Özge Kizir

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisinin Kurulması konusuyla beraberinde gelen egemenlik tartışmalarına Cumhurbaşkanlığı eski Sözcüsü Osman Ertuğ, Eski Müzakereci Ergün Olgun ve Dış İşleri eski Bakanı Taner Etkin’den yanıt geldi. 

Egemenliğin sadece Türkiye’ye değil, Rum’a karşı da korunması gerektiğine dikkat çeken Osman Ertuğ,  Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendirmede bulunan Dış İşleri eski Bakanı Taner Etkin bazı kişilerin ve partilerin Türkiye’ye karşı yanlış  bir tutum içerisinde olduklarını kaydetti. Etkin, “Yanlış bir tutum içerisindeler. Bu yanlışları meclisin aldığı kararla bir bakıma doğru yola çekilmeye çalışılmıştır. Bunu görmeleri gerekiyor. Şimdi gösteriler ve meclisin önünde toplantılar yapıldı. Bir bakıyorsunuz ya Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) Gençlik Kolları ya da Toplumcu Türk Partisi’nin (TDP) gençlik kollarıdır. Siyasi bir kazanç elde etmeye çalıştılar. Halbuki öyle bir şey yoktur. Türkiye ile birlikte başarıya ulaşırsak ulaşırız” şeklinde konuştu.

Etkin: “İktidarda olan partileri kutluyorum”

Türkiye ile dengeli bir anlaşmanın yapılabileceğine dikkat çeken Etkin, “Şimdi de dengelidir ama daha da düzeltilecek durum varsa düzeltilir. Meclis en doğru işi yapmıştır. İktidarda olan partileri kutluyorum. Karşıda olan partiler kadar aşırı bir şekilde tepki göstermeye çalıştılar. Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve Demokrat Parti’nin (DP) temsilcileri konuşurken çok dengeli konuştular. Yapılması gereken yapıldı” ifadesini kullandı.

“Tavşana kaç tazıya tut der misali bir yaklaşım içerisindeler”

Rum basının da yer alan haberleri değerlendiren Etkin, alışagelmiş politikalar biri olduğunu kaydetti. Etkin, “Türk tarafı dörtte biri kabul etti ama dillendirmek istemiyorlar gibi konulara ben inanmak istemiyorum. Bu bir taktiktir. Rum tarafını çok yakından takip ediyorum. Günü gününe takipteyim. Benim tek gördüğüm şey tavşana kaç tazıya tut der misali bir yaklaşım içerisindeler. Bildiklerini okumaya devam ediyorlar” dedi.

Ertuğ: “Belli bir kesim egemenlikte olan hassasiyetlerini Kıbrıs Rum tarafına karşı göstermiyorlar”

Cumhurbaşkanlığı eski Sözcüsü Osman Ertuğ da Kıbrıs Türk halkının bütünü olmasa bile belli bir kesimin Türkiye’ye karşı egemenlikte olan hassasiyetlerini Kıbrıs Rum tarafına karşı egemen olmak yönünde göstermediğini kaydetti. “Egemenlikten feda ederek ve ciddi tavizler vererek Kıbrıs Rum tarafı ile bir ortak devlette buluşma iradesi ortaya koyuyorlar” diyen Ertuğ, “Bunu söylerken herhangi bir uzlaşıya karşı olduğumuzu söylemiyoruz. Muhakkak herkes bir uzlaşı istiyor ama önceliklerin iyi tespit edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Egemenlik derken buna bir bütün olarak sahip çıkmamız lazımdır”

Kazanımların iyi korunması gerektiğini vurgulayan Ertuğ, sözlerine şöyle devam etti: “11 Şubat 2014’teki ortak açıklamada egemenliğin iki ayrı halktan Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerden kaynaklandığı söylenmektedir. Bunun anlamı da iki taraf ayrı ayrı egemendir. Fakat Kıbrıslı Rum tarafı bu egemenliğin sadece kendilerine ait olduğu ve bunu Kuzey’e de yaymak iddiasındadırlar. Dolayısıyla bu konuda egemenlik derken buna bir bütün olarak sahip çıkmamız lazımdır. Türkiye ile çok özel ilişkilerimiz var. Onun için bu bağlamda bu konunun bu şekilde gündeme getirilmesi bence hatalıdır. 

“Dış dünya Kıbrıs Türk halkının egemenliğini inkâr etmeye ve bunu kabul etmemeye devam ettiği sürece…”

Dış dünya Kıbrıs Türk halkının egemenliğini inkâr etmeye ve bunu kabul etmemeye devam ettiği sürece bizimde uluslar arası alanda karşılaştığımız engelleri Türkiye üzerinden aşmaya çalışmamızdan doğal bir şey olamaz. Bunu herkesin anlamı lazım. Türkiye’nin bu konuda uzattığı yardım bence çok iyi değerlendirilmeli ve bu doğrultu da kullanılmalıdır. Bir kapı spor alanın da konuşuluyor ama diğer alanlarda da bu böyledir.”

