“Federal devlette iki tarafın ortaklaşa katılacağı bir hükümet modeline biz hazırız”

“Umutların artıp eksileceği bir sürece gireceğiz”

 “Yabancı iş gücü buraya bir ihtiyaç için gelir. O ihtiyacın giderilmesi için tabi ki bir süresi olması gerekiyor”

“İhtiyaç, proje, uygulama veya çalışma gibi nedenlerle azami 3 yıla kadar bir iş gücünü getirirsiniz değerlendirirsiniz. Çalışmanı bittiğinde ise o iş gücünün ayrılması gerekiyor”

ÖZGE KİZİR

Çalışma hayatını düzenleme kapsamında ele alınan “üç yılı doldurun yabancı çalışanın, 90 günlüğüne yurtdışına gönderilmesi” tasarısı, siyasileri ikiye böldü. Birçok siyasetçi bunun ekonomiye olumsuz etki edeceği noktasında birleşirken, CTP eski sekreteri Kutlay Erk, “bu doğru bir uygulamadır. İhtiyaç, proje, uygulama gibi nedenlerle azami 3 yıla kadar bir iş gücünü getirirsiniz değerlendirirsiniz. Çalışmanı bittiğinde ise o iş gücünün ayrılması gerekiyor” dedi.

Müzakereler konusunda da konuşan Erk, en kritik konuların görüşülmeye başlandığına dikkat çekerek, “tansiyonun inip çıkacağı ve umutların artıp eksileceği bir süreç içerisinde olacak” ifadesini kullandı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, üç yıl çalışma izniyle adada bulunan kişilerin 90 gün yurtdışında kaldıktan sonra tekrar adaya girişine izin verileceği şeklindeki yapılacak olan düzenleme ve müzakerelerde gelinen nokta konusunda Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendirmede bulundu. Yapılması beklenen uygulamanın doğru bir uygulama olduğunu savunan Erk, “Bu doğru bir uygulamadır. Yabancı iş gücü buraya bir ihtiyaç için gelir. O ihtiyacın giderilmesi için tabiki bir süresi olması gerekiyor. Fakat bu durumun sürekliliği olmaması lazımdır. Dolayısıyla bir ihtiyaç, proje, uygulama veya çalışma gibi nedenlerle azami 3 yıla kadar bir iş gücünü getirirsiniz değerlendirirsiniz. Çalışmanı bittiğinde ise o iş gücünün ayrılması gerekiyor. Bu durumun sürekliliği olmaması gerekir diye düşünüyorum. Eğer yeniden bu iş gücüne bir başka çalışma, alan veya bir projede ihtiyaç olacaksa tabiki bu konudan ayrı değerlendirmek gerekir. Üç ay sonra yeniden değerlendirilir. Bunun doğru bir uygulama olacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

“Yerel iş gücü ve kaynaklarından yararlanılması lazımdır”

Düzenleme konusunu işverenler açısından değerlendiren Erk, iş gücünün yerel iş gücü tarafından karşılanması gerektiğini savundu. Erk,“Burada sürekliliği düşürülen bir istihdamsa yerel iş gücüyle bu ihtiyacın karşılanması gerekiyor. Süreklilik konu olduğunda yerel iş gücü ve kaynaklarından yararlanılması lazımdır. Fakat belirli projelerde yerel iş gücü kaynaklarında olmayan var ise bunu bir süreliğine getirirsiniz o ihtiyacını giderirken eğer o nitelikteki bir iş gücüne sürekli ihtiyacınız doğacaksa da bu arada yere yerel iş gücünden birini de o 3 yıl içerisinde eğitirsiniz. Bununla beraber gelen geri döner ve eğittiğiniz de devamlı çalışmış olur. Dolayısıyla burada konuyu çok net koymak lazımdır” ifadesini kullandı.

“Ekonomimizin dışına çıkan bir paradır”

Sürekliliği olan ucuz iş gücünü isteme yaklaşımının doğru bir yaklaşım olmadığını ifade eden Erk şunları söyledi: “Kimsenin başka mazeretler bulmaması gerekiyor. Sürekliliği olan ucuz iş gücü istiyoruz yaklaşımı doğru bir yaklaşım değildir. Ülke ekonomisi içinde doğru bir yaklaşım değildir. Bununla beraber ülkenin insan kaynakları için de doğru bir yaklaşım değildir. Zaten yurt dışından gelen iş gücünün de kazandığı para aslında kendi ekonomimize harcanan bir para değildir. Ekonomimizin dışına çıkan bir paradır. Dolayısıyla sürekliliği olacak bir iş gücü düşünülürse gelen iş gücü olması lazım ve onun kazancıda biliyoruz ki yeniden ekonomimize döner ve ekonomimizde onun yarattığı artı değerlerle beraber pazar faaliyetleri çalışır.” 

