Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk halkını her platformda gereği gibi temsil edebilmek için, enerji jeopolitiği, güvenlik meseleleri, küreselleşme, uluslararası hukuk ve diplomasi gibi alanlarda sağlam bir vizyona sahip olmanın, aktif bir çalışma yürütmenin zorunlu olduğunu söyledi.

Eroğlu, KKTC Cumhurbaşkanı’nın, Anayasal görevlerine ek olarak, Kıbrıs Türk halkının devam eden haklı özgürlük ve egemenlik davasının uluslararası alandaki savunucusu olduğunu kaydetti.

Kıbrıs Rum tarafının tavrı karşısında barışçı çizgiden ayrılmadan dirayetli bir duruş sergilemenin, tehditleri ortadan kaldıracak, çıkarları koruyacak proaktif bir siyaset yürütmenin, avantajları iyi kullanmanın, Anavatan Türkiye’yle işbirliği ve uyum içinde çalışmanın kaçınılmaz olduğunu ifade eden Eroğlu, ülkenin hak ve hukukuyla uluslararası camiadaki yerini bir an önce almasının, halkın refah, güven ve huzur içinde yaşamasının hedefleri olduğunu dile getirdi.

Lefkoşa Merit Otel’de basın toplantısı düzenleyen Eroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimi için hazırladığı vizyon belgesini kamuoyuyla paylaştı.

Eroğlu 2010 yılında ne söz vermişse yaptığını, Kıbrıs Türk halkının haklı taleplerinin kabul görmesi için çok önemli kazanımlar elde edildiğini ifade etti.

Bu süre zarfında BM Genel Sekreteri’nin, Kıbrıs meselesinin çözümü konusunda ilk kez bir “son oyundan” söz ettiğini kaydeden Eroğlu, Rum lider Nikos Anastasiades’in ekim ayı başında masadan kaçmadan önce al-ver aşamasına gelindiğini belirtti.

“RUM TARAFI DAYATMACI”

Eroğlu, Kıbrıs konusunda kritik, hatta belirleyici olabilecek bir dönemin yakın olduğunu, Rum liderliğinin, yönetim ve güç paylaşımı, mülkiyet, toprak, garantiler, vatandaşlıklar, Avrupa Birliği gibi konularda aşırı taleplerinin söz konusu olduğunu, hidrokarbon yatakları ve ortak ürünler konusunda ise tamamen dayatmacı, kendi egemenliğini dayatma amaçlı bir yaklaşım izlediğini vurguladı.

DEĞİŞEN DÜNYA DÜZENİNDE KIBRIS TÜRK HALKI

11 Eylül 2001 saldırıları sonrası Washington öncülüğünde başlayan “teröre karşı küresel savaş”, İslamofobi ve benzeri akımların yayılması konularına da işaret eden Eroğlu, buna karşın Kıbrıs Türk halkının demokrat duruşu, hukuka olan bağlılığı, çağdaş ve geleneksel değerleri barışçıl bir perspektifle sentezlemesiyle, uygarlıklar arasında kültürel bir köprü görebilecek stratejik potansiyele sahip olduğunu ifade etti.

Öte yandan Ukrayna-Gürcistan gibi eski Sovyet coğrafyasından Orta Doğu ve Afrika'ya kadar önemli çatışmalara sahne olduğunu belirten Eroğlu, 2020 vizyonunun açık bir anlatımla, Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplum ile entegrasyonunu ve milli güvenliğini aynı anda önceleyen bir vizyon olduğunu kaydetti.

Eroğlu, 21. yüzyılda Doğu Akdeniz havzasında yaşanan etnik ve mezhepsel temelli çatışmaların aksine, Kıbrıs adasında çatışmasızlık ortamının hüküm sürmesinin “barış” kavramının gerçek mahiyetinin doğru anlaşılmasını zorunlu kıldığını da ifade etti.

