Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs müzakereleri devam edecekse sürecin bundan sonra "devletten devlete" müzakere zemininde olması gerektiğini söyledi.

Ertuğruloğlu, “Bundan sonra müzakere olacaksa ben olsam bunu söylerim; devletten devlete müzakere varsa gelirim. Yani KKTC olarak masaya oturacağız. KKTC çözümün alternatifi değil esası olmalı, ortaklıkta KKTC olarak yer almalıyız” diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığı Basın Bürosundan verilen bilgiye göre, Ertuğruloğlu, Kıbrıs Genç TV'de "Er Meydanı" isimli programa konuk oldu. Ertuğruloğlu, programda Kıbrıs müzakere sürecine yönelik değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Ertuğruloğlu, programda ilk olarak kendisine yöneltilen "Müzakere süreci çöktü mü?" sorusunu yanıtladı. Ertuğruloğlu, soruya karşılık; "Buna işaret etmeye çalıştım. Sadece son dönem değil, başından beridir yürütülen bu müzakere sürecinden benim hiç bir beklentim yoktu. Çünkü bu müzakere sürecinin yapısı itibariyle bir netice alınamayacağını hep öngördüm" dedi.

Ertuğruloğlu, bunu görmenin zor olmadığını ifade ederek, bunun temel nedeninin; eşitlik temelinde yürütüldüğü iddia edilen müzakere süreçlerinin, eşitsizlik temelinde, aldatmaca ile oluşturulması ve yürütülmesi olduğunu kaydetti.

“BM KIBRIS TÜRKÜ’NÜN 50 YILINI ÇALDI”

"Birleşmiş Milletlerin Kıbrıs Türk halkının 50 yılını çaldığını" söyleyen Ertuğruloğlu, özetle şöyle devam etti:

“Gerçekten de çalındı... Rum tarafına verilmemesi gereken olanaklar verildi. Tek başına Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yasal varisiymiş gibi davranması, hareket etmesi fırsatı verildi. 1960 Ortaklık Cumhuriyetini tek başına kullanma hakkı yokken, ortaklığı bozan Rum, bu devletin varisi Türk de bu ortaklıktan atılan, asi bir azınlık muamelesi gördü. Müzakereler de bu aldatmaca ile sürüyor ve ‘bu süreçten mutlaka bir çözüm çıkacak, çünkü başka çaremiz de yok’ politikası izleniyor. Bunları hayretle izliyorum. Bugün gelinen noktada bile ‘müzakere masasına dönün’ deniyor. Dönülsün, benim veya bakanlık olarak bizim 'müzakereden kaçılsın' diye bir görüşümüz yok, müzakere temeldir ama müzakerelerin de bir başarı şansı olmalı, sırf müzakere eder gibi görünmek için ve halkımızda da ‘çözüm olacak’ gibi beklentiler yaratarak daha sonra hayal kırıklığı yaratma, ümitlerini çöküntüye uğratma hakkı olmamalı kimsenin."

“RUM POLİTİKASI 50 YILDA HİÇ DEĞİŞMEDİ”

Ertuğruloğlu, Rum tarafının en başından beridir 50 yıllık müzakere sürecinde politikasının hiç değişmediğini, hâkimiyetçi, Türkü azınlık gören ve eşit görmeyen politikasını sürdürdüğünü, müzakere süreçlerinden sonuç çıkmamasının da bundan kaynaklandığını kaydetti.

Bakan Ertuğruloğlu, Rum tarafının “masaya dön” çağrısında bulunduğu şeklinde bir soruya karşılık, çünkü Rum tarafının, önü açık müzakere sürecini sürdürmek istediğini kaydetti, neticelendirme gibi bir niyetinin olmadığını işaret etti. Ertuğruloğlu, son zamanlara kadar “müzakerelerde neredeyse her şey bitti” şeklinde açıklamalar yapıldığını, tek sorunun “garantörler” olduğunun söylendiğini ancak bunların hep aldatmaca olduğunu düşündüğünü ifade etti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Rum tarafının referandumlara gidilmemesi için hep bir krize oynayacağını düşündüğünü ancak  doğalgaz-petrol alanında bir krize oynayabileceğini düşündüğünü; bu krizin Enosis kararı ile ortaya çıkabileceğini öngöremediğini anlattı.

