Cumhurbaşkanı ve bağımsız cumhurbaşkanı adayı Dr. Derviş Eroğlu, halktan son kez görev talep ettiğini belirterek, hedefinin gelinen önemli aşamada Kıbrıs sorununu bir sonuca bağlamak olduğunu söyledi.

Eroğlu, “Rum liderliğini pazarlık aşamasına getirdiğini ve Mayıs’ta sonuç alıcı müzakereler başlayacağını” ifade etti.

Derviş Eroğlu bugün,Serhat İncirli’nin Kıbrıs TV’de hazırlayıp sunduğu Kıbrıs’ta Bugün programına konuk olarak açıklamalarda bulundu.

“Hatalar yapmış olabilirim ama şimdi birlik zamanıdır dediniz. Bu söz sizin siyasi hayatınız için mi yoksa UBP ile ilgili mi” sorusuna Eroğlu, bu sözlerinin kendi siyasi hayatıyla ilgili olduğunu belirtti.

Derviş Eroğlu,  “benim siyasi hayatım da UBP içerisinde geçtiği için, gerek milletvekili iken gerekse de parti başkanı veya başbakanken, icraatın içinde olan insanların hatalar yapması kaçınılmazdır. Mühim olan o hataları kısa sürede telafi etmek lazım” dedi.  

“EROĞLU ÇÖZÜM İSTEMEZ SÖZÜ SİYASİ GELENEK OLDU”

Eroğlu “Çözümsüzlük yanlısı olduğunuz yönünde sürekli eleştiriliyorsunuz. İkinci eleştiri noktasında bozuk siyasi veya sistemin sorumlularından biri de sizsiniz. Bu eleştirileri nasıl yorumlarsınız?” yönündeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

“Çözümsüzlük lafı hep söylendi. 2010 yılındaki seçimlerde dış basına kadar bu mesajlar iletildi. Benim uzlaşmaz olduğunu kendisini sol kabul eden siyasi partiler söylüyor. Gün geldi cumhurbaşkanı oldum ama çözüme ulaşılamadı. Ben Sayın Talat’a çözüm istemez demedim. Hatırlayacaksınız, Perez De Cuellar belgesini meclisten ben başbakanken geçirdik. Bu, Eroğlu çözüm istemez lafı siyasi gelenek haline geldi. Halbuki müzakereleri pazarlıklar aşamasına kadar taşımış bir liderim. 2010’da seçildikten tam 1 ay sonra masaya oturdum. Anastasiadis seçildikten sonra da NAVTEX’i bahane ederek masadan kaçtı. Bizde kendi kendimizi suçlama hastalığı var. Ben pazarlıklar safhasına kadar olayı getirmiş bir kişiyim. Genel Sekreter’e son oyun sözünü söyletebilmiş bir kişiyim. Benim aday olurken söylediklerimi, Eide de teyit eder gibi açıklamalar yaptı. Hala daha bana çözüm istemez diyorlar.”

“11 ŞUBAT BELGESİ ÇIKTIR. BUNDA BENİM İMZAM VAR”

“Farklı bir düşünce modeliniz mi var? İki devletli bir çözümü mü tercih ediyorsunuz?” şeklindeki soruya ise Derviş Eroğlu, 11 Şubat Ortak Açıklama Metni’nin açık olduğuna dikkat çekti.

Oluşturulacak federasyonun iki kurucu devletten neşet edeceğine dikkat çeken Derviş Eroğlu, “bu metinde benim imzam var. İmzamın arkasındayım. Ama Sayın Anastasiadis ne yaptı? Rum Ulusal Konseyi’nden bir karar çıkartarak, bulunacak çözümün  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evrimleşmesiyle oluşacağını söyledi. Ama buna Ne CTP ne de TDP ses çıkardı” diye konuştu.

“ATUN’A TEŞEKKÜR EDERİM”

Eski başbakanlardan Hakkı Atun’un geçtiğimiz günlerde kendisinin desteklenmesi gerektiği yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise Eroğlu, “biz kendisiyle aynı yıl siyasete başladık.  Daha sonra bir yol ayırımı oldu. Bir rekabet başladı. Başka partiye gitmiş olsa da siyasi görüşlerimiz çok yakındır. Kendisine teşekkür ederim” dedi.

“NAMSOY İLE  GÖRÜŞTÜM”

Seçimin birinci turunda Kudret Özersay’ı destekleyen Lapta Belediye Başkanı Fuat Namsoy ile görüşüp görüşmediğinin sorulması üzerine ise Eroğlu Namsoy ile bir görüşme yaptığını belirtti.

Namsoy’un izah etmek istemediği bir nedenle Kudret Özersay’ı desteklediğini kendisine söylediğine dikkat çeken Derviş Eroğlu, Namsoy’un ikinci turda da kendisini destekleyeceğini düşündüğünü söyledi.

Eroğlu ayrıca, “birinci turda desteklediği aday lehine bayağı aktif oldu. Ama ikinci turda bu sefer de benim lehime veya aleyhime bir faaliyet içine gireceğini düşünmüyorum” dedi.

