Suna Erden

Girne’de Ada Hospital Hastanesi’nde yasa dışı kürtajlar yapılması ve büyük fetüslerin ameliyatla alınıp Çatalköy ve Hz. Ömer Türbesi yakınlarına gömülmesi olayı ile ilgili davada gömülü bulunan 17-19 haftalık fetüsün annesi olduğu DNA testi ile ortaya çıkan M.A davanın dünkü duruşmasında tanık kürsüsüne çıktı. Tanık M.A, polise verdiği ifadeyi mahkemede değiştirince muhasım (düşman/yalancı) tanık ilan edildi. Davanın savcısı Kıdemli Savcı Erdinç Akyener’in talebi üzerine muhasım tanık olarak ilan edilen M.A’nın ne polisteki ne de mahkemedeki söyledikleri dava değerlendirilmesinde dikkate alınmayacak. 

BEBEĞİ ALDIRMAYA KARAR VERDİK, FAHRİ’NİN YANINA GİTTİK 

Girne’de Şubat ayında patlak veren kürtaj skandalı ile ilgili Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen davanın dünkü duruşmasında 4 tanık dinlendi. Hz. Ömer Türbesi’nde bulunan 17-19 haftalık fetüsün biyolojik annesi olduğu DNA testi ile tespit edilen M.A tanık kürsüsüne çıktı. M.A, 2013 yılında T.Ö ile tanışıp nişanlandığını, 2014 yılında da evlendiğini ifade ederek, “14 Mart tarihinde rahatsızlandığım için doktora gittim. Doktor beni muayene edip, hamile olduğumu söyledi. Eşim ile konuştuk ve bebeği istemediğimize karar verdik. Ben de halk arasında bilinen bir isim olan Doktor Fahri Karagözlü’nün yanına gittim ve hamile olduğumu, çocuğu aldırmak istediğimi söyledim. Birkaç gün sonraya bana ameliyat için tarih verdi. Tahlil yapılmadı.25 Mart tarihinde ameliyata girdim. İki gece hastanede kaldıktan sonra taburcu oldum. Ameliyatıma Fahri Karagözlü, Rasıha Serdaroğlu girdi. Hemşireler de vardı ancak kim olduklarını hatırlamıyorum.” 

BEBEĞE NE OLDUĞUNU BİLMİYORDUM 

Savcı Erdin Akyener, tanık M.A’ya hitaben, “bebeği gördün mü? Bebeğe ne olduğunu biliyor muydun?.” Soruları üzerine M.A, bebeği görmediğini, olaylar ortaya çıkınca bebeğe ne olduğunu öğrendiğini söyledi. Yine Akyener, tanığa, “Ameliyata gireceğin zaman herhangi bir doktorla konuştun mu? Herhangi biriyle göz göze geldin mi. Herhangi bir doktorla bir iletişiminiz oldu mu.? Sorularını sordu. Tanık tüm sorulara şu şekilde cevap Verdi: “Kimseyle konuşmadım. Kimseyle göz göze gelmedim.” 

RASIHA HANIM, “MERAK ETME” TELKİNİNDE BULUNDU 

Bunun üzerine Savcı Akyener, tanık M.A’nın polise verdiği ifadede farklı mahkemede ise farklı konuştuğunu belirterek, tanığın polise verdiği ifadenin mahkemede okunmasını talep etti. Talep üzerine M.A’nın ifadesi okundu. Okunan ifadede M.A’nın şunları söylediği ortaya çıktı: “Daha önce Ada Hospital’de kist ameliyatı olduğumu söylemiştim. Ancak doğru söylemedim.2014 yılında rahatsızlanınca aile doktorumuz bir kadın doğum uzmanı doktoruna gittim. Beni muayene edip, hamile olduğumu söyledi. Aile doktorumuz olduğu için bir daha ona gitmek istemedi. Nişanlıma söyledim, bebeği istemediğini söyleyince aldırmaya karar verdik. Çevreme sordum ve Fahri Karagözlü’nün bu işi yaptığını öğrendim. Bebeği 25 Mart tarihinde aldılar. Hastane parasını nişanlım ödedi. Ameliyata gireceğim zaman Rasıha Hanımı gördüm. Rasıha hanım bana merak etme şeklinde hareket yaptı. Böylelikle çocuk aldırdığımı kimseye söylemeyeceğini anladım.” 

