Cumhuriyetçi Türk Partisi eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumku (KIB-TEK) Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akim’e destek verdi. 

Erk, Akim’i, eleştiren kesimlerin siyasetin üzerinde baskı kurarak dilediğini yaptırmaya çalıştığını savundu. Kutlay Erk, elektrik kesintilerinin büyük çoğunluğunun da AKSA’dan kaynaklandığına dikkati çekti. Günaydın Ada programına konuk olan Cumhuriyetçi Türk Partisi Eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, gündem yaratacak açıklamalarda bulundu. 

“DOĞRULARI SÖYLÜYOR” 

Özellikle zam elektrik ücretlerine zam yapılma talebinin gündeme gelmesiyle başlayan tartışmaları ve Kıb-TEK Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akim’in bazı sektörlere yönelik eleştirel sözleriyle ilgili soruları yanıtlayan Kutlay Erk, geçmişte de olduğu gibi İsmet Akim ve yönetimin duruşuna destek verdiğini söyledi. 

İsmet Akim’in sektörlere yönelik eleştirilerinde de doğruları söylediğine vurgu yapan Erk, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“KIB-TEK özelleşsin. Peki bunlar aynı baskıyı özel sektör üzerine yapabilecek mi ? Ya da hükümete baskı yapacak ve sonuç alabilecek mi? Turizmciler özel tarife kullanıyor. Üretimin yüzde 40’ın üzerinde tüketen kesimler maliyetin altında tüketiyor. Bunu kim ödüyor ? Diğer tüketiciler. Bu farkı onlar ödüyor. Bunu ödemeyen kesimler de var. Bazı turizm tesisleri de ödemediler. Ara emri aldılar. Bu konular daha tartışılmalıdır diye ara emri aldılar. Ondan sonra kötü yönetimdir diyorlar.” 

“ÖZELLEŞTİRME RİSKLİ” 

Söz konusu sektörlerin siyaset üzerinde baskı kurarak istediklerini yaptırmaya çalıştığını öne süren Erk, Kıb-Tek’in özelleştirilmesinin riskli olduğunu ve ülkenin bu riski alabilecek durumda olmadığını savundu. 

Kutlay Erk, şöyle dedi: 

“Bu konuda risk alacak durumda değiliz. Kıb-Tek’in özelleşmesi ve özel tekel eliyle Kıbrıslı Türklerin enerji alması, bizim için doğru bir konu değildir. Birden fazla özel sektörün yatırım da yapacağı büyük bir piyasa değil.” 

“KESİNTİLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU AKSA’DAN"

AKSA’nın özelleştirmeye en güzel örneklerden biri olduğunu belirten Kutlay Erk, buna rağmen ülkedeki en büyük kesintilerin AKSA yüzünden yaşandığını söyledi: Erk, “AKSA çalıştırıyor özeldir. AKSA’nın maliyetleri Kıb-Tek’ten çok mu ucuzdur ? AKSA’nın şu anda üretTiği daha mı ucuz. ? AKSA’nın bir de anlaşması var; ne üretirsen alacaksın demektir. AKSA kapasitesinin hepsini kullanıyor. Bunu kullandığınızda üretim maliyeti daha düşüktür. AKSA’nın çok daha düşük olması lazımdır maliyeti.” 

“BÖYLE LOKOMOTİF OLMAZ” 

Devletten teşvik alan sektörlerin bunlarla yetinmeyip hep daha fazlasını istediğini de belirten Erk, ülkenin lokomotif sektörü olarak ifade edilen turizmle ilgili de sert eleştirilerde bulundu. 

Erk şöyle konuştu: 

“Sizi bir açmaza bırakıyor sektör. Ya bu fiyata indir yahut ta bu fiyatları buraya çekeceğim turizm çökmüş olacak diyor. Turizm o kadar öncü bir sektör ki, devlet tarafından beslenir. Sürekli kömür atarsınız yine de gidemiyorum diyor. Bu kadar beslenerek götürülen sektör, doğru bir ekonomik lider sektör müdür, yoksa daha başka lider sektörler mümkün müdür. Devlet yüksek öğretim sektörüne bu teşvikleri verseydi herhalde sonuç daha iyi sonuç alacaktır.” 

“BİRİNCİL KONUMUZ GÜÇ PAYLAŞIMI OLMALI” 

Kıbrıs müzakerelerinde yaşanılan süreçle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Erk, mülkiyet tartışmaları için doğru bir zemin ve strateji olmadığını söyledi: 

Erk, “Doğru bir konjektür doğru bir strateji değil. Onun için bunun içinde boğulduğunuzda, o üç paylaşım konusunu ikincil hale getiriyorsunuz. Bizim Kıbrıs Türkleri için asıl önemli olan, güç paylaşımıdır” dedi. 
Erk, bu konunun mülkiyet bahane gösterilerek ikinci plana atılmamasını istedi: 

Kutlay Erk, Rumların Kıbrıs sorununu bir işgal sorunu olarak göstermeye çalıştıklarını da ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı: 

“Kıbrıs sorunu bizim için Kıbrıslı Türkler için 1963’ten başlayan bir güç paylaşımıydı. Olaylarda mülkiyet sorunu yoktu. Göçleri o dönemde Kıbrıslı Türkler verdi. Ama hiç o dönem mülkiyet konusu konuşulmadı. Rumlar da aynı mağduriyeti yaşayınca Kıbrıs Rumlar, sorunu bir işgal sorunu olarak lanse etmek için mülkiyet sorununu kullanıyor.”