Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Kıbrıs Türk halkının, sonu olmayan müzakerelere ve belirsiz bir geleceğe mahkûm edilmesi mümkün değildir” dedi.

Ertuğruloğlu, 2016 yılı sonuna kadar bir çözüme ulaşılsın veya ulaşılmasın, Kıbrıs Türk halkının her iki senaryoya da hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te düzenlenen 43. İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda konuşma yaptı.

Dışişleri Bakanlığı’ndan verilen bilgiye göre Bakan Ertuğruloğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) Kıbrıs’a ilişkin kararları çerçevesinde, kardeş üye ülkelerin Kıbrıslı Türklerle daha yakın ilişkiler kurması, var olan dayanışmaların ve ilişkilerin yoğunlaştırılması konusundaki Kıbrıs Türk tarafının beklentisini ifade etti.

Ertuğruloğlu  genel anlamda dünya ve özellikle İslam coğrafyasının, terörizm, mezhep çatışmaları, silahlı çatışmalar ve bunların can kaybı, insanların yerlerinden edinmeleri gibi trajik sonuçlarıyla boğuştuğu, oldukça zorlu bir dönemden geçtiğini kaydetti.

İslam dünyasının eğitim, kalkınma, çevre ve benzeri konularda da zorluklarla karşı karşıya olduğunu kaydeden Ertuğruloğlu, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edildiği sürece bu konuların başa çıkılamaz olmadığını bildirdi.

“KIBRIS’TA ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇTEYİZ”

Ertuğruloğlu şöyle konuştu:

“Bilindiği üzere Kıbrıs’ta oldukça önemli bir dönemeçteyiz.  Bu kritik dönemeçte, Kıbrıs Türk Toplumu olarak İslam İşbirliği Teşkilatı ve kardeş devlet ülkelerinin liderliği, desteği ve dayanışmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktayız.”

Şu anda müzakereler halen devam etmektedir. İki lider son olarak geçtiğimiz ay New York’ta, Genel Kurul marjında, BM Genel Sekreteri ile üçlü bir görüşme gerçekleştirmiştir. Ancak sözkonusu görüşme yükseltilen beklentileri karşılamamış ve somut bir sonuca da varılamamıştır. Liderlerin 2016 yılı içerisinde kapsamlı bir çözüme varacaklarına dair açıklamalarının aksine, Kıbrıs Rum tarafı müzakere sürecinin son evresini oluşturacak olan çok taraflı toplantıyı da içeren bir zaman çizelgesi ve yol haritasının belirlenmesini reddetmiş bulunmaktadır.

Bir yol haritası belirlenmesine ilişkin Rum tarafının göstermekte olduğu isteksizlik, muhatabımızın Kıbrıs Türk tarafıyla güç ve refahı paylaşma konusunda siyasi iradeye sahip olmadığını göstermektedir. Hatırlanacağı üzere, iki tarafta eş zamanlı ve ayrı ayrı gerçekleştirilen referandumların ardından yayınlanan Mayıs 2004 tarihli raporunda, BM Genel Sekreteri’nin de tespiti bu olmuştu.

“KIBRIS TÜRK HALKI HER İKİ SENARYOYA DA HAZIRLIKLI OLMALI”

2016 yılının sonuna kadar bir çözüme ulaşılmaması halinde, yaklaşık 50 yıllık müzakere sürecinin ardından, Adadaki iki taraf arasındaki mevcut sürecin sona ereceği bilinen bir gerçektir. Bu noktadan sonra, uluslararası platformda yarım asırdır adaletsiz bir şekilde tecrit edilmiş durumda olan Kıbrıs Türk Halkının, sonu olmayan müzakerelere ve belirsiz bir geleceğe mahkûm edilmesi mümkün değildir. Bu sebeple, 2016 yılı sonuna kadar bir çözüme ulaşılsın veya ulaşılmasın, Kıbrıs Türk halkı her iki senaryoya da hazırlıklı olmalıdır.”

Bu bağlamda, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın almış olduğu kararları fiiliyata geçirerek, kardeş üye ülkelerin Kıbrıslı Türklerle yakın ilişkiler kurması, var olan dayanışmalarını ve ilişkilerini yoğunlaştırması, kendilerine her alanda destek vererek dünya ile bütünleşmelerine katkı sağlaması gerektiğini belirten Ertuğruloğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Kıbrıs’a ilişkin aldığı kararlardan memnuniyet duyduklarını da dile getirdi.

“İZOLASYON HER ALANDA KIBRISLI TÜRKLERİN HAYATININ ACIMASIZ GERÇEĞİ”

Kararların fiiliyata geçirilmesi için daha yapılacak çok fazla şey olduğunu da belirten Ertuğruloğlu, İİT kararlarında bahsi geçen ve Kıbrıs Türk halkının genelini etkileyen izolasyonun, her alanda Kıbrıslı Türklerin günlük hayatlarının acımasız bir gerçeği olmaya devam ettiğini ifade etti.

Ertuğruloğlu şöyle devam etti:

“Hiç şüphesiz, 2016 yılı sonuna kadar varılabilecek bir çözümün sürdürülebilirliği ile Kıbrıs Türk tarafının kalkınması arasında bir ilişki söz konusudur. Dolayısla, Kıbrıslı Türklerin dünya ile entegrasyonlarına engel oluşturan şartların ortadan kaldırılması adına hızlı ve somut adımlar atılması, önem ve ivedilik arz etmektedir.

Bir diğer taraftan, Rum tarafının süregelen uzlaşmazlığı nedeniyle, 2016 yılı sonuna kadar bir anlaşmaya varılmaması durumunda, Kıbrıs Türk tarafının alternatiflerinin bulunduğunu vurgulamak isterim. Böyle bir durumda, Kıbrıs Türk kardeşleriniz için, haksız izolasyonun kaldırılmasına yönelik liderliğiniz, desteğiniz ve dayanışmanız daha da önem arz edecektir.

Bu bağlamda, inanıyorum ki, Kıbrıslı Türklerin uluslararası toplumun bir parçası haline gelmelerinin sağlanması adına, tüm müslüman kardeş ülkelerin dayanışma içerisinde, uluslararası toplum tarafından somut adımlar atılmasına öncülük etmesinin şimdi tam zamanıdır.

Toplantımızdan alınan sonuçların, silahlı çatışmalar ve bunların sonuçları ile kalkınma, eğitim, çevre gibi benzeri konularda karşılaştığımız sorunların bir çözüme ulaştırılmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum. Bu saygın Teşkilat’ın bir gözlemci üyesi olan Kıbrıs Türk Devleti olarak, İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye halkların esenliği için gerekeni yapmaya hazırız.”