“Bugün varsak bunun nedeni Türkiye’nin garantör olmasıdır” diyen eski bakanlardan Tansel Fikri, Türkiye’nin garantörlüğünü tartışanlara sordu:

“Rum-Yunan pozisyonuna neden sessizsiniz”

Tunç Özden

“Türkiye’nin etkin, fiili garantisi olmadığı sürece başımıza neler geldiğini zaten tarih gösteriyor… Güvenceler var diye kendimizi güvende hissettik. Türklerin koruması var diye bunca yıldır yeni bir çatışma çıkmadı.”

“Her tür ekonomik, silahlı kuşatmaya maruz kaldık. Bir sürü yuva yıkıldı, ocaklar söndürüldü… Bizler 11 yıl açık hava hapishanesinde suçsuzken tutulduk…”

“Bizim adımızı kullanarak bu kadar yardım almalarına rağmen, yine de tazminat istiyorlar” 

 “Hem bütün insan haklarımızı ihlal edeceksin, ondan sonra verdiğin mamanın ücretini de geri isteyeceksin”

 “Türkiye’nin varlığından Rumlar rahatsız olabilir, sizler niye rahatsız oluyorsunuz ki”

Maliye eski Bakanı Tansel Fikri, Türkiye’nin adadaki varlığını ve garantörlüğünü tartışanların Rum-Yunan pozisyonunun ne olacağına dair en ufak bir görüş beyan etmemelerini eleştirerek, “Bu konuda gerek Sayın Cumhurbaşkanımız, gerekse görüşmeci heyetimizin sessizliği dikkat çekicidir” dedi.

Katıldığı bir televizyon programında konuşan eski bakan Tansel Fikri Kıbrıs Türkü’nün tarih boyunca barışçıl olduğunu, ancak tek başına barış istemesinin bir şey ifade etmediğini söyledi. “Hiç kimse, kimseyi aldatmasın. Barış hiçbir zaman tek kişinin elinde olamaz. Bugün varsak, bunun tek nedeni anavatan Türkiye’nin garantör olmasıdır” diyen Fikri, Kuzey Kıbrıs’ın güvenli bir bölge olmaktan çıkması tehlikesine dikkat çekti.  “Biz KKTC olarak kendi bölgemizde, onlar da kendi bölgelerinde hâkimdir. Birleşme söz konusu olacaksa bizim hâkimiyetimiz ortadan kalkmamalıdır” şeklinde konuşan Fikri, anayasal suç işleyenin Rumlar olmasına rağmen, uluslararası camiada sürekli itilen, suçlanan tarafın Kıbrıslı Türkler olduğuna vurgu yaptı. Kıbrıs Türkünün yerleşim yerlerinin yerle bir edildiğini, çalışanların maaşsız kaldığını belirten Fikri, “Her tür ekonomik, silahlı kuşatmaya maruz kaldık. Bir sürü yuva yıkıldı, ocaklar söndürüldü. Pek çoğumuzun kayıpları var. Avrupa’da, Amerika’da devletin vatandaşına kötü bir davranışı, milyon dolarlık bir tazminat gerektirebilir ve devlet bunu öder. Bizler 11 yıl açık hava hapishanesinde suçsuzken tutulduk” dedi.

 “Sağlıklı ve güven verici bir müzakereler sürecine girmiş olalım” 

“Karşımızda maalesef adayı Helen yapmak üzere yıllar önce yola çıkmış ve bu idealinden sapmayan yapıda bir komşumuz var” diyerek söze başlayan eski bakan Tansel Fikri, sağlıklı bir müzakere sürecine girilebilmiş olmasını dilediği konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Dilerim ki Kıbrıs’ın ortak sahibi Kıbrıs Türklerinin en az onlar kadar Kıbrıs varlığında, geleceğinde söz sahibi olduğunu, bir takım cümlelerle değil de, bunu gerçekten benimsesinler. Çok daha sağlıklı ve güven verici bir müzakereler sürecine girmiş olalım.” 

“Kıbrıs Türkü’nün varlığı her şeyden önemlidir” 

Kıbrıs Türkü’nün varlığının ekonomiden dahi daha önemli olduğunu kaydeden Tansel Fikri, Kıbrıs Türkü’nün haklarını korumayan bir anlaşma içerisine girilmemesi gerektiğini kaydederek, “Kıbrıs Türkü’nün varlığı her şeyden önemlidir. Haklarımızı korumayan bir anlaşmaya yöneldiğimiz ve siyasal haklarımızı tescil etmediğimiz takdirde, güvenlik ihtiyaçlarımız karşılanmadığı, Türkiye’nin etkin, fiili garantisi olmadığı sürece başımıza neler geldiğini zaten tarih gösteriyor” dedi.

“Bizler 11 yıl açık hava hapishanesinde suçsuzken tutulduk”

Fikri konuşmasında şu ifadelere yer verdi: 

“Pek çok yerleşim yerimiz yerle bir edildi, çalışanlarımız maaşsız kaldı ve her tür ekonomik, silahlı kuşatmaya maruz kaldık. Bir sürü yuva yıkıldı, ocaklar söndürüldü. Pek çoğumuzun kayıpları var. Avrupa’da, Amerika’da devletin vatandaşına kötü bir davranışı, milyon dolarlık bir tazminat gerektirebilir ve devlet bunu öder. Bizler 11 yıl açık hava hapishanesinde suçsuzken tutulduk. Kıbrıs Türkünü karanlığa gömerseniz bu bir insanlık suçudur.” 

