Tunç Özden

Kıbrıs Türkünün 2004’teki konumda olmadığını ifade eden Tufan Erhürman, “Sürecin başlangıç noktası o kadar cazip değil. Ekonomik açıdan bakarsak Güney’in ekonomisi öyle matah değil. AB’ye girmek de o kadar önemli değil, çünkü AB’nin haklarından yararlanıyorlar. Ayrıca Dimopulos kararı var.  O yüzden tablo ters döndü” dedi. 

CTP Genel Sekreteri Tufan Erhürman, müzakerelerde Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığı altında bazı gelişmeler yaşandığını, ancak esas kritik noktanın Yürütme başlığı olduğunu söyledi. Dönüşümlü Başkanlık’ta eşitlikten yana olduklarına vurgu yapan Erhürman, vatandaşlık konusunda belli uzlaşıya varılma noktasında olunduğunu belirtti. Türkiye’den gelenlerin pozisyonu konusunda Rum tarafında bir yumuşama görüldüğünü vurgulayan Erhürman, “O konuda belli bir ilerleme kaydedildiği anlaşılıyor. Rumlar eski söylemlerinden vazgeçtiler. Zaten insan haklarına ve akla uygun bir düşünce değildi” dedi. 

CTP Genel Sekreteri Tufan Erhürman, konuk olduğu bir televizyon programında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kıbrıs Türkünün müzakerelerdeki tedirginliğini değerlendiren Erhürman, metni görmeden “evet” demenin mümkün olmadığını kaydetti. Erhürman, sürecin başlangıç noktasının o kadar cazip olmadığını, Kıbrıs Türkünün 2004’teki konumda bulunmadığını ifade ederek, “Sürecin başlangıç noktası o kadar cazip değil. Ekonomik açıdan bakarsak Güney’in ekonomisi öyle matah değil. AB’ye girmek de o kadar önemli değil çünkü AB’nin haklarından yararlanıyorlar. Ayrıca Dimopulos kararı var.  O yüzden tablo ters döndü” dedi. 

“Birincil Hukuk olmazsa anlaşma olmaz”

Çözümün, AB’nin Birincil Hukuku olması gerektiğinin altını çizen Tufan Erhürman, “Bu konu halledilmeden önce ‘Avrupa Birliği başlığı halledildi’ diyemeyiz. Şayet Birincil Hukuk olmazsa çözümden sonra birçok dava için Avrupa Mahkemesi’ne koşabilirler” şeklinde konuştu. 

“İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlükten vazgeçmesi önemli değil”

İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlükten vazgeçme yönündeki söylemlerini değerlendiren Erhürman, Yunanistan ve İngiltere’nin “biz garantörlükten vazgeçtik” demesinin çok fazla anlamı olmayacağını, çünkü bu anlaşmanın üç tarafı olduğunu söyledi.

Kıbrıs sorununun 6 başlığı olduğunu, bunlardan iki tanesinin Toprak ve Mülkiyet olduğunu kaydeden Erhürman, bu iki başlığın birbirinden ayrı konuşulmadığını ifade etti. Ortada bir harita olmadığını söyleyen Erhürman sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Dolayısıyla kriterler ortada yokken gezip ‘Güzelyurt veriliyor’ demek yanlıştır. Güzelyurt verilse bile ‘içindeki malların iade edileceği’ bilgisi de yanlıştır. ‘Mülkiyetiniz elinizden alınacak ve tazminat istenecek’ düşüncesi yaratılıyor. Daha hiçbir kriter yokken, varmış gibi konuşmak iyi niyetten uzaktır.

“Tedirgin olmaları doğal…”

İnsanların, özellikle özel hayatlarında nasıl bir değişikle karşılaşacaklarını bilmeden tedirgin olmaları anlaşılır bir şeydir. Onun yanı sıra Kıbrıslı Türkler bugün itibarıyla ‘evet’e 2004’te olduğu gibi sıcak bakmıyor. Rumlar açısından bakarsan biz 2000’de banka krizi yaşarken, onlarda sorun yoktu. Biz Avrupa Birliği’ne giremezken onlar girebilecekti. Dolayısıyla onlar başlarda ‘hayır’ derken, biz ‘evet’ demiştik. Ama şimdi tersine döndü. Şimdi sürecin başlangıç noktası eskisi gibi cazip değil. Ben de, diğer Kıbrıslı Türklerle aynı durumdayım. Önüme konacak metni görmek istiyorum.

“Harita gösterip, halkı tedirgin ediyorlar"

Halka harita gösteriyorlar. İnsanlar tedirgin olup mallarını ucuza satabilir. Daha olmamış bir şey üzerinden insanlara gidip ‘mallarınız elinizden alınacak’ demek çok büyük bir dolandırıcılıktır. Garanti meselesi, Toprak meselesi çözülemeyecek bunlar son anda ortaya çıkacak. Bunların çözülmemiş olması çok şaşırtıcı değil.

“Global takasta parayı kim ödeyecek”

‘Global tazminat’ öneriliyor. Ama bu çok saçma. Çünkü verilecek paranın artması demektir. Bu tazminatı kim ödeyecek diye düşünür insan. Ben mi ödeyeceğim. Türkiye mi ödeyecek, KKTC mi ödeyecek diye düşünür insan.”

“AB standartlarına uyabilecek miyiz”

AB standartlarının uygulanması konusunu da değerlendiren Erhürman, “Avrupa Birliği’nin küçükbaş hayvancılığa verecek bir yardımı olsa bile biz yararlanamayacağız, ama öbür taraf yararlanabilecek. Biz hellim bile üretsek üzerine ‘hellim’ yazamayacağız. Çünkü AB küçükbaş hayvandan üretilmesini şart koşuyor” dedi.

“Mafyatik örgütlenmeler tehlike arz ediyor”

Son dönemde mafyatik örgütlenmelerin yüksek derecede tehlike arz ettiğini söyleyen Erhürman, Yüksek Mahkeme eski Başkanı Şafak Öneri’nin bu konudaki serzenişlerini anımsattı. Erhürman bu konuyla ilgili olarak şöyle konuştu: 

“Eskiden kapılarınızı açık bırakarak yatabilirdiniz; ama şimdi o ortam yok. Gerçekten Yüksek Mahkeme’de yüksek güvenlik sorunları var. Bütün bunlar Sayın Kalyoncu’ya aktarıldı. Yargı artık çok yavaşladı. Mesela doktorun hatası var, tazminat alacaksın, tazminatını alman 6 yıl sürebiliyor. Kıbrıs sorunun çözümünü bekleye bekleye bu duruma geldik.”

“Çözümden sonra cennette yaşayacak değiliz”

Erhürman, kimilerinde, “Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra cennette yaşanılacağı” gibi bir düşünce olduğunu belirtti. “Hayır aynı Kıbrıs’ta yaşayacaksın bir değişiklik olmayacak” şeklinde konuşan Erhürman, siyasal kültürün hızla gelişen bir şey olmadığına vurgu yaptı. Erhürman sözlerini şöyle tamamladı: 

“Mesela su sorunu var, bazı Kıbrıs Türkleri var ‘suyu biz yönetemeyiz, özel şirketler yönetsin’ diyorlar. Sanki Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra suyu yöneteceksin! Bir halk kendi suyunu yönetemiyorsa, elektriğini yönetemiyorsa, kendilerine ‘halk’ demekle ilgili sıkıntıları vardır. O kadar güven eksikliği var ki daha denemeden ‘ben bunu yapamam ki’ deniyor. ‘Biz bu dönemde suyu yönetemeyeceğiz’ dersek, Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra da aynı kalacağız.