“ÇİRKİN, RENCİDE EDİCİ, TEPKİ TOPLAYICI…”

Bu kararın çirkin, Türk halkını rencide eden ve tepkisini toplayan bir karar olduğunu vurgulayan Ertuğruloğlu, bu kararın Rum tarafının gerçek politikası olduğunu ifade etti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, son gelişmelerden Rum tarafının rahatsız olduğunu çünkü önü açık müzakere hedefinin zora girdiğini, bu politikasının tökezlediğini kaydetti. Ertuğruloğlu, müzakere masasında Kıbrıs Türk tarafının şu andaki yönetiminin kendilerine göre “tavizkâr” olduğunu belirterek, eleştirilerde bulundu.

Ertuğruloğlu, karşı tarafa her gün “çözüm çözüm, çözümden başka çaremiz yoktur” gibi düşüncelerin iletilmesinin yanlış olduğunu, çünkü bu tip söylemlerin Rum tarafının daha da hâkimiyetçi davranmasına yol açtığına işaret etti ve Enosis kararını anımsattı.

Ertuğruloğlu, açıklamalara bakıldığında "neredeyse bu iş bitti" dendiğini ancak müzakere sürecinde birçok konunun kapanmadığını, dönüşümlü başkanlıkta karar olmadığını, 1960 Anayasasında bile Kıbrıs Türk halkının daha çok hakkı olduğunu, vatandaşlıklar konusunun muallâkta olduğunu kaydetti.

Burada Cumhurbaşkanı'na yönelik eleştirilerde bulunma düşüncesi olmadığını belirten Ertuğruloğlu, çünkü canlı tutulmak istenen bir müzakere süreci olduğunu söyledi.

Ertuğruloğlu, bu anlaşmaya varıldığı, kapandığı, yakınlaşmaların olduğu söylenen konuları hiç görmediğini ifade ederek, şöyle devam etti:

“KARŞI TARAFA YALVARIR POZİSYONDAYIZ”

"Rum tarafı bizimle alay ediyor. Net söylüyorum: Rum tarafı müzakere masasında bizimle alay ediyor. Müzakere masası dışında gerçek politikasını yürütüyor. Kıbrıs Türk halkını ambargolarla ezme, dünyadan izole etme, Türkiye'yi ‘işgalci’ diye suçlama, doğalgaz petrol politikalarını sürdürüyor. Biz de çözümcü politikasını sürdürüyoruz, tabii ki çözüm isteyen biziz çünkü ambargolar altında ezilen biziz, ortaklıktan atılan dünyadan izole edilen biziz. Ama öyle bir çözüm politikası yürütüyoruz ki zarar gören yine biziz. Çünkü karşı tarafa yalvarır pozisyondayız. Karşı tarafa bu pozisyonda yaklaşırsak o da bizim tamamen çökmemizi bekler.

Biz gerçekten egemenlik, eşitlik, güvenlik istiyoruz. Azınlık hakları değil. Mevcut müzakere sürecinde Kıbrıs Türk halkının elde edebileceği azınlık haklarıdır.”

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, müzakere süreçlerinin Türkiye ile birlikte yürütüldüğünü, çünkü Kıbrıs sorununun bir ulusal dava olduğunu belirtti.

Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorunu davasının Türkiye ile birlikte yürütüldüğünü, birlikte saptandığını ve birlikte hareket edildiğini söyledi.

“TOPRAK VERMEMİZ GEREKİR’ ŞEKLİNDE POLİTİKAYI DOĞRU BULMUYORUM”

Müzakere masasında Rum tarafının ciddi bir hata yaptığını ve bu hatanın bedelini ödemesi gerektiğini, ödemeden masaya dönülmesi durumunda “Kıbrıs Türk tarafına karşı ne yapsam tıpış tıpış masaya gelirler” düşüncesine gireceğini ifade eden Ertuğruloğlu, haritanın verilmesini de eleştirdi, bu haritayı görmediklerini, harita verilirken de hükümetin hassasiyetlerinin dikkate alınmadığını kaydetti.

