Eniz Orakcıoğlu

Eski Ekonomi Bakanı Derviş Kemal Deniz, dövizin ve doların son günlerdeki yükselişini Yeni Bakış’a değerlendirerek, vatandaşa panik yapmayın çağrısında bulundu. Deniz, dövizin yükselişinde esas sebebin iç piyasadan değil, dış piyasadan kaynaklandığını da belirtti.

“Kıpırdanmaya tehlike olarak bakılmamalı”

Türkiye’de terörün dövizi etkilediğini defalarca kez dile getirildiğini anlatan Deniz, “ Bu bağlamda Terör, iç piyasaları ve ekonominin gidişatına pozitif değil, negatif etki etmektedir. Bu sebeple arada bir döviz artışlarının nedenlerine biraz da terörü bağlamak doğru olur. Ama son zamanlarda terörle birlikte Türkiye’nin bilhassa Rusya ile olan sorunları dolayısıyla turizmde de bir gerileme oldu. Turizmin, her yıl ülkeye giren yabancı para dolayısıyla dövize büyük faydası vardır, bu yıl ise Rusya ile olan sorunlardan dolayı yabancı para girişinde azalma olduğu için dövizin hareketliliğinde etkisi vardır diye düşünmekteyim” açıklamalarında bulundu.

Türkiye şöyle ya da böyle döviz açısından çok da kötü bir performans gösterdi diyemeyeceklerine işaret eden Deniz, “Yeni yıldan bu yana bakıldığında 5 ayı neredeyse geride bırakıyoruz ve bu sürede teröre, Rusya ile olan ilişkilere ve çevreyle olan ilişkilere rağmen dövizde çok büyük kıpırdanmalar olmadı. Bu sebeple de bu tarz kıpırdanmalara da çok büyük tehlike olarak bakılmamalı. Son 5 ayda bu saydığımız sebeplerden dolayı Türkiye döviz bağlamında çok büyük açıda etkilenmese de, içte yaşanan sorunlar her zaman döviz anlamında bir risk oluşturmaktadır” dedi.

“FED’in faiz oranlarını artırıp artırmaması da etkendir”

Dövizin hareketlenmesinde dış etkenler de olduğunu vurgulayan Deniz, “En önemlisi Amerika Merkez Bankasının dolarla ilgili faiz oranlarını artırıp, artırmaması da doların hareketliliğine etkendir. Bu faiz oranları artığı zaman Türkiye’nin ve bizim etkileneceğimiz ortadadır. Son birkaç gün içerisinde döviz kurlarının artması Türkiye’nin iç piyasasından çok dış piyasada dolardaki oynamaların etkisidir. Doların Amerika’daki faiz oranları ile ilgili etkisi olabilir, çünkü buna 3 hafta ya da 1 ay kadar bir süre kaldı. Bu yüzdende bu durumun beklentileri dövizi artırıyor. Bunlarla bağlantılı olarak kesin olarak Haziran ayında dövizin son durumu belli olacaktır” şeklinde konuştu.

“Faizler konusu tehlike”

Dövizi etkileyecek başka tehlikeler de olduğuna dikkat çeken Deniz, “Devamlı olarak hükümetin bir kanadı faizlerin düşürülmesiyle ilgili konuşuyor. Diğer kanadı ise tam tersini söylüyor. Buda bize AK Parti içerisinde de bir bölünmüşlük olduğunu gösteriyor. Tabi ki ağır basan taraf faiz oranlarının düşürülmesi gerektiğini savunan taraftır. Ben kısa vadede bunun döviz üzerinde etkili olacağını düşünmüyorum, ama uzun vadede bunun olması olasıdır. Eğer içteki terör ve Rusya sorunundan kaynaklı turizm geriliği sorunları devam eder ve bankaların işletmelere yardımcı olmak için faizlerin düşürülmesi de gündeme gelirse belki 4 ay 5 ay sonra bu olayların döviz kurlarını etkileyebileceğini söyleyebiliriz. Türkiye de eğer bir durgunluk ortamı olacaksa ki böyle bir şeyin kesin olup olmayacağı ile ilgili elimizde kesin bir şey yok, ama eğer bir durgunluk ortamı olacaksa ve gerçekten bunun için de kurtarma operasyonu için birçok işletme için düşük faizli krediler verilecekse, bu faiz oranlarının düşürülmesinde etkin olabilir. Bu da tabi döviz kurlarını etkileyecektir. Ama bu bir iki ay içerisinde tek etken olarak ben Amerika’daki Merkez Bankasının faizleri düşürüp düşürmeyeceğine bağlarım” diye konuştu.

“Panik yapılmamalı”

Vatandaşın telaşa kapılmaması gerektiğini vurgulayan Deniz, “Geçmişte sterlin 4,50’lere, Euro’nun da 3,50’lere çıktığı zaman panikle döviz alan işadamlarının 4-5 ay içerisinde döviz düşüşe geçtiği zamanlarda ellerinde kaldığını da gördük. Bu sebeple olayı aniden panik yapıp döviz alımından çok, temkinli olarak takip etmeleri gerekir. Bunun yanında borcu olan kişiler için dövizin yükselmesi sürekli bir tehdit içermektedir. Bu durumda da alternatifler düşünülerek TL ile borçlanıldığı zaman faizler hesaplanmalı ki TL ile borçlanmanın faizi şu an bakıldığında döviz ile borçlanmanın 2 katıdır. Bu nedenle TL ve döviz faizleri ve anapara hesaplandığında dövizin yüzde 30 veya 40’larda artış göstermesi gerekir ki bu da çok büyük bir artışa eşittir. Bu sebeple vatandaş bu gibi artışlarda çok da paniğe kapılmamalı. Tabi ki sabit gelirli insanları illaki etkiliyor ama çok da paniğe kapılıp acayip hareketler yapılmamalıdır. Bu bağlamda da yüzde 30 veya 40’lık bir artış, bir tehlike olacağını sanmıyorum” dedi.