Eniz Orakcıoğlu

Bayındırlık, Çevre ve Kültür Bakanı Kutlu Evren Yeni Bakış’a çevre politikalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Çevre kirliliği, çevre hakkındaki projeler, bakanlığa ayrılan katkı payı ve daha birçok konu ile ilgili konuşan Evren, bakanlık olarak en büyük sıkıntılarının yetersiz bütçe, yetersiz istihdam ve konusunda uzman kişilerin sayısının azlığı olduğunu belirtti.

“Çevre sorunu sadece bakanlığın politikalarıyla çözülemez”

Bayındırlık, Çevre ve Kültür Bakanı Kutlu Evren, KKTC’de çevre politikası olarak 2008 yılında Katı Atık Yönetimi Planı oluşturulduğunu anımsatarak, “Söz konusu Yönetim Planının yeniden revize edilmesi konusunda çalışmalarımız başlamıştır. Çevre politikasının tamamlayıcısı olan 18/2012 Sayılı Çevre Yasası’nın revize ile ilgili çalışmaları Bakanlık uzmanları ve Sivil Toplum Örgütlerinin destek ile tamamlanmış olup, Merkezi Mevzuat ve Hukuk Dairesi görüşü geldikten sonra, Bakanlar Kurulu’nun onayı ile Meclis alt komitesine sevk edilecektir. Çevre sorunlarının bütünlüklü bir yaklaşımla çözümlenebilmesi için bütünlüklü bir politikaya ve bunların yayılması  için ciddi çalışma yapılması gerekmektedir. Çünkü çevre sorunları sadece bir bakanlığın ürettiği politikalar veya stratejilerle çözülecek sorunlar değildir” şeklinde konuştu.

“En büyük sıkıntı yetersiz bütçe ve istihdam”

Bakanlık olarak en büyük sıkıntılarının yetersiz bütçe, yetersiz istihdam ve konusunda uzman kişilerin sayısının azlığı olduğunu belirten Evren, “Bütçe yetersizliği sorunlara müdahale alanımızı kısıtlamaktadır. Bunun yanında Bütçe yetersizliği sorunlara müdahalede teknolojiyi kullanmamızı engellemektedir. Uzmanların azlığı ise konularımızın çokluğu nedeni ile sorunlar yaratmaktadır. Sorunların çokluğu ve teknik uzman yetersizliği müdahale alanımızı kısıtlamaktadır. Kısıtlı imkânlarla elimizden gelenin en iyisini yapmak adına çalışmalarımıza devam etmekteyiz. İlk hedefimiz çevreyi korumak ve sürdürülebilir bir yaşam alanı oluşturmaktır. Bu hedefler doğrultusunda, tüm imkânlarımızı zorlayarak çalışmaya devam etmekteyiz. Yine Çevre konusunda kısıtlı bütçe çerçevesinde mensup olduğum hükümet de çevreye gereği kadar katkı koyamamaktadır” dedi.

“Personel giderlerinden başka bütçemiz yok”

Bakanlığa ayrılan bütçenin çevre sorunlarını çözmeye yeterli olmadığını belirten Evren, “Türkiye Cumhuriyeti destekli fonlardan yarım almadan bu günkü görevlerimizi yapmamız mümkün değildir. Bakanlığın personel giderlerinden başka bir bütçesi yoktur. Örneğin, Çevre Dairesinin ana görevlerinden biri genel hava kalitesini ölçmektir. Maalesef bugüne kadar sanayideki elektrik üreten tesisler ve baca gazı değerlerini ölçen cihaz daireye alınamamıştır. Ama biz bu yılki bütçeye bunu koydurduk ve ihale şartnamesini de hazırlattık, yakın bir sürede bakanlığımız ihaleye çıkıp bu eksiği de tamamlayacaktır. Bunun yanında Çevre Koruma Dairesinin diğer sorumluluklarından biri araçların egzoz emisyon ölçümü denetimleridir. Servisi yapılmamış araçları tamir edip, hazırlayıp devreye koymuş durumdayız. Çevre Korum Dairesine bağlı özel bir ekip bu konu ile ilgili planlamalar yapmaktadır” dedi.