“İş insanları çok rahat olarak bu ayrımı yapması lazımdır”

Bir süre koymak ve o sürenin sonunda o gelen iş gücünün yurtdışına çıkması konusunun doğru bir çözüm olduğunu belirten Erk, “Dolayısıyla iş insanları çok rahat olarak bu ayrımı yapması lazımdır. Ucuz emek belki o günün maliyeti için caziptir. Fakat ekonominin sürekliliğinde cazip bir olay değildir. Bu emeğin kazandığı para maaş veya ücret ne derseniz deyin yurt dışına çıkar. Yani siz bir yerde para ihraç edersiniz. Emeği ithal edip parayı ihraç edersiniz demektir. Bu doğru bir şey değildir. O paranın sizin emeğin yarattığı değerin kendi ekonomisi içinde kullanılmasını istersiniz. Onun kazandığının da kendi ekonomimizde tüketmesini istersiniz. Bizce doğru bir yaklaşımdır. Bir süre koymak ve o sürenin sonunda o gelen iş gücünün yurt dışına çıkması doğru bir çözümlemedir” şeklinde konuştu.

“Gerilimler yaşayacağız”

Ülkenin yıllardır en önemli konularından biri olan çözüm süreci konusunda değerlendirmede bulunan Erk, “Müzakere sürecinde hala daha olumlu bir izlenime sahibim. Ancak farkındayım ki en kritik konular görüşülmeye başlanmıştır. Dolayısıyla tansiyonun inip çıkacağı ve umutların artıp eksileceği bir süreç içerisinde olacağız. Fakat liderler artık görüşme masasında, birbirleriyle görüşmeyip koparırım diye tehdit etmiyor. Yaşanan bu durum iyidir. Fakat doğası gereği böyle gerilimler yaşayacağız” ifadesini kullandı.

“Kolay olmayan konular görüşülüyor”

Kıbrıs çözümü konusunda kolay olmayan konuların görüşüldüğünü ifade eden Erk şöyle konuştu: 

“Kolay olmayan konular görüşülüyor. Onlarca yıl birinin kullandığı bir mülk ve oradan doğan bir hakkı vardır. Diğerinin de onlarca yıl kullanmadığı ama tapusunu elinde tuttuğu uluslararası yasa geçerliliği olan bir durum vardır. Bunu çözeceksiniz. Diğer konuların yanında bunlar da tabi ki gerilimler yaratacak konulardır. Ama liderler masada bu konulara çözüm arayışı içerisinde oldukları sürece gerilim ne olursa olsun bizce umutlu bir durumdur. Umarım herhangi bir şekilde kopma aşamasına gelmez. Bizde bütün heyecanımızla bazen karamsarlık bazen iyimserlikle ama hiç tükenmeyen bir heyecanla çözüm sürecini izleyelim.” 

“KKTC insanları olarak biz bir ortaklık devletine hazır durumdayız”

İkili hükümet modeline KKTC’nin hazır olduğunu vurgulayan Erk, “2’li hükümet modeline tabi ki hazırız. Federal devlette iki tarafın ortaklaşa katılacağı bir hükümet modeline biz hazırız. Ama kuzeyin ve güneyin ayrıca kendi hükümetleri de olacak onlar da federe kanatların hükümetleri olacak. Biz bunlara hazırız. KKTC insanları olarak biz bir ortaklık devletine hazır durumdayız. Ortaklık devletini eşit etkide katılımcılıkla biraraya getirmeye ve şekillendirmeye hazırız” dedi.

“Tavsiye edeceğim şey, sükûnet ve güven ile liderlerin görüşme sürecini izlemektir”

Çözüm sürecinde umutsuzluğa kapılmadan liderlere güvenilmesi gerektiğini belirten Erk sözlerini şöyle tamamladı: “Aslında bizim kamuoyundan istediğimiz bir şey vardır. Kıbrıslı Türk olarak kendi yapmaya çalıştığım ve bütün herkesinde yapmasını tavsiye edeceğim şey sükûnet ve güven ile liderlerin görüşme sürecini izlemektir. Kesin umutsuzluğa kapılmadan umudu hep yüksek tutarak ama bazı sıkıntıların yaşanacağını da bilerek, görevin o sıkıntıların aşılması olduğunu ve o sıkıntıları aşmak için liderlere de güvenerek süreci yakından takip etmektir. Bununla beraber birde bu süreç üzerinden yapılan kuzeyden ve güneyden yapılan ve statükonun sürdürülmesi amacına yönelik statükodan çıkar sağlayanların kendi menfaatlerini sürdürmesine yönelik yapılan kampanyalara da aldırış etmeden, morali bozmadan liderlerin görüşme sürecine olumlu destek vermektir.”