Olgun: “Toplumumuzda kamplaşmaya yol açıyor”

Eski Müzakereci Ergün Olgun, konu ve sorunları değerlendirmede toplumun bazı kesimlerinin bir takım önyargı ve saplantılarla hareket ettiğini kaydetti. Olgun, “Bunlara bağlı olarak hareket ediyor. Bu saplantı ve önyargılarda toplumumuzda kamplaşma, polarizasyona ve hatta etkisel davranışlara yol açıyor. Bu durum da sağlıklı ve objektif bir değerlendirmeyi engelliyor” şeklinde konuştu.

“Esasında yapılması gereken sağlıklı değerlendirme yapmak”

Toplumun tepkisel hareket içerisine girdiğini belirten Olgun, “Bir kısım insan Kıbrıs Türkünün siyasi ve egemen eşitliğe karşı tehdidin Güney’den olduğunu düşünüyor. Bir kısım insan da önceki gün yaşanan örnekte gördüğümüz gibi bu tehdidi Türkiye’den algılıyor. Neticede buna karşı bir tepkisel hareket içerisine giriyor. Esasında yapılması gereken her örnekle ilgili olarak sağlıklı değerlendirme yapmak ve belki her ikisi içerisinde geçerli ve değerlendirilmesi gereken unsurlar olabilir” ifadesini kullandı.

“Sağlıklı bir değerlendirme yaparsak ve bunun içerisinde bir takım eksiklikler varsa bunu ele alırsak daha doğru bir sonuca ulaşırız”

Olgun, sözlerine şöyle devam etti: “Bunların sadece bir tanesini doğru görür diğerini yanlış görürsek ve buna bağlı olarak hareketlerimizi şekillendirirsek bugün içerisinde bulunduğumuz durum ortaya çıkar. Bu da sağlıklı bir durum değildir. Dolayısıyla önceki günkü yani Koordinasyon Ofisi ile ilgili yaşanan konuda bunu sağlıklı bir değerlendirme yaparsak ve bunun içerisinde bir takım eksiklikler varsa bunu ele alırsak daha doğru bir sonuca ulaşırız. 

“Kıbrıs Rum tarafının ‘adanın tek egemeni benim’ yaklaşıma karşı bir tavır koymama işte bu dengesizliğin tam anlamıyla ifadesidir”

Bununla ilgili ne yapılacağına bakmak yerine bunu bütünüyle karşı alıp buna karşı bir tepkisel davranış içerisine girmek ve aynı kişiler olarak Güney’den örnek vermek gerekirse başlatılan hidrokarbon ihalesi ve önümüzdeki yılın başında başlayacak yeni tur sondaj konusu vardır.  Kıbrıs Rum tarafının ‘adanın tek egemeni benim’ yaklaşıma karşı bir tavır koymama işte bu dengesizliğin tam anlamıyla ifadesidir. Dolayısıyla kendi görüşüme göre meselelere bir sorunun kendi objektif artı ve eksileri kapsamında bakmak ve onların o çerçevede değerlendirmek ve objektif bakmak daha sağlıklı bir yaklaşım olur.” 

“Türkiye Raporu’nda da bu unsurlar vardı ama onlarla ilgili olarak birçok kesim hiçbir şey söylemedi”

Kalıplaşmanın Kıbrıs Türküne çok fazla hizmet etmediğini ifade eden Olgun sözlerini şöyle sürdürdü:“Bir tarafı iyi ve bir tarafı kötü görmek hiçbir zaman sağlıklı bir yaklaşım olmuyor. Bütününe bakarak ve bir takım genellemeler yaparak bütün sorunları çözmek mümkün değil diye düşünüyorum. Dolayısıyla kendi fikrim her konunun kendi içerisinde değerlendirilmesi, mümkün mertebe önyargılardan arındırılmış olarak meselelere bakma ve nereden gelirse gelsin Avrupa Birliği’nden de bize karşı aynı şekilde bir takım tehditler oluyor. Son Türkiye Raporu’nda da bu unsurlar vardı ama onlarla ilgili olarak da birçok kesim hiçbir şey söylemedi. Eğer biz kendi siyasal ve egemen eşitliğimize düşkünsek bunun layıkıyla yerine getirilebilmesi için nereden gelirse gelsin sağlıklı bir değerlendirme yapmak mecburiyetimizde olduğunu düşünüyorum.” 

“Bu bizim ekonomimizle ilgili bir meseledir”

Rum basının da yer alan ‘Türkler 4/1 nüfus oranını kabul etti’ şeklindeki haberi değerlendiren Olgun, nüfus ve demokratik yapı ile ilgili olarak herhangi bir oran verilmesine karşı olduğunu kaydetti. Olgun, “Bu sağlıklı bir yaklaşım değildir. Bir toplumun kendi ekonomisindeki ihtiyaçlara göre değişebileceğini düşünüyorum. Bu bizim ekonomimizle ilgili bir meseledir. İnsanların bir yerden bir yere gitmesi hayatımızın doğal bir parçasıdır. Birçok ülke göçler sayesinde oluşmuştur” ifadesini kullandı.