Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, federasyon için yapılan görüşmelerde, sürecin çok uzadığını belirterek, nesillerin hızla değiştiğini, sürece yaklaşımın önemli olduğunu belirterek, “Biz yapamazsak, daha genç kuşaklar daha farklı çözüm modelleri üzerinde duracaklar diye düşünüyoruz” ifadesini kullandı.

2016 yılı içerisinde çözümün mümkün olduğunu belirten Mustafa Akıncı, Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in de aynı görüşte olduğunu, bunu dile getirdiğini belirtti.

Çözüm iradesinin masada olduğuna değinen Akıncı, “Ben artık Kıbrıs’ta çözüm için yıllara ihtiyacımız olmadığına inanıyorum” ifadesini kullandı.

Akıncı, Havadis, Fileleftheros ve CyprusWeekly ekibinin, müzakere masasında gelinen son aşama ve süreçle ilgili sorularına yanıt verdi.

Bu yıl içerisinde bir çözüme ulaşmak ne kadar olasıdır?

Akıncı: Bu sene çözüm mümkündür, buna inanıyorum.Bunu söyleyen sadece ben değilim. Bunu Sayın Anastasiadis de söylüyor, Birleşmiş Milletler de söylüyor. Taraflarda bu niyet var.

Bu irade ve kararlılık devam ettiği taktirde aslında ben artık Kıbrıs’ta çözüm için yıllara ihtiyacımız olmadığını birkaç defa tekrarladım. Buna hala inanıyorum. Hala o noktadayım.

Şu anda masadaki durum ne?

Akıncı: Şimdi hassas bir dönemden geçiyoruz. Kabul edilmek istenmese de güneyde Mayıs ayında milletvekilliği seçimleri var. Bu, ister istemez bir hassasiyettir. Başkanlık seçimi değildir ama yine de çözüm sürecinin önemli bir parçası olması beklenen siyasi partilerin güneyde yarış halinde olacağı bir atmosferden bahsediyoruz. Dolayısıyla, bu hassas bir dönemdir. O nedenle Mayıs’tan sonra daha hızlı gelişmelerin olabilmesi mümkündür. O tarihe kadar şu ana kadar ilerleme sağladığımız dört başlıkta daha da fazla ilerleme sağlamaya çalışacağız. Eskiden hatırlarsınız, ilerlemelerden bahsederken sadece üç başlıktan bahsederdik. Şimdi dört başlık dedim, çünkü Yönetim ve güç paylaşımı, Ekonomi, AB başlıklarının yanına Mülkiyeti de kattık. Gerçekten dört başlıkta da ilerlemeler vardır. Açıkta kalan konular da vardır tabii ve onları mümkün olduğu kadar en aza indirmeye çalışacağız.

Bundan sonraki aşamada bizi ne bekliyor?

Havadis: Ben, sonraki aşamada harita, yüzdelik, yer isimlerinin konuşulacağı Toprak ve Güvenlik/Garantiler konularını daha farklı bir formatta ele almayı öneriyorum. Henüz bu konuda somut bir karar verilmiş değildir. Ama Toprak konusunda şimdiki gibi, gidelim görüşelim, geri gelelim, bir hafta on gün sonra tekrar gidelim, bu arada da gazetelerde manşetlerde bu konular çıksın istemiyoruz. Hatırlayacaksınız, daha Toprağı konuşmaya başlamadan bile haritalar yayınlanmaya başlanmıştı. Dolayısıyla bir de konuşmaya başlarsak ne olacağını düşünün. Biz Toprağı sürekli bir müzakere süreci içinde ele almak istiyoruz. Toprağın hemen ardından da garantörlerin katılımıyla Güvenlik ve garantileri tamamlamak istiyoruz.

Aynı irade ve kararlılık devam ederse bu yıl çözüm mümkün dediniz. Bunun gerçekleşmesi ne gibi faktörlere bağlıdır?

Akıncı: Bunu olanaklı kılan birden fazla faktör var. Birincisi, bunun bir son şans, son fırsat olabileceği yönünde geçmişe oranla artan bir bilinç vardır. Elli yıldır çözümsüz kalan bu sorunun bu sefer de çözümsüz kalması, sadece bizim kuşağın son denemesi değil, federatif sistemin de son denemesi olarak değerlendirilebilir.

Anastasiadisle biz aynı kuşağın insanlarıyız ve ikimiz de farkındayız ki bu bizim kuşağın son denemesidir. Biz yapamazsak, daha genç kuşaklar daha farklı çözüm modelleri üzerinde duracaklar diye düşünüyoruz.

Federasyon tezi ortadan kalkacak anlamında mı söylüyorsunuz?

Akıncı: Bütün araştırmalar gösteriyor ki, federal çözüme orta ve üst yaş grupları daha sıcak bakıyorlar. Birbirini tanıyan kuşaklar Kıbrıs’ta çözüme daha sıcak bakıyorlar. Bunu zaten çıplak gözle de görmek mümkündür. Maalesef, genç kuşaklarda daha ayrı kalmaya yönelik anlayışlar gelişmiştir. Bu bir gerçektir.

Peki çözümü mümkün kılacak faktörlere dönecek olursak…

Akıncı: İkinci faktör şu: 12 yıl önce başarısız bir referandumdan sonra sadece bir tarafın AB’ye girmiş olması Kıbrıs’a çözüm getirmedi. Halbuki, çözüm olmasa da Kıbrıs bu şekliyle AB’ye girdiği zaman kısa sürede bir çözüm gelecek diye düşünenler vardı. Bu olmadı. Tam tersine, ayrılıklar daha da pekişti.

