Özgürgün, özellikle Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin “asla tartışılamayacak bir konu” olduğuna işaret ederek, “Kamuoyu yoklamaları, Kıbrıs Türk halkının yüzde 80’lerin üzerinde buna çok önem verdiğini gösteriyor. Türkiye’nin garantisinden taviz verecek Kıbrıslı Türk sayısı çok azdır. Çok büyük oranda Kıbrıs Türk halkı net olarak garantiyi istiyor” dedi.

Yönetim ve Güç Paylaşımı, Toprak, Güvenlik ve Garantilere bakıldığı zaman da hem hukuki zeminde problem yaratabilecek, hem de ekonomik anlamda sorun yaratabilecek çözüm sonrası problemlerin karşılarına çıktığını ifade eden Özgürgün, “Bunun mülkiyetle de toprakla da bağlantısı var. Çözümün ertesi günü eğer mülkiyet ve toprakla ilgili konular net olmazsa o anda Kuzeyde ekonomik bir çöküntü yaşanabileceği de bir gerçektir” diye konuştu. 

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu kabul etti.

Başbakanlık Şeref Salonunda yer alan görüşmeye, Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Ünver Bedevi de katıldı.

FEYZİOĞLU: “MÜZAKERELERE HUKUKİ ALANDA KATKI YAPABİLİRİZ”

Metin Feyzioğlu görüşmede yaptığı konuşmada, Başbakan Özgürgün’e kabulden dolayı teşekkür ederek, Türkiye ve Kıbrıs Türk Barolar Birliklerinin yakın işbirliği, stratejik ortaklık, eşit denk ve birbirine çok şey katabilecek bir şekilde çalışmalar yürüttüğünü vurguladı.

Feyzioğlu, Kıbrıs müzakere sürecinde gelinen aşamaya da işaret ederek, bu sürece “uyarı vazifesini” de içeren bir şekilde ne gibi katkıları olabileceği konusunda düşünceleri olduğunu aktardı.

Kıbrıs müzakere süreci ile ilgili bilgiler aldıklarını, tespitler yaptıklarını ifade eden Feyzioğlu, KKTC’ye gelmeden önce de Ankara’da Kıbrıs konusunda uzman olduğunu bildikleri isimlerle bir yuvarlak masa toplantısı yaptıklarını belirterek, o toplantıdan çıkan sonucu da Başbakan Özgürgün’e sundu.

Feyzioğlu, raporda, müzakerelerde gelinen nokta, mülkiyet, AB müktesebatı, Türkiye ile ticari ilişkiler, zorlukların nasıl kaldırılabileceği gibi konuların yer aldığını, ancak kamuoyunda pek dillendirilmeyen; adanın bir enerji merkezi olabileceği konusuna değindi.

“KARPAZ BÖLGESİ KAYBEDİLMEMELİ”

Doğalgaz kaynaklarının hep Güney tarafında olduğunun söylendiğini ancak İskenderun ile Karpaz arasında kalan bölgede çok ciddi bir enerji kaynağı bulunduğuna işaret eden Feyzioğlu, Karpaz bölgesinin asla kaybedilmemesi gerektiğini, mülkiyet tartışılırken bu bölgeye mutlaka önem verilmesi gerektiğini, aksi halde yakın gelecekte Kıbrıs Türkünün çok büyük bir servetten vazgeçmiş olabileceğini söylemeyi “milli bir görev” olarak gördüğünü söyledi.

Feyzioğlu, garantörlükler, toprak ve temsil konularını da çok yakından takip ettiklerini, açıklamaları yakından takip ettiklerini, temsil meselesini kağıt üzerinde görmeden konuşamayacaklarını, çünkü bu konuda bilgi eksikliklerinin bulunduğunu kaydetti.

Garantörlükten vazgeçilmesinin söz konusu bile olamayacağını vurgulayan Feyzioğlu, Başbakan Özgürgün’e yönelik şu sözleri söyledi:
“Sayın Başbakan talimatınız olursa biz bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız; geçen sefer Kıbrıs Türkü ‘Evet’ verdi Rum halkı ‘Hayır’ dedi, Rum ödüllendirildi. Bu müzakereler yürürken bir yandan da dünyanın AB’nin ABD’nin İngiltere’nin Rumun ‘hayır’ demesi durumunda KKTC’nin üzerindeki izolasyonların kaldırılması lazım. Dolayısıyla bir ‘hayır’ çıktığında Türkiye ile ekonomik entegrasyon gümrüğün kaldırılması ve benzeri konularda hangi adımların atılabileceği dünyaya da kabul edilebilir bir şekilde ilan edilmeli. Bu konuda bir hukuki çalışma yapmaya, hukuki zeminde bir çalışma yapmaya hazırız. Bu konuda siz de yol gösterirseniz üzerimize düşeni yaparız.”

ÖZGÜRGÜN: “KIBRIS’TAKİ DOĞAL KAYNAKLAR İKİ HALKA AİTTİR”

Başbakan Hüseyin Özgürgün de, Feyzioğlu’na ziyaretinden ve Kıbrıs konusuna gösterdiği yakın ilgiden dolayı teşekkür etti.