DÜŞMAN TANIK İLAN EDİLDİ 

Tanığın ifadesinin okunmasının ardından Savcı Akyener, M.A’nın muhasım tanık olarak ilan edilmesini talep etti. Mahkeme, tanığı muhasım tanık olarak ilan etme yönünde karar aldı. Bu kararın ardından Akyener, M.A’yı sorguladı. Akyener, M.A’ya hitaben, “Şimdi, mahkemede ameliyata girince kimse ile göz göze dahi gelmedim” dedin. İfadende de Rasıha hanımla karşılaştığını, sana merak etmemen yönünde telkinde bulunduğunu söyledin. Neden ifadeni değiştirdin. M.A, ise Rasıha Serdaroğlu’nun gözlerinden bunu anladığını öne sürdü. Fetüslerden birinin annesi olduğu ortaya çıkan M.A’nın mahkemede ifadesini değiştirmesi ile muhasım tanık olarak kürsüden ayrıldı. 

TANIK Ş.T, “KATLİAM YAPILMIŞ GİBİYDİ” 

Mahkemede dinlenen tanıklardan biri Ş.T ise şunları söyledi: “ Mayıs 2014 yılında Ada Hospital’de genel temizlik işçisi olarak işe başladım. Hastanede sonlandırma işlemleri yapıldığını duydum. Kadınlar hamile geliyordu, yanlarında bebekleri olmadan gidiyordu. Konuyu aileme anlattım. Ailem işten ayrılmamı istedi. Üç kez istifa ettim, başka yerlere iş başvurusunda bulundum, iş buldum ancak hastane bana başka birini bulana kadar beklememi isteyince bulduğum işleri kaybettim. Bir gün beni arayıp ameliyathaneyi temizleyen bayanın fenalaştığını söyleyip, benim temizlememi istediler. Aşağı kata indim. Ameliyathanede katliam yapılmış gibiydi. Biraz temizlik yaptım. Ameliyathaneyi temizlerken ilaç gördüm ve ilaçları alıp buzdolabına koydum. Dolapta kare şeklinde katlanmış yeşil hasta bezi gördüm. Ne olduğunu bilmiyordum. Daha sonra çöpleri çöp kutusuna atarken mutfaktan sesler geldi. O tarafa yöneldim. Hemşire Z.M, ağlıyordu. ‘Çok güzel bir bebekti. Kızdı, bana verin dedim vermediler ’dedi. Oradan birisi, ‘neyi vardı’ diye sordu. Z.M, ‘göbeğine iğne yaptılar, morardı, öldü’ şeklinde konuştu. Ayşegül Hanım ise bebeğin Hidrosefali hastalığı olduğunu söyledi. Ben de ‘başı büyük müydü’ dedim. Ayşegül hemşire, ‘her şeyi bilme’ şeklinde cevap verdi. Z.M ise ‘hayır başı büyük değildi’ dedi. Ben de ağlamaya başladım. Hidrosefali tıbbı teriminin ne anlama geldiğini biliyordum. Çünkü amcamın çocuğunda bu hastalık vardı. Daha sonra yine dolabı açtığımda hasta bezinin orada olmadığını gördüm. Ayrıca Aziz Doğgün’ü elinde siyah bir poşetle giderken gördüm.” 

“HEPİMİZ BU İŞİN İÇİNDEYİZ DEDİM” 

Bu olaydan dolayı çok üzülüp, ağladığım için ertesi gün çok kötü oldu. Ayşegül Hanım, “Neden kendine bu kadar zarar veriyorsun. O bebek ölecekti. “Ailelere yazık değil mi. Böyle bir bebekle yaşasınlar. Ben de başı büyük değilmiş dedim. Ayşegül Hanım da “nereden biliyorsun” dedi. Sonlandırma işlemleri yaptığı için Fahri Karagözlü’ye beddua ediyordum. Herkese, “Bizde bu işin içindeyiz. Hepimiz burada çalışıyoruz. Ben çalışmasan, sen çalışmasan ve herkes çalışmayı bıraksa belki bu işler olmaz diyordum. 

