Emir Ertorun

CTP Gazimağusa Milletvekili Teberrüken Uluçay da “Kıbrıs konusundaki son gelişmeler” konusunda konuşma yaptı. Uluçay, Kıbrıs konusunda önemli günlerden geçildiğine işaret ederek, sorunun çözümü için uzun süredir çaba harcandığını kaydetti.

Federal bir Kıbrıs’ın oluşabilmesi için yaklaşık 17 aydır yoğunlaştırılmış görüşmelerin sürdüğünü, birçok konuda önemli ilerlemeler kaydedildiğini, bazı farklılıkların da sürdüğünü ifade eden Uluçay, İsviçre’de de bu konuların ele alınacağını belirtti.

BM Genel Sekreterinin katılımıyla dün başlayan müzakerelerde zor başlıkların görüşüleceğini, bu yüzden Genel Sekreterin katılımının önemli olduğunu ifade eden Uluçay, ayrıca BM Genel Sekreterinin müzakerelerle ilgili “daha önce hiç gelinmeyen noktalardayız” demesinin çok önemli olduğunu kaydetti.

Uluçay, zirvede planlanmış görüşmeler olacağını, 4 başlık altında bitmemiş olan kısımların tamamlanması için 2 gün çalışılacağını, liderlerin ayrıca sürekli görüşme fırsatı yakalayacak bir ortamda olduğunu kaydetti.

Geri kalan 2 günde ise zor başlıkların görüşüleceğini, bu yüzden liderlere desteğin şart olduğunu belirten Uluçay, bu zor başlıkların 2 günde tamamlanamayacağına ancak müzakere periyoduna olumlu yansıyacağına işaret etti.

Toprak, harita, mülkiyetin en zor başlıklar olduğunu ifade eden Uluçay, bu konuların zeminin hazırlanması için İsviçre zirvesinin önemli yer tuttuğuna dikkat çekti.

Uluçay, liderler ve heyetlerini bu zor aşamayı atlatabilmesi için desteklemenin ve motive etmenin önemine işaret ederek, Kıbrıs’ta yaşanan bu sürecin sonuca ulaştırılması için dönemin en iyi dönem olduğuna ve ciddi bir fırsat bulunduğuna vurgu yaptı.

Elbirliği ile bu sürecin sonuçlanması için çaba harcamaları gerektiğini, aksi halde bu dönemin fırsatının kaçırılması durumunda Kıbrıs Türk halkının zor duruma düşeceğini ifade eden Uluçay, bölgedeki doğal kaynaklara işaret etti, çözümün Kıbrıs’a ekonomik katkısının çok büyük olacağına vurgu yaptı.

Uluçay, sürecin ötelenmesi durumunda büyük bir fırsatın kaçırılması anlamına geleceğini ifade ederek, çözümün büyük bir ekonomik kazancı da beraberinde getireceğine inanç belirtti, Türkiye’nin İsrail ile yaptığı enerji anlaşmasına dikkat çekti.

Uluçay, adanın ekonomik kayıp yaşamaması için anlaşmanın gerekliliğine işaret ederek, Kıbrıs’ta bulunacak bir anlaşmada Kıbrıs Türk halkının ekonomisinin geliştirilmesi ve AB yasalarına uygunluğunu sağlamanın da önemine değindi.

Uluçay, müzakerelerde hükümetin de üzerine düşen görevleri yerine getirmesinin ve kamuda bazı hizmetleri yerine getirmesinin gerektiğine işaret ederek, hükümetten bu anlamda gerekli hassasiyeti göstermesini istedi.

Hükümetin farklı görüşte olsa da aslolanın devletin hizmet vermesi kamu hizmetinin yerine getirilmesi olduğunu belirten Uluçay, Kıbrıs sorununda kritik bir aşamada olunduğunu kaydetti, İsviçre zirvesinde zor 2 başlık toprak ve haritada ciddi bir zemin oluşturulacağına inanç belirtti.

Uluçay, adanın geleceği için önlerindeki fırsatın iyi değerlendirilmesinin gerekliliğine de vurgu yaptı, zirvede iki lider ve heyetlerine başarılar diledi, murat edilen sonuca ulaşmalarını temenni etti.

ERTUĞRULOĞLU

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da, “pembe veya pembemsi tablolar çizemeyeceğini, bunun bilinen bir özelliği olduğunu” söyleyerek, “çözüm karşıtı, faşist, barış karşıtı” gibi eleştiriler aldığını ancak doğruları söylemeye devam edeceğini kaydetti.

Karşı tarafın “kanatsız melek” olarak gösterildiğini, ancak Kıbrıs Türk halkının haklarının gözetilmediğini, bundan üzüntü duyduğunu belirten Ertuğruloğlu, Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının güvenliğini, ekonomik özgürlüğünü gözetemeyeceğini, bunun gerçekçi gözle bakıldığında görülebileceğini belirtti. 