“Türkiye’nin müdahalesi Kıbrıs Türklerini kurtardı”

İyi ki de garantörlük anlaşması varmış. Bu dönemde Türkiye’nin müdahalesi Kıbrıs Türklerini kurtardı. Rum tarafı bizim adımızı kullanarak çok sayıda yardım aldı. Bütün bu organlarda temsil hakkımız yok.”

“Bizim adımızı kullanarak yardım aldılar”

Rum kesiminin Türklerden elektrik parası dâhil, tazminat istemesi konusuna da dikkat çeken Fikri, “Bizim adımızı kullanarak bu kadar yardım almalarına rağmen yine de tazminat istiyorlar. Hem bütün insan haklarımızı ihlal edeceksin, ondan sonra verdiğin mamanın ücretini de geri isteyeceksin!” şeklinde konuştu.

 “Yeni var oluyoruz”

“ Yaşam mücadelesi veren toplumların önceliği var olmaktır. Biz yeni yeni var oluyoruz. Her uyku döneminde büyük goller yedik. Bugünkü görüşme sürecine baktığımda Anastasiadis konuşmasında bunu yansıtıyor. Sayın Davutoğlu bir konuşmasında şunu der; ‘Kıbrıslı Türkler Rumlar kadar adanın sahibidir.’ Onların çoğunlukta olması bizim söz hakkımızın geçmediği anlamına gelmez. Hollanda da, Belçika da küçük, ama Avrupa’da onların da söz hakları vardır. 4 kez coğrafyadan silinme tehlikesi geçiren biz, bu güvenceler var diye kendimizi güvende hissettik. Türklerin koruması var diye yeni bir çatışma çıkmadı. Buraya kaç Rum yerleştirilecek onun ayarlamasını yapıyorlar” diyen Fikri bu tür terminolojilerin siyasette en büyük tuzak olduğunu söyledi.

“Kıbrıs sorununu başkasıyla çözemeyiz”

 Fikri sözlerini şöyle sürdürdü: 

“’Akıncı’yla Kıbrıs sorununu çözemesek kimseyle çözemeyiz’ dediler. Akıncı’nın barış söylemleri bizim için etkili olmuştur. Hiç kimse kimseyi aldatmasın. Kıbrıs Türkü tarih boyunca barışçıl olmuştur. Barış hiçbir zaman tek kişinin elinde olamaz. Bugün varsak, bunun tek nedeni anavatan Türkiye’nin garantör olmasıdır. Kuzey Kıbrıs güvenli bir bölge olmaktan çıkması söz konusudur. Biz KKTC olarak kendi bölgemizde hâkimiz, onlar da kendi bölgelerinde hâkimdir. Birleşme söz konusu olacaksa bizim hâkimiyetimiz ortadan kalkmamalıdır. 

“Suçu işleyenler Rumlar, cezasını çeken biziz”

Diplomatik olarak bunun büyük acısını çektik. Anayasal suçu işleyen Rumlar, ama sürekli itilen, suçlanan taraf Kıbrıslı Türkler olmuştur. Zemin kaybettik, geriye gittik. Kimsenin siyasal çözümle ilgisi sıkıntısı yok. Uluslararası alanda benim statüm ne olacak, bunlar daha belli olmadan anlaşılmamalı. Güneyde Rum egemenliğine ait bir yerde Türk askerinin durmasına ben karar veremezsem, onlar da Türk tarafındaki asker adına bir karar veremezler. Siyasal çözümün ana hatlarında iki taraf anlaşmadan, taslak anlaşma resmiyet kazanmadan, ben bu tarz düşünceleri saçma buluyorum.  

“Türk Ordusu işgalci değildir”

Türk ordusu işgalci değildir. Burada Türk insanları yaşamaktadır. Doğal olarak Türk ordusu olacaktır. Anavatan Türkiye, Kıbrıs Türkü için buraya çok fazla yardımda bulundu. Bundan Rumlar rahatsız olabilir, sizler niye rahatsız oluyorsunuz ki? Kurucu Cumhurbaşkanımız rahmetli Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk Halkının1963’te olduğu gibi, Rumlar tarafından, sonradan üretilecek bir uyuşmazlık veya silahlı bir saldırıya karşı güvenliğinin, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisi çerçevesinde sağlanmasına ve uluslararası alanda Rum halkına eşit bir siyasal kimlikle varoluşunun, uluslararası hukuk içinde Rumlara eşit düzeyde ve AB Birincil Hukuk altında teminat altına alınmasını Türk Kanadı açısından vazgeçilmez temel bir koşul olarak öne sürmüştü. Bu temel konuda bugüne kadar Rum-Yunan pozisyonunun ne olacağına dair en ufak bir tartışma olmaması ve bu konuda gerek Sayın Cumhurbaşkanımız, gerekse görüşmeci heyetimizin sessizliği dikkat çekicidir.”