Kubilay KURÇER 

Cumhurbaşkanlığı Eski Sözcüsü Osman Ertuğ, Birleşmiş Milletler’in (BM) “mülkiyetle ilgili bazı şeylerin halkla paylaşılması gerekiyor” açıklamasına işaret ederek, Kıbrıs Türk’ünün geleceğinin belirlenmesi ve belirsizliğin ortadan kalkması için halkla bilgilerin paylaşılması gerektiğinin altını çizdi. Adada tek “millet, tek siyasi yapı” varmış gibi hareket etmenin, “meseleye yanlış noktadan başlamak” olduğunu ifade eden Ertuğ, “güvenlik” meselesinin müzakere konusu yapılacağı sinyalinin verilmesi halinde Kıbrıs Türk halkının belirsiz maceraya atılmış olacağını vurguladı. 

Mübadele Anlaşması’ndaki “iki bölgeli kesimlilik” maddesine değinen Ertuğ, imzalanan feragatnamelerin mülkiyetin temeli olduğuna vurgu yaparak, “İki kesimlilik yokmuş ve olaylara biz sebebiyet vermişiz gibi yaklaşımlar son derece yanlıştır” ifadesini kullandı. ADA TV’de Haber Müdürü Nihan Yücel’in moderatörlüğündeki Öğlen Ajansı programına konuk olan Cumhurbaşkanlığı Eski Sözcüsü Osman Ertuğ, Rum yönetiminin “yeterli kilise yokmuş” ve “40 senedeki gelişmeleri tersine çevirme” gibi yaklaşımlarının “Helenizm’i kuzeyde kök salma yaklaşımı” olduğunu sözlerine ekledi. 

“TAZMİNATIN KAYNAĞI SORU İŞARETİ” 

Cumhurbaşkanlığı Eski Sözcüsü Osman Ertuğ, Kıbrıs Rum tarafından yapılan kamuoyunu etkilemeye yönelik haberlerin dengelenerek, gerçeğin ne olduğunu öğrenmenin tek yolunun, halka doyurucu ve gerçekleri paylaşan açıklamaların yapılması olduğunu belirterek, tazminat ağırlıklı olarak kullanılacak mülkiyet çözüm yöntemiyle ilgili “tazminatın kaynağı soru işareti” dedi. 

Birleşmiş Milletler’in (BM) “mülkiyetle ilgili bazı şeylerin halkla paylaşılması gerekiyor” açıklamasına işaret eden Ertuğ, Kıbrıs Türk’ünün geleceğinin belirlenmesi ve belirsizliğin ortadan kalkması için halkla bilgilerin paylaşılması gerektiğinin altını çizdi. Federal demokrasilerde siyasal eşitliğin pratiğe yansımasının önemine vurgu yapan Ertuğ, “Kıbrıs Türk’ünün anayasal güvencelerle etnik katılımı sağlanmalıdır, 

“FERAGATNAMELER MÜLKİYETİN TEMELİDİR” 

Adada tek “millet, tek siyasi yapı” varmış gibi hareket etmenin, “meseleye yanlış noktadan başlamak” olduğunu ifade eden Ertuğ, “güvenlik” meselesinin müzakere konusu yapılacağı sinyalinin verilmesi halinde Kıbrıs Türk halkının belirsiz maceraya atılmış olacağını vurguladı. Mübadele Anlaşması’ndaki “iki bölgeli kesimlilik” maddesine değinen Ertuğ, imzalanan feragatnamelerin mülkiyetin temeli olduğuna vurgu yaparak, “İki kesimlilik yokmuş ve olaylara biz sebebiyet vermişiz gibi yaklaşımlar son derece yanlıştır” ifadesini kullandı. 

Rum tarafının Türk mülkiyetlerini harabeye dönmesi için kaderine bıraktığını ifade eden Ertuğ, iki tarafın yaklaşımı arasındaki açık farklılıklar olduğuna dikkat çekerek, “Biz ileri dönük yeni hayat, hukuki öngörülebilirlik ararken, Rumlar 40 senedeki gelişmeleri nasıl tersine çevirebilirim yaklaşımı var. Bu yaklaşım, Helenizm’in kuzeye gelerek kök salma yaklaşımıdır. Kök, toprak ve mülkiyettir.” şeklinde konuştu. 

“RUMLAR, HELENİZM’İ KUZEYDE KÖK SALMA YAKLAŞIMINDALAR” 

Rum yönetiminin “yeterli kilise yokmuş” gibi yaklaşımının Helenizm’i kuzeyde kök salma yaklaşımı olduğunu belirten Ertuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Kültürümüzde ve tarihimizde dini mabetleri korumanın şekli yeniden adapte edip kiliseleri cami yapmaktır. Aksi takdirde saldırıya uğrar ki Hala Sultan ve Bayraktar cami saldırıya uğramıştır. 103 köydeki camiyi kaybettik. Ayinlere izin vermemiz tolerans kültürümüzdür ve güven yaratıcı önlemdir. Herkesin inancına saygı duymak lazım fakat Rumlar toleransı istismar ediyor.” 

“HENÜZ NEYİN GARANTİ EDİLECEĞİ ORTAYA ÇIKMADI” 

Garanti meselesinde “garantör devletlerin” yaklaşımlarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Ertuğ, şunları kaydetti: 

“Yunanistan’ın garantör meselesine daha gerçekçi yaklaşması lazım. Eylül ayı içerisinde yer alacak olan New York’taki BM Genel Kurulu toplantılarında garantörlerin bir araya gelmesi veya 5’li zirve olabilir mi? Henüz neyin garanti edileceği ortaya çıkmamıştır. Anlaşmalardaki tesis, ittifak ve garantiyi onlarda biliyor. İngilizlerin üslerini koruduğu için anlaşmalarını kaldırmak isteyeceğini düşünmüyorum. BM Genel Sekreteri tecrübelerinden ve hayal kırıklığından dolayı bu işin gidip gitmeyeceğini göreyim demiştir, yani sütten ağzım yandı, yoğurdu üfleyerek yiyeceğim noktasındadır.” 

“FEDERAL DEMOKRASİLERDE ÖNEMLİ OLAN, SİYASİ EŞİTLİĞİN PRATİĞE YANSIMASIDIR” 

Federal demokrasilerde siyasal eşitliğin pratiğe yansımasının önemine vurgu yapan Ertuğ, “Kıbrıs Türk’ünün anayasal güvencelerle etnik katılımı sağlanmalıdır, Kıbrıs Türk’ü eşitliğini pratiklikle ifade edebilir. Henüz siyasi sonuç çıkararak, bu sorunu uluslararası platforma taşıyabilme konusunda uzlaşmadık ki ulusal karakterimiz böyledir. Propagandaya yatkın insan değiliz.” ifadesini kullandı.