Ayşe MENEKŞELİ 

Türkiye’den gelen suyun yönetimi konusunda yaşanan sıkıntılar devam ederken bir açıklama da Cumhuriyetçi Türk Partisi eski Genel Sekreteri Kutlay Erk’ten geldi. Erk, Türkiye’nin suyu yönetmek konusundaki ısrarını dostane bir yaklaşım olarak görmüyoruz dedi. Ada TV’de yayınlanan Haftanın Analizi programına konuk olan eski CTP Genel Sekreteri Erk, tartışmalarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Erk, su konusunda Türkiye ile KKTC arasında yönetsel siyasi ilişkilerde sorun olduğunun ortada olduğunu kaydetti. 

Erk, Kuzey Kıbrıs ile Türkiye arasında yönetsel ilişkilerde bir sorun olduğunun ortaya çıktığının bariz, saklanamayacak bir gerçek olduğunu belirterek, “bizim Kıbrıs Türk tarafı olarak konuya bakışımız kendi halkımız ile ilgilidir. Kendi halkımızı özne bilerek hareket etmeliyiz” dedi. 

“BU BİZİ AŞAĞILAYAN BİR TAVIRDIR” 

Türkiye tarafının yaptığı ‘siz bunu işletemezsiniz çalıştıramazsınız sizin deneyiminiz yoktur gibi’ iddiaları doğru kabul etmek mümkün değildir. Kıbrıslı Türkler için bu aslında onurumuzla ilgilidir. Yani bizi aşağılayan bir tavırdır. 

Kıbrıslı Türklerin bu tavra koyduğu karşılık aslında aşağılanmış olarak hissetmekten kaynaklanıyor bu birincisi. ‘Siz yönetemezsiniz’ demek bir aşağılamadır. Ve Kıbrıslı Türkler Kıbrıs sorununu çözüp Kıbrıs’ın Kuzey coğrafyasını kendi başına Kıbrıs Adası’nı Rumlarla eşit ortak olarak yönetecekse, Kıbrıslı Türklere bunun söylenmesi haksızlıktır dedi. 

“BUNUN ADI ‘TÜRKİYELİLEŞTİRME’” 

Kıbrıslı Türklerin bu yaklaşımı hak etmediğini kaydeden Erk, halkın tepkisini ortaya koyduğunu kaydetti. Erk, “Bir Türk firma ile özelleşsin istiyorlar bunu hiç saklamadan söylemek lazım. Bu yapılmak istenen bir özelleştirme çabası değildir. Suyu “Türkiyelileştirme” çabasıdır. Kıbrıslı Türklerin elindeki bütün su kaynaklarını almaktır. Türkiye’den boruyla su geldi diye Kıbrıslı Türklerin hali hazırda sahip olduğu ve yönettiği su kaynaklarını da buna vereceksiniz diyor. Yeraltındaki sular, akarsular, yağmurla yer üstünden geleni de, yer altından çıkanı da, akan yada duranı, ne varsa bana vereceksiniz. Denizden arıtılanı da bana vereceksiniz, kanalizasyondan arıttığınızı da bana vereceksiniz. Yani, ‘Her damla suyunuzu bir Türkiyeli firmaya vereceksiniz’ diyor. O yönetecek o verecek size bunun adı özelleştirme değil bunun adı ‘Türkiyelileştirmedir.’ 

“DOSTANE, ANAÇ, SEVGİLİ GİBİ BİR YAKLAŞIM OLARAK GÖRMÜYORUZ” 

Erk, sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “Bütün bunların üzerinden geçen toprağı da ve araziyi de tapulayacaksınız ki; o da onun olacak. Bunun kadar garip bir şey olamaz. Boru hatları üstünü vereceksiniz. Diğer taraftan belediyelerin arıtma tesisleri var. Arıtma tesislerinin tapusunu vereceksiniz gibi anlaşılıyor. Bunlar mümkün olan şeyler değil. Şimdi o zaman düşünüyorum ve diyorum; Türkiye Cumhuriyeti Kara Yolları Kuzey Kıbrıs’a epey bir karayolu ve köprü yaptı, bunların tapusunu ne zaman isteyecek? Dolayısıyla buradaki tavrı Kıbrıslı Türkler için çok da dostane, çok da anaç, çok da sevgili gibi bir yaklaşım olarak görmüyoruz. 

Bu doğrudan su kaynaklarını Türkiye’nin Türkiyelileştirme istemesi girişimi olarak görüyoruz ki; bunu Kıbrıslı Türklerin kabul etmesi mümkün değildir. Bunların bütün açıklıkla konuşulması lazımdır. Bu sorunu çözmek için nasıl gördüğümüzü, nasıl anladığımızı ne yapılmak istendiğini sandığımızı Türkiye ile açık açık konuşmak lazım. Yani ben Türkiye’ye bunu söylemek zorundayım ki; ‘Senin bu teklifin bütün sularımı Türkiyelileştirme arzusudur.’ 

BESKİ, SORUNLARINI ÇÖZEBİLİR 

BESKİ’nin kurulması ve yönetime talip olması ile ilgili bazı rahatsızlıkların olduğunun hatırlatılması üzerine Erk, şunları kaydetti: “BESKİ konusunda belediyelerin kendilerinin kurduğu bir oluşum dolayısıyla eğer farklı düşünceleri varsa kendi aralarında bu farklı düşüncelerini tartışıp neticede kendi şirketleridir kendi şirketlerinin vizyonunu kendileri belirlediler bu vizyona giderken misyonu da birlikte gerçekleştirecekler. 

Farklılıklar var ise kendi içlerinde bunu çözerler. BESKİ her belediye alanında suyu kendisi dağıtacaksa suyun tahsilatını kendisi yapacak ve bu gene üye belediyelerin marifetiyle olacak. Çünkü neticede o su hatlarının tamiratı vardır, geliştirilmesi, yenilenmesi vardır. Bunu BESKİ’nin gelip gidip yapması değil de, her yerel belediyenin kendisinin yapması daha ekonomik olur diye düşünüyorum. Birlikte yapacakları bir harekettir ve her halükarda da kendilerinin ortak olduğu bir oluşumdur. Öyle veya böyle yapan kendileridir. Şöyle ele alalım; eğer BESKİ diyorsa BESKİ dağıtacak bütün suyu evlere Lefkoşa’daki suyu dağıtan BESKİ aslında hem Lefkoşa Belediyesi hem Mağusa Belediyesi hem geri kalan üye belediyelerdir. 

Dolayısıyla gene kendileri dağıtıyor gibidir ama bunu kendi içlerinde çözerler. Uygulama safhası içerisinde çıkan sıkıntılara göre kararlarını yeniden değiştirip yapıyı yeniden geliştirebilirler. Uygulama içerisinde kazanılan deneyimde daha etkili daha ekonomik sistemler de uygulayabilirler, bunlar çözülebilir dedi.