“Ercan’ın bacasından sürekli pis kokular geliyor, zehirleniyoruz”

Özge KİZİR

Cumhuriyetçi Türk Partisi eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, Ercan Havalimanı’ndan sürekli pis kokular geldiğini savunarak, “devletin Ercan’a el koyması lazım” dedi.

Su konusunda büyük bir yatırımın gerçekleştiğini belirten Erk, “Çok büyük bir yatırım yapılmıştır. Büyük yatırımın bir an önce devreye girmesi ve kazanç sağlaması gerekmektedir. Şu anda olan durum ekonomik akla müsait olan bir durum değildir. Siyasi aklın bunu çözmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

CTP eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, Haberal Kıbrıslı gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ercan Havalimanı konusundaki yaşanan tartışmaları değerlendiren Erk, Ercan Havalimanı’nın özelleşmesine en başından beri karşı olduğunu belirterek, “Yapılan özelleştirmenin temiz olmadığı inancı var. Temiz ve dürüst bir uygulama olmamıştır” şeklinde konuştu.

Ercan’ın özelleşmesine karşı olduğunu, sonrasında yaşananların bunu doğruladığını kaydeden Kutlay Erk, “Ercan’ın bacasından sürekli pis kokular geliyor. Zehirleniyoruz. Dolayısıyla artık devletin Ercan’a el koyması lazım. Bellidir ki, Ercan Havalimanı özelleştirmesinde kural dışılıklar vardır ve bu kural dışılıklar üzerinden giderek el konulması gerekiyor. Yeniden devletleşmesi gerekiyor” dedi.

“Şu anda varılan aşama, bir ara yol olarak bulunabilecek en iyi çözümdü”

Su yönetimi konusunda da değerlendirmede bulunan Erk şöyle konuştu: 

“Şu anda varılan aşama bir ara yol olarak belki en iyi bulunabilecek çözümdü. Kamu-Özel ortaklığı şeklinde bir çözüm modeli üzerinde konuşuluyor. Anlaşma Türkiye ile yapıldıktan sonra ve kamuoyu ile tam olarak paylaşıldığında bunun ne olduğunu ve nasıl çözüldüğünü daha net olarak göreceğiz. Şu anda Kıbrıs Türk tarafının bir önerisi vardır. Türk tarafının bu öneriye ‘evet’ dediği bilgisine sahip değiliz.” 

“Umarım Kıbrıslı Türklerin bu adadaki yönetim kapasitesini sınırlayan bir sonuç olmaz”

Türkiye tarafının belirli pozisyonları olduğunu belirten Erk, “Türkiye tarafının da belirli pozisyonları vardı. Dolayısıyla anlaşma imzalandıktan sonra neyin ne olduğunu daha net anlayıp Kıbrıslı Türkler olarak ne kazandık, ne kaybettik ve kendi yönettiğimiz kapasitemizden feragat ettik mi onları görebileceğiz. 
Umarım Kıbrıslı Türklerin bu adadaki yönetim kapasitesini sınırlayan bir sonuç olmaz” ifadesini kullandı.

“Su yönetiminin henüz bir çözüme ulaşmamış olması Kuzey Kıbrıs’ı ekonomik yönden olumsuz etkiliyor”

Su yönetiminin henüz bir çözüme ulaşmamış olmasının Kuzey Kıbrıs’ı ekonomik yönden olumsuz etkilediğini ifade eden Erk, “Su yönetiminin henüz bir çözüme ulaşmamış olması Kuzey Kıbrıs’ı ekonomik yönden olumsuz etkiliyor. Kaybettiğiniz ve kullanamadığınız bir kapasite vardır” dedi.

“Siyasi aklın bunu çözmesi gerekiyor”

Su konusunda büyük bir yatırımın gerçekleştiğini belirten Erk sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Çok büyük bir yatırım yapılmıştır. Büyük yatırımın biran önce devreye girmesi ve kazanç sağlaması gerekmektedir. Tabi bununla beraber yatırımcı da bunu mutlaka beklemektedir. Dolayısıyla yatırımcının da bir kaybı vardır. Her hâlükârda şu anda olan durum ekonomik akla müsait olan bir durum değildir. Siyasi aklın bunu çözmesi gerekiyor.