“HAKLARIMIZ VE GÜVENLİĞİMİZ ÖN PLANDA OLMALI”

Cumhurbaşkanı Eroğlu konuşmasında bir toplumun geleceğine mal olabilecek siyasi maceracılık ve hayalciliğin “çözüm iradesi” olmadığı gibi, “değişim iradesinin” de siyasal-ekonomik-sosyal hayattaki sorunlar bahane edilerek haklar ve güvenliğin feda edilmesi anlamına gelmediğini ifade etti.

Eroğlu, Kıbrıs Türk toplumunun “değişim” istediğini söz konusu isteğin haklı gerekçeleri yansıttığını fakat “değişimin” ideolojik bir saplantı değil, rasyonel bir hedef olursa doğru ve yapıcı olacağını anlattı.

Eroğlu, “Çözüm” için ‘barıştan’ taviz verilmesi Cumhurbaşkanlığı makamını, her iki toplumun gelecek nesilleri adına ağır bir tarihsel sorumluluk altında bırakır. Dolayısıyla biz, ‘barışı’ konsolide edecek bir ‘çözümü’ arıyoruz ve böyle bir ‘çözüm’ için tüm gücümüzle uğraş vermeyi sürdüreceğiz” dedi.

ENERJİ JEOPOLİTİĞİNİN ÖNEMİ

Enerji jeopolitiğinin KKTC ve Türkiye açısından önemine de değinen Cumhurbaşkanı Eroğlu, yapılan çalışmaların Türkiye'nin doğal gaz tüketiminin yakın gelecekte önemli ölçüde artacağını ortaya koyduğunu, özellikle ekonomik büyüme ve bu çerçevede sanayinin enerji ihtiyacı bağlamında doğal gazın payının artmasının dikkat çekici olduğunu söyledi.

Eroğlu, Ankara'nın stratejik öncelikleri arasında olan doğal gaz alanında kaynak ülkelerin çeşitlendirilmesi ve bir enerji geçiş merkezi (hub) olma hedeflerinin, Doğu Akdeniz enerji jeopolitiğinin Anavatan Türkiye açısından da kritik bir konu olduğunu gösterdiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Söz konusu kaynaklar dünya doğal gaz piyasası dengelerini yapısal olarak değiştirecek büyüklükte olmasa da; bizi ve bölgedeki bazı devletleri enerji konusunda kendine yeten bir konuma getirebilir, küçük ve orta ölçekli ekonomiler için de önemli kaynak yaratabilecek potansiyeldedir… 2020 hedeflerimizin en önemli parçalarından olan bu konu, egemenlik haklarımızın ve hakça paylaşım değerlerimizin, enerji jeopolitiği alanındaki bir yansıması konumundadır” ifadelerini kullandı.

“HİDROKARBON YATAKLARI BARIŞA HİZMET EDEBİLMELİDİR”

Kıbrıs Rum tarafına ve uluslararası topluma çağrıda bulunan Eroğlu “Anavatan Türkiye, dünya enerji sektörü ve piyasasının saygın, prestijli ve yükselen bir aktörüdür. Kıbrıs Türk toplumu barışçı, ilerlemeyi ve ekonomik kalkınmayı hedefleyen, işbirliğine açık bir yapıdadır. Dolayısıyla bölgesel gerilim ve krize neden olacak yaklaşımların terk edilmesi ve Doğu Akdeniz hidrokarbon kaynaklarının bir çatışma değil, uzlaşma zeminine hizmet etmesi gerekliliğine inanıyoruz.” dedi.

AB ÜYESİ OLMAK…

“AB üyesi” olmaktan çok “AB'nin nasıl bir üyesi” olunacağına ilişkin stratejik tercihlerin hâlihazırda AB içinde çok farklı durumdaki devletlerden hangisinin kaderinin paylaşılacağıyla orantılı olduğuna işaret eden Eroğlu, Avrupa’da radikal sağ hareketlerin yükselmesi, göçmen-karşıtı politikalar ve nefret söylemi kullanan siyasal hareketlerin zemin bulabilmesinin, “değerler öncelikli” Avrupa vizyonu açısından endişeyle takip edilen konulardan olduğunu belirtti.

