Eroğlu, kendisinin çözüm istemediği yönündeki söylemleri de eleştirerek “Asıl söylenmesi gereken ve sorulması gereken soru, Rumların bizlerle çözüm isteyip istemediğidir” diye konuştu.

Derviş Eroğlu seçim ofisinden verilen bilgiye göre, Eroğlu dün akşam Lefkoşa’ya bağlı Balıkesir, Düzova ve Haspolat’ı ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi.

Eroğlu’na ziyaretleri sırasında UBP Lefkoşa İlçe Başkanı ve Milletvekili Faiz Sucuoğlu, UBP Lefkoşa Milletvekilleri Zorlu Töre, Ersin Tatar, Tahsin Ertuğruloğlu, DP-UG Lefkoşa Milletvekili Mustafa Arabacıoğlu ile UBP ve DP-UG’nin örgüt başkanları eşlik etti.

Eroğlu ziyaretleri sırasında cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Kıbrıs konusundaki görüşlerini aktardı.

“RUMLAR BİZİMLE ANLAŞMA İSTER Mİ? BU SORU SORULMALI”

Cumhurbaşkanlığı seçiminde UBP ve DP-UG’nin kendisine tam destek gösterdiğini ifade eden Eroğlu, “İki partini desteğiyle kampanyamızı sürdürüyoruz” dedi.

Henüz masada bir anlaşmaya varılamadığına dikkat çeken Eroğlu, bu noktada Rumların, Kıbrıslı Türklerle bir anlaşma isteyip istemediğinin sorulması gerektiğini söyledi.

“Eğer Rumlar bizimle gerçekten anlaşma isteği duymuş olsalardı, Perez De Cuellar anlaşma metnini onaylardı” diye konuşan Derviş Eroğlu, daha sonra Annan Planı’nın da Rumlar tarafından reddedildiğini anımsattı.

Dünyanın bu tutumu sorgulaması gerektiğini ifade eden Derviş Eroğlu, Annan Planı’na evet diyen Kıbrıs Türk tarafına verilen sözlerin de tutulmamasını eleştirdi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden ikisinin, Rumlara yakın durduğunu belirten Derviş Eroğlu, “bu yüzden hiçbir BM Genel Sekreteri Rumların aleyhine bir rapor yazmıyor” diye konuştu.

“DEVLETE İNANMAYANLARIN, AĞLAYANLARIN ADAYI”

Kalıcı bir anlaşmaya varmak için, Kıbrıslı Türklerin egemen bir halk olduğunun, siyasi eşitliğinin kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim Rum halkından hiçbir farklımız yoktur. Bazı adayların söylediği gibi, Eroğlu seçildi ve zaman kaybettirdi, Talat zamanında özgüven ve itibar vardı şimdi yok gibi sözler doğru değildir ve dünyaya kendi kendimizi yanlış anlatmaktan, zarar vermekten başka bir işe de yaramaz.

Biz ‘KKTC’nin kuruluşu bir hataydı’ dersek dünya bizi anlamak istemez. İşte şu anda karşımızda KKTC’nin kuruluşunu doğru bulan bir aday vardır ve onun karşısında da KKTC’nin kurulduğu gece üzüntüsünden ağladığını söyleyenlerin desteklediği bir aday vardır.

KKTC gerçeğini benimsemeyen, ama o devletin çatısı altında hükümetin büyük ortağı olmayı çıkarları için uygun bulan bir partinin adayı vardır. Bir bayan aday ne diyor? 19 Nisan’da kazanması durumda KKTC gençliği özgür olacakmış. Kimlik sahibi, kişilik sahibi, onurlu bir halk olacakmışız. Değerli kardeşlerim biz zaten özgürüz. Onurlu bir halkız. Büyük devletlerin, gelişmiş ülkelerin bile çeşitli sorunları vardır. Bunları bilmeden, görmeden kendi ülkenizi, Devletinizi kötülerseniz hata yaparsınız. KKTC halkı onuruyla, ölümü göze alarak mücadele etmiştir. Hem de yokluklar içerisinde bunu başarmıştır. Şimdi yapılması gereken istihdam, ekonomik istikrar, istikrarlı büyüme gibi konulara çare bulmak, halkın yaşam kalitesini yükseltmektir. Bu da en başta hükümetlerin görevidir. Şu anda hükümetin büyük ortağı ise CTP’dir.”