Ve ben bunun böyle olacağını söylemiştim. 2002 yılında güneyde rahmetli Mehmet ali Birand’ın, eski Rum lider YorgosVassiliou’nun ve benim katıldığımız kamuya açık bir panelde, Vassiliou – ki çözümü çok isteyen birisi – ‘çözüm olmasa da Kıbrıs AB’ye girdiği zaman bir yıl içinde çözüm gelecek’ demişti. Ben de tam tersini söylemiştim. Üzgünüm ama benim dediğim gerçekleşti, çözüm gelmedi. Ama ne oldu? AB içinde olmak tek başına güneyde ekonomiyi de çok iyi bir hale getirmedi.

Bu AB’ye girdikleri için olmadı tabii, başka nedenlerden dolayı oldu, ama demek istediğim sadece AB’ye girmek yeterli değil. Buradaki ekonomilerin birleşmesi, çözümün getireceği yeni potansiyellerin devreye girmesi, yeni yatırımların istikrar araması nedeniyle buraya cezbedilmesi ekonominin giderek büyümesini getirecek.

Bu artık iş insanları tarafından iki tarafta da daha iyi algılanır olmaya başladı. Bir yeni faktör de budur.

İnsanlar çözümün ekonomik getirilerinin yeterince farkında mı?

Akıncı: Öyle inanıyorum ki, Rum iş insanları ilk defa Türkiye gibi büyük bir pazarın farkına vardı. Ve sadece Kıbrıslı iş insanları değil, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum iş insanları, tümü ortak platformlar oluşturmaya başladılar.

Ben çok eminim Türkiye’de dünya kadar turist güney Kıbrıs’ı da ziyaret edeceği günleri beklemektedir.

Bu arada, mobil telefonlar konusundaki engel aşılamayacak mı?

Akıncı: Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak güven yaratıcı önlemlerle ilgili olarak ne dediysek yaptık. Derinya kapısı zorluklarına rağmen ilerliyor. Lefke-Aplıç ilerliyor. Biliyorsunuz birinci günden kapılardaki vize doldurma formalitelerini kaldırdık. Askeri alanlardaki 30 olası gömü yeri ile ilgili askeri yetkililerin onayını sağladık.

Elektrikte ve radyo frekansları ile ilgili olarak da ne dediysek yaptık. Güney ve kuzeyde geçici olarak elektriği bağlandık. Bunu kalıcı hale getirmek için bir denemenin daha yapılması lazım, o da olacak.

Mobil telefonlarda da biz ne istendiyse yaptık. Ki, mobil telefon olayı diğer birçok örnekten çok daha önemlidir. Ve maalesef, güneyde bir yasa olduğu ve bu yasanın engel olduğu söyleniyor. Ben de diyorum ki ‘Eğer engel kuzeyde bir yasa olsaydı ben partilerle hemen buluşacaktım ve bu engelin kalkması için yasanın değişmesini isteyecektim.’ Ama bu güneyde maalesef yapılmadı.

Devam edelim. Çözümü mümkün kılan başka ne gibi faktörler var?

Akıncı: Bütün bunlara ek olarak ve belki en önemlisi enerji meselesidir. Doğu Akdeniz’deki enerji yatakları ya bir işbirliği alanına dönüşecek, ya da bir çatışma aracı olacak. Ben bunu söylediğimde ‘Akıncı tehdit savuruyor’ dediler. Hayır öyle değil. Ben sadece bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Tabii ki, Kıbrıs sorununun çözülmesi şart. İsrail de Türkiye de ilişkilerini yeniden düzenlemek, düzeltmek istiyorlar. Arada sadece bir-iki pürüz kalmış durumda. Bunlar da aşıldığı taktirde, bu konuda şöyle bir vizyona sahibim:

İsrail ve Kıbrıs’ın doğalgazının birleştirilerek Kıbrıs üstünden Türkiye’ye ve Türkiye’den Avrupa’ya sevk edilmesi en akılcı, en mantıklı, en ucuz çözümdür. Avrupa da bunu istiyor. Çünkü Avrupa da kaynaklarını çeşitlendirmek istiyor. Geçen gün İsrail’den Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan Girit’e, Girit’ten Yunanistan’a bir elektrik kablosu ile ilgili bir açıklama vardı.

Enerji ve elektrikle ilgili İsrail’den Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan Girit’e, Girit’ten Yunanistan’a uzanan güzergah çok daha uzun ve Ege denizindeki derinliklerin yarattığı fiziksel sorunlar var. Halbuki İsrail’den Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan Türkiye’ye çok daha basit çok daha hızlı çok daha ucuz bir güzergah var. Zaten Türkiye Yunanistan ile enterkonnekte. Dolayısıyla,Türkiye’ye bağlandığında otomatikman Avrupa’ya bağlanmış olacak. Türkiye’den su geldi buraya. Bu su yeni bir teknolojiyle geldi. Bu önemli bir proje. Şu anda 75 milyon metreküp gelecek. Gelecekte Kıbrıs birleştiğinde bütün Kıbrıs’ın yararlanabileceği kapasiteleri yaratmak da mümkündür bu teknolojiyle. Dolayısıyla, bu da bir faktör, elektrik-su-doğalgaz ve bunların yaratacağı karşılıklı bağımlılık - pozitif yönde bağımlılık. İşbirliği olanakları yaratacak bir bağımlılık.

Son bir faktör de şu olabilir: Gerçekten uluslararası toplum bu çözüme destek veriyor. Türkiye, Yunanistan, BM ve AB’nin böyle bir örneğe ihtiyaçları var. Zaman zaman söylenir yıldızlar yan yana geldi diye. Tabii, böyle bir gelişmenin benim seçimimden sonra gerçekleşmesinden de ayrıca memnunun. Bir faktör de belki budur. Bunu en sona sakladım ama yabana atılacak bir faktör değil.