DIŞ POLİTİKA…

İngiltere ile iyi ilişkiler sürdürebilmek ve İngiltere'nin Kıbrıs Türk halkına yapılan haksızlıklar karşısında üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesinin dış politika alanında gözetilen hususların başında geldiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Eroğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile ilişkilerin de dış politikanın önemli bir parçasını oluşturduğunu kaydetti.

“ÇÖZÜM VİZYONUMUZ; GERÇEKÇİ, AKILCI, BARIŞÇI ANTLAŞMA”

Doğu Akdeniz bölgesinde siyasi-askeri istikrarsızlığın ön plana çıktığı koşullarda Kuzey Kıbrıs'ın ve adanın bir çatışmasızlık statükosu ortaya koymasını istediklerini kaydeden Eroğlu, “Kıbrıs'ta 1963-1974 arası yaşanan dönem, Doğu Akdeniz havzasında yaşanan mevcut çatışmaları fazlasıyla anımsatır niteliktedir. Bu nedenle biz, 1974 Barış Harekâtı'nın sadece Kıbrıs Türk toplumunu bir etnik temizlikten kurtarması ve Batı demokratik değerleri ile bağdaşmayan bir rejime son vermesi dolayısıyla değil; aynı zamanda mevcut politik-hukuki sorunlara karşın fiili olarak adada çatışmasızlık ortamı ve istikrar sağlaması bakımından da önemli olduğunu düşünmekteyiz” dedi.

Eroğlu, 11 Şubat 2014 Deklarasyonu'nda da ifade edilen ilkeler çerçevesinde, Kıbrıs Türk toplumunun olası en kötü ekonomik ve siyasi kriz koşullarında dahi, ırkçı önyargılardan ve etnik ayrımcılıktan korunabileceği etkin ve fiili garantilerin varlığını sürdürmesinin önemine de vurgu yaptı.

Kıbrıs Türk toplumunun en az Güney Kıbrıs kadar egemen hak sahibi olduğunu belirten Eroğlu, radikal ideolojik saplantılarla değil; barışçı bir ortaklık ve eşitlik kültürü ile hareket ettiklerini ve etmeyi sürdüreceklerini söyledi.

TEMEL PERSPEKTİF

Eroğlu, “2015-2020 döneminde müzakere sürecini etkin yönetebilmek, çözüm için doğru zemini bulmak temel perspektifimiz olacaktır” diye konuştu ve müzakere masasındaki konularla ilgili tutumunu şöyle anlattı:

YÖNETİM VE GÜÇ PAYLAŞIMI

“Yönetim ve Güç Paylaşımı alanındaki tutumumuz, temel parametreler olan iki toplumlu, 2 kesimli, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonu öngörmektedir. Federal yapı, eşit statüde 2 kurucu devletten oluşacaktır. Egemenliğin eşit şekilde Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardan, yani Ada'daki iki halktan kaynaklandığı teyit ve tescil edilmiştir. Dolayısıyla Kıbrıs Rum tarafının, öngörülen yeni ortaklığın sözde 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin evrimsel dönüşümüyle ortaya çıkacağı’ iddiası mesnetsizdir. Ortaklık ruhu ve siyasi eşitlik, öngörülen federal yapının, yürütme erki dâhil,  her seviyesinde Kıbrıslı Türklerin eşit katılım ve temsiliyetini gerektirir. Ortak olacaksak, ülkenin en yüksek makamı olan Başkanlık makamında yine bizim seçeceğimiz bir Kıbrıslı Türk'ün de oturması, Rum toplumunun seçeceği bir Kıbrıslı Rum'un oturması kadar önemlidir.

