Cumhurbaşkanı ve bağımsız cumhurbaşkanı adayı Dr. Derviş Eroğlu, Kıbrıs sorununu bir çözüme bağlayıp Kıbrıs Türk halkının dünyadaki yerini alması için çalışacağı sözünü verdi.

Eroğlu, “Kıbrıs Türk genci diğer yaşıtları gibi spor, müzik, kültür, sanat alanlarında özgürce dünyadaki yerini alacaktır. Kıbrıs Türk iş insanının önü Kıbrıs meselesi dolayısı ile kesilemeyecektir” diyerek bunlar için önümüzdeki birkaç yıl içerinde  canla başla çalışacağını vurguladı.

Bir seçim sürecinin daha sonuna gelindiğini söyleyen Eroğlu, halkın Pazar günü demokratik hakkını kullanarak sandık başına gideceğini ifade etti.

“Kendi geleceğimizin ne olacağına, vereceğimiz oylarla kendimiz yön vereceğiz” diyen Eroğlu, KKTC’nin dört bir yanını dolaştığını ve halka bir araya geldiğini belirtti.

Eroğlu, “öncelikle bana gösterdiğiniz ilgiye, sevgiye ve verdiğiniz desteğe teşekkür ederim. Bugüne kadar hep siz halkımızdan güç aldım, yine sizden güç almaya devam ediyorum”  dedi.

Derviş Eroğlu şöyle devam etti:

“KARIŞTIRANLAR, YALANA BAŞVURANLAR VAR”

“Çok karıştıranlar, yalana başvuranlar var, ama siz gerçeği  biliyorsunuz. Karalamalara, akıl dışı suçlamalara prim vermeyecek kadar bana yakınsınız. Kardeşlerim, ben sizin sesinizim. Bu topraklarda, kendi ülkemizde, kendi idaremiz altında  özgür yaşamak isteyenlerin sesiyim.  Vatan bildiği, emekle yoğurduğu, tırnaklarıyla tutunduğu, teriyle inşa ettiği topraklarından bir kez daha göç etmek istemeyenlerin  haklarının savunucusuyum. Ben, geceleyin huzur içinde başını yastığına koyarak uyumak, sabahleyin güven içerisinde uyanmak isteyenlerin yanındayım. Kendi egemenliğinden ödün vermeyenlerin iradesiyim.  Karpaz’dan Yeşilırmak’a kadar ülkesine sahip çıkanların görüşme masasındaki temsilcisiyim. Soyut siyasi idealler ve inançlar uğruna halkımın sonu belirsiz maceralara atılmak istenmesine karşı,  günümüz gerçeklerine dayalı, kalıcı bir antlaşmayı hedefleyen  halkımın sesiyim. Kendi devletine sahip çıkarak Kıbrıs’ta kalıcı bir antlaşmaya imza atmak isteyenlerin güvendiği kişiyim. Belirsizliğin değil gerçeklerin, geleceğin aydınlık olmasını isteyenlerin sesiyim.  Anavatan Türkiye’nin garantörlük hakkının  hiçbir şekilde sulandırılmadan Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenliğini sağlamasının devam etmesini isteyenlerin haykırışıyım. Yıllarca mevzilerde nöbet tutan mücahit halkımızın,   20 Temmuz Barış Harekatı sayesinde özgürlüğümüze kavuştuğumuzun bilincinde  olan tüm kesimlerin duyarlılığının temsilcisiyim. Gençlik yıllarında gündüz okuluna gidip gece annelerini, babalarını, kardeşlerini korumak için yıllarca mevzilerde nöbet bekleyen bir neslin sesiyim. Ben geleceğe umutla ve güvenle bakmak isteyen gençliği anlayan, onların beklentilerini yerine getirmeye çalışan, yeni dönemde kuracağımız “ Gençlik Konseyi” ile onları söz hakları ile yönetime katacak olan Cumhurbaşkanıyım. Ben oğulları ve eşleri mevzilerde egemenliğimiz, özgürlüğümüz için göğsünü siper eden, gençlerimizin göç etmemesini, kendi Devlet çatısı altında iş-aş bulmasını, başı dik yaşamasını  talep eden Kıbrıs Türk kadınının nasıl bir çözüm istediğini bilen kişiyim. Gençlerimizin dünya ile daha fazla bütünleşmesi için insanlık dışı ayırımcılık ve izolasyonların kalkmasını isteyen halkımın sesiyim. Kuracağımız “Kadın Konseyi” ile kadınımızın sesini, önerilerini, gücünü hem görüşme masasına hem de iç konuların çözümüne yansıtacak Cumhurbaşkanı benim.  Ben maceranın değil, güvenin sesiyim.”

