Özge Kizir

İşadamı Meriç Erülkü, asgari ücretin yetersiz olduğu konusunda hemfikir olduklarını, ancak bu ücreti dahi ödeyemeyen birçok işyeri olduğunu söyledi. Dövizin yükselmesiyle birlikte ortaya çıkan ekonomik sıkıntıyla ilgili olarak “deli saçması çözüm önerilerinin” ortaya atıldığını kaydeden Erülkü, “’Dövizin kurunu sabitleyin’ diyorlar. 

Sanki Amerikan Merkez Bankası bize bağlıdır. Biz kurları sabitleyecekmişiz!” şeklinde konuştu. Ülkede döviz kullanımının yasaklanmasını öneren Erülkü, “Devlet çalışanlarının ve özel sektör çalışanlarının cebine TL giriyor. Ben gezdiğimde bir arabanın üzerinde 11 bin 800 Sterlin yazıyor ve bu 50 bin TL ediyorsa ben fiyat etiketinde 50 bin TL görmek isterim” dedi.

Asgari ücrete yapılan 55 TL’lik zam birçok kesimce tepki çekerken, bugün asgari ücreti ödemekte zorlanan pek çok işletme olduğuna dikkat çekildi. İşveren olarak, asgari ücret konusunda Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendirmede bulunan New Clouds Ltd. Direktörü Meriç Erülkü, “Asgari ücreti 3 bin değil, 5 bine çeksinler. Hodri meydan! Her şey asgari ücrete endekslidir. Memurların maaşlarını hükümet nasıl ödeyecek? Bana kimse çıkıp da demagoji yapmaya çalışmasın. Bugün asgari ücretin 55 TL artış göstermesinde rahatsız olduğunu söylemesine gerek yoktur, herkes rahatsız oluyor. Ülkenin bu şartlarını yaratan da biz değiliz” dedi. Ülkede, çalışanlarına asgari ücreti ödemekte zorlanan pek çok işyeri olduğunu yineleyen Erülkü şöyle konuştu: 

“Bugün asgari ücret dediği rakamları ödemekte zorlanan pek çok işletme vardır. Çünkü Vergi Dairesi bu insanların üzerine çöküyor. Vergi Dairesi bu insanların katma değer vergileri alacaklarının üzerine yatar. Vergi Dairesi peşin vergilendirme uyguladığı için pahalılık artar, ama Maliye’nin tek görevi devlet çalışanlarının maaşını ödemektir. Bu yapıyı kuran da biz değiliz. Bu yapıyı kuranlar, o koltuklarda oturan insanlardır. Sıkıntı bizden kaynaklanmıyor. Yerel gelirlerinin yüzde 85-90’ının maaşlara ödendiği başka bir ülke dünyada yoktur. Hodri meydan! İşverenler tarafından biz 3-5 bin asgari ücreti kabul ediyoruz.” 

“Birinci ayda kendi sistemleri çöker”

Asgari ücrete zam yapılması konusunda devletin en çok 1 ay dayanabileceğini vurgulayan Erülkü, “Asgari ücrete fazla artış gösterdiklerinde hükümet memurlarını ödeyemeyecek. Birinci ayda kendi sistemleri çöker. Biz zaten yoklukların içinde var olmaya çalışan bir yapıdayız. Çünkü özel sektör böyledir. Bugün kimse kimseyi kandırmasın. Asgari ücretin artırılmasındaki en büyük engel hükümetlerdir. İşveren 55 TL fazla verecek diye batmaz. 1700 TL veren kişi 1750 TL’yi de verir. Fakat devlet tarafından asgari ücret vergiden muaf olduğu için asgari ücretin yükselmesi cebinden çıkan parayı artırır. Zaten devlette nakit akış dengesi diye bir şey yoktur. Böyle olunca da batar” ifadesini kullandı.

