Nadire Bahadi

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ Maraş’ı verelim, Erenköy’ü alalım” açıklaması Mağusa’da Maraşlılar’ın tepkisine yol açtı. Kapalı Maraş’ın yanında Maraş’ın bütünün verilmesi söylemleri Maraşlılar’ın huzurunu kaçırdı. 40 yılı aşkın bir süredir Maraş’ta yaşam süren vatandaşlar evlerini ve mallarını bırakıp zorunlu göçe maruz bırakılmak istemiyorlar. Erdoğan’ın açıklamasının talihsiz bir açıklama olarak değerlendiren Maraşlılar konunun ayaküstü açıklama yapılamayacak kadar hassas olduğuna vurgu yaptı.

“Huzursuzuz”

Havadis konuyu Maraş bölgesinde bulunan Antalyalılar Mahallesi, Canbulat Mahallesi, Piyale Paşa Mahallesi, Anadolu Mahallesi ve Pertev Paşa Mahallesi muhtarları ile görüştü. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan bölge muhtarları Maraşlılar’ın evlerini ve topraklarını bırakıp kaçmak istemediği yönünde hem fikir. Barışa karşı olmadıklarını ifade eden muhtarlar, Maraş’ın verilmesi ve sonrasında bölge halkının ne olacağı ile ilgili belirsizlikten huzursuz.

“En değerli topraklardan taviz verilmemeli”

Muhtarlar yaklaşık 16 bin nüfusa sahip olduğunu söyledikleri Maraş’ın ülkenin kalbi olduğuna vurgu yaptı. Ülkenin sebze ihtiyacının çoğunun bölgeden üretildiğine dikkat çeken muhtarlar, vatandaşın yüzde 70’inin seracılık ve tarım yaparak ekmek yediğini kaydetti. Toprakların tarım için en uygun toprak yapısına sahip olduğunu belirten muhtarlar bunun yanında bölgede kaliteli markalara sahip yerli ürünlerin üretildiğini ifade etti. Muhtarlar Maraş’ın verilmesi ile halkın göçe zorlanmasının yanında ülkenin atar damarının da kesileceğini kaydetti.

Cüce: Biz bu açıklamaya karşıyız

Pertev Paşa Mahallesi Muhtarı Arif Mustafa Cüce savaş döneminde olduğu gibi insanlara göçü yaşatmak yerine, yerleşim yeri olmayan bölgeden toprak verilmesinin daha uygun olacağını düşünüyor. “Toprak verilmezse anlaşma yapılamaz” diyen Cüce belirli bir yeri hedef göstermek istemediğini ancak illaki toprak verilecekse devletin hali arazileri verilmesi gerektiğini söyledi. Zorunlu göçün savaştan daha acı olduğunu söyleyen Cüce, “savaşta insan canı pahasına kaçar geride bıraktığı malı unutur ama bu öyle olmayacak” dedi. Erenköy’ün stratejik öneminin ne olduğunu bilmediğini söyleyen Cüce, “hiçbir şey bir ülkenin vatandaşının mutluluğundan önemli değildir” dedi. Türkiye “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ayaküstü bu açıklamalarına şiddetle karşıyız” diyen muhtar Cüce, yüksek nüfus oranının olmasının yanında vatandaşın ekmek parasını tarım ve seracılıktan çıkardığını,  bunun yanında bölgede kurulu çok sayıda fabrika yer aldığını söyledi.

Doğan: 4 nesildir burada yaşıyoruz

Piyale Paşa Mahallesi- Veyselliler Bölgesi Muhtarı Veli Doğan, 43 yıldan beri Maraş’ta yaşadıklarını ifade etti. “Annemiz babamız göçmen olarak geldi buraya ama biz ikinci nesiliz benim artık torunlarım var 4 nesildir burada yaşıyoruz” diyen Doğan göç etmek istemediklerini ifade etti.  KKTC’nin en verimli toprağının Maraş bölgesinde olduğunu söyleyen Doğan,  “bu halkın sera yapacağı, üretim yapacağı tek bölge Maraş. Biz yerimizden gitmek istemiyoruz” dedi. Anlaşmaya da karşı olmadıklarını söyleyen Doğan, “ toprak tavizi yapılacaksa yerleşim bölgelerine karşılık yerleşim bölgesi olmayan yerlerden verilsin” şeklinde konuştu.  Erdoğan’ın açıklamasının yanlış ve eksik bir açıklama olduğunu söyleyen Doğan, “gelsinler Maraşlı’nın görüşünü alsınlar, bu insanlar ne söylüyor ne istiyor bilsinler” dedi.