“Belediyelerin su yönetiminin üstesinden kalkamayacağını iddia eden milletvekili varsa, milletvekili olmaktan vazgeçmesi lazım”

Eğer belediyelerin su yönetiminin üstesinden kalkamayacağını iddia eden milletvekili varsa, milletvekili olmaktan vazgeçmesi lazım. Çünkü bu milletin vekili olma kavramlarına sahip değildir. Belediyeler bu konunun üstesinden tabi ki gelebilirler.

“Kıbrıslı Türkler zaten suyu yönetiyordu”

Kıbrıslı Türkler zaten suyu yönetiyordu. Türkiye’den su geldi diye ne değişti de yönetilmez oldu. Daha fazla su gelince yönetilmez mi oluyor? Bu doğru bir yaklaşım değildir. Herhangi bir milletvekili varsa ki, Kıbrıslı Türklerin kurumları buradaki bir birimi yönetemez gibi bir inanca sahipse bu halkın vekili olamaz. Halkı temsil edecek bir vekil olamaz. Onun milletvekilliğinden vazgeçmesi lazım.”

“Ekonomideki en önemli zıplamayı tarımda yaşayacağımıza inanıyorum”

Suyun gelmesinde en büyük değişimin tarımda yaşanacağını vurgulayan Erk, “Ekonomik açıdan bunun değişik boyutları vardır. Birincisi tarımdadır. Ekonomideki en önemli zıplamayı tarımda yaşayacağımıza inanıyorum. Mevcut tarım ve hayvancılık kapasitesinde bir artış olabileceği gibi yeni tarımsal ürünlerinde üretebilir olmasına yardımcı olacaktır. Bu bizi dünya pazarlarına ulaşımda yeni seçeneklerle bir imkân yaratacak demektir. Dolayısıyla tarım için mevut kapasitemizde artışa neden olacak hem de yeni tarımsal ürünler imkânını bize sağlayacaktır” dedi.

“Turizmde de gelen turiste ‘suyumuz yok suyu dikkatli kullanın’ deme yönünde bir turizm politikanız olamaz”

Suyun, turizm açısından da önemli olduğunu belirten Erk şunları söyledi: “Günlük hayatımızda kullanabilir su diye bakacak olursak, özellikle turizmde ve diğer üretim sektörlerinde de bize ekonomik fayda sağlayacaktır. Onun yanında halkımızın temiz içme suyu sürekli temin edilmesi önemlidir. Dolayısıyla çeşitli yönlerden baktığımızda çok faydası olabilecek hem sosyal hayatımıza hem ekonomik hayatımıza büyük katkıları olabilecek bir imkândır Turizmde de gelen turiste ‘suyumuz yok suyu dikkatli kullanın’ deme yönünde bir turizm politikanız olamaz. Eğer turizmde de turistlerin, savurgan bir şekilde bile kullanıp tüketebileceği su imkânınız varsa bu ekonominiz için önemlidir” şeklinde konuştu.

“Elektrik arızalarının yüzde 90’nı özelden geliyor”

Yap-işlet-devret modeline sıcak bakmadığını ifade eden Erk sözlerini şöyle tamamladı: 

“Bunun yap-işlet-devret’i olmaz. Su yönetiminin yaş işlet devret diye özele verilmesi mümkün değildir. Hiçbir şekilde buna açık değiliz. Su ekonominin hem de insan hayatının can damarıdır. Suyu özel bir Tekel’e devredip de ‘sen bunu yap işlet bize devredersin’ demek özel bir monopole teslim olmak demektir. Ercan Havalimanı’ndaki yaşadığımız örnek orta yerdedir. Kaldı ki elektrikte de yaşadığımız bir örnek vardır. Yapıyor işletiyor bütün ürettiğini satın alıyoruz ama elektrik arızalarının yüzde 90’nı da bu özelden geliyor. Havalimanı konusunda da gelebilecek en iyi firma gelmedi. Yaşadığımız sıkıntı orta yerdedir. Suda da gelebilecek firmanın bunlardan daha iyi nitelikte olacağının garantisi olmadığı gibi partizanca ve partilerin tercihi ile gönderilecek olabilir. Kıbrıslı hem ekonomisi hem de kendi günlük hayatı için çok önemli olan suyu teslim edeceksiniz.”