“Bizim gibi başka bir ülke yoktur”

Ülkedeki dövize bağlı yatırımları değerlendiren ve Kıbrıs’ta dünyanın başka yerlerinden farklı olarak insanların hemen hemen her para birimiyle işlem yapmaya alıştığını belirten Erülkü, “Dolar, Euro, Sterlin ve Türk Lirası gibi para birimlerini kullanıyoruz. Bizim gibi başka bir ülke yoktur. Cebinize Sterlin koyup alışveriş yapabilirsiniz. Örneğin Amerika’da cebinizde dolar ve kredi kartı yoksa aç kalırsınız. Güney Kıbrıs’ta da bu durum geçerlidir. Bizim burada herkes dövizci oldu. Şu anki yaşadığımız durum ilk kez yaşadığımız bir şey değildir. Baştan beridir böyle devam ediyor. Benim söylemek istediğim iki şey vardır: İlk olarak hükümetin yapabileceği çok şey vardır. Fakat hiçbir şey yapamazmış gibi davranıyor. Bunu anlamak mümkün değildir. İkinci olarak da ortada deli saçması çözüm önerileri vardır. ‘Dövizin kurunu sabitleyin’ diyorlar. Sanki Amerikan Merkez Bankası bize bağlıdır. Biz kurları sabitleyecekmişiz” şeklinde konuştu.

“Ülkedeki bütün satış ve kira sözleşmelerinin hemen TL’ye dönmesi lazım”

Döviz krizinde çözümlerin olabileceğine dikkat çeken Erülkü şöyle dedi: “Öncelikle iki taraftan bakmak lazım. Mevcut haliyle dövizle borçlanmış olan insanların durumu ve dövizle borçlanacak olan insanların durumu ile ilgili bir düzenleme olabilir. İkinci tarafta da esas yapılması gereken ülkede Türk Lirası haricindeki döviz işlemlerini asgari düzeye indirmektir. Şimdi siz ülkede döviz ihtiyaçlarını veya yapılacak olan alışverişleri TL’ye endeksleyerek döviz ihtiyacını minimuma çekerseniz, zaten insanların döviz borçlanma ihtiyaçları ortadan kalkar. Sosyal medyada şaka yollu paylaştığım bir şey vardı: Yasa önerisiydi. Yapılması gereken şey ülkedeki bütün satış ve kira sözleşmelerinin hemen TL’ye dönmesi lazımdır. TL’ye dönerken Alicengiz oyunlarıyla dövize endekslenmesinin de önünü kapatması lazımdır.

“Bu uygulama ülkenin şartlarına uygundur”

Erülkü, sözlerine şöyle devam etti: 

“Örneğin bugün kiranız 1800 TL’dir. Bu fiyat da 400 Sterline denk gelmektedir. Fakat kiranız bundan sonra Sterlinin artışıyla birlikte endekslidir derseniz bunun bir anlamı yoktur. Devletin bu duruma bir düzenleme getirmesi gerekiyor. ‘Kiranız 1800 TL’dir. 6 aylık dönemlerde Devlet Planlama Örgütü’nün (DPÖ) açıklayacağı enflasyon oranının yüzde 10 fazla kadar artırılır’ dersiniz. O zaman 1800 TL kira ödeyeceğim, 6 boyunca böyle devam edecek ve 6 ay sonunda 6 aylık enflasyonun yüzde 10 fazlasını ödeyeceğimi bilirim. Bu uygulama ülkenin şartlarına uygundur.

“Okul harçlarının da TL’ye endekslenmesi gerekir”

Okul harçlarının da yine aynı şekilde TL’ye endekslenmesi gerekir. Ülkemizde tedavülde olan para birimi TL. Devlet çalışanlarının ve özel sektör çalışanlarının cebine TL giriyor. Ben gezdiğimde arabanın 11 bin 800 Sterlin olduğunu fiyat etiketinde de görmek istemem. 11 bin 800 Sterlin 50 bin TL ediyorsa ben fiyat etiketinde 50 bin TL görmek isterim. Yurt dışına ihracat yapmak istiyorsam veya ithalat yapıyorsam, o zaman yapacağım sözleşmeleri ilgili döviz birimiyle yapmakta serbest kalmam lazım. Çünkü bu yurt dışından alınan veya verilen bir hizmettir. Bu malı getirdikten sonra, Kıbrıs’ta bu malı satarken aldığım malı kurdan çeviririm, kârımın üzerine koyarım ve TL olarak satarım. 