Ertuğruloğlu, bu tartışmaların son günlerde bir yerel gazeteye yaptığı açıklamadan sonra ortaya çıktığını, ancak orada söylediklerinin çarpıtıldığını, “ilhak” konusunun buradan çıktığını, ancak bunu ilk olarak Cumhurbaşkanı’nın söylediğini, “ya çözüm olacak ya da Rumlar kendilerini Türkiye ile komşu bulacaklar” dediğini kaydetti.

Müzakereleri engellemeye yönelik bir gayretleri olmadığını, Cumhurbaşkanı tarafından istendiği için müzakerelerin dışında kaldıklarını ifade eden Ertuğruloğlu, Cumhurbaşkanı ile daha önce yaptığı görüşmeden de bilgi verdi. 

Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk halkının tek seçeneğinin federal yapı olmadığını, “bunun acizlik ve seçeneksizlik” olduğunu ve bunun üzücü olduğunu belirterek, Rum tarafının Kıbrıs Türk halkına haklarını vermek istemediğini kaydetti.

Kendisine yönelik yapılan eleştirileri dile getiren ve bunları yanıtlayan Ertuğruloğlu, 50 yıldır müzakerelerin sürdüğünü ifade ederek, özellikle AB üyeliği sonrasında artık adada federasyon kurulmasının teknik olarak mümkün olmadığını vurguladı.

Kıbrıs Türk halkı ekonomik olarak bu topraklarda var olmak istiyorsa bunu bilmesi gerektiğini ifade eden Ertuğruloğlu, iki kurucu devletin yalan olduğunu, en iyi şekliyle “eyalet” olduğunu, Rumların anlaşmanın AB’nin birincil hukuku olmasını da istemediğini kaydetti.

Ertuğruloğlu, egemen eşitliğe sahip olmayan siyasal eşitliğin uygulanabilir olmadığını belirterek, halkı Rumun  insafına bırakmayacaklarını belirtti.

KKTC’yi sonuna kadar savunan biri olduğunu, Rumlarla bir anlaşmanın parçası görülmeyen KKTC’nin varlığının anlaşmaya engel değil tek yol olduğunu belirten Ertuğruloğlu, egemen eşitlikten yana olduğunu vurguladı.

Ertuğruloğlu, “Çözüm olacaksa olsun, ben iddia ediyorum netice mümkün değil, ancak ortaya çıkarılabilir. Ne olursa olsun gerçekleşmeyecek demiyorum ama adaya sözde çözüm empoze edeceklerse edebilirler. Tek huzurun var olduğu adanın da savaş bölgesi olmasını istiyorlarsa empoze etsinler. Ben hassasiyetlerimizi, inandıklarımızı inanmadıklarımızı dile getiriyorum. Önemli olan Çözüm olmadığı noktada ne yapacağız. Bu her ülke için geçerlidir. Bir konsensüs ortamı yaratılmalı ve yapılmak istenen için çalışılmalı. Anlaşma olmadığı gün ne yapmayı öngörürsünüz? Süreç böyle mi devam edecek? Bu mu Kıbrıs Türk halkına hizmet etmek yoksa Kıbrıs konusunda yeni bir sayfa açılması mıdır?” dedi. 

Diplomatik tanınma politikasının hiç yapılmadığını ifade eden Ertuğruloğlu, “BM bugüne kadar hangi siyasi sorunu çözdü. Dünya bize 50 yılımızı yedi, başarı şansı olmayan bir müzakere sistemi ile… Kıbrıs Türk halkı beklenti içine sokuluyor hayal kırıklığı yaşatılıyor. Peki ne olacak böyle, bu halk ne olacak? Ben kişi olarak tanınma politikasını savunuyorum ama diğer seçenekler de ortada. ‘Ya anlaşma olur ya ilhak olur’ demedim, sadece kişi olarak görebildiğim seçenekleri sundum. Uluslararası hukuk varsa 1963’ten beridir Kıbrıs Türk halkına yapılanlar yapılmamalıydı. Biz bu adada suç işlemedik eşitlik talep ettik” diye konuştu.

Ertuğruloğlu, Kıbrıs’ta yeni sayfa açılması gerektiğini, şimdiden hazırlık yapılması gerektiğini, bunun müzakerelerin önüne geçilmeden yapılması gerektiğini, bu eksersizin yapılması gerektiğini vurguladı.

Erkut Şahali’nin yerinden sorduğu soruları yanıtlayan Ertuğruloğlu, Rum tarafının başarısız bir müzakere süreciyle Kıbrıs Türk halkıyla anlaşma yapmasının beklenmemesi gerektiğini kaydetti.

ULUÇAY

Uluçay da yeniden söz alarak, müzakereleri desteklediklerini ve hedefin sonuç almak olduğunu belirtti. Uluçay, sürecin başarıya ulaşmasının ekonomik anlamda Kıbrıs Türk halkına çok şey kazandıracağını, ancak başarısızlığın siyasi kaybının daha sonra ortaya çıkacağını kaydetti.

Uluçay, müzakerelerde şimdi bir sonuç alınması için desteğin her taraftan verildiğini, en ciddi katkıyı da Türkiye’nin koyduğunu belirtti.

Uluçay’ın konuşmasıyla Meclis Genel Kurulu toplantısı tamamlandı.