“RUM’UN NE İSTEDİĞİ BELLİ”

Bazı adayların sürekli olarak ‘iki kesimli, iki toplumlu federasyon’ dediğine dikkat çeken Derviş Eroğlu, bunun altında ne olduğunun önemine işaret etti.

Rumların Güney Mesarya’nın tümünü, Alayköy’den Güzelyurt’a, Kumyalı’dan itibaren Karpaz’ı, Yeniboğaziçi ve etrafındaki 4 köyle birlikte, Değirmenlik ve etrafındaki 4 köyü istediğini ifade eden Eroğlu, “Türk askerini, Türkiye’nin garantisini istemiyorlar. Dönüşümlü başkanlığa da karşı duruyorlar” diye konuştu.

Rumların ne istediğini, CTP’nin de iyi bildiğini söyleyen Eroğlu, “Size gelip bizlerin yalan söylediğini ifade edecekler. Harita yoktur dediler. Harita yoktur ama biz dik durduk diye masaya gelemedi. Ama bu sefer köy isimleriyle geldiler. Bunları kağıt üzerinde alt alta yazdığınızda ortaya doğal bir harita çıkıyor. Bizim hassasiyetlerimiz ortadadır. Onlar da Kıbrıs konusundaki başlıklarla ilgili görüşlerini ortaya koysunlar da görelim” dedi.

“İKİ KURUCU DEVLET ESASTIR”

Eroğlu şöyle devam etti:

“Anastasiadis masadan kaçmış da ben bayram yapıyormuşum. Akdeniz’deki gemimizi bahane ederek masadan kaçtılar. Kıbrıs’ın denizlerinde, ne kadar zenginlik varsa, Kıbrıs Türkü de ortaktır. Bunu Rum da, dünya da kabul ediyor. Diyoruz ki, ‘gelin bunu beraber çıkaralım’. ‘Hayır’ diyorlar. ‘İlerde bir anlaşma olursa payınızı vereceğiz’ diyorlar. Başka bir şey daha diyorlar; ‘Kıbrıs Cumhuriyeti devam edecekmiş’. BM parametrelerinde böyle bir şey yoktur. Rumların düşüncesi Kıbrıs Cumhuriyeti devam edecek, biz de o çatı altında azınlık olarak hareket edeceğiz. Kafalarındaki budur. Biz yeni bir ortaklık devleti kurulacaksa, Türk ve Rumların iki kurucu devletinden oluşacak bir yapıya varız.”

“GEÇMİŞİ BİLMEYENLER VAR”

Kıbrıs Türk tarafı olarak yaşayabilecek bir anlaşma arayışında olunduğunu belirten Eroğlu,  “Talat bey diyor ki Eroğlu ile 5 yıl kaybettik. Arkadan da biri efendisinin sesi gibi ses veriyor. Eroğlu ile zaman kaybettik, onu götürmeliyiz. Eroğlu’nu götürmek kolay değil. Eroğlu halkıyla beraber halkı için uğraşıyor. Diyor ki, ülke için bu kadar zamandır ne yaptı söylesin. Bu lafları söyleyen 70 gün başbakanlık yapmıştır. Ben 6 bin 170 gün başbakanlık yaptım. KKTC’de ne varsa yüzde 98’inin altında imzam var” dedi.

Bunları söyleyenlerin, geçmişi bilmeyen kişiler olduğunu belirten Eroğlu, 19 Nisan’da seçilecek kişinin geçmişi bilen, halka liderlik edebilecek biri olması gerektiğini söyledi.

7’den 70’e halk için daha iyi bir gelecek sağlamak için çalıştıklarını söyleyen Eroğlu, bu yüzden sabırlı, kararlı, dik oturmasını ve halkın ne istediğini bilen birinin önümüzdeki dönem müzakere masasında olması gerektiğini belirtti.