140’ı aşkın yerleşim birimi ve köyü ziyaret ettiğini belirten Derviş Eroğlu, 5 ilçe merkezimizde 30’a yakın bölge ziyaretim oldu. “Gösterdiğiniz ilgi ve sevgi beni gururlandırdı. Her zaman söylediğim gibi ben gücümü sizden alıyorum. Ve ben sizin güvenliğiniz, egemenliğimiz, haklarınız için bu kritik, hatta belirleyici aşamada yeniden adayım” dedi.

Pazar günü sandık başına gidileceğini ifade eden Eroğlu, halkın oylarını, şu veya bunun hatırına, basit nedenlerle bölmemesi çağrısında bulundu.

“Birinci turdan seçimi kazanarak Dünyaya güçlü bir mesaj vermemiz  haklarımızı savunurken bize masada büyük güç sağlayacaktır” diye konuşan Eroğlu, şöyle devam etti.

“SÖZ KONUSU OLAN DEVLET, GARANTİLER, TOPRAKTIR”

“Kardeşlerim söz konusu olan Devletimizdir, garantilerimizdir, toprağımızdır, malımız  mülkümüzdür. Kısacası bizi biz yapan tüm değerlerimizdir. Bunlar söz konusu olunca gerisi teferruattır, önemsizdir. Onları hallederiz. Ama ana konumuzda, Kıbrıs meselesinde hata yapma lüksümüz yoktur. Takip ettiğiniz üzere Kıbrıs görüşme süreci seçimlerin hemen ardından başlayacaktır. Kıbrıs konusunda bulunacak çözümün adı, ya da çerçevesi değil içeriği önemlidir.  Yaşamsal konularda hangi esasların antlaşmaya gireceği önemlidir. O nedenle bazı noktaları siz değerli halkıma açıklamak durumundayım. Halktan gizlimiz saklımız olamaz.”

“EGEMENLİK ÖNEMLİDİR”

Eroğlu, Yönetim ve Güç Paylaşımı alanındaki tutumlarının, temel parametreler olan iki toplumlu, 2 kesimli, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonu öngördüğünü söyledi.

“Ama bu federal yapı nasıl olmalıdır” diye soran Derviş Eroğlu, bu federal yapının, eşit statüde 2 Kurucu Devlet'ten oluşacağını ve bunu BM’nin de kabul ettiğini; ayrıca bunun 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklamaya da girdiğini belirtti.

Derviş Eroğlu konuşmasına şöyle devam etti:

Burada bizim için egemenlik büyük önem taşır. Az önce bahse konu ettiğim 11 Şubat 2014 Ortak Açıklaması’nda egemenliğin eşit şekilde Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardan, yani Ada'daki iki halktan kaynaklandığı teyit ve tescil edilmiştir. Dolayısıyla Kıbrıs Rum tarafının, öngörülen yeni ortaklığın sözde 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin evrimsel dönüşümüyle ortaya çıkacağı” iddiası mesnetsizdir. Birleşmiş Milletler parametrelerine de terstir. Ortaklık ruhu ve siyasi eşitlik, öngörülen federal yapının, yürütme erki dâhil,  her seviyesinde Kıbrıslı Türklerin eşit katılım ve temsiliyetini gerektirir.  Ortak olacaksak, ülkenin en yüksek makamı olan Başkanlık makamında yine bizim seçeceğimiz bir Kıbrıslı Türk'ün de oturması, Rum toplumunun seçeceği bir Kıbrıslı Rum'un oturması kadar önemlidir. Biz, Avrupa Birliği tarafından ilan edilen insanlık onuru, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı gibi temel değerlere ve ideallere  yürekten inanmaktayız. Bizim Avrupa Birliği  vizyonumuz  ülkemizdeki kimi siyasi yaklaşımlar gibi ekonomik hayalciliğe ve gerçeklikten uzak vaatlere dayalı değildir. Biz Avrupa  Birliği’ni ülkemizin her alanda yüksek standartları  yakalaması için istiyoruz. Bir çözümle birlikte Avrupa Birliği içinde yer almak hedefimizdir. Varılacak antlaşmanın  Avrupa Birliği’nin birincil hukuku olması ise bizim için temeldir. İki toplumluluk, iki kesimlilik gibi temel parametrelerin gereği olan düzenlemeler ancak bu şekilde kalıcı olur. Yoksa kısa zamanda kaybolup giderler. Kardeşlerim; Bizim  Kıbrıs sorununun en hassas konularından biri olan Mülkiyet başlığında sunduğumuz kapsamlı öneriler BM Genel Sekreteri tarafından takdir görmüştür.  Konunun takas, tazminat ve sınırlı iade yöntemiyle çözümlenmesi prensibimiz gerçekçi ve uluslararası hukuk ve uygulamalara uygundur. Kimse mülkiyet konusunun ekonomik, sosyal ve insani boyutların gözden uzak tutamaz. Toprak ayarlamaları konusu da büyük hassasiyet gerektiren konulardan biri olup, bu konunun harita ve rakam boyutlarının en son görüşülecek noktalar olduğu hususunda mutabakat vardır. Mülkiyet alanında olduğu gibi Toprak ayarlamaları alanında da riayet edilmesi gereken ana prensip, iki kesimliliğin korunması ve konunun halkımız açısından ekonomik, sosyal, insani ve güvenlikle ilgili sıkıntılar, yeni riskler yaratmamasıdır.”

