Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Forumu’nun açılışında bir konuşma yaptı. Erdoğan’ın sözlerinden öne çıkan noktalar şöyle:

Malumunuz Somali kritik bir süreçten geçiyor. Devletin bütün kurumlarıyla birlikte yeniden yapılandırılması, engellerle dolu zahmetli ve uzun bir yoldur. Federal yapının oluşturulması, yeni anayasanın kabulü, seçimlerin yapılması gibi kilometre taşları her ülkenin tarihinde uzun tartışmaların, gerilimlerin sonunda oluşabiliyor.

Somali Federal Hükümeti'nin ve bölgesel yönetimlerin kararlarını verirken Somali'nin geleceğini ve çıkarlarını koruyacağına inanıyorum. Bu zorlu süreçte Somali'ye destek olmalı, onları asla yarı yolda bırakmamalıyız. En büyük büyükelçiliğimizi Mogadişu’da inşa ettik.

Suriye'de yaşanan iç savaş 5. yılına girdi. Şu ana kadar 400 bini aşkın insan hayatını kaybetti, 12 milyon insan yerini yurdunu terk etti. Bunların kimi kendi ülkesinde, kimi başka ülkelerde mülteci durumuna düştü. Türkiye olarak komşumuzda yaşanan bu drama sessiz kalamazdık. Bugün ülkemiz dinine, diline, etnik kimliğine bakmadan hiçbir ayrım yapmadan 3 milyonu aşkın sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. 

Bugün Türkiye, dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumundadır. Türkiye aynı zamanda dünyada milli gelirine oranla insani kalkınma yardımlarını en fazla artıran ülke olmuştur. Her zaman ifade ettiğim hususun altını tekrar çizmek istiyorum; Türkiye, Suriye meselesindeki bu duruşuyla küresel vicdanın sesi olmuş, insanlığın onurunu kurtarmıştır. 

Bakınız biz bunları çıkar hesabıyla veya bir karşılık beklediğimiz için değil, tamamen insani duruşumuzun bir gereği olarak yapıyoruz. Fakat durum artık Türkiye'nin artık tek başına, kendi imkanlarıyla kaldırabileceği bir yük olmaktan çıkmış bulunuyor.

Suriye'deki kaos DAEŞ, El Nusra, PYD, YPG gibi terör örgütleri için büyüyüp serpilecekleri ortam sağladı. Nitekim Suriye şu an terör ihraç eden bir ülke konumuna gelmiştir. Türkiye, Suriye kaynaklı tehditlerin acısını en fazla hisseden, terör saldırılarından en çok etkilenen bir ülkedir.

Son dönemde rejim ve destekçisi ülkeler, Halep ve Türkmen bölgesi başta olmak üzere Suriye'nin kuzeyindeki hava saldırılarını yoğunlaştırdılar. Suriye'nin kadim şehirleri tarihinde hiç görülmedik bir şekilde bombalanıyor, yok ediliyor, Bu saldırılarda sadece son 10 günde çoğu sivil 600'ün üzerinde masum insan hayatını kaybetmiştir. Bu saldırılar güney sınırımızda yeni bir göç dalgası oluşturdu.

Biz Türkiye olarak 30 yıldır ülkemizde bölücü terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Bizim nazarımızda terör örgütleri arasında hiçbir fark yoktur. Eş-Şebab ile DAEŞ veya El-Nusra ya da PKK, PYD, YPG arasında bir ayrım gözetmedik, gözetmiyoruz. Terör, dünyanın her yerinde kim tarafından yapılırsa yapılsın terördür ve bu tehdide karşı kararlı bir şekilde mücadele edilmelidir. Temennimiz, bu anlayışın istisna olmaktan çıkıp, tüm ülkeler nezdinde ortak bir hareket tarzına dönüşmesidir. 

Teröre ve terörü destekleyen ülkelere karşı artık tüm devletlerin ortak ve ilkeli bir duruş sergilemesi gerekiyor. Bu konuda 'ama'lı, 'fakat'lı ifadeler kullanmak, 'iyi terörist, kötü terörist' ayrımına gitmek, daha önce gördüğü irtibatı şimdi yok saymak, teröre destek olmaktır.