 AVRUPA BİRLİĞİ

AB alanındaki çözüm ve üyelik vizyonumuzun ana prensibi, iki toplumlu, iki kesimli federasyonun gerektirdiği derogasyonların kalıcı olması, bunu güvence altına almak için ise varılacak anlaşmanın Avrupa Birliği'nin Birincil Hukuk'u olmasıdır.

MÜLKİYET

Kıbrıs sorununun en hassas konularından biri olan Mülkiyet başlığında sunduğumuz kapsamlı öneriler BM Genel Sekreteri tarafından takdir görmüştür. Bizim bu konunun takas, tazminat ve sınırlı iade yöntemiyle çözümlenmesi, bu yapılırken ekonomik, sosyal ve insani boyutların göz önünde bulundurularak yeni mağduriyetler yaratılmaması şeklinde özetlenebilecek prensiplerimiz, uluslararası toplumun belirtilen hususlardaki yaklaşımıyla uyum içinde olup uluslararası hukuka da uygundur.

TOPRAK

Toprak ayarlamaları alanı da hassasiyet gerektiren konulardan biri olup, bu konunun harita ve rakam boyutlarının en son görüşülecek noktalar olduğu hususunda mutabakat vardır ve bu mutabakat BM Genel Sekreterinin 4 Mart 2011 tarihli raporuna da girmiştir. Mülkiyet alanında olduğu gibi Toprak ayarlamaları alanında da riayet edilmesi gereken ana prensip, iki kesimliliğin korunması ve konunun halkımız açısından ekonomik, sosyal, insani ve güvenlikle ilgili sıkıntılar, yeni riskler yaratmamasıdır.

GÜVENLİK VE GARANTİLER

Güvenlik ve Garantiler bizim için yaşamsal bir konudur. Biz mevcut garanti sisteminin, yani Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devam edeceği bir antlaşma istiyoruz ve geçmiş tecrübeler, ayrıca bölgemizde ve dünyada cereyan eden olaylar ışığında bunu talep etmek en doğal hakkımızdır. Güvenle, birlikte ileriye gideceğiz.”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs sorununun çözümü için kendisinin gerekli iradeyi masaya koyduğunu, fakat Rum lider Anastasiadis’in her gün yeni bir zorluk ortaya çıkarmaya çalıştığını söyledi.

Eroğlu, bugüne kadar ortaya çıkmış ve BM Genel Sekreterlerinin altında imzası bulunan tüm kâğıtlara Rum tarafının hayır dediğini hatırlatarak, son zamanlarda dünya basınında kendisinin uzlaşmaz olduğu yönünde hiçbir yayın bulunmadığına dikkat çekti.

Kendisine muhalefet edenlerin Anastasiadis’i izleyip dünyaya “Bakın Anastasiadis uzlaşmazdır” demek yerine, “Eroğlu uzlaşmazdır” dediğini kaydeden Eroğlu, bir anlaşma için kendisinin gereken samimiyeti gösterdiğini fakat Rum tarafından aynı samimiyeti göremediğini belirtti.

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimi için vizyonunu açıkladığı Merit Otel’deki toplantıda, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.

“HALKI ALDATMAYA YÖNELİK GÜZEL SÖZLER..”

Derviş Eroğlu, bir soruya karşılık, şu an bazı adayların Cumhurbaşkanlığı seçiminde sanki hükümetin başı seçilecekmiş gibi söylemlerde bulunduğunu fakat bunların halkı aldatmaya yönelik güzel sözlerin arkasına sığınmak olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanının zaman zaman hükümete bazı uyarılarda bulunmasının olağan durumlar olduğunu belirten Eroğlu, bunun zaman zaman Bakanlar Kurulu’na başkanlık yaparak da olabileceğini ve kendisinin bunu yaptığını söyledi.

Eroğlu, sınır köylerindeki halkın yaşadığı tedirginlikle ilgili bir başka soruya karşılık, varılacak bir anlaşmada en az yer değiştirme olması için uğraştıklarını; halkın bir daha göç etmesi ve perişan olmasını istemediklerini ifade etti.

