3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs konusunu bilmek ve Kıbrıs davasına sahip çıkmanın her Türk ferdinin başlıca görevlerinden biri olması gerektiğini söyledi.

Eroğlu, İstanbul Arel Üniversitesi’nde “Kıbrıs’ın küresel ve bölgesel gelişmeler açısından jeopolitik ve jeostratejik önemi” konulu bir konferans verdi.

Konuşmasında, “Kıbrıs konusunu bilmek ve Kıbrıs Davası’na sahip çıkmak her Türk ferdinin başlıca görevlerinden biri olmalıdır” diyen Eroğlu, “Kıbrıs’ın Türkiye’nin güvenliği, ekonomik çıkarları açısından büyük önemi olduğunu” vurguladı.

“KIBRIS ENERJİ KAYNAKLARININ KONTROLÜNÜ SAĞLAR”

Eroğlu, Kıbrıs’ın coğrafik konumu ve stratejik önemine işaret ederek, Kıbrıs’ı elde bulundurmanın Avrupa’dan Asya ve Afrika’ya stratejik genişlemenin anahtarı olduğunu kaydetti.

Kıbrıs’ı elinde bulunduranların veya orada üssü, askeri varlığı olanların Arap yarımadası, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Kafkasya’daki enerji kaynaklarını kontrol olanağı sağladığının altını çizen Eroğlu, 1990’lı yıllarda Arap yarımadası ve Ortadoğu’dan sonra Kafkasya’daki petrol ve gaz rezervlerinin dünya pazarına aktarılmaya başlamasıyla Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ın üç kıta için ithalat ve ihracatta önemli bir geçiş güzergâhı olduğunu, bir başka anlatımla Kıbrıs’ın Süveyş Kanalı ve Karadeniz arasındaki deniz ticaretini denetleyen çok önemli bir coğrafyayı temsil ettiğini söyledi.

“KIBRIS, SU TEMİNİ VE TERÖRİZMLE MÜCADELE İÇİN DE ÖNEMLİ”

3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Uzmanlara göre Kıbrıs’ın gelecekte Orta Doğu’nun güvenliğinin parametrelerinden biri olan su kaynakların sağlanmasında, insanlara su ulaştırılmasında ve su kaynaklarının kontrolünde de büyük öneme sahip olacağına” dikkati çekti.

Eroğlu, “Kıbrıs’ın günümüzün en önemli tehlikelerinden biri olan terörizmle mücadele için de kilit öneme sahip olduğunu” söyledi.

Derviş Eroğlu konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Kıbrıs, Doğu Akdeniz’i çevreleyen istikrarsız ülkeler, terörist grup faaliyetleri ve göçü kontrol etmek için de önemli rol üstlenebilecek potansiyele sahiptir. Kıbrıs, dünyaya hakim olma çabası içindeki büyük güçler için büyük bir jeostratejik önem taşır. Örneğin dünyadaki hegemonyasını sürdürmek isteyen Amerika Birleşik Devletleri küresel ekonomiyi kontrol etmek bunun içinde enerji kaynakları ve ulaştırma hatlarını denetimine almak istemektedir.

“KIBRIS’IN SAĞLADIĞI AVANTAJLAR BÜYÜKTÜR”

ABD için sadece Kafkasya ve Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı ile ilgili değil Basra Körfezi, Orta Asya ve Kuzey Afrika’daki enerji kaynakları ile ilgili güvenlik rolleri için de Kıbrıs önemli avantajlar sağlamaktadır.

Gelişmiş ekonomilere sahip Avrupa ülkeleri, petrol ihtiyacının % 80’ini Orta Doğu’dan karşılamaktadır.

Avrupa Birliği, bu nedenle Kıbrıs’a ihtiyaç duymaktadır ve Doğu Akdeniz’deki stratejik konumu için Kıbrıs’ın tam üyeliğine Adada bir çözüm olmadan, kendi ilkelerini de bir tarafa atarak onay vermiştir.

Yine uzmanların üzerinde birleştikleri bir konu Avrupa için enerji güvenliği tamamen bu bölgedeki enerji trafiğinin kontrolüne bağlıdır.

Gelelim Rusya’ya... Rusya, stratejik çıkarları için Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’de etkin olmak zorundadır. Kıbrıs Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, Ceyhan-Süveyş Kanalı gibi Akdeniz’deki önemli petrol taşıma hatlarını denetleyici rol oynadığı için Rusya Kıbrıs’a ilgisiz kalamaz.

Suriye’deki Lazkiye ve Tartus limanlarını kontrol eden Rusya bölgedeki enerji taşımacılığında etkisini sürdürmek için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Çünkü biliniyor ki Türkiye’de, Ceyhan’da oluşacak bir enerji dağıtım ve pazarlama merkezi en fazla Rusya’yı olumsuz anlamda etkileyecektir. Dolayısıyla Rusya, adayı bir NATO üssü olarak görmekte ve bu yüzden tamamen kendi etkisinden çıkmaması için derin siyasi çabalar göstermektedir.”

“KIBRIS TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ VE ENERJİ POLİTİKASININ VAZGEÇİLMEZİDİR”

Derviş Eroğlu, “Kıbrıs’ın Türkiye’nin güvenliği ve enerji politikaları için vazgeçilmez olduğunu” da söyledi ve düşüncelerini şöyle anlattı:

“Kıbrıs Ortadoğu’da petrol trafiğinin güvenliğini sağlama yanında Mersin ve İskenderun limanlarını kontrol potansiyeline sahiptir. Türk deniz kuvvetleri için Doğu Akdeniz’in kontrolünde ada anahtar rol oynamakta ve elinizde olduğunda pek çok avantaj sağlamakta eğer elinizden giderse pek çok dezavantaj kaynağı yaratacak potansiyeli barındırmaktadır.”

“YUNANİSTAN STRATEJİK ÖNEMİNİ ARTIRMAK İÇİN KIBRIS’A İHTİYAÇLIDIR”

Eroğlu Yunanistan’ın ise geleceğini nerdeyse Kıbrıs’a bağlı görmekte olduğunu, stratejik önemini artırmak için Kıbrıs’a ihtiyaç duyduğunu ifade etti ve  “Yunanistan’ın Kıbrıs’ı tümüyle ele geçirerek Türkiye’nin rolünü çalmak, Ada’da bir enerji dağıtım ve pazarlama merkezi oluşturma hayali kurduğu bilinmektedir” dedi.

Eroğlu Kıbrıs’ın Türkiye’ye olan yakınlığı dolayısıyla özellikle orta ve uzun menzilli silahların Adaya konuşlandırılması halinde Türkiye için önemli bir güvenlik sorunları doğabileceğinin de unutulmaması gerektiğini söyledi.

“KIBRIS KONUSU VE STRATEJİK ÇIKARLAR İLİNTİLİDİR”

Derviş Eroğlu konuşmasında Kuzey Afrika, Ortadoğu, Kafkasya, Karadeniz’de yaşanan gelişmeleri anlattı ve Kıbrıs konusunun birçok bölgesel ve küresel çıkarla ilgili olduğunu ifade etti.

Kendisinin 2010-2015 yılları arasındaki Cumhurbaşkanlığı görevi süresince Kıbrıs sorununun kalıcı biçimde çözülmesi ve bölgede geniş bir işbirliği zemini sağlanabilmesi vizyonu ile çalıştığını, bunun dünyaya ve bölgeye iyi bir örnek olacağını düşündüğünü belirten Eroğlu şunları söyledi:

“Ben, Adamız etrafındaki hidrokarbon kaynakları konusunda, adil ve uluslararası hukuka uygun, sadece kâr paylaşımında değil yönetim süreçlerinde de eşit ve etkin rol alacağımız bir uzlaşmaya kesinlikle hazır olduğumuzu defalarca ifade ettim, bu yönde öneriler ortaya koydum ama olmadı... Rum tarafı bunları hep reddetti.