“Kaçak çöp alanları oluşuyor”

Evren, sözlerine şu şekilde devam etti; “Bütçe konusunda yerel yönetimlerin de içinde bulunduğu sıkıntıları ele aldığımızda, hizmet ulaştırma noktasında birçok çevre kirliliği gözlenmektedir. Örneğin, Güzelyurt, Gaziveren, Kumköy, Serhatköy ve Mevlevi bölgelerinde ciddi anlamda büyük ve kaçak çöp alanları oluşmaya başladığını gözlemekteyiz. İlgili belediyeleri ikaz etmemize  rağmen bu çalışmanın boşaltım ve temizleme bütçenin üzerinde olduğu için temizlik işlemi yapılamıyor. Bunun yanında bir örnek daha verecek olursak Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi kuzey sınırlarına çok yoğun olarak vahşi çöp birikiyor ve vahşi çöp alanı oluşuyor. Maalesef ki bu katı vahşi çöp alanları yasal olmayan daha birçok bölgede oluşuyor.  Bu bağlamda da Bakanlık olarak çalışmalarımızı sürdürmekte,  yeni bütçe açıldığı zaman bu yasal olmayan çöp alanlarının temizliği için ODTÜ proje destekli bir çalışmamız mevcuttur. Bunun yanında aynı projeyi Lefkoşa Türk Belediyesi ile de sözlü olarak görüşmekteyiz.”

“Katı atık sorununa kökten çözüm”

Bu yıl çevrenin katı atık konusundaki sorunlarını kökten çözerek proje hazırladıklarını vurgulayan Evren, “Yerel Yönetimlerin kendi çöplerini toplayacağı transfer istasyonu dediğimiz Güngör Depolama Alanlarında kurulan bir tesisle tüm bu çöplerin enerjiye, gübreye dönüştürülmesi için bakanlık olarak ihale etme projesi var” şeklinde konuştu.

“Çöpler sahile ve kıyıya atılmakta”

Evren, ada ülkesinde yaşamanın çevre açısından avantajları ve dezavantajları olduğunu vurgulayarak, “Deniz kirliliği ile mücadele, diğer ülkelerin gemilerinin deniz kıyımızda geçerken bıraktıkları atıklar bizler için büyük sorunlar yaratmaktadır. Bunları ile mücadelede kullanılacak yöntemler, turizm politika ve plan geliştirme yöntemlerinde çevrenin öneminin vurgulanması ve çevre sorunlarının çözümlenmesi en büyük aracımızdır. Çöpler; sahile, lagunlara ve kıyı bölgelere atılmaktadır. Atılan çöpler, rüzgar ve dalgalarla denize yayılmakta gerek deniz canlılarının, gerekse çevrenin tahribatına neden olmaktadır” diye konuştu.

“Yerel halkın desteği önemlidir”

Evren; sözlerine şu şekilde devam etti; “Coğrafi konumumuz gereği dış dünyadan uzak olmak, iletişim ağlarının tam gelişmemiş olması, atık çöp sisteminin yetersiz olması, içme suyu sıkıntısı, petrol fiyatlarındaki yenilenebilir enerji kaynakların geliştirmek zorunda olmamızdır. Öte yandan geliştirilen politika ve planların yerel halkın aktif katılımı ve özellikle devlet desteği ile yasal zemine oturtulması, ada ülkelerini gelecekteki çevre politikalarının sağlam zemine oturtulması açısından büyük önem taşımaktadır.”

“Yasalar uygulanmadığı sürece bir anlam taşımamaktadır”

Turizm Politika ve plan geliştirme yöntemlerinde çevre politika ve stratejilerine de yer verilmesi gerektiğini anlatan Evren, “Ancak ne geliştirme planları, ne de yasalar uygulanmadığı sürece bir anlam taşımamaktadır. Kâğıt üzerinde kalmış çevre koruma bizler için hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bakanlığımız vizyon ve misyonunda sadece turizm amaçlı değil tüm ülke halkının sürdürülebilir bir çevrede yaşaması için mücadele etmek ve yıllardır kağıt üzerinde kalmış çevre koruma amaçlarına hayat vermektir” dedi.

“Eğitim Bakanlığı ile proje hayata geçirildi”

Evren, sözlerine şu şekilde tamamladı; “Ada ülkelerinde çevrenin korunarak yaşatılması için yasalar bir araç, eğitim ise bir yöntemdir. Çünkü sağlıklı bir çevrede yaşamak için ilk önce yaşadığımız çevrenin önemini öğrenmemiz gerekmektedir. Bunun için de ilk adım olarak Milli Eğitim Bakanlığı, Biyologlar Derneği ve Çevre Platformunun desteği ile başlattığımız projemiz hayata geçmiştir. Projenin amacı küçük yaştan öğrencilerin çevrenin öneminin farkına varmak, koruma amaçlı davranışların benimsenmesini sağlamaktır. Bu konu ile ilgili de ilk atölye çalışmamız geçtiğimiz Pazartesi yapılmış olup, sonuçları en yakın zamanda kamuoyu ile paylaşılacaktır.”