Müzakerelerde toprak konusunun da diğer maddelerle birlikte bütünlüklü bir çözümün parçası olduğunu belirten Eroğlu, ‘her konuda anlaşılmadan, hiçbir konu üzerinde anlaşılmış sayılmayacak’ prensibinin hala geçerli olduğunu ve Rum tarafının zaman zaman masaya harita getirme çabalarının her seferinde reddedildiğini belirtti.

“HARİTA BELKİ 5’Lİ TOPLANTIDA…”

Derviş Eroğlu, tüm konular üzerinde uzlaşılması halinde harita ve toprakla ilgili konunun garantörlerin de hazır bulunacağı 5’li toplantıda ele alınabileceğini bildirdi.

Eroğlu, başka bir soruya karşılık, Rum lider Anastasiadis’in müzakerelere yeniden dönmeyi Navtex konusuna bağlamasının ardından yeni bir açıklama daha yaparak, 11 Şubat ortak metninin aksine “Federal Kıbrıs Cumhuriyeti kuracak” dediğini ve her geçen gün görüşmeler için yeni bir zorluk çıkardığını ifade etti.

“KKTC’NİN VARLIĞI ELİMİ GÜÇLENDİRİR”

Amerika, İngiltere, Yunanistan hatta Kıbrıs Rum Kesimi’nin katkısı bulunan Annan Planı da dahil bugüne kadar ortaya çıkmış tüm çözüm planlarını Rum tarafının reddettiğine dikkat çeken Eroğlu, eski BM Genel Sekreteri Annan’ın KKTC üzerindeki izolasyonun artık kaldırılması çağrısı yaptığını belirtti.

Eroğlu, KKTC’nin varlığının masada elini güçlendirdiğini söylediği zaman “Eroğlu çözüm istemez” dendiğini fakat buna karşın son dönemde dış basında kendisini çözüm karşıtı olarak gösterilen hiçbir yayın bulunmadığını aktardı.

Derviş Eroğlu, buna karşın, Anastasiadis’in önce ekonomik sorunların ardından ortak açıklama metnini isteyerek müzakereleri 1 yıl geciktirdiğinin altını çizdi.

“KIBRIS’TA BARIŞ ENGELLENEMEZ SÖZÜ DEMODE…

“Diğer adaylardan farkınız ne, size neden oy verilsin?” şeklindeki soruya “Tecrübe ve güven” yanıtını veren Eroğlu, bugüne kadar Kıbrıs’taki tüm gelişmelerin içinde bulunmuş, tüm müzakere metinlerini ve tutanaklarını okumuş, birçok seçimden başarıyla çıkmış ve halkın güvenini kazanmış tecrübeli bir siyaset adamı olduğunu söyledi.

Eroğlu, “Kıbrıs’ta barış engellenemez” söyleminin artık modasının geçtiğini söyleyerek, “Kıbrıs’ta barışı engelleyen biri mi var? Dolayısıyla bu slogan eskimiştir… Bir anlaşmayı sizin kadar karşınızdaki de istemelidir, bugüne kadar iki anlaşma metni ortaya çıktı ikisini de Rum tarafı kabul etmedi… Biz 2 yıl limiti koyalım Rum’un samimiyetini ölçelim… Artık müzakerelerde konuşulacak bir nokta kalmadı, önemli olan niyet” dedi.

“TFF’NİN BURADA OFİS AÇMA OLAYI KAPANDI”

Derviş Eroğlu, başka bir soruya karşılık, TFF Başkanı Yıldırım Demirören ile Cumhurbaşkanlığı’ndaki toplantıda futbolcuların ülkeden ayrılırken, bıraktığı kulübüne para kazandıracak bir çözüm beklentisini dile getirdiğini söyledi.