Delideniz: İnsanlar belirsizlik yüzünden karşı çıkıyor

Canbulat Mahallesi muhtarı Metin Delideniz, Maraşlı’nın göç etmek istememesini haklı bulduğunu söyledi. “O gün doğan çocuklar 43 yaşında oldu. Yatırımlar var, yeni binalar var, mevcut binalara ek binalar var” var diyen Delideniz, “ancak bir çözüm olup Maraş Rumalar’a geri iade edilecek olursa tabii ki buna uymak zorundayız” dedi.  Önemli olanın 43 yıldır Maraş’ta yaşayan insanların yerinden edilirken mağdur edilmemeleri olduğunu söyleyen Delideniz, Maraş’ın verilmesindeki itirazın sebebinin ise belirsizlik olduğunu ifade etti.  “İşin aslına bakarsak bu malların tapusal olarak gerçek sahipleri Rumlar’dır. O zamanki koşullarda Güney’deki insanlar malını bırakıp buralara geldi, oradaki mallarına karşılık buralar verildi” diyen Delideniz,  yatırımlarının bedelini alıp mağdur edilmeyeceği yönünde tatmin edilmeleri halinde Maraşlı’nın bu endişesinin kırılacağını kaydetti. Delideniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ayaküstü yaptığı açıklamanın yetersiz ve huzursuzluk yaratan bir açıklama olduğunu düşünüyor.

“Vaatlere itimat etmeyeceğiz”

Antalyalılar Mahallesi muhtarı Ali Yeşil ile Anadolu Mahallesi Muhtarı Mehmet Uysal’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılamalarının huzursuzluk yarattığını ve hiçbir bölge insanının evini bırak gitmek istemediğini söyledi. Maraş neden hep koz olarak kullanılırken, bölge halkındaki endişenin farkında olunmadığını ifade eden Ali Yeşil, yaşananların danışıklı dövüş olduğunu söyledi. Muhtar Uysal ise “açıklamalara karşı tepkiliyiz. Türkiye’nin bu açıklamasının ardından söylenenlere ve vaatlere itimat etmeyeceğiz ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı gelenlerin hepsinin bu gün ne hallerde olduğunu görüyoruz” dedi.

Dr. Dağlı: Maraş’ın rehin tutulduğu teyit edildi

Mağusa İnisiyatifi ile Çözüm ve Barış Platformu adına Havadis’e konuşan Dr. Okan Dağlı, Maraş’ın Kıbrıs müzakere sürecinde uzun yıllardır üzerinde çok konuşulan bir konu olduğunu söyledi. Bu konuyla ilgili 1979 yılında Denktaş- Kiprianu Doruk Antlaşması ve 1984 yılındaki 550 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararları bulunduğunu söyleyen Dağlı,  “bu güne kadar insansızlaştırılan ve sadece askeri bürokrasinin çıkarları için hizmet eden Maraş’ın bu güne kadar rehin tutulduğu Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından bir kez daha teyit edildi” dedi.  Bu tür bir yaklaşımla hiçbir sorunu çözmenin mümkün olmadığını belirten Dağlı, “şu ana kadar gerek liderler gerekse uluslararası toplumda kabul görmüş tüm eğilimlerin aksine sorunun çözümüne hiçbir katkı yapmayacak bu tür çıkışlar anlamsızdır” şeklinde konuştu.

Atai: Özel statülü bölgeler oluşturulmalı

Mağusa Suriçi Derneği Başkanı Yardımcısı Serdar Atai, belirli yerleri taraflardan sadece birine alıp vermek yerine Maraş, Derinya, Mağusa, Kormacit, Omorfo, Dillirga ve Karpaz’da özel statülü bölgeler oluşturulmasından yana olduğunu söyledi. “Federal yönetimin altında olacak karma yaşamın ve karma kurumların oluşturulacağı özel statülü bölgeler yaratılmalıdır” diyen Atai, bu şekilde iki toplumdan göçmenlerin azami geri dönüşü de sağlanıp mülkiyetle alakalı maliyetlerin asgari düzeye indirileceğini savundu

1: 40 yılı aşkın bir süreden beri Maraş’ta yaşayan vatandaşlar evlerini, topraklarını bırakıp göç etmek istemiyor

2: Ülkenin en değerli topraklarının Maraş bölgesinde bulunduğunu söyleyen muhtarlar, toprak tavizinde Maraş’ın seçenek olmaması gerektiği düşüncesinde

3: Muhtarlar, Maraş’ın ülkenin kalbi durumda olduğunu söylüyor. Bölgede tarımın yanında yerli üretim yapan çok sayıda fabrika da yer alıyor