3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin sulandırılmadan devamının, Rum tarafının niyetleri ve dünyada yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda Kıbrıs Türk halkı için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. Eroğlu, 'garantilerin devamından taviz verilemez' dedi. Derviş Eroğlu, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın “mülkiyette öncelik 1974 öncesi sahibindedir, içinde oturanın durumuna da bakılacak” şeklinde demeç verdiğini, bunun yanlış olduğunu savundu. 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Ada TV’de yayınlanan Erçin Şahmaran’ın sunduğu Gündeme Bakış programına katılarak Kıbrıs konusu ve hükümet çalışmaları ile ilgili soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü’nün garantilerin tabu olmadığını söylemesiyle Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı’nın garantileri çözümün önünde engel olarak görmediğini açıklamasının Rum tarafını taviz koparma konusunda iştahlandırdığını anlatan Eroğlu, şöyle konuştu: “ Anastasiadis’in son açıklamalarında garantiler konusunda ortak bir anlayış olduğundan, Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin üye olmayan bir garantörünün olamayacağından bahsetmesi Kıbrıs Türk Halkı’nı endişelendirmektedir. Garantilerin devam etmeyeceği bir anlaşmaya Kıbrıs Türkü evet dememelidir.” 

“MÜLKİYET KONUSU BÜYÜK SIKINTI YARATACAK” 

Eroğlu bir başka zoru üzerine, “Anastasiadis’in henüz Cumhurbaşkanı Akıncı tarafından net bir şekilde yanıtlanmayan açıklamalarından çıkan sonucun Kıbrıs Türk Halkı için mülkiyet konusunda da büyük sıkıntı yaratacak gelişmeler olduğunu gösterdiğini” belirtti.Eroğlu, kendisinin Cumhurbaşkanı olduğu dönemde mülkiyet konusunda 40 yılı aşkın süredir o malı kullanan ve geliştiren insanların haklarını ön planda tutan bir yaklaşım olduğunu ifade etti ve o önerileri sıraladı. 

“GÜNEYDEKİ TÜRK MALLARININ GELİŞTİRİLMESİ LAZIM” 

3’üncü Cumhurbaşkanı Eroğlu, Güney’deki malların Rumlar tarafından bilerek değersizleştirildiğini oysa KKTC’de kalan malların değer kazandığını ifade etti ve bu farkın giderilmesi için de masaya öneri koyduklarını anımsattı. Eroğlu, “Uzman şehir plancılar vasıtasıyla kentsel dönüşüme ihtiyacı olan alanlar belirlenip, öncelikle kimsenin yaşamadığı boş alanlardan başlanacaktır şeklinde yazılı bir anlaşmamız vardı. Bu güneydeki Türk mallarının değerlendirilmesi için ortaya koyduğumuz ve BM Genel Sekreterinin de raporunda yazılı olarak “yeni ve yaratıcı” bir öneri şeklinde övgüyle söz ettiği önerilerimizin bir kısmını oluşturmaktaydı” dedi. 

“HALKIMIZ MAHKEME KAPILARINDA SÜRÜNECEK” 

Derviş Eroğlu bir başka soru üzerine, Anastasiadis’in açıklamalarına göre çözüm sonrasında kurulacak mülkiyet komisyonunun bir malın akıbeti için yeterli olmayacağını, bundan memnun olmayanın önce Kıbrıs’ta mahkemeye gideceğini, onun kararından da memnun olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağını belirtti. 

“ANASTASİADİS İŞİNE GELDİĞİ GİBİ KONUŞUYOR” 

Eroğlu, Rum lider Anastasiadis’in gayet doğal olarak kendi halkının istediklerini savunmakta olduğunu bunun için işine geldiği gibi konuştuğunu da ifade etti ve Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da kendi halkının haklarını koruması gerektiğini, bunun için halka her şeyi açıkça anlatmasının ve tavrını ortaya koymasının şart olduğunu vurguladı. Anastasiadis’in Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam edeceği yönündeki açıklamasının yanlış olduğunu, Rum liderin 11 Şubat 2014 Eroğlu-Anastasiadis ortak açıklamasına da ters düştüğünü kaydeden Eroğlu, “yeni ortaklık eşit statüde iki kurucu Devlet tarafından meydana getirilecektir. Bu olmazsa büyük zarar görürüz. Rum tarafı hala oyun peşindedir” diye konuştu. 