“Sürekli döviz artıyor ne harcadığınızı bilemiyorsunuz”

Borçlanmaların ülke içinde düzenlemeler olması lazım ve bunun da desteklenmesi lazım. Eğer Sterlin bazında kira sözleşmesi yapıyorsa, giderim Maliye Bakanlığı’na şikâyetimi yaparım. Örneğin 10 asgari ücret ceza verilirse, o kişi de bunu devam ettiremez. Piyasayı dengelemek için devletin yapabileceği çok basit önlemlerdir. Bugün ülkemizin en büyük sektörü eğitim sektörüdür. Öğrenciler için okul harçları da yabancı para biriminden olduğundan dolayı onlar da kamburlaşıyor. Sürekli döviz artıyor. Ne harcadığınızı bilemiyorsunuz. Dövizde ilk aklıma gelen ithalat-ihracat konusudur. İkinci aklıma gelen yurt dışında yaşayanlara yapılan konut satışlarıdır. Bunların döviz bazında yapılması sorun değildir. Fakat ben Lefkoşa’da memura ev satıyorsam bugün Sterlin olarak olmaması gerekir. Çok kapsamlı bir yasa yapılmasına gerek yoktur.” 

“Aldıkları parayı helal etmiyorum”

Türkiye’deki belirsizlik ortamının uzun zamandır devam ettiğine dikkat çeken Erülkü, “Türkiye’deki belirsizlik ortamı uzun zamandır devam ediyor. Gezi olayları döneminden başlamak gerekiyor. 1,80 olan dolar bugün 3 Lira oldu. Bu istikrarsızlıktan biz direkt etkileniyoruz. Ancak 3-5 yıl önce önlemleri almış olsaydık, bugün bu sıkıntılardan böyle etkilenmeyecektik. Bugün bizim gelirimiz haricinde bir para birimine endekslenmiş bir kira sektörü vardır. Emlak sektörü ve araba alım satımı da aynı şekildedir. Ben ürünlerimi TL satarım ve Türkiye harici yapacağım işlemlerde de ülkesine bağlı olarak dolar veya Euro satarım. Önceki gün basın açıklaması yapılmıştı; ‘Bu gelişmeler için yapabileceğimiz fazla bir şey bulunmamaktadır’ diye… Bu durum yanlıştır. Yapabileceğimiz çok şey vardır. Hem de 10 gün içerisinde yapabileceğimiz şeyler vardır. Bir faiz yasasını 15 yıldır yapamadık. Bir vatandaş olarak, aldıkları parayı helal etmiyorum” ifadesini kullandı.

“Döviz kullanımını asgari düzeye çekmezsek bu sorunlar sonsuza kadar gidecektir”

Döviz dalgalanmalarında yaşanacak olan sorunlara çözüm getirilebileceğini vurgulayan Erülkü, “İlk olarak dövizle borçlanma hususunda kısıtlamalar getirilmesi gerekiyor. Özellikle söylüyorum ülke içinde döviz kullanımını asgari düzeye çekmezsek bu sorunlar sonsuza kadar gidecektir. Döviz kurlarının sabitlenmesi fikrini ‘deli saçması’ olarak görüyorum. Bunları söyleyen insanları, ekonomiden, iktisattan ve hiçbir şeyden bilgisi olmayan insanlar olarak düşünüyorum. Döviz kullanımının ve döviz ihtiyacının minimuma indirilmesi için ülke içi ticaretin tamamen TL’ye endekslenmesi ve bunu yapmayanlara da ceza verilmesi gerekiyor. Bunun yapılması durumunda ben iddia ediyorum ki döviz dalgalanmaları bize zarar vermeyecek” dedi.

“Aynı anda kurtulan ve batan tek kurum KIB-TEK’tir”

Elektrik kurumunda yaşanan olayları da eleştiren Erülkü sözlerini şöyle tamamladı: 

“Bir gün ‘KIB-TEK kurtuldu’ diye çıkarıyorlar, ertesi gün ise ‘zam yapmazsak batarız’ şeklinde söyleniyorlar. Hangisi doğrudur? Aynı anda kurtulan ve batan tek kurum KIB-TEK’tir. Devletin ve Meclis’in mutlaka oturup iki düzenleme yapması lazımdır. Biri hali hazırda borçlular ve bundan sonra kredi alacak olanlar için, diğeri de bundan sonra ülke içinde yapılacak olan ticareti düzenleyen 3-5 satırlık bir yasa değişikliğidir. Basittir. Bunu yaptığınız anda dövizin bu şekilde bütün gün insanlar ekran başına kilitlenerek doların veya sterlinin fiyatına bakmayacak. Çünkü her şeyin fiyatı belli olmuş olacak. İnsanlar gün içinde 10 defa dövizin fiyatına bakmak zorunda kalmayacak.”