu, çoğulculuk ve çeşitlilik değerlerini el üstünde tutarak reddetmemiz gereken çirkin bir yalandır.”

Obama, Suriye’deki durumun ‘kabul edilemez olduğunu’  ve dünyanın bu savaşı durdurmak için olması gerektiği gibi ‘birlik içinde’ olmadığını söyledi:

“Şiddetin cezasız kaldığı bir anlayışın mazereti yoktur ve biz birlikte mazeretler üretmeye devam ediyoruz. Bu, bu zirvenin konusu değil ancak Suriye’de şu an olanların kabul edilemez olduğunu ve bunu durdurmak için olması gerektiği gibi birlik içinde olmadığımızı hepimizi biliyoruz.”

Aynı toplantıda konuşan Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier de Almanya'nın mültecilerle ilgili verdiği sözlere sadık olduğunu, mültecilerin eğitimine odaklanmak gerektiğini söyledi. Alman Bakan, 'mülteci krizinin sona ermesi için ise yerinden edilmelerin asıl sebeplerine bakmalıyız' ifadelerini kullandı.

Genel kurula hitabı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yukarıdaki konuşmasından birkaç saat önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na da hitap etti. Erdoğan, ilk gün yaptığı konuşmasına 15 Temmuz darbe girişimiyle başladı. Gülen örgütünün sadece Türkiye değil bulunduğu 173 ülke için tehdit olduğunu söyledi.

Erdoğan konuşmasında Suriye’de siyasi geçiş sürecine de değindi. Suriye’de topak bütünlüğünü en fazla önemseyen ülkenin Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, Fırat Kalkanı Operasyonu’yla güvenli bölgenin fiili olarak oluşturulduğunu belirtti. “PYD ve YPG’nin önceliğinin DAEŞ’le mücadele etmek olmadığı bu operasyonla ortaya çıktı” dedi.

Göç krizine, Avrupa Birliği ve BM’den gelen yardımların yetersizliğine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, göçmenlerin Avrupa şehirlerinde aşağılayıcı muamelelere karşı karşıya kaldığını söyledi. BM Güvenlik Konseyi’ndeki reform ihtiyacını da yine “Dünya beşten büyüktür” sözleriyle hatırlattı.

“FETÖ 173 ülke için tehdit”

Konuşmasının başında 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatan Erdoğan “Darbe girişimi milletimizin demokrasisine, hükümetine, özgürlüklerine ve anayasal düzenine kahramanca sahip çıkmasıyla engellendi. Bu bakımdan milletimle iftihar ediyorum. Bugün burada karşınızdaysam, milletimizin bu asil ve cesur girişimi sayesindedir” dedi. Liderlere Gülen örgütü ile mücadele çağrısı yaptı:

“Bu darbe girişimi dünya demokrasisine de yapıldı. Fethullahçı terör örgütü varlık gösterdiği 173 ülkenin tamamı için bir tehdittir. Bugün bu genel kurulda temsil edilen ülkelerin büyük bölümü bu yapılanmanın tehdidi altındadır. Bu terör örgütü, tüm dünyayı boyunduruğu altına almak gibi derin bir zihni sapkınlık içindedir. Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için gerekli önlemleri süratle almaları çağrısında bulunuyorum. FETÖ ile bu aşamada mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir.”

“Suriye topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir”

Suriye’deki savaştan en çok etkilenen ülkenin Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, “DAEŞ, Nusra, PYD ve YPG gibi terör örgütleri bölgedeki faaliyetlerine devam ediyor” dedi. Türkiye’nin Suriye topraklarında gözü olmadığını bir kez daha vurguladı. Ilımlı muhaliflerle birlikte başlatılan operasyonun, güvenli bölgeyi fiilen oluşturduğunu söyledi:

“Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına en fazla önem veren ülke Türkiye’dir. Bizim Suriye’nin topraklarında asla gözümüz yoktur. Suriye Suriyelilerindir, Suriye topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir.

Muhalefete destek vermemizle başlayan Fırat Kalkanı Harekâtı, istikrar, huzur ve dengenin yeniden tesisi açısından kritik öneme sahiptir. PKK/PYD terör örgütünün önceliğinin DAEŞ’le mücadele etmek olmadığı bu operasyonla açıkça ortaya çıktı. Muhaliflerin özgüvenlerinin yerine gelmesini de sağlamış oldu.

Uzun süredir Suriye sınırlarımız boyunca güvenli bölge oluşturma çağrısında bulunuyoruz. 911 km sınırımız var, en uzun sınır bize ait. Türkiye bu sınır boyunca tehdit altındadır. Sabrettik, sabrettik ve sabrettik... Ancak 24 Ağustos’ta bir düğün merasiminde 14 yaşında bir çocuğu canlı bomba yapmak suretiyle kalabalığa gönderdiler, 56 kişi öldü. Türkiye artık duramazdı, ılımlı muhaliflerle müdahale ettik.”

“Bölge terör koridoru olmaktan çıktı”

“Önce Cerablus’ta, ardından Rai’de DAEŞ’i derdest ettik. Bölge Azez’den Fırat’a kadar terör koridoru olmaktan çıktı ve barış koridoru haline geldi. Bizim yaptığımız bugün bu güvenli bölgeyi fiilen hayata geçirmektir. Bölgenin elektrik ve su altyapısını çalışır hale getirmek için hemen harekete geçtik.

Göç edenlerin geri döndüğü bölgenin uçuşa yasak bölge ilan edilmesine yönelik kararlı bir duruş göstermeli ve birlikte çalışmalıyız. Ateşkes maalesef işler hale gelmedi. Gördüğünüz gibi ateşkes ortadan kalktı. Ve dün BM konvoyuna rejim tarafından saldırı yapıldı. Rejimin insanları açlığa mahkum ederek izlediği ‘ya teslim ol ya öl’ politikasına uluslararası toplum ve BM daha ne kadar müsamaha gösterecek?”

Bir kez daha “Dünya 5’ten büyüktür” dedi

Birleşmiş Milletler’in yapısında reformlara gitme çabalarını hatırlatan Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) reforme edilmedikçe, bu çabalar tam manasıyla amacına ulaşamayacaktır” dedi:

“Bu sebeple ‘Dünya 5’ten büyüktür’ gerçeğini her fırsatta uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz. Dünyayı bu beş ülkenin iki dudağı arasına mahkum edemezsiniz. Ama şu an dünya bu beş ülkenin iki dudağı arasına mahkum edilmiştir. Böyle bir BMGK olamaz, tüm dünyanın temsil edilmediği bir BMGK adaleti tesis edemez. Bunun gözden geçirilmesi gerekir. Üç tane ülke Avrupa’dan, bir Asya’dan, bir de Amerika, beş ülke… Dünyanın diğer ülkeleri ne olacak?

Daha demokratik, adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinde mümkün olan en geniş uzlaşmayı bu genel kurul sağlamalıdır. Sesimi çıkarırsam ne olur diye düşünürseniz biz yanmışız. Siyasetçi omurgalı olacak, doğruları seslendirecek.”

Kaynak: Al Jazeera