“SU KONUSU ORTAYA DÖKÜLMEMELİYDİ” 

3’üncü Cumhurbaşkanı Eroğlu, Türkiye’den KKTC’ye deniz altından borularla su getirilmesi ve Türkiye –KKTC arasında yaşananlarla ilgili soruları da yanıtladı ve “ hükümetin bu konuda başarılı olduğunun söylenemeyeceğini” savundu. Eroğlu, “çok uzun yıllar Başbakanlık yaptınız. Siz olsaydınız bu konuda ne yapardınız” sorusuna ise özetle şöyle yanıt verdi: “Olayı bu noktaya getirmezdim. Hazırlıklar önceden tamamlanır Türkiye ile oturur konuşur, tartışır, kol kırılır yen içinde kalır misali her şeyi geride bırakır anlaşmayı imzalardım. Hükümet bu konuda çok yıprandı. Başbakan yetki veriyor Bakanlar gidip anlaşıyor sonra CTP Parti Meclisi bunu reddediyor veya onaylamıyor. İşi bu şekilde ortaya dökmek, nerdeyse sokağa dökülmesine yol açmak çok yanlış olmuştur. Suyu isteyen biziz çünkü suyumuz kalmadı. Kullanabildiğimiz suyumuzun durumu bellidir. Ben yıllarca Türkiye’de bütün Başbakanlarla bu konuyu konuştum ve suyun gelmesini istedim. Nasip son beş yılda bu işin gerçekleşmesiymiş. Peki, şimdi bu su buraya gelmişken bunu kullanmamak olur mu? Belediyelerin durumu ortadadır. Bir şirket kurdular sermayesi yok. Türkiye bu suyun buraya gelmesi, burada artırma tesislerinin kurulması, bütün ülkeye ulaşması için çok harcama yaptı. Şimdi bu suyun evlere ve tarım alanlarına ulaşması lazım. Bizim belediyelerimizin şebekesinde %30-40 kaçak olduğunu biz söylüyoruz. O halde ne yapılmalı? Bu şebekeler de yenilenmeli. Kim yapacak? Kim parayı toplayacak? Bir çözüm mutlaka ivedi olarak bulunmalı. Bizim belediyelerimiz bugüne kadar su paralarını gereği gibi toplayamadı. Artık toplanması ve bunun için doğru bir mekanizma, işletme kurulmalıdır.” 

Derviş Eroğlu, Başbakan Kalyoncu’nun iki Bakan’ın Türkiye’den gördükleri muamele ile ilgili söyledikleri hakkındaki bir başka soru üzerine ise “kendisi döneminde böyle olaylar yaşanmadığını, Bakanlar Türkiye’ye gitmeden önce kimlerle hangi koşullarda görüşeceklerinin belirlenmesinin ve Başbakan’ın bakanlarını ona göre Türkiye’ye göndermesinin önceden düşünülmesi gerektiğini” söyledi. Eroğlu, “iki Bakan’ın burada kendi Başbakanları ve partileri tarafından içine düşürüldükleri durumun doğru olmadığını, o Bakanlar ve Başbakan için aşağılayıcı olduğunu” söyledi ve bir an önce bu sorunun çözülmesinin şart olduğunu vurguladı. 

“TÜRKİYE KAMUOYUNUN DESTEĞİNİ KAYBEDİYORUZ” 

3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu kendisinin yıllarca Türkiye ile ilişkileri sıcak tutmaya ve geliştirmeye çalıştığını, Kıbrıs Türkü için doğru yolun bu olduğunu da ifade etti ve şöyle konuştu: “Türkiye de de burada da hükümetler gelip geçer. Önemli olan insanlardır. Bizim en büyük desteğimiz Türkiye kamuoyunun bize gösterdiği ilgi, sevgi ve destektir. Şimdi bu konuda endişelerim var. Giderek Türkiye kamuoyunun desteğini kaybediyoruz.” Eroğlu, CTP Genel Başkanı Talat’ın su konusunda referanduma gidilebileceğini söylemesiyle ilgili bir soru üzerine ise bunun doğru olmayacağını, hükümetin ve Meclis’in konuyu halletmesi gerektiğini kaydetti. Derviş Eroğlu, “birleri sanki Türkiye ile aramızdaki ilişkilerin, iplerin kopmasını istiyor gibi... Bu beni gelecek açısından endişelendiriyor” diye konuştu.