“AKINCI İLE İLGİLİ SÖZLERİM İSTİSMAR EDİLDİ”

“Türkiye’de son birkaç yıldır Fethullah Gülen’den bahsediliyor.  Hiç kendisiyle tanıştınız mı? Bir de bir gazetecinin size bu yönde bir sorusu oldu. Sayın Akıncı’nın Fethullahçı olduğu ya da diğer adıyla paralel yapı ile bir bağı olduğunu ima ettiniz” sorusuna ise Eroğlu şunu söyledi:

“Fethullah Gülen ile hiç bir araya gelmedim. Ama zaman zaman bazı vaazlarını televizyondan izledim. Dün, Türkiye’den gelen gazeteci arkadaşlarla bir araya geldim. Sohbet toplantısı yaptık. Son anda gazetecilerden birisi, Akıncı’nın paralel yapı tarafından desteklendiği söyleniyor, arkasında ABD’nin olduğu söyleniyor diye sordu. Böyle söylentiler her zaman oldu. Ama doğru olup olmayacağını bilecek değilim dedim. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz ama bunun doğru olup olmayacağını kimse söyleyemez. Sayın Akıncı’nın paralel yapıyla bir bağı olduğunu ben söylemedim. Söylenen sözler vardır ama bunun doğru olduğunu bilemem dedim. Bunu manşete çeken gazeteler, Eroğlu, Akıncı’ya Fethullahçı dedi diye yazdılar. Bunu ancak Akıncı’nın kendisi ya da ona destek veren kurum ve kuruluşlar bilebilir. Sanki kendisini paralel yapı taraftarı ilan etmişim gibi manşetlere taşıdılar. Bu sözlerim istismar edildi.”

“İÇTE İKİ, DIŞTA TEK”

Derviş Eroğlu, ortak açıklama metninde tek egemenliğin de yer aldığı ve bunu imzalarken sıkıntı duyup duymadığının sorulması üzerine, ortak açıklama metnindeki egemenliğin dışa karşı tek egemenlik olduğunu söyledi.

Eroğlu ayrıca, içte iki egemen yapı olacağını belirterek, buna göre de tarafların herhangi birinin bir diğeri üzerinde egemenlik kurmayacağının yazılı olduğuna dikkat çekti.

“SİYASİ HAYATIMIN SONUNA GELDİM”

Eroğlu  “kaybederseniz partinizi ve taraftarlarınızı toparlayabilecek misiniz? Çünkü Kudret Bey’in toparlayacağı yönünde düşünceler var. Bir de Kaybetmeniz halinde siyasete dönmeyi düşünüyor musunuz?” yönündeki bir soruya da şöyle yanıt verdi:

“Öyle bir iddia var. Yani Kudret Bey’in parti kuracağı yönünde iddialar var. Etrafında olan, kendisine destek veren arkadaşlarının böyle bir düşüncesi var ama kendisi kurar mı bilmem.  Ben siyasi hayatımın sonuna geldim. Bu benim son seçimimdir. Bu seçimde de eğer Anastasiadis’i pazarlılar safhasına taşıyamamış olsaydım, belki de bu seçimde de aday olmazdım.  Halktan da tekrar aday olmam yönünde telkinler olmuştu. Bir de gelinen aşamanın, müzakerelerin tamamlanma aşaması olması önemlidir. Bu noktada artık tarafların kaçış imkanı yoktur. Dünya bu müzakerelerin sonuçlandırılması beklentisindedir. Benim aday olmamın en önemli nedenlerinden biri de pazarlık safhasına gelmemizdir. 11 Şubat belgesi 77-79 Doruk Anlaşmalarından buyana imzalanan en önemli belgedir ve bir nevi yol haritasıdır. Biz buna göre yol haritamızı hazırladık. anlaşma olmazsa şu anda iki devlet var. Biz bu iki devleti bir çatı altında birleştirmeye çalışıyoruz.”

“DIŞ GÜÇLEİN ÇÖZÜMSÜZLÜKTE PAYI VAR”

“Genel bir kanı olarak büyük devletlerin anlaşma istemesi halinde çözüm olabileceği söyleniyor. Aynı fikirde misiniz?” sorusuna da Eroğlu, öncelikle sorunun köküne inmek gerektiğini belirtti.

“4 Mart 1964’te BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı geçici karar, o dönem alınmamış olsa, bugüne kadar çoktan anlaşma olurdu” diyen Eroğlu,  AB’nin Rumları birliğe almamış olması halinde de bir sonuca gidilebileceğini söyledi.

Derviş Eroğlu, “üzerimizdeki ambargolar, izolasyonlar kalksa Rumlar masada daha esken davranacaktı. Dış dünyanın, bu çözümsüzlükte etkisi vardır” diye konuştu.

“BEN DE RUM’UN BAZI TAVIRLARINDAN RAHATSIZIM”

“Yarın çözüm olursa dağdaki bayrağı kaldıracaksınız. Çünkü bayrak karşı tarafı rahatsız eder” yönündeki bir soruya ise Eroğlu şöyle yanıt verdi:

“Rum’un da bazı tavırları beni rahatsız eder. Dağdaki bayrak niye rahatsız etsin bazı insanları? Yunanistan’ın Savunma Bakanı Güney Kıbrıs’a gelip de Kuzeye yunan bayrağı dikeceksiniz derken ben rahatsız oluyorum. Onlar da dağdaki bayraktan rahatsız olsun.”