HEMİŞE AĞLAYARAK YANIMA OTURDU 

Tanık olarak dinletilen A.G de Ada Hospital Hastanesi’nde geçici sekreter olarak çalıştığını, görevinin Verda Tunçbilek’in hastaları için randevuları ayarlamak olduğunu, ayrıca hastalardan ödeme aldığını ve gün sonu aldığı paraları muhasebeye teslim etmek olduğunu söyledi. Kasım sonu Aralık başlarında 17-18 yaşlarında bir kızın annesi ve babası ile hastaneye geldiğini kaydeden Gündüz, hamile olarak gelen kızın hastaneden çıktığında hamile olmadığını ancak yanlarında bebekte olmadığını ifade etti. Gündüz, anne, baba ve kızın Verda Tunçbilek’in odasının kapısının önünde beklediklerini, onlara neden beklediklerini sorduğunda, “Verda Hanıma teşekkür etmek için bekliyoruz” dediklerini aktardı. Ocak ayı sonlarına doğru ise bir olaya tanık olduğunu anlatan Gündüz şunları söyledi: “Ocak ayı sonlarına doğru 34-35 yaşlarında siyah saçlı hamile bir kadın hastaneye geldi. Ayşegül Hanım onu yukarı çıkardı. Ardından Fahri Karagözlü, Rasıha Serdaroğlu, Taner Okburan çıktı. Akşam saat 17.00 gibi hastaneden çıkacaktım ki hemşireler beklememi söyledi. Saat 17.30 sıralarında Züleyha hemşire ağlayarak aşağı indi.” Ne oldu” diye sordum. Bana “Çocuk yaşardı, çok güzel bir kız çocuğuydu” dedi. Sonra yanıma oturdu ve ağlamaya devam etti. Bu esnada Ayşegül Hanım ve Hemşire Merve Hanım da aşağı indi ve yanımıza geldi. Ayşegül Hanım, “çocuk hastaydı” dedi. Züleyha hanım biraz daha yanıma oturdu. Daha sonra ben hastaneden ayrıldım. Ayrılırken Cemaliye Ölmez ve Aziz Doğgün’ü gördüm. Ellerinde siyah bir poşet vardı. Bu esnada Verda Hanım odasındaydı.” Gündüz, Verda Tunçbilek’in kendisine kürtaj yapmadığını söylediğini, ayrıca hastanede bazı zamanlar toplantı yapıldığını, toplantılarda şikâyetlerin dinlendiğini ve bu toplantılardan birinde Verda Tunçbilek’in, “Burada olan burada kalır” dediğini aktardı. 

DOKTOR TANIK, “BİLDİRİM ZORUNLU” 

Tanık Doktor Musa Olgu ise ilk önce savcı Akyener’in daha sonra da 6 avukatın sorularını tek tek yanıtladı. Olgu, hamilelikte yaşanan süreci ve hangi durumlarda yasal sınırlar içerisinde kürtaj yapıldığını anlattı. Doktor Musa Olgu, bir bebeğin 12 haftaya kadar anne ve baba adaylarının imzası altında sonlandırma yapılabileceğini kaydetti. Olgu, anne ve bebeğin sağlık durumlarında genetik sorunlar varsa, gerekli yerlere bildirim yapılarak sonlandırma yapılabileceğini belirtti. Olgu bu bildirimlerin ise, Sağlık Bakanlığı ve Tabirler Birliğine yasa gereği bildirilmesi gerektiğine dikkati çekti. 

İFADESİNİ DEĞİŞTİRDİ, YENİ DAVA OKUNACAK 

Öte yandan fetüslerden birinin annesi olduğu DNA raporu ile tespit edilen M.A aleyhine mahkemede ifadesini değiştirmesinden dolayı polise yalan beyanda bulunmak suçundan ayrı bir dava getirileceği öğrenildi. Bu arada yasal sınır olan 10 haftanın üzerinde kürtaj yaptırdığı içinde M.A bu suçtan da yargılanacak. 
Duruşmanın ardından tutuklu yargılanan sanıklar Verda Tunçbilek, Mehmet Ali Tunçbilek,Rasıha Serdaroğlu,Fahri Karagözlü,Ayşegül İşbilir ve Taner Okburan yeniden cezaevine götürüldü.