Ertuğruloğlu, toprak verme konusunda da zafiyet yaşandığını, çünkü Rum tarafının 1963'ten beridir Kıbrıs Türk halkının tüm haklarını çaldığını, şimdiki süreçte dahi “azınlık” olarak gördüğünü belirterek, “toprak vermemiz gerekir” şeklinde bir politikayı doğru bulmadığını söyledi.

Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliği, gerçekten işleyen bir garantörlük sistemi yani Türkiye'nin tek taraflı müdahale hakkının şart olduğu, dönüşümlü başkanlık gibi konularda net olunması gerektiğini ifade eden Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk halkının hiçbir politikasının Rum tarafının güvenliğini riske atacak bir politika olmadığını ancak Rumun politikalarının Türk halkının güvenliğini tehdit ettiğini kaydetti.

Ertuğruloğlu, Rum tarafının şimdi “azınlık çoğunlukla eşitlenemez” dediğini, bu yönden bakıldığında “masada bunca zamandır Rum’la neyin konuşulduğunun” sorgulanması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Rum tarafının yapmaya çalıştığı federasyon gibi görünecek bir yapının kısa zamanda üniter bir yapıya dönüşebilecek bir yapıyı oluşturmaktır. Rum tarafının müzakerelerden sağlamaya çalıştığı netice budur. Kıbrıs Türk halkının bunları bilmesi gerekir. Bunları söylemek çözüm karşıtlığı değildir."

Bu yöndeki endişe ve görüşlerini anlatan Ertuğruloğlu, bu müzakere sürecinden bir kazanım elde edilemeyeceğine inanç belirtti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Cenevre'deki zirve ile ilgili soruları da yanıtladı. Ertuğruloğlu, Cenevre'de harita verilmesine karşı çıktıklarını, ancak hükümetin hassasiyetlerinin dikkate alınmadığını ifade ederek, müzakerelerde harita verilmesini gerektiren bir ilerleme olmadığını kaydetti.

Cenevre'nin "final" olarak görüldüğünü ancak sürecin orada çöktüğünü ifade eden Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:

"Rum Yunan politikalarının temeli bizim azınlık Türkiye'nin 'işgalci' olduğudur. Bunları hep söylüyorlar, görüşleri şaşırtıcı değil, bize saygıları yok, çözümcü de değiller. Amaçları Kıbrıs'ı Helen adası yapmak. Bu gerçekleri bilerek müzakere masasında oturmalıyız. Rum tarafı devlet ,Türk tarafı toplum olarak masada oturduğu sürece müzakere sürecinden çözüm beklenemez."

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, KKTC'nin tanıtılmasına yönelik çalışmaların sürdüğünü, ancak tanınmasına yönelik çalışmaların müzakere süreçleri dolayısıyla ileri safhaya götürülemediğini, fakat KKTC'nin tanıtılması çalışmalarına bile Rum tarafının itirazlarda ve engellemelerde bulunduğunu söyledi.

Ertuğruloğlu, Rum tarafının “müzakereler var” diye hiçbir anlaşmasını, faaliyetini, gelişmesini ertelemediğini, durdurmadığını ancak KKTC'de yapılan yatırımlar veya vatandaşlıkların bile tartışma konusu olduğunu belirterek, bu yüzden Kıbrıs Türk tarafının bu müzakere sürecinden hiçbir medet ummaması gerektiğini, müzakere sürecinin Kıbrıs Türk halkına beklediği eşitliği, güvenliği ve statüyü sağlamasının mümkün olmadığını kaydetti.

Tahsin Ertuğruloğlu, İngiltere'nin Kıbrıs'taki gerçekleri en iyi bilen ülke olduğunu ve tüm gerçekleri dünyaya doğru bir şekilde anlatabileceğini işaret etti.