TFF’nin, FIFA’yı rencide etmeden bir çözüm bulma arayışıyla bir mektup yolladığını ve bu mektubun daha sonra KTFF’ye gelmesiyle tartışmaların sertleştiğini belirten Eroğlu, artık TFF’nin KKTC’de bir ofis açma olasılığının bulunmadığını ve konunun kapandığını belirtti.

“MARAŞ MASADAKİ MADDELERİN İÇİNDE, BÜTÜNLÜKLÜ ÇÖZÜMDEN AYRILAMAZ”

Kapalı Maraş’ın Türk tarafı kontrolünde yerleşime açılması konusundaki soruyu yanıtında, Maraş’ın bütünlüklü çözümün ve masadaki diğer 6 maddenin ayrılmaz parçası olduğunu belirten Eroğlu, bunun ayrılması halinde parça parça çözümün gündeme geleceğini ve bir 50 yıl daha çözümsüz geçebileceğini söyledi.

Konunun gündeme getirilmesinin, “Mağusa İnisiyatifi”nin oylarını almaya yönelik bir hareket olduğunu savunan Eroğlu, bu kişilerin Maraş’ın yerleşime açılmasıyla inşaat malzemesi ihtiyacının Gazimağusa bölgesinden karşılanıp, Mağusa’nın kalkınacağını zannettiklerini kaydetti.

Eroğlu “Larnaka, Güney Kıbrıs varken adam inşaat malzemesini neden senden alsın? Üstelik KKTC’deki bir Adidas mağazasından ayakkabı alan Rum’un ayakkabılarına sınırda el konurken…” şeklinde konuştu.

Eroğlu “Benim misyonum Maraş’ı çözmek değil; Kıbrıs sorununu çözmek” dedi.

“KAZAN-KAZAN” ÜZERİNDE UZLAŞMA…

Derviş Eroğlu, başka bir soruya karşılık, müzakerelerde 3. safha denen al-vere geçileceği bir sırada Rum liderin masayı terk ettiğini söyleyerek, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in ilk önce “al-ver” kelimesini kabul etmediğini, “karşılıklı tavizler” kelimelerine de itiraz etmesi üzerine de “kazan-kazan” kelimelerinin tutanaklara işlendiğini anlattı.

Kıbrıs görüşmelerini sürdürürken, Ankara ile hiç görüş ayrılığı yaşanmadığının altını çizen Eroğlu, Ankara’nın müdahalesinin söz konusu olmadığını ve Ankara’nın sadece Kıbrıs Türk tarafının önerilerini gözden geçirdiğini ifade etti.

“KIBRIS’TA BARIŞ ZATEN VAR…EKSİK OLAN ANLAŞMA”

Kıbrıs’ta bir barışın halihazırda var olduğunu, eksik olanın bir anlaşma olduğunu yineleyen Eroğlu, ne Türk, ne Rum tarafında silah sesi olmadığını; karşılıklı geçişlerde de hiç kimsenin ölmediğini söyledi. Eroğlu, anlaşmanın barışı devamlı kılması gerektiğini kaydetti.

Eroğlu, kendisine muhalefet edenlerin dünyaya “Eroğlu anlaşma istemiyor” yerine “Bakın Anastasiadis anlaşma istemiyor” mesajı vermesi gerektiğini de vurguladı.

“BAŞBAKANLA HER SALI GÖRÜŞÜYORUM”

Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ile her Salı yemekte bir araya gelip, konuştuklarını anlatan Eroğlu, bugüne kadar halktan gelen istekler doğrultusunda kendi not aldığı ekonomik konuları Başbakan ile paylaştığını söyledi.

Eroğlu, “Ben kendi kaleme aldığım notlarımı Bakanlar Kurulu’na da götürdüm, dikkate almadılar. Ne yapayım, hükümeti görevden mi alayım? Yapamam… Sözlerimin dikkate alınmamasına herhangi bir müeyyide uygulayamam” dedi.