Özgürgün, baroların yargının içerisinde çok önemli bir yeri olduğunu belirterek, hükümet olarak yargıya büyük önem verdiklerini söyledi.

KKTC’nin bir hukuk devleti olduğunu ve özellikle hukukun üstünlüğünü hükümet olarak ve şahsen çok önemli gördüğünü vurgulayan Özgürgün, “Son dönemde yargıdaki kararlarla hükümetimiz biraz sıkıntı çekmektedir ama bize de bir şekilde uyarı olmaktadır, bunda da şikayetimiz yoktur” dedi.

Özgürgün, yargı kararlarına hükümetin net olarak uyduğunu belirterek, yargının verdiği kararlara saygılı olduklarını söyledi.

Kıbrıs konusuna da değinen Özgürgün, Kıbrıs konusunun çok önemli olduğunu, doğal kaynaklar konusunun da büyük önem taşıdığını, ancak ülkeye Türkiye’den getirilen suyun da çok büyük stratejik bir değer olduğuna vurgu yaptı.

Özgürgün, suyun ekonomik değerinin de çok büyük önem taşıdığını, adada varılacak bir anlaşmada da kullanılabilmesi için “Barış Suyu” diye adlandırıldığını anlatarak, Kıbrıs’ta hem doğalgaz hem de suyun iki halk arasında da eşit paylaşılmasının şart olduğunu söyledi.

İki halkın da haklarının eşit olduğunu vurgulayan Özgürgün, suyu da böyle gördüklerini, Türkiye’den gelmesine rağmen bu suyu iki halkın da kullanması anlayışını taşıdıklarını fakat Güney’den bugüne kadar bu tavrı göremediklerini kaydetti.

Özgürgün, geçmişte Türk tarafı olarak bu konularda öneriler sunduklarını ancak kabul görmediğini anımsatarak, Kıbrıs konusundaki görüşlerini şöyle paylaştı:
“Yönetim ve Güç Paylaşımı, Toprak, Güvenlik ve Garantilere bakıldığı zaman orada hem hukuki zeminde problem yaratabilecek, hem de ekonomik anlamda sorun yaratabilecek çözüm sonrası problemler karşımıza çıkıyor.

Bunun mülkiyetle de toprakla da bağlantısı var. Çözümün ertesi günü eğer mülkiyet ve toprakla ilgili konular net olmazsa o anda Kuzeyde ekonomik bir çöküntü yaşanabileceği de bir gerçektir.

Sayın Cumhurbaşkanına bunları müteakip defalar aktarmış bulunuyoruz. Bunların net olması gerekiyor. Hem toprak hem mülkiyet meseleleri. Özellikle toprakta da, yerinden hemen hemen hiç kimsenin oynamayacağı bir çözüm… Çünkü her yerinden oynayacak kişinin hem düzeni hem aile yapısı hem de sosyolojik olarak önemli bir sıkıntı mevcut yönetime ve devlete yaratabileceği aşikardır.

Bunların düzenlenmesi halinde bir anlaşmanın hiçbir zaman karşısında olmadık. Ama bu konularda ve özellikle Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi asla tartışılamayacak bir konudur.

“GARANTİLERE DESTEK YÜZDE 80’LERDE…”

Kamuoyu yoklamaları da bize, Kıbrıs Türk halkının yüzde 80’lerin üzerinde buna çok önem verdiğini gösteriyor. Son dönemde Güney’de yaşanan Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılar da Kıbrıs Türkleri arasında bu endişeyi daha da yukarı taşıdı.

Gördüğüm kadarıyla Türkiye’nin garantisinden taviz verecek Kıbrıslı Türk sayısı çok azdır. Çok büyük oranda Kıbrıs Türk halkı net olarak garantiyi istiyor. Bu masada Kıbrıs Rum tarafının da kabul etmediği bir şeydir. Türkiye’nin dışarıya çıkarılması gerektiğini söylediği için masada en zor konulardan biri olarak duruyor. 

Özellikle Yönetim ve Güç Paylaşımında olaya hukuki olarak bakmak lazım. Hem temsilciler meclisi hem senato hem başkanlık ve başkanlık sistemiyle orada oluşacak olan Bakanlar Kurulunun yapısı ve işleyişinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Burada da çok dikkat edilmesi lazım.

1960’ta bu yüzden Makarios’un ‘Bu Anayasa çalışmaz’ dediği de Cumhurbaşkanı Muavininin veto hakkıydı mesela… O cumhuriyetin de oradan çöktüğünü unutmamak lazım. Belki de binlerce kişinin ölmesine kaybolmasına yol açmış bir probleme dönüşmüştü 1963-1974 arası.

Bu yüzden çok dikkat edilmesi gerektiğini mutlaka hükümet olarak sayın Cumhurbaşkanına aktarıyoruz.”

Feyzioğlu’na Kıbrıs konusuna gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür eden Özgürgün, iki baro arasında sürdürülen çalışmalara da destek belirtti ve başarılar diledi. Görüşmede karşılıklı anı plaketi takdimi de yapıldı.