“VATANDAŞLARIMIZ ARASINDA AYIRIM YAPTIRMAYIZ”

 “Güvenlik ve Garantiler”in yaşamsal bir konu olduğuna dikkat çeken Eroğlu, “biz mevcut garanti sisteminin, yani Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devam edeceği bir antlaşma istiyoruz ve geçmiş tecrübeler, ayrıca bölgemizde ve dünyada cereyan eden olaylar ışığında bunu talep etmek en doğal hakkımızdır” dedi.

Eroğlu şöyle devam etti:

“Vatandaşlık; Biz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşları arasında hiçbir şekilde ayrım yapılmasına müsaade edemeyiz. Kimsenin bizim vatandaşlarımızı şu veya bu zamanda geldi diye  huzursuz etme, hakkından mahrum etme gibi bir durum yaratması söz konusu olamaz. Bizler uluslararası toplumun saygın bir üyesi olarak; güvenliğimizden, demokrasimizden ve geleceğimizden emin yaşamak istiyoruz. Bizler için cumhurbaşkanlığı makamında oturmak değil Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenliği, refah ve mutluluğu önemlidir. Güvenli geleceğimizi haklarımızı değerlerimizi koruyarak inşa etmeliyiz. Masadaki Rum istekleri aşırıdır. İstekleri bizim güvenliğimizi, iki bölgeliliği, sosyo-ekomomik yaşantımızı olumsuz etkileyecek, hatta yok etme potansiyeli taşıyan unsurlardır. Beklentimiz Rum komşularımızın akıl, mantık, barış ve işbirliği yoluna gelmeleridir Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide’nin açıkladığı üzere Kıbrıs Rum tarafının masadan çekilmesiyle 6 ayı aşkın bir süredir durmuş bulunan Kıbrıs müzakereler sürecinin yeniden başlayacak olması bizim açımızdan olumludur. Biz zaten,o günden bu yana, masada olduğumuzu ve ön koşulsuz olarak müzakerelere bırakıldığı yerden devam etmeye hazır olduğumuzu söylüyorduk. Sayın Eide, pek yakında yeniden başlayacak sürecin yapılandırılmış, özlü, sonuç alıcı ve süratli olacağını söylemiştir.Sayın Eide devamla, 2015 yılının Kıbrıs konusunda "karar yılı" olacağını vurgulamıştır. Sayın Özel Danışman, Kıbrıs sorununun  Avrupa Birliği içinde de rahatsızlık yaratmakta olduğuna dikkat çekmiştir.”

“BAŞARILI BİR SONUC İÇİN GEREKLİ ÇABAYI GÖSTERECEĞİZ”

Bu tespitlerin görüşme sürecinin bundan sonrası için hayli önemli olduğuna vurgu yapan Eroğlu,  “Umarız Rum komşularımız Ada’da, bölgede ve dünyada oluşan bu hassasiyetlere uygun bir davranış biçimi içine girer” dedi.

Kıbrıs Türk Halkı’nın daha fazla statükonun mağduru olmaya devam edemeyeceğinin açık olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafı olarak, bugüne kadar yaptıkları gibi, yeniden başlayacak sürecin süratle başarılı bir sonuca ulaşması için ellerinden gelen çabayı göstermekte kararlı olduklarını söyledi.

Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kardeşlerim; 19 Nisan sabahı sandıklar bizi bekliyor olacak. İrademizi sandığa yansıtmalı, bugünlerimize ve yarınlarımıza birlikte yön vermeliyiz  Sizden gelen olumlu yansımalar seçimlerle ilgili beklentilerimizin gerçekleşeceğini göstermektedir Kazanan ben değil siz olacaksınız.  Kazanan, Devletimiz, vatanımız, ülkemiz, halkımız olacaktır. Hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum.”