Rum tarafının tek başına Kıbrıs'ta devlet olarak tanındığı sürece, KKTC'nin yaptığı lobi çalışmalarına rağmen tanınmasının zor olduğuna işaret eden Ertuğruloğlu, KKTC'nin her zaman Türkiye'nin desteği ile lobicilik çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

Ertuğruloğlu, lobicilik çalışmalarına önem verdiklerini, bu çalışmaları sürdürdüklerini ancak reklamını yapmadıklarını, çünkü netice alıcı girişimlere önem verdiklerini ifade etti.

Kıbrıs Türk halkının tek seçeneğinin Rumlarla ortaklık kurmak olmadığını, bunun seçeneklerden biri olduğunu, ancak bunun için harcanan 50 yıla rağmen olacak gibi görünmediğini belirten Ertuğruloğlu, şunları kaydetti:

“BEN OLSAM, ‘DEVLETTEN DEVLETE MÜZAKERE VARSA GELİRİM’ DERİM”

“‘Masaya dönülmesin’ demiyorum ancak bunun akıllıca yapılması gerekiyor. Çünkü Rum tarafı ‘ben masadayım Türk kaçtı’ oyununu oynamaya çalışıyor. Bunu haklı gösterecek şeyler yapmamamız lazım ama biz en doğrularını Rum da en bariz şekilde yanlışlarını yapsa dünya kamuoyu onları suçlamayacaktır. Bunu bilmeliyiz. Bizim suçlanmamızı törpülemeye çalışmalıyız. Rum tarafının bize göre doğal avantajı var, çünkü bizim imajımız belli.

Dünya Rumları suçlamaz. Aklıselime davet ediyorum. Rumlar bize ‘eşitlik yok’ diyor ama bizim temel amacımız da eşitliktir. Masada çok akıllıca davranılmalı.

Bundan sonra müzakere olacaksa ben olsam bunu söylerim; devletten devlete müzakere varsa gelirim. Yani KKTC olarak masaya oturacağız, ‘Çözüm olmazsa bizim seçeneğimiz KKTC'dir’ ifadesi bana göre doğru bir ifade değil. ‘Masaya oturacaksam devletten devlete müzakere için masaya otururum’ demeliyiz.

Bundan sonra müzakereler olacaksa devletten devlete müzakere zemininde olması lazım.”

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı olduğu dönemle ilgili soruları da yanıtladı.

Ertuğruloğlu, kiralık araçlarda kırmızı plakadan beyaz plakaya geçilmesi ile ilgili alınan değişiklik kararının amacının; sadece kırmızı siyah olan ve okunmakta zorlanılan plakaların beyaza çevrilerek trafikte daha rahat okunmasını sağlamak olduğunu söyledi.

Ertuğruloğlu, Ercan Havalimanı ihalesi ve kontrolörlük işleri ile ilgili yaşanan tartışmalar konusunda sorulan soruya karşılık ise, bu ihalenin en başından itibaren araştırılması için Meclis'te araştırma komitesi kurulduğunu ve bu konuların araştırıldığını belirtti.

Komite kurulmasını kendisinin talep ettiğini ve tüm ihale şartnamesinin araştırılmasını istediğini ifade eden Ertuğruloğlu, konunun, tüm şartnamelerin komitede olduğunu, bu konuda gizli saklı bir durum olmadığını, tüm evrakların verildiğini ve araştırmaların devam ettiğini söyledi.

Bu konuda kimsenin kimseyi aldatmasına gerek olmadığını, her şeyin ortada olduğunu vurgulayan Ertuğruloğlu, ihale şartnamesinde her maddenin açık olduğunu, kontrolörlük konusunun da çok net olduğunu ve tartışmasız bir şekilde orada görülebileceğini ifade etti.

Bakan Ertuğruloğlu, “Meclis'te tartışma konusu olan Sayıştay üyeliğine atanacak kişi ile ilgili” bir soruya karşılık da, kendisinin, kişinin bu görevi layıkıyla başarıyla yerine getirip getiremeyeceğine baktığını belirtti.

Erken seçim ile ilgili bir soruya karşılık da Ertuğruloğlu, zaten süreç itibariyle seçim yılına girildiğini belirterek, 2017 sonbaharında bir seçimin olabileceğini söyledi.