17 Eylül 2014 tarihinde Anastasiades’le yaptığımız liderler görüşmesinde al-ver safhasına geçme hususunda anlaşmamıza ve ortak sahibi olduğumuz hidrokarbonlar konusunda haklarımızı koruma kararlılığımızı bilmelerine rağmen, Kıbrıs Rum tarafı 9’uncu parselde hidrokarbon araştırmalarına başladı.

Biz de bunun üzerine 2011’de olduğu gibi hak ve çıkarlarımızı korumak adına lisanslandırdığımız Türk şirketi ile sismik araştırma başlattık. Rum lider, başlatılan sismik araştırmayı ve yayınlanan uyarı bildirimini ileri sürerek, Rum siyasi partilerinin tam desteğini sağladı ve masadan kaçtı.

Ne idi bizim önerdiğimiz? Hidrokarbon yataklarındaki araştırmalar konusunda Kıbrıs Türk tarafı da söz hakkına sahip olsun. Elde edilecek gelir bir hesapta toplansın ve çözümün finansmanında kullanılsın. Bulunacak kaynaklar en uygun yol olan Türkiye üzerinden taşınsın ve pazarlansın. Bunları kabul etmediler, etmiyorlar.”

“RUMLAR SONDAJ YAPARSA HAREKETSİZ KALINMAMALI”

3’ncü Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum Yönetiminin şimdi de 3’ncü tur hidrokarbon yatakları sondaj ihalesine çıkmaya hazırlandığını belirtti ve Türk tarafının bu durum karşısında sessiz ve hareketsiz kalamaması gerektiğini söyledi.

Eroğlu şöyle dedi:

“Rumlar sondaj yapmaya kalkışırsa Türkiye de KKTC ile anlaşmasına uygun olarak bölgeye bir arama gemisi göndermeli, hatta daha da ileri giderek bir petrol arama platformu temin ederek bölgeye konuşlandırmalıdır. Mademki Sayın Akıncı da Sayın Anastasiades de 2016 yılı sonuna kadar bir çözüm olacağını söylüyorlar, ikisi de oldukça umutlu, neden Sayın Anastasiades bu konuda durmak bilmiyor, acele ediyor?”

“RUMLARIN AKLI ANLAŞMADA DEĞİL, GAZDADIR”

Eroğlu, tecrübeleri ışığında Rum tarafının aklının anlaşmada değil gazda olduğunu söyleyebileceğini de ifade etti.

Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rumların aklı anlaşmada olsaydı çoktan bir neticeye ulaşılırdı. Kıbrıs konusunda görüşülmeyen, tartışılmayan hiç bir konu kalmamıştır. İki taraf da karşısındakinin hangi konuda nereye kadar gidebileceğini iyi biliyor. Rum tarafının niyeti varsa çözüm kısa sürede sağlanabilir.

“HEDEFLERİ TÜRKİYE’Yİ KIBRIS’TAN ÇIKARMAK”

Hedefleri Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarmaktır. Hedefleri bizi güvenlikten yoksun bırakmak, ekonomimizi, sosyal yaşantımızı perişan etmektir. Masada istedikleri bunları gösteriyor. Bilinçli olarak çözüm olmamasını Türkiye’nin üzerine yıkmaya çalışıyorlar ve Türkiye’nin garantörlükten vazgeçmesini, 1974 sonrası Adaya gelen ve vatandaşımız olan kardeşlerimizin geri gitmelerini, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğinin tanınmasını antlaşma için şart olarak ileri sürüyorlar.

Türkiye ve KKTC olarak bizim yapmamız gereken şey aramıza nifak tohumları sokmaya çalışanlara fırsat vermemektir. Kıbrıs davası başta olmak üzere gençlerimizi milli konularda bilinçlendirmektir.

Ekonomilerimizi güçlendirmektir. Anavatan Türkiye ile var olan ilişkilerimizi daha da güçlendirmektir. Art niyetlilere itibar etmemektir. Unutmayalım ki siz hakkınızı korumak için gereken çabayı göstermezseniz onları sizden almak için etrafta bekleyenler gün gelir harekete geçer.”