“RUM LİDER SİYASİ CESARET GÖSTERMELİ”

Halkın kıbrıs konusunda son günlerde yaşananları izlediğini söyleyen Eroğlu, bu süreçte anlattıklarının gerçekleşmeye başladığına dikkat çekti.

Rum liderliğinin istedikleri noktaya gelmeye başladığını anlatan Derviş Eroğlu, yeniden seçilirse, müzakerelere olan yaklaşımının bugüne kadar  yaptığı gibi yapıcı ve sonuca yönelik olacağının altını çizdi.

“Sayın Anastasiadis’ten beklentim, aynı ruhla hareket edip siyasi cesaret göstermesi ve Kıbrıs Rum toplumu ve siyasi yapı içindeki çözüm karşıtı güçlerin onu engellemesine izin vermemesidir” diye konuşan Derviş Eroğlu, şöyle devam etti:

“Sayın Anastasiadis görüşmelerden çekilmeden önce yapılan son toplantıda üzerinde mutabık kalınan düzenleme, Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığının Mülkiyet başlığıyla “eşleştirilerek” tartışılmasıyla sürecin yeniden başlamasıydı.  Diğer yandan, Toprak Ayarlaması başlığının “harita ve rakam” boyutlarının en son tartışılacağına dair uzun süreden beri var olan bir anlaşma vardır. Bu, BM Genel Sekreteri’nin 4 Mart 2011 tarihli raporunda da yer almıştır.”

“BİZ HAZIRIZ”

Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafının bir iyi niyet göstergesi olarak, Toprak Ayarlaması başlığının bu boyutlarını Güvenlik ve Garantiler başlığının ele alınmasından birkaç gün önce, Kıbrıs’taki iki tarafa ek olarak üç Garantör olan Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ın da katılacağı üst düzey, çok taraflı toplantı çerçevesinde ele almayı kabul ettiğine dikkat çekti.

“Yani, belli bir sıra içinde tüm konular görüşülecektir ve biz buna hazırız” diye konuşan Eroğlu, ancak bir antlaşmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmadan, tünelin ucunda o ışık görünmeden, halkın ekonomik ve sosyal hayatını alt üst edecek, ateş üstünde oturmasına yol açacak harita ve rakam tartışmalarına Kıbrıs Türk tarafının girmesini beklememesi gerektiğini söyledi.

Eroğlu şöyle devam etti:

“SADECE BENİM FİKRİM DEĞİL…”

“Yapılandırılmış, sonuç odaklı ve “hızlı” bir müzakere süreci izlemek sadece benim değil, uluslararası toplumu temsil eden BM Genel Sekreteri ve onun Kıbrıs Özel Danışmanı’nın da fikridir. Sonuç getirmeyen 47 yıllık müzakerelerden sonra ve bölgemizde ve genel olarak dünyada yaşanan gelişmeler ışığında Kıbrıs’ta kapsamlı bir çözümün aciliyeti gayet açıktır. Kıbrıs sorunu ortaya çıktığından bu yana, 51 yıldır izolasyon altında yaşamak zorunda kalan halkımız, herkesin sürdürülemez ve kabul edilemez olarak nitelediği statükonun kurbanı olmaya devam edemez. Öncelikli görevimiz, neredeyse 50 yıldır müzakere masasında tartıştığımız konu olan Kıbrıs sorununa iki toplumlu, iki kesimli federasyona dayalı kapsamlı bir çözüm bulmaktır. Başka seçenekleri düşünmek önümüzdeki süreç nihai olarak başarısız olduğu takdirde söz konusu olabilir. Ama biz, şu anda bütünlüklü çözüme odaklanmış durumdayız.Kardeşlerim, enerji, dünyamız ve pek tabii ki ülkemiz için çok önemlidir. Bu konuda sizlerin kafalarını karıştırmaya çalışanlar olduğunu biliyorum. Bizim hidrokarbonlar konusundaki tutumumuz da işbirliğinden, barıştan, uzlaşamadan yanadır. Konuyu bir kez daha toparlamakta fayda görüyorum; Ben Hidrokarbonlar konusunda sırasıyla, 2011 ve 2012’de olmak üzere iki yapıcı öneri sundum.  Bu önerileri yaşanan gelişmeler ışığında güncelledim. Bu konuyu Kıbrıs Rum tarafıyla, gerek müzakere sürecinin bir parçası olarak gerekse ayrı bir çerçeve içinde ele almaya hazırım.  Sayın Anastasiadis’in Kıbrıs Rum siyasi parti liderleriyle yaptığı toplantı sonrası yapmış olduğu             5 Ocak 2015 tarihli açıklamanın, konunun tartışılmasına veya çözümüne yeni veya olumlu herhangi bir katkı yaptığına inanmıyorum.  Aksine, kabul edilemez ön şartlar ortaya koydu ve siyasi müzakerelerin sonucunu önceden etkilemeyi amaçladı. Kardeşlerim, biz Rum muhataplarımıza, kendileriyle işbirliği yapmayı sadece hidrokarbonlar konusunda önermedik. Bildiğiniz üzere  Anavatan Türkiye’den gelecek su boru hattının yaz aylarında veya en geç yıl sonundan önce faaliyete geçmesini bekliyoruz. Bizim düşüncemize göre,  söz konusu su boru hattından Rum tarafı da faydalanabilecektir. Biz, gelecek olan suyun belli bir bölümünün bir anlaşma çerçevesinde Kıbrıslı Rum tüketicilerin de kullanımına sunulabilmesi için bir yol bulunmasını tartışmaya hazırız. Yeter ki iyi niyet olsun, yeter ki uzlaşma için Kıbrıs’ta var olan gerçekler göz ardı edilmesin Yeter ki geleceği birlikte kurmak için samimi bir düşünce içinde olalım.”

“NE DEDİYSEK O OLDU”

“Ne dediysek oldu” diye konuşmasını sürdüren Derviş Eroğlu, Rumların masaya gelmesi halinde Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyacağı yol haritasının belli olduğuna işaret etti.

Yol haritasının, kendi talimatı çerçevesinde müzakere heyeti tarafından hazırlanarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Sayın Eide’ye sunulduğunu anlatan Derviş Eroğlu  “Biz  Türk tarafı olarak 7 adımda bir sonuca ulaşmayı hedefliyoruz. Bizim yol haritamıza göre Mayıs’ta yoğunlaştırılmış müzakereler yapılacak.  Haziran ayında  anlaşılan konular belirlenecek.  Temmuz ayında ise anlaşılmayan hususlarda anlaşılması hedeflenecek. Diplomasinin tatil zamanı olan Ağustos ayında çalışmalara ara verilirken, Eylül’de garantör devletlerin de katılacağı çok taraflı toplantı düzenlenecek.  Ekim ayında çözüm planının hazırlanmasına gidilecek. Kasım’da ise çözüm planının al-ver yapılarak müzakere edilmesi gerçekleştirilecek ve plan iki halkın ayrı ayrı referendumuna sunulacak hale getirilecek.Hedef ise Aralık ayında referandumların gerçekleştirilmesidir. Bu kadar net bir duruşumuz var” diye konuştu.

Kıbrıs meselesinin tarihe kavuşmasını istediğini belirten Derviş Eroğlu,  Kıbrıs Türk Halkı’nın, geleceğin aydınlık günlerine ambargosuz, izolasyonsuz ulaşmasını istediğini vurguladı.

Derviş Eroğlu sözlerini şöyle noktaladı:

“SÖZ  VERİYORUM”

“Size söz veriyorum; Kıbrıs konusunu en kısa süre içinde bir sonuca bağlayacağız. Kıbrıs Türk genci diğer yaşıtları gibi spor, müzik, kültür, sanat alanlarında özgürce dünyadaki yerini alacaktır. Kıbrıs Türk iş insanının önü Kıbrıs meselesi dolayısı ile kesilemeyecektir.  Kıbrıs Türk Halkı hak ettiği şekilde uluslararası toplumla buluşabilecektir. Size söz veriyorum; Cumhurbaşkanlığı’nın kapıları ve gönlümüz bugün olduğu gibi yarın da hep size açık olacaktır. Sorunlarınızı sorunlarım bilip giderilmesi için canla başla gayret göstereceğimden emin olabilirsiniz. Bugüne kadar hangi görüşten, hangi partiden olursa olsun, tüm kardeşlerime saygıda, sevgide kusur etmedim. Bundan sonra da öyle olacaktır. Halkın, yani cumhurun başkanı olduğumun bilincindeyim. Her şeyin en güzeline layık olan sizlere hizmet etmeyi görev bildim ve öyle olmaya devam edeceğim. Kardeşlerim; Oylarımızı birleştirelim ve bu seçimden güçlü çıkalım. Kazanan ülkemiz, Devletimiz, siz olunuz. Kazanan, demokrasimiz, sosyal sorumluluk projelerimiz, sanatçılarımız, gençlerimiz, kadınlarımız olsun. İş insanımız, çiftçimiz, köylümüz, esnafımız kazansın. Ben sizin için bu yarışa girdim. Omzuma yeni rütbe takmak amacında değilim. Beni layık gördünüz ve sayenizde zaten bu makama eriştim. Cumhurbaşkanlığına sorumluluk duygum nedeniyle aday oldum. Hadi geliniz güvenle hep birlikte ileriye gidelim. 19 Nisan günü hepinizden destek bekliyorum. Sağduyunun galip geleceğine, maceraya, ne yapacağını bilmediklerinize değil, bana teveccüh göstereceğinize eminim. Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyor, seçim sonuçlarının demokrasimiz ve ülkemiz